Süre                : 2 Saat 4 dakika
Çıkış Tarihi     : 21 Mayıs 1999 Cuma, Yapım Yılı : 1999
Türü                : Komedi,Drama,Romantik
Taglar             : fake reporter,Paparazzi,Birleşik Krallık,İngiltere
Ülke                : İngiltere,ABD
Yapımcı          :  Polygram Filmed Entertainment , Working Title Films , Bookshop Productions
Yönetmen       : Roger Michell (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Richard Curtis (IMDB)
Oyuncular      : Julia Roberts (IMDB)(ekşi), Hugh Grant (IMDB)(ekşi), Rhys Ifans (IMDB)(ekşi), James Dreyfus (IMDB)(ekşi), Dylan Moran (IMDB)(ekşi), Henry Goodman (IMDB)(ekşi), Julian Rhind-Tutt (IMDB), Lorelei King (IMDB)(ekşi), John Shrapnel (IMDB), Clarke Peters (IMDB), Mischa Barton (IMDB), Tim McInnerny (IMDB), Gina McKee (IMDB), Emma Chambers (IMDB), Hugh Bonneville (IMDB), Sanjeev Bhaskar (IMDB), Emily Mortimer (IMDB), Tony Armatrading (IMDB), Samuel West (IMDB), Dennis Matsuki (IMDB), Sally Phillips (IMDB), Alec Baldwin (IMDB), Simon Callow (IMDB), Joe Cornish (IMDB), Sean Cronin (IMDB), Omid Djalili (IMDB), Michael Higgs (IMDB), João Costa Menezes (IMDB), Matthew Modine (IMDB), Taylor Murphy (IMDB)

Notting Hill (~ Aşk Engel Tanımaz) ' Filminin Konusu :
William Thacker, Batı Londra'nın değişik bir yöresi olan Notting Hill'de yaşamaktadır. Eşinden boşanmış olan William, evini biraz tuhaf olan Spike adlı biri ile paylaşmaktadır ve Notting Hill'in tam merkezindeki Pazar caddesinde Portobello Road'da bir kitabevinin sahibidir. Bir gün dünyaca ünlü film yıldızı Anna Scott'un dükkanına gelmesi ile William'ın yaşamının akışı değişir. Birbirini takip eden komik olaylar sonunda Anna ile William çıkmaya başlarlar.


  • "fonda aint no sunshine çalarken mevsimlerin değiştiği sahneyle beni mest eden, when you say nothing at allu sevdirmiş, hem romantik hem de komik olmayı başarabilmiş film..."
  • "bu filmdeki tum yardimci roldekiler, ingilizlerin ortalama ustu komedi oyuncularidir, cok ba$arili dizilerde* milleti kirip gecirmektedirler."
  • "türkçeye " aşk engel tanımaz " olarak çevrilmiş harika bir film.bir rivayete göre, saf aşık bir eleman tarafından okul duvarına " notting hill zeynep! " yazılmışlığı bile vardır."
  • "final sahnesiyle "hugh grant'in dizine yatayım, o kitap okusun, diğer eliyle de elimi tutsun istiyorum!" diye akıldan geçirten film."
  • "kesinlikle izlenmesi gereken bir romantik-komedi klasiğidiren az 5 kez izledim , şimdi otursam 5 kez daha izlerim..."
  • "hugh grant julia roberts'ı reddederken, davul bile dengi dengine dedikten sonra, "bir gün sen gidersin, ben burda seninle kalırım" gibi bişey daha der. iyidir.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    en begendigim repliklerinden biri de, anna scott' in (julia roberts) aglamakli bi sesle soyledigiydi: " the fame thing isn't really real you know,.. don't forget, i'm also just a girl, standing in front of a boy, asking him.. to love her ".


    (oz orion - 2 Nisan 2002 22:27)

  • comment image

    bu filmdeki tum yardimci roldekiler, ingilizlerin ortalama ustu komedi oyuncularidir, cok ba$arili dizilerde* milleti kirip gecirmektedirler.


    (r12 - 28 Nisan 2002 04:12)

  • comment image

    türkçeye " aşk engel tanımaz " olarak çevrilmiş harika bir film.

    bir rivayete göre, saf aşık bir eleman tarafından okul duvarına " notting hill zeynep! " yazılmışlığı bile vardır.


    (cultureshock - 10 Temmuz 2008 15:31)

  • comment image

    filmin en orjinal adamı spayk. hele donla kapının önüne çıkıp gazetecilere poz vermesi yok mu?(bkz: kaos yaratığı)..
    bir de elvis costello abimiz arz-ı endam eder "she" adlı şarkısıyla. gerisi osuruktur filmin. julia güler, hugh güler falan.


    (tabularasa - 26 Temmuz 2002 20:34)

  • comment image

    filmin en güzel bölümlerinden biri olan mevsimlerin değiştiği sahnede güzel bir ayrıntı gözüme çaptı. william thacker abimizin kalp yarası vardır, avare olmuş notting hill'in caddelerine düşmüştür. o yürür, mevsimler değişir, ain't no sunshine eşliğinde zaman akar gider. daha ilk mevsimde yolda sağda solda bir sürü insan vardır ama bir tanesi hamiledir. sonra mevsimler değişir ve artık havalar yine güzelleşmiştir orda aynı kadını elinde küçük bebeği ile bu sefer bir daha görürüz.


    (bgee - 15 Şubat 2009 01:07)

  • comment image

    subay misafirhanesi gececi çavuşuyum, iki hafta boyunca tek işim sabaha kadar televizyon izlemek. digiturk bir sardı filme nerdeyse her gece yayınlıyo. arkadaş çok rahat olsa da askerim sonuçta, duygusalım, zaten julia roberts'a aşığım, ölürüm bi gülüşüne, o sıpa gözlerine. bazen 24 saat içinde iki kere izliyorum filmi, hiç sıkılmıyorum, bu nasıl güzel film allahım diyorum, başka film çekilmesin artık gerek yok diyorum.
    julia roberts'ın daha güzel göründüğü filmler varken neden bu filmi deli gibi sevdiğimi sonraları anlıyorum. acaba dedirten * film çünkü. acaba diyorum, neden olmasın lan diyorum içimden, uzak gelmiyo eskisi kadar. kendi ağzıyla söylüyo oğlum diyorum, o da sadece bir kız işte. belki tanışırsak bana da aşık olur, o pamuk ellerini tutturur. belki onu da reddeden biri olmuş, üzülmüş kırılmış o da, ne kadar yıldız olsa da. sinirleniyorum sonra, sen nasıl reddedersin lan diyorum benim melek yüzlümü, nasıl bi doymuşluk var lan sende yavşak diyorum. sonra iyi ki reddetmiş ulan diyip hayallere dalarak uyumaya başlıyorum yalancı deri lobi koltuğunda.

    -kak aslan oğlum, komtan görecek.

    diye uyandırıyo beni sivil memure gül ablam.

    -çok sevdik be abla.

    diyorum. anlamıyo bir şey, gülüyo.


    (lalalanoluyola - 9 Nisan 2009 17:42)

  • comment image

    dün gece tekrar izledim ben bu filmi uzun bir aradan sonra. klişe bir konudan böylesine enfes bir film çıkmasından dolayı, kim ne derse desin romantik komedi tarzının resmen başyapıtı olarak ilan ediyorum kendisini.

    elvis costello’nun muhteşem she şarkısı ile başlıyor ve bitiyor film. zaten soundtracklerin her biri kendi başlarına harika, bir de sahne-şarkı uyumu var ki sormayın.

    (bkz: she)
    (bkz: when you say nothing at all)
    (bkz: ain't no sunshine)

    william’ın pazaryerinden elinde ceketiyle geçerken arka planda ain't no sunshine eşliğinde mevsimlerin değiştiği; en baştaki hamile kadının, sonda kucağında bebekle belirdiği sahne filmin en yaratıcı ve en kült sahnesi.

    yine william’ın tırmanırken düşüp “whoopsidaisies” dediği bahçe nasıl bir bahçedir arkadaş. resmen yemyeşil bir gizli bahçe. öyle bir yerde oturabilmek için neler vermezdim ki.

    william otel odasında anna ve sevgilisini görüp gerçekle yüzleşir. anna’yı bir daha hiç göremeyeceğini düşünerek eve gider ve can dostu güzel insan spike’a şöyle der: “it's as if i've taken love heroin, and now i can't ever have it again”.
    giden sevgiliye artık bir daha dokunulamayacak olmasının bünyede yaptığı tahribatı eroinle özdeşleştirmek, çaresizlik ve özlemi ancak bu kadar iyi anlatabilirdi.

    bir de spike'ımız var. herkesin az çok spike'a benzeyen bir ev arkadaşı olmuştur, değil mi.


    (antidote - 4 Ocak 2011 15:09)

  • comment image

    basrollerinde julia roberts ve hugh grant'in oynadiklari romantik komedi..aslinda oldukca klise bi konu olmasina ragmen (kizimiz unlu ve zengindir, oglan siradan vatandastir, ama ask vardir ask behey) yine de sevimli bir filmdi..filmdeki en renkli karakter hugh grant'in akillara ziyan ev arkadasiydi..soundtracki ise oldukca hos, romantik parcalari sevenler icin ideal..


    (cressida - 12 Ekim 2000 13:59)

  • comment image

    lisedeki sıra arkadaşımla sinemada izlediğimiz bir filmdi. o zaman zaten çocuğuz ve çok sevmiştik.
    kaç gündür de aklıma o "haykırası papatyalar" repliği gelip duruyordu.
    2-3 yıl önce izlemiş olmalıyım en son.
    o kadar çok detay varmış ki atladığım.
    chagall'ın resmine bakıp da, "keman çalmayan bir keçi olmazsa asla tam mutlu olamazsın" mesela. ister bir kitap satıcısı, ister dünyaca ünlü bir aktris olun, bu tip ortak noktalar sayesinde birbirimizi bulabiliyoruz.
    bu filmi birlikte izlediğim arkadaşım bu mayıs'ta evlendi. ona, lisedeyken, evlenirsen sana bu filmdeki o banktan hediye edeceğim, demiştim. henüz edemedim. ama bir gün edeceğim.
    şimdi lütfen anti-amerikan gişe filmi timi arkadaşlar. sizler dalda portakalken, ben film festivallerine gidip film izliyordum.
    o zamanlar internet bu kadar yaygın değildi. dvdler elimizin altında değildi. dergileri takip ediyorduk.
    kalkıp da notting hill mi, amen yeaa :/ demeyin, kalbinizi kırarım.
    bu film ince, basit ama zekice detaylarla doludur.
    aşkın kendi dinamizmini çok sade bir şekilde anlatır.
    anna, o şöhretine rağmen, william'ın dükkanına gidip,
    "ben bir kadınım ve bir erkeğin beni sevmesini istiyorum" der.
    her kadın da bunu ister sadece.


    (frombillericay - 21 Eylül 2012 23:01)

  • comment image

    spike adlı elemanın kopardığı bir filmdir. ayrıca hugh grant abimizin julia roberts'i ilk kez ziyarete geldiğinde muhabir muamelesi görüp, hiç izlemediği bir filmin oyuncularıyla röportaj yapmak zorunda kalması görülmeye değerdir. lakin filmin küçük oyuncusuyla şöyle bir röportaj yapmıştır:

    - bu senin ilk filmin mi?
    - hayır. bu 22'nci filmim.
    - 22 içinde en çok sevdiğin bir tane var mı?
    - leonardo ile çalışmak.
    - da vinci.
    - di caprio.
    - elbette. peki en sevdiğin italyan yönetmen o mu?


    (gape - 10 Ocak 2004 23:29)

  • comment image

    başarısının temelinde hugh grant ve de özellikle julia roberts'ın olabildiğince minimalist ve tertemiz performansları yatıyor sanırım. hayatımda gördüğüm en güzel julia roberts bu filmde ve bana göre de kendi türünün en iyi 2-3 filminden biri. net.


    (parma maniac - 13 Kasım 2014 22:28)

  • comment image

    kesinlikle izlenmesi gereken bir romantik-komedi klasiğidir

    en az 5 kez izledim , şimdi otursam 5 kez daha izlerim...


    (poochie - 16 Ağustos 2004 01:23)

  • comment image

    her seyrettiğimde(yaklaşık olarak 8-10 defa seyretmişimdir herhalde)aynı yerde ağlamaya başladığım romantik komedi."i'm also just a girl, standing in front of a boy, asking him.. to love her ". repliği hayatımın akışını değiştirmiştir.


    (furie - 4 Mart 2005 18:24)

  • comment image

    onyüzmilyon kere izlenesi film.
    leziz sahnelerin en lezizinde, anna ile william arasında şöyle bir diyalog geçer:

    william: ... with you, i'm in real danger. it took like a perfect situation, apart from that foul temper of yours -- but my relatively inexperienced heart would, i fear, not recover if i was once again... cast aside, which i would absolutely expect to be. there are too many pictures of you everywhere, too many films. you'd go and i'd be... well, buggered, basically

    anna:i see. that reality is a real 'no,' isn't it?

    w:i live in notting hill. you live in beverly hills. everyone in the world knows who you are. my mother has trouble remembering my name.

    a:okay. fine. fine. good decision.

    the fame thing isn't really real, you know. don't forget -- i'm also just a girl. standing in front of a boy.
    asking him to love her.

    seyirci: ühüüüü!


    (objects in the mirror - 1 Mayıs 2005 18:32)

  • comment image

    yanlış hatırlamıyorsam filmin bir yerinde esasoğlan, julia roberts isimli salt ağızdan müteşekkil yüze sahip subjeye "sen beverly hills'te oturuyorsun ben notting hill'da.." gibisinden bir cümle sarfetmişti. çok manidar gelmişti o ara. hatta doğuş'un da bir şarkısı vardı benzer temayı işleyen; "aramızda uçurumlar söz konusuyken, olamayız biz birlikte ayrılmalıyız" deyu ağlak ağlak çığırılan. dört başı mamur bir burjuva kızı olan hülya avşar'a sevdalanan ibrahim tatlıses'in yüreğine de annesi "davul bile dengi dengine oğul..." telkinini saplamamış mıydı umarsızca. cüneyt arkın değil miydi o, tesadüf eseri tanıştığı genç kızı varoşların dibindeki evine bıraktığı zaman, kıza da hemen ilerdeki yüksek apartmanları gösterip "birbirimize yakınmışız.." diyen. kızın "aslında çok uzağız.." karşılığıyla birlikte yerle yeksan olan adam.

    hatta tecavüzcü coşkun değil miydi, kendisine saatlerce zorla sahip olunmuş ve yerde anadan üryan ve bitap düşmüş şekilde yatmakta olan kız için " arkadaşlar ne dersiniz, bi tur daha döndürelim mi?" diyen yakın çağ filozofu. bunlar tırt gibi görünen önemli replikler arkadaşlar. yabana atmayın öyle. hadi öptüm.


    (krasotkin - 3 Nisan 2006 01:47)

  • comment image

    hugh grant julia roberts'ı reddederken, davul bile dengi dengine dedikten sonra, "bir gün sen gidersin, ben burda seninle kalırım" gibi bişey daha der. iyidir..


    (hokkaz - 4 Haziran 2006 19:45)

  • comment image

    julia, hugh'un kitapci-sahaf dukkanina gelir ve turkiye hakkinda bir kitap ister. hugh bir kitap tavsiye eder. olaylar gelisir.
    romantik komedilerin damitilmasinda gosterilecek dikkat iste bunun gibi ilk bir iki plandaki ipuclarinda gizlidir. kizin erkege ilgi gostermesinin altindaki neden bir romantik komedinin ph derecesini olcmek icin turnusol kagidi gorevi gorur.
    bu filmde julia kitapcinin kapisindan iceri girdiginde iceride yasli ama filozof bir adam ya da ecis bucus bir nine bekliyordu satici olarak. iceriden yumurta gibi hugh mavi gomlegini bayrak etmis sallayip karsisina dikilince julia sasirir. gostermez ama sasirir. daha sonra gosterir. nihayet, toparlarsak, bir romantik komediden yine hayata dair birseyler ogrenmenin doymusluguyla kalkilir bu filmin basindan. kadinlar sasirtilinca gosterirler.


    (madeira - 8 Şubat 2002 18:23)

  • comment image

    yesilcamin bile ugrasmaktan nihayetinde sikildigi bu kadar basit bir konudan yaratilan inanilmaz guzel bir film. kurgusunun guzelligine soundtrackler eslik ediyor, ayrica cok guzel replikler var filmde. filmin bazi sahneleri ise gercekten bazi basyapitlari andiriyor. buna degisen mevsimler esliginde hugh grantin filmin her yerinde oldugu gibi siradanligini sergiledigi yuruyusu veya keman calan kecinin hikayesi ornek olarak gosterilebilir. tabi hugh grant in filmde canlandirdigi karakterdeki bu siradanlik aslinda cogumuzun gercek hayatta gosteremedigi bir hayat sekli olmakla kalmayip, bir insanin her zaman kendisi gibi davranmasi gerektigi fikrini izleyicilere en iyi sekilde aktaran bir davranis hali. zaten bu yuzden bu karakter kendini klasik film karakterlerinin bulundugu cizginin disina atan oldukca hos bir yapiya sahip.


    (neo - 9 Şubat 2002 02:21)

Yorum Kaynak Link : notting hill