ilk önce kanal d'de görmüştüm bu diziyi. sonra da dizimax'de her gün izlemeye başladım ama eksikti tabii. sonra çok izlendiğini farkettiler herhalde haftada bir vermeye başladılar. ben de gittim sidilerini buldum. sonuç, yüz bilmem kaç bölümdür durmadan izledim. dün gece bitti. ailece delirdik, kudurduk, heyecanlandık, ağladık ve de gerildik. son bölümüne geldiğimizde, acaba daha sonra mı izlesek diye düşündük. beşinci sezonda ne kadar arıza varsa da görmezden geldik, abrams beyin losta takılıp biz aliasseverleri neden boşladığına kederlendik. ajan olmayı düşündük, dünyayı kurtaran dı çozın van olmayı istedik, rambaldi neciymiş bilmek istedik, çok şaşırdık, zaman zaman aptal yerine konuyoruz dedik ama değdi, tek tutkum olan dizi bitti, tadı damağımda kaldı.

ağır spoiler
öncelikle düşmanın bir kurşunla ölüp 5 sezon boyunca misal dixon'ın 10'dan fazla yaralanışından nasıl olup da kurtulduğuna sinirim bozuldu. yani bu adamlara en başta rambaldi şerbeti içirileydi de biraz daha inandırıcı olsaydı. kaç tane kurşun yediler ölmediler, inanılmaz bir şey. hele vaughn, ya adamı taradılar adam gene ölmedi. zaten en başta öldürdüler ve senaryoda gene lazım olunca dirilttiler bana göre. o senaryo sonradan ekleme geldi bana. fakat vaughn ölmeden evvel hadi lan dediğim bir anda kızkardeşim bana kükredi, "yaşıyor işte daha ne istiyosun" dedi. ben de bunu sonradan düşünüp hak verdim. o andan itibaren hatalara değer vermeden, cüneyt arkın kara murat serisi izliyormuşum gibi hissettim. umrumda değil, kim ölürse ölsün. yeter ki vaughn ve de sidni ve de bebesi ölmeseydi. ölmedi de.

diğer bir husus, ben hep sidni'nin anasını kurtarıcı olarak bellemiştim. yani sidni'nin başına ne kadar kötü şey gelirse gelsin, aslında kötü olmadığını; çok kötü bir şey olunca anasının gelip müdahale edeceği hayaliyle yaşadım. ama noldu, anası bir orospu çıktı. yalnız bebeğini doğurturken çok ağladık çok. bir de vaughn'a bir kızın oldu diyen çekik adamı görünce diziyi durdurup bi beş dakika ağladık.

arvin sloon ise benim kahramanımdı. onu da hep iyi biri olarak planladım. taa ki, marşıl ve reyçıl için ölüm emri verene kadar hala tutkusundan vazgeçeceğini zannettim. onun için nadya lazımdı tabi, o nedenle de öldürdüler kızı. ha nadya'nın ölümünden de bahsedeyim yeri gelmişken. 5 sezonun en saçma sahnesi orasıydı bana göre. ya adam bişi yapmadı ki, öyle elinin tersiyle itti bi. orda ne arıyordu o cam, siktirin ordan lan. sonra bi camın üstüne düştü diye öldü. ya bizim sidni ne camları patlattı da bişi olmadı. hem aynı olay arvin'in başına da gelmişti. o ölmedi de nadya öldü, ayıp ettiniz.

cek bristov ise süper adamdı tamam kabul ama o da çok soğuktu ya. biz türk insanına göre bi adam değildi yani. gülmez, ağlamaz, ters konuşur falan filan. yok olmadı. tek arızası eskiye döndüğünde kendini belli etti. meğer o taş gibi adam karısının karşısında sümsük bir herif oluyordu, şaşırdık. ama gözümden düştü, marşıl'a kötü davrandı bir kere. marşıl da salak, o kadar itip kakıyorlar hala duruyor orda. git darksayd için çalış da götleri tutuşsun ibnelerin. ama yok, marşıl dizinin en iyi karakteriydi. o olmasa zaten bibok olmazdı. konuşurken tutukluk yapıyor diye değer verilmedi, içimiz burkuldu. neyse sonradan 4 çocuk yaptığını öğrendik, şaşırdık.

reyçıl bir ajan olamayacak kadar salaktı, kabul edelim. rol mü yapamıyordu yoksa ona salak gibi davran mı diyorlardı bilmiyorum, ama her şeye kanıyordu bu salak kız. hemen inanıyordu. ben sark'ın da peşinden koşar diye ummuştum, hayret o saplantısından hemen kurtuldu.
tom'a pek vakıf olamadım, onun da ibne olduğunu düşünmüştüm ama tek davası karısıymış. günahını aldık.

5 sezonun en götümün yağının eridiği sahne, lauren'ın öldürüldüğü sahneydi. ben mesela ölümüne dayak yer de sonra öldürülür diye düşünmüştüm ama olsun. acayip bi kadındı, acayip bi kaltaklık potansiyeli vardı. öldü de kurtulduk.

dur aklıma geldi, peyton'un koskoca 12'nin karşısına iki taramalıyla çıkıp hepsini taraması da çok salakçaydı. ya o adamlara sidni bile ulaşamadı, koca arvin'i bile aralarına almadılar da uşakları yaptılar. sen kimsin lan dünkü çocuk gittin iki tane taramalıyla taradın adamları.

bi de irina'nın da 12'den biri olduğunu zannediyordum ben. irina da arvin gibi 12'nin tuttuğu adamlardan biri miydi, çıkaramadım. ayrıca irina, mütabakat'ın başıydı, yalnız burda bi olay var. irina sidni'yi bi sezonda vurmuştu ve diğer odada bana bakıyorlardı, seni ben vurmasam onlar öldürecekti dedi. ulan madem mütabakat'ın başısın niye böyle bişey yapıyosun ki, orası da karışık. neyse zaten mütabakat sütü bozuk insanlardan oluşuyordu. hepsi ibneydi bunların.
irina'ya tekrar dönelim; mütabakat'ın çakma başı olması dışında, kahin 5'in de ana elemanıydı. yani bu sidni ne çektiyse anasından çekti. tek dertleri rambaldi ve küreydi, arvin ölümsüz olacaktı, irina da vaşıntınla londrayı füzeleyecekti. olmadı, sidni gene dünyayı kurtardı.

sidni'yle vaughn hiç özenilecek bir çift değildi bana göre. bi kere ikisi de soğuk insanlardı. ikisinin de gizli gizli işleri vardı. yani ben şaşırdım vuruşacak zamanı nasıl bulduklarına. neyse en sonunda kavuştular da sevindik. çünkü bu adamları başka kimse mutlu edemezdi. ikisi birbirini bulmuş, buz gibiler, kimseye pas vermezler, numaracılar enikonu. bi de ekleyecem, sidni'nin bir şeyler çalmak için girdiği tiplerin en güzeli bence son sezondaki çakma parfüm satıcısı olayıydı. orda çok güzel rol yaptı şıllık, bravo diyorum.

sark'a gelince, sark'ın ölmesini dilediğim hiçbir an olmadı. son bölümde onun da aslında insancıl olduğunu, tek derdinin kazanan tarafta olmak olduğunu söyleyince hemen yumuşadık. çok hatunlar götürdü, çok adamlar öldürdü. yalnız babasına işkence yapınca kalbimizi kırdı. neyse sonunda kazanan oldu.
ağır spoiler

aklıma geldikçe eklerim daha. yazacak çok şeyim var

(morkukuletaliprenses - 19 Mayıs 2007 12:12)

jj abrams'ın yarattığı, lost'un araya girmesiyle üvey evlat muamelesine maruz kalan, ama yılmayıp kendi kendini tamamlayan ve olması gerektiği gibi biten^* dizidir. bize sydney bristow gibi süper ötesi bir karakteri kazandırmıştır. bu hayatta anana bile güvenmeyecen dedirtmiştir.^* rüya gibi geçen 5 yıl, geride tuhaf^*, şuursuz^* ve paranoyak^** bir nesil bırakmıştır. ayrıca belirtmek gerekir ki dizi sanıldığının aksine 4. sezonda bitseydi bu kadar etkili olmazdı. o halde hemen vtr'mizi girelim^*

--- spoiler ---

sydney ablamız, 1. sezonun ilk bölümünde^* nişanlısı danny ile kanepede fingirdeşmektedir. danny sydney'nin göbeğine öpücükler kondururken, "bir gün burada bir bebeğin olacağına inanamıyorum"^* gibisinden bir laf eder ve olaylar gelişir. ^**** aradan yıllar geçer, sydney^* hamile kalır^*,^* çocuğu doğurur ve dizi bu aşamada evrimini tamamlar.^*

--- spoiler ---

bize kalan ise hafızaya kazınan bu ve bunun gibi bir sürü sahne, diyalog, bok, püsürdür.

yürekleri dağlayan o final bölümünden^* ibret alınası bir sahneyi eklememek de olmaz:

--- spoiler ---

// jack, rambaldi'nin tapınağıyla birlikte kendisini havaya uçurup sloane'u ebedi hayatında buraya hapsetmiştir.
// moloz yığınının altında kalan ve hareket edemeyen sloane, nadia'nın hayaletini^* birden karşısında bulur.^**

sloane: nadia? i can't move.
nadia: i don't think there's anything i can do.
sloane: i can't move.
nadia: well, as you said, you have all the time in the world. unfortunately, i think you'll have to spend it here.
sloane: at least you're here with me.
nadia: no.

// nadia arkasını dönüp yürür ve kaybolur.

--- spoiler ---

^{* *}

(bkz: özlemek)
(bkz: truth takes time)

(dreamscape - 6 Kasım 2007 02:01)

senaristlerin greve gittiği ve milletçe birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde baştan indirilerek içimizdeki dizi boşluğunu kapatan, arşivlik, dadından yinmeyen dizi..

(teletabi - 7 Ocak 2008 18:53)

5. sezonun son bölümü itibariyla

--- spoiler ---

final bölümünün sonunda, alias ın o bilindik fontuyla "thank you for five incredible years" yazar. her ne kadar son sezon gayet boş ve gereksiz olsa da, ilk kez bir dizinin sonunda yapımcılar tarafından koyulan böyle bir ibareye rastladım. yine de insana hoş geliyor.

--- spoiler ---

(cryogenix - 6 Mayıs 2008 07:49)

3. sezonunun sonuna gelmiş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki gelmiş geçmiş en kaliteli ve heyecanlı dizilerden biridir. her dizi gibi bunun da saçmalıkları var (aynı dairedeki her göreve aynı kişilerin gitmesi ve aynı düşmanlarla karşılaşması vs vs) ama bi oturuşta üst üste 3-4 bölüm izletiyorsa o dizi iyidir, güzeldir.

(fitneci - 23 Temmuz 2008 21:22)

bitmesinin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen her sabah kafamda herhangi bir bölümünden herhangi bir repliği uçuşur vaziyette uyandığım, yeniden izlemeye başlamamak için aylardır debelendiğim, tek bir sahnesini bile unutamadığım dizi.

(dreamscape - 10 Şubat 2009 13:05)

ikinci kez uzerinden gectim serinin.. bitecegini bilmeme ragmen heyecan yapti. biter mi boyle dizi yahu! rahat 3-5 sezon daha surerdi.

simdi ise umutsuz bir sekilde chronicles of irina derevko veya origin of arvin sloan bekliyorum. o bile hasta eder adami.

hey gidi be.

(hybridus - 21 Nisan 2009 21:40)

baş karakterler dahil her an herkesin kendi çalıştığı kuruma/bölüme karşı casusluk yapma ihtimalinin olduğu dizi.5-10 bölümde bir yeni bir çift taraflı ajan çıkartıyorlar karşımıza. üst kat komsumun bile ajan olduğundan şüphelenir oldum. insanı o derece paranoyak yaptılar.

(assassino - 13 Eylül 2009 17:02)

ilk 3 sezonun her bolumunu hop oturup hop kalkarak ve en ufak sikilma belirtisi gostermeden seyrettigim dizidir.
dizinin en ilginc yonlerinden biriyse zavalli jack bristow un bir bolumde super baba bir digerinde kotu baba olmasidir.
seyretmeyen varsa mutlaka seyretmelidir , aksiyon dizisi sevenlere bu tavsiyem.

film tadında guzel dakikalar gecirtiyor , j.j abrams adi da yeterli sanirim.

(yield - 15 Ocak 2010 23:36)

michael vartan^* reboot söylentileri hakkında "olmaz öyle şey, bi şeye benzemez" mealinde bir açıklama yapmış. e haklı da adam.

http://blog.zap2it.com/…nly-one-sydney-bristow.html

bir de röportajın sonunda "there's only one jack bristow and sydney bristow" demiş ve güzel bir tebessüm bırakmıştır yüzümüzde. ("there's only one sydney bristow", alias'ın son sezon bölümlerinden birinin adı)

(dreamscape - 9 Haziran 2010 18:10)

aksiyonun yanında aynı zamanda dramatik olabilen süper casusluk dizisi. müzikleride süper.

(dirk pitt - 21 Mart 2003 15:07)

ilk basladıgı zamanlardan beri hep en cok sevdigim, özellikle ilk 3 sezonunu aklıma geldikce bayıla bayıla bastan izledigim dizi.
gelmis gecmis en kaliteli yapım olmayabilir ama nedense ben vazgecemiyorum.
hele o quentin tarantino'lu bölümler yok mu. bak yine izleyesim geldi.

(cheryl - 5 Ekim 2011 17:37)

yıllar sonra gelen buluşma;
http://www.imdb.com/media/rm2070061568/nm0177896

(bluepea - 2 Şubat 2013 13:53)

sonunun arapsaçına dönmesini beklediğim kimsenin göründüğü gibi olmadığı dizi...
örn: -ben senin fbi için cia de çalışan mossad ajanı kılığına girmiş usame bin laden'in peşindeki dönerci ali usta gibi görünen babanım aslında
-artık şaşırmıyor hiçbirşeye valla ben aksiyonuma bakarım....

(the threshold of pain - 28 Temmuz 2004 15:19)

heycanla başlayıp heycanla biten bölümleri yüzünden bir türlü izlemeye nokta koyamadığım olay. sınav çalışması arasına 1-2 episode serpiştirip ortamı şenlendireyim diyordum ki bir baktım olayın suyu çıkmaya başladı.
sinavda 1. sezondan çıkmasını ümit ediyorum inşallah 7. episodedan sormaz belki sınava kadar izleyemem^*.

yayınlanan bütün bölümler izlendikten sonra gelen zorunlu edit: şu anki alias eski günleri mumla aratıyor. 5. sezonda artik suyu cikmis oldugu kesinlesmis dizi. aklima gelen ilk iki sebep jj'in lost a kaptirmis olmasi lostun reyting krali olmasi aliasa yeterince kafa yormamasi, diğeri de bebegi yuzunden kicini kaldiramayan garner in boyle hareketli olmasi gereken bir dizinin basrolunu oynamasi. bebegin babasinin sark oldugu filan anlasilmazsa^* ilgimi kaybetmeye baslayacam sanirim.

(tribbiani - 16 Ağustos 2005 21:21)

bi suru gadget kullanilir bu dizi de. gun gelir jack bristow eski karisiyla ilesitime gecmek icin guvenli, gizli bir yol bulur. arabasinda kucaginda laptop'uyla otururken ekrana bir bakariz, msn messenger^*. arkaplan siyaha degistirilmis ki esrarli dursun. fontlar buyutulmus. o kadar gizli, guvenli dedikleri bildigimiz msn messenger'mis demek ki. bari smileyleri, winkleri cikarsalarmis.

(nane - 12 Ekim 2005 07:47)

lost dizisinin yazari ve yapimcisi j.j. abrams'in deli eden dizisi. dizinin amerika bölümlerine yetisebilmek icin tüm sezon dvdlerini almis ve günlerdir uykusuz bitirmeye calismaktayim. her bölüm sonunda "yarin devam ederim" deyip tekrar dvdlerin basina oturuyorum.

en son kendimi milo rambaldi sanmaya baslayinca uyumanin biraz iyi gelecegine karar verdim.

(mimar - 14 Aralık 2005 03:58)

--- spoiler ---

bu kiz bi evlenip yuva kuramiyacak mi? gitti gul gibi vaughn da, kalirsin bi de bebeginle oyle..

ayrica 5.sezonun 3.bolumundeki turkce olmasi gereken ama zar zor anladigim konusmalardan sonra, lan rol geregi olsa da catur cutur konusuyolar butun dilleri fikrimin yalan oldugu sonucuna vardim. o ne berbat aksandir, kac bolumdur heyt be oyle bi konusuruz ki hic caktirmayiz bu kadar mi yalan olur?

--- spoiler ---

(battibalik - 8 Nisan 2006 20:31)

--- spoiler ---
5.12 itibariyle sydneyi de kopyaladılar ya artık gözüm açık gitmez. bir adet de ben sipariş verdim kendisinden.
--- spoiler ---

(prothedop - 28 Nisan 2006 01:51)

zaten hiç olmaması gereken bir sezonu olabilecek en saçma sapan şekilde bitirdiğin için teşekkürler j j. indiana jones and the last crusade'in yandan yemişi bir finali hak etmiyordu bu dizi. milo rambaldi'nin olayını asla öğrenemeyecek olmamız lost konusunda da fazla kafa yormamamız gerektiğini hatırlattı bize. bir iki sezon sonunda onun da ratingleri düşer, others kimdir ne iş yapar öğrenemeden kucaklarında üç beş çocukla deniz kenarında mutlu mesut günbatımı izleyen jack, sawyer ve kate'e el sallar o defteri de kapatırız.

milo rambaldi <o>

jj abrams (_ı_)

(saruman - 25 Mayıs 2006 08:45)