Sekiro: Shadows Die Twice ' Oyununun Konusu : Sekiro: Shadows Die Twice is a video game starring Noshir Dalal, Amber Hood, and Ray Chase. Set in a reimagining of 1500s Sengoku era Japan. An unnamed shinobi, tasked with protecting a young lord of mystical lineage, who is left...
Resident Evil 2(2019)(9,4-1154)
Bloodborne: The Old Hunters(2015)(9,3-409)
Bloodborne(2015)(9,2-2118)
Dark Souls III(2016)(9,2-1558)
Dark Souls(2011)(9,1-2281)
Demon's Souls(2009)(8,9-900)
Days Gone(2019)(8,5-1250)
Nioh(2017)(8,5-407)
The Division 2(2019)(8,4-202)
Dark Souls II(2014)(8,3-1577)
gamescom 2018'den gelen oynanış videolarını temel olarak iddia edilebilir ki bu oyun mü-kem-mel!!epicnamebro ilk oynanış: https://youtu.be/yy8ctbady2cvaatividya ilk bakış: https://youtu.be/xrd8r86cwpkign'in gamescom röportajı: https://youtu.be/zc1phkkkkkaşimdi, tüm bunlardan anladıklarımı özetlemeye çalışayım!oyun soulsborne oyunlarına kıyasla daha hızlı, daha da önemlisi animasyonlar arasında gecikme/duraksama yok. stamina da kaldırılmış durumda! tüm bunlar göz önüne alındığında, sekiro'nun soulsborne oyunlarıyla bir alakası olmadığını iddia etmek mümkün!bu farklılıkların yanında oyuna eğilme eklenmiş; l3 düğmesine basarak eğilmek ve düşmanların sizi tespit etmesini zorlaştırmak mümkün. eğilmiş pozisyonda, çalıların arasına girmek de mümkün kılınmış ve bu durum sizi fark etmemiş, zayıf düşmanları tek hamle de öldürebileceğiz gizli saldırıyı yapmanıza olanak sağlıyor. souls oyunlarında daha önce hiç görüşmemiş, tamamen farklı bir mekanik!eğilerek çalılara girmeye benzer bir başka mekanik ise duvarları kucaklamak, yine benzer şekilde duvarı kucakladığınız da düşmanlar tarafından zor tespit ediliyorsunuz ve düşmanı tek hamlede öldürebiliyorsunuz.değişen bir başka hadise de oyunun rol yapma öğelerinden tamamen arınmasıyla bağlantılı; artık seviye atlamak gibi bir hadise olmadığı için, ölen düşmanlardan ruh ya da kan yankısı gibi birimler kazanmak da mevcut değil! bunun yerine izlediğim videoların hepsinde ölen düşmanlar 'white sprit emblem' isminde bir eşya düşürüyorlar ve bu eşya prostetik kolunuzdaki ninja araçlarını kullanmanız için gerekli. enb, bunu bloodborne'daki civa mermisi mekaniğine benzetti ki gayet yerinde bir benzetme! bloodborne'da nasıl ki silahı ateşlemek için mermiye ihtiyaç duyuyor ve bu mermiyi ölü düşmanlardan elde ediyorsak, sekiro'da takma kolumuzdaki ninja gereçleri için de white sprit emblem'a ihtiyaç duyacağız.prostetik koldan hazır bahsetmişken, buna bağlı gelişen kimi farklılılara da değinmek şart! soulsborne oyunlarında gördüğümüz saldırı şeması; normal saldırı ve ağır saldırı sistemi değişmiş durumda. sekiro, r2 düğmesi ile yapılan ağır saldırıyı tamamen kaldırmış ve r2 düğmesine ninja araçlarını bağlamış durumda. r1 düğmesi saldırı düğmesi olarak işlevine devam ediyor. belirtmek gerek r1 düğmesine basılı tutmak suretiyle güç yüklemek de mevcut. kısaca artık tek bir saldırımız var! tabii bu eksikliği gidermek namına, ninja araçlarına bağlı bir kombo sistemi eklenmiş oyuna, örneğin; r2 düğmesiyle prostetik koldan shuriken fırlattıktan sonra r1 düğmesine basmanız halinde hızlıca ileriye atılıp düşmana vurduğunuz farklı bir kombo yapmanız mümkün. her ninja aracı için farklı bir kombo seçeneği mevcut görünüyor. bu da dövüş sistemini zenginleştiren ve soulsborne oyunlarından ayıran bir başka farklılık.biraz da dövüş sisteminin derinine girelim hazır laf açılmışken... stamina sisteminin tamamen kaldırıldığını belirtmiştim, bunun yerine 'posture' sistemi getirilmiş! düşmana her vurduğunuzda, düşmanın sadece canına değil aynı zamanda posture'üne de zarar veriyorsunuz, büyük düşmanlarla dövüşürken ekranın orta-üst kısmında büyük bir bar ile temsil ediliyor posture ve bu bar dolduğunda bitirici hamle yapanız mümkün oluyor. bu sistemi belki de nioh'da gördüğümüz ki sistemine benzetmemiz mümkün, nioh'da düşmana vurduğumuzda sadece sanına değil düşmanın ki'sine de zarar veriyorduk, kısmi olarak benzer bir sistem! postuposture'ü hızlı doldurmanın anahtarı ise, l1 düğmesini doğru zamanlayarak düşmanın saldırısını bloklamak. doğru zamanlamayla yapılan her blok düşmanın posture'üne inanılmaz zarar veriyorken, zamanlama yanlış ise gelen saldırıyı durdursanız bile bu sefer sizin karakteriniz posture hasarı alıyor. yani ortada bir risk-ödül ilişkisi var. ayrıca enb'nin de bahsettiği üzere eğer dövüşte geri çekilirseniz düşman posture'ünün toparlıyor ve haliyle o zamana kadar dövüşte kattediğiniz ilerleme geriye gidiyor, bu durum da oyuncuyu daha agresif oynamaya, sürekli baskı kurup saldırı-blok dengesini koruya zorluyor. tabii bu durum bir yerden sonra monotonlaşacağı için, monotonlığı kırmak namıma düşmanlar, bloklanmaya ve ekranda neon renklerde parlayan tehlike anlamında kanji işareti ile gösterilen saldırlar yapıyor. bu saldırılardan sakınmak için mutlaka kaçmalısınız.bu da bizi dövüş sisteminin diğer kolu olan kaçınma manevralarına getiriyor! soulsborne oyunlarının aksine sekiro'da temelde 2 farklı kaçınma manevrası var; ilki alışık olduğumuz ve yuvarlak düğmesine basmak suretiyle performe edilen klasik kaçma/yuvarlanma(dash/dodge-roll) ve ikincisi ise soulsborne oyunlarından farklı olarak, x düğmesine basmak suretiyle performe edilen zıplama! evet, bu oyunda zıplama aksiyonu için ayrı bir buton atanmış! soulsborne oyunlarında sadece koşarken zıplamak mevcuttu ve bu zıplama sadece çevreyi keşif için kullanıyorldu. sekiro'da ise zıplamak bir kaçma manevrası olarak kendine yer buluyor, ayrıca çift zıplama gibi aksiyonlar da çevresel keşfi daha da zenginleştiriyor!keşif demişken... burada grappling hook'tan bahsetmek gerek! sekiro'da dikey hareketlilik, diğer soulsborne oyunlarında görmediğimiz kadar fazla yer işgal ediyor ve bunu sağlayan araç ise l2 düğmesine atanmış kanca! etrafta önceden belirli sabit yerlere kanca atmak mümkün bu durumda soulsborne oyunlarında erişmesi imkansız olan yerlere sekiro'da erişebilmek demek! kanca, hem gizliliği besliyor hem de dövüş esnasında üçüncü bir kaçma manevrası olarak karşımıza çıkıyor. menzilli herhangi bir saldırısı bulunmayan düşmanlardan kanca vasıtasıyla kaçmak ve can doldurup dövüşe tekrar dönmek hayli güçlü bir strateji olabilir oyunda.can doldurmak demişken, sekiro'nun soulsborne oyunlarıyla en benzer olduğu mekanikten bahsetmek lazım ki bu da can doldurmak. souls oyunlarında gördüğümüz estus'a benzer bir can doldurma mekanip var ve harita etrafında bulduğumuz özel noktalara gittiğiniz de bu can doldurma eşyası yenileniyor. bu kısmı tamamen dark souls oyunlarında alıştığımız gibi cereyan ediyor.tüm bunlar bana, sekiro'nun souls oyunlarından çok farklı ama oldukça sağlam mekanikler olan bir oyun olduğunu anlatıyor... oynamak için sabırsızlanıyorum! muhtemelen gelmiş geçmiş en tatmin edici rol yapma-aksiyon oyun olacak sekiro... keşke biz fakirler için de oynanabilir bir demo olsa!
(gominist redar - 22 Ağustos 2018 15:18)
hidetaka miyazaki'nin "dark souls'a ayarlanabilir zorluk seviyesi gelsin" diye kampanya başlatan arkadaşların sesini duyduğunun ispatı gibi olan oyun. hayır zorluk seviyesi yok ama bu oyun herhangi bir soulsborne oyunundan çok daha kolay (bu kolaylık mevzusuna en sonda biraz daha detaylı değineceğim).hakkında, hikaye ile ilgili spoiler vermeden sadece mekaniklerinden bahsederek başlangıç rehberi tadında bir şeyler karalamak istiyorum:öncelikle şunu belirteyim, tüm item ve mekaniklerin ismini kafama göre yazıyorum. sonra bana "vay onun adı buydu" diye gelmeyin. hem oyundaki ismiyle yazsam, henüz oynamamış arkadaşların kafası daha çok karışabilir.şimdi.sevgili souls-severler; bu bir soulsborne oyunu değil. soulslike bir stealth aksiyon oyunu. dark souls - bloodborne ile sekiro'nun benzerlikleri bir elin parmaklarını geçmiyor. hatta hollow knight bile bir noktada sekiro'dan daha çok benziyor dark souls'a.rpg mekanikleri tamamen kaldırılmış. karakter yaratma olayının olmadığını zaten biliyorduk ama silah ve zırh toplama (veya değiştirme), karakter statları gibi şeyler de yok.oyunun başında kılıcımızı alıyoruz elimize ve o kılıçla bitiriyoruz oyunu. zaten zırh diye bir şey yok. bunun yerine protez kolumuza kazandırdığımız özellikler var. sağdan soldan bulduğunuz eklentileri kolumuza takarak ekstradan bir silah kazanmış oluyoruz fakat bunların kullanımı da sınırlı. yine dağda bayırda bulabildiğimiz bez bebekler sayesinde kolumuzun özellikleri için "kullanım sayısı" edinebiliyoruz. bununla uğraşmak istemezseniz de bonfire'lardan çok cüzi bir miktarda soul karşılığında satın alabilirsiniz.evet bonfire'lar aynen mevcut (bu oyunda isimleri farklı olsa da ben yine bonfire diyorum) fakat yine kullanımlarına, oyunu kolaylaştıracak bir kaç dinamik eklenmiş durumda. öncelikle dark souls'daki "homeward bone" benzeri bir eşyaya sahibiz ve oyunun başında aldığımız bu eşyanın kullanım limiti yok. istediğiniz yerde, istediğiniz kadar kullanabiliyorsunuz. buna ek olarak ikinci bonfire'ı açtığımız andan itibaren fast travel da aktifleşmiş oluyor. protez kolumuzun bu eklentileri hariç (ki zaten bunlar da 7-8 taneydi sanırım) tüm satın alımlarımızı, skill açma işlemlerimizi vs. bonfire'lardan yapabiliyoruz.kolumuzdaki eklentiler ise kalkan kırmaya yarayan bir balta, kalkan özelliğine sahip bir şemsiye, shuriken fırlatan küçük bir arbalet... gibi şeyler ve yine az önce de söylediğim gibi bunları kullanması sınırlı.oyunda stamina yok. istediğiniz gibi koşun, hoplayın, zıplayın, kaçın. yalnızca düşmanların vuruşlarını blokladığınızda dolan bir stamina barı var ve o da sadece blok yaparken görünür oluyor. dövüş mekaniği de bunun üzerine kurulu zaten. dövüşler büyük oranda "düşmanın blok staminasını (?) bitir ve son vuruşu (death blow) yap" üzerine kurulmuş ve parry yapmanın önemi artmış. parry mekaniği artık düşman vuruşunu yapmadan hemen önce blok tuşuna basıldığında çalışıyor ve başarılı bir parryden sonra denginiz olan düşmanlara death blow yapabiliyorsunuz.backstab gibi şeyler yok. yani var ama combat sırasında yok. backstab, düşmana gizlice yaklaşabilirseniz teklemenize yarıyor. yine stealth konumdayken görünmeden düşmanların üzerine atlayabilirseniz de aynı mekanik çalışıyor. oyunda full stealth gidebiliyorsunuz. kolunuzdaki halatlı kanca sağolsun (bunun kullanım limiti yok ve arkham serisindeki batclaw gibi çalışıyor) "bazı maplerde" rahatlıkla düşmanların aralarından akıp gidebiliyorsunuz. kancanız aynı zamanda mapi daha özgürce dolaşmanıza yarıyor ve keşif hissini coşturan ögelerden birisi haline geliyor çünkü artık seçilebilecek daha çok rota var (çatılar falan).gelelim en önemli mekaniklerden birine. ölüm. malum bu bir from software oyunu ve bol bol öleceksiniz. oyunda bir kez ölmeniz halinde siz yerde yatarken iki seçenek sunuluyor: öl veya diril. ölmeyi seçerseniz, son bonfire'dan itibaren topladığınız tüm xp ve paranın yarısına veda edip bonfire'a dönüyorsunuz. yok dirilmeyi seçerseniz, bir kereye mahsus olmak üzere oyun sizi diriltiyor ve hiç beklemeden tekrar kalkıyorsunuz (hatta sizi öldü diye bırakıp arkasını dönmüş giden düşmana gizlice yaklaşıp vurabilirsiniz). oyunda dirilebilmek için "dirilme barınızın" dolu olması gerekiyor. iki adet dirilme barı var; birisi bonfire'da dinlendiğinizde doluyor, diğeri ise düşman öldürdükçe. peki öldüğünüzde dirilmeyi seçerseniz hangi bar boşalıyor? bonfire'da dinlenince dolan bar boşalıyor vi diğer bar da kullanılmaz oluyor, ta ki gidip bir düşmana son vuruş (death blow) yapana kadar. daha sonra yine ölünce dirilme seçeneği çıkıyor ve dirilme mekaniğini tekrar kullanabiliyorsunuz. bahsetmek istediğim diğer detay ise; dirilmeniz durumunda dirilme barınızı dolduramadan tekrar ölürseniz oyun bu sefer xp ve paranızın yarısını alıp sizi son dinlendiğiniz bonfire'a atıyor. burada da yine küçük bir kolaylık eklenmiş: %30 gibi bir şansla hiçbir şey kaybetmeyebiliyorsunuz. evet şansa bağlı olarak tanrılar halinize acıyor ve öldüğünüzde sizden xp veya para almıyorlar. bu yüzde, oyunun başında 30 iken sonradan bulunan itemlerle falan değişiyor. şu ana kadar hiç başıma gelmese de, bir bölgede çok sık ölmeniz durumunda da bazı ilahi dengeleri bozmuş olduğunuzdan bölgeye bir hastalık yayılıyor ve bazı npc'lerin sizinle diyaloğa girmeyi reddetmesine, bazılarının tamamen ortadan kaybolmasına ve yukarda bahsettiğim yüzdenizin büyük oranda düşmesine sebep oluyor.imza mekaniklerden birini daha kaldırmış from software ve oyuna pause eklemiş. diğer tüm oyunlarda olduğu gibi pause yapabiliyorsunuz artık.dikkatimi çeken bir diğer unsur da loot mekaniği. artık etkileşim tuşuna basılı tutunca minik bir girdap oluşturuyoruz ve etraftaki tüm cesetlerin üzerindeki itemler ile coinler otomatik olarak toplanıp geliyor. hemen hemen her düşmandan bir şeyler düştüğünü göz önünde bulundurursak, geliştiriciler de boktan survival oyunlarındaki gibi ortamdaki her cesedi ayrı ayrı lootlamanın oynanışı sekteye uğratacağını düşünmüş olacaklar ki böyle bir çözüm bulmuşlar. başta biraz yadırgadım ama dediğim gibi her cesetten bir şeyler çıkıyor. bunun ameleliğini yapmaktan iyidir.son olarak kendimizi nasıl upgrade ediyoruz, ondan bahsedeyim.protez kolumuzun eklentilerini haritadan topladığımızı söylemiştim. kolumuzdaki bu silah ve araçlardan aynı anda sadece üç tanesini kullanabiliyoruz ama bu üçlüyü pause menüsünden değiştirebiliyoruz.skillerimizi, topladığımız soullar ile dolan xp barımız sayesinde açabiliyoruz. yani bu oyunda soul dediğimiz şey aslında düz xp. bunu belirtmekte neden bu kadar geç kaldım bilmiyorum ama durum bu.skill ağaçlarını, oradan buradan topladığımız textbooklar sayesinde açıyoruz (yani yeni bir textbook buldunuz, 8-9 skilli yeni bir skill ağacı ekleniyor oyuna) ve bu skill ağaçları da çok dallanıp budaklanmıyor. hatta içlerinde pasif skiller de var. son derece sade hazırlanmış skill ağaçları.estus flask yerine geçen health potumuzu, yine sağdan soldan bulduğumuz tohumları ana üssümüzdeki (firelink shrine) doktor hanım ablaya götürerek upgrade ediyoruz.vurduğumuz hasarı ve hp barımızı ise yine her mapte sınırlı sayıda olan boncukları toplayarak arttırıyoruz. bunun için de ana tapınağımıza gitmeye gerek yok. bu ve bir çok şeyi bonfire'da halledebiliyoruz. hatta yukarda belirttiğim gibi health potlarımızı yükseltmek ve kolumuzun yeni eklentilerini taktırmak dışında gitmenize gerek kalmıyor buraya.ben şahsen bu mekanikleri rahatça benimsesem de içimde bir burukluk mevcut. bu türü sevenler bilir, souls serisi zor değildir aslında. oyunun zorluğu mekaniklerin içine yedirilmiştir. toplanan soulların kaybedileceği düşüncesinin oluşturduğu psikolojik baskı, labirentimsi ve sürprizlerle dolu level dizaynı, oyunun diğer oyunlardaki gibi "gel sana side-mission vereyim. al haritana işaretledim, git şunu yap" demeyen ve elinizden hiç tutmayan kendine has yapısı seriyi özel kılıyor. souls serisi söz konusu olduğunda "zor" denilerek bahsedilen şey, oyunun bizzat tamamının keşfedilmeye açık olması. sadece mapleri değil seviye atlama sistemi, itemların kullanımları ve özellikleri gibi bir çok detayın keşfedilmeye tamamen açık olmasından dolayı bambaşka bir dünyada hissediyor insan kendini dark souls oynarken. çünkü deneme yanılma yöntemiyle ve biraz da farm yaparak combatı pekala kolaylaştırabiliyorsunuz fakat bir souls oyununa detaylı bir şekilde hakim olmanız yıllarınızı alır.işte sekiro'da bunlar eksik. oyun çok daha arcade bir yapıda. komple dark souls re-skini olmasını beklemiyordum ama yine de aldığım tüm itemler için, açtığım tüm skiller için, tanıştığım her npc için, menüdeki her bir sayı için ayrı ayrı bilgilendirme mesajları (tutorial) çıkınca insan biraz bozuluyor.yine de böyle kabul etmekte bir sakınca görmezseniz (gerçi niye göresiniz lan yepyeni bir oyun işte) sekiro güzel bir oyun. soulsborne serisine aşina olmayan arkadaşlar için de güzel bir başlangıç olabilir.
(norek - 22 Mart 2019 05:15)
bu oyuna kolay veya casual kitleye göre yapılmış falan diyenler neyin kafasını yaşıyor gerçekten merak ediyorum. oyundaki ilk ana bossa gelene kadar saatlerce oynayıp bir sürü mini boss kesiyorsunuz ki onlar bile deli gibi zor. belki birkaç gün oynayıp alışınca daha makul gelebilir her şey ama şu ana kadarki kısmı için hiçbir souls oyununda bunun yarısı kadar bile zorlanmamıştım ben. darks souls' ları zor bulduğu için oynayamayan birinin mümkün değil bu oyunu oynaması.
(ritu vs asas - 22 Mart 2019 22:24)
bu oyuna dark souls'tan daha kolay diyen adam dark souls'u gozunde fazla buyutmustur. aslinda dark souls'un zorlugu oyuncunun elinden tutmamasiydi. fakat bunda kombatin kendisi cok zor ve yıldırıcı. en ufak mini boss kok sokturuyor. sıradan npc gruplarına da gizli yaklaşmazsan sıkıntı yaşıyorsun. ölmek de çok cezalandırıcı. bu kadar zora tahammul edebilir miyim bilmiyorum nioh'u da oynamamistim 2 vurusta indiren npc'ler yuzunden. bilmiyorum dark souls çok daha dengeli ve oturaklı bir oyun bence ve atmosferi çok daha iyi. bu arada oyunun bonfire gibi bazi mekanikleri souls oyunlarindan alinma ama oynanisi bayagi farkli. hatta nerdeyse alakasi yok.edit: bayağı bir süre oynadıktan sonra düşündüm ki atmosfer konusunda biraz haksızlık etmişim. mistik japon atmosferi çok iyi oyunda. başta sıradan geliyor ama biraz ilerledikçe from software oyunu oynadığınızı anlıyorsunuz. zorluk konusunda hala hem dark souls hem demon's souls'tan net daha zor bir oyun olduğunu düşünüyorum ama yine mekaniklere alışınca ve güçlendikçe rayına oturuyor olay.
(kollaps - 23 Mart 2019 09:51)
oyun on numara gözüküyor da her "sekiro" dendiğinde istemsizce "sekiro gurban niye doğdun" diye türkü tutturasım geliyor.
(asdasdas - 23 Mart 2019 23:02)
harika optimize edilmiş keyifli bir oyun olmuş... tabi yüzlerce kez ölmeyi dert etmeyip oyunun tadını çıkarabilenlere. parry-parry-dodge gibisinden paternler yazmış bir yazar arkadaş fakat birden fazla adam etrafınızı sarınca böyle bir patern yok. belki bosslar için yazılmış olabilir. moblar hollywood filmlerindeki gibi etrafınızı sarıp beklemiyor. harala gürele giriyorlar ki en tırt düşman bile 3/4 canınızı alabiliyor bir vuruş veya komboda. çok defa ölmek, sanırım side quest aldığınız npcleri iptal ederek hikayenin veya kazanacaklarınızın bir kısmını alıkoyuyor sizden. ayrıca her öldüğünüzde elinizdeki para ve xpnin yarısını kaybediyorsunuz. "parry yapınca karşı taraf komple ambole olacak one hit atacağım" yada "rakibe nefes aldırmadan pata küte girerim" gibi düşünceleri zaten unutun çünkü rakipler parry sonrası saldırıya devam edebiliyor veya vuruşunuza rağmen saldırısını bitirebiliyor. stealth başlanıp güçlü bitirilmeli keza stealthsiz kalabalık moba girince sağ kalma şansınız yok denecek kadar az. herkesi parryleyecek yeteneğiniz olsa dahi "posture" kaybedince adamınız yere çömelip iki soluklanıyor. o sırada da "hayvan gibi şi ediyorsunuz" vakası gerçekleşiyor.
(taktakatak - 26 Mart 2019 14:40)
bossla kapışırken tek bir hata yapmamla beraber bütün herşey boşa gitmiş oluyor, baştan başlıyor. hele bazı boslar var 2 can barı var orda zarla zorla bütün herşeyini harcayarak kesiyosun hopppppppp bi bakmışın power up geçirmiş yeniden vsdesin. üstelin can barında ne canın kalmış ne potun, kapat ta ecdadunu sikerun
(oguz122 - 27 Mart 2019 13:24)
bol bol katana aksiyonu, epey zor boss fight'lar ve göklerden gelen bir manyak vardır..
(samurai kajoshin - 28 Mart 2019 05:06)
eskisi kadar oyun oynamıyorum ama dark souls ve tenchu oyunlarını komple oynamış biri olarak, bu oyunu görmezden gelemezdim. geçen cuma gecesi başlayıp, bu gece bitirdiğim oyun oldu. öncelikle oyunun çıkış hikayesini anlatayım. çünkü bu oyunun ortaya çıkışı, devil may cry'ın çıkış hikayesine çok benziyor. orda capcom resident evil serisine devam oyunu yapayım derken, bakıyorlar ki yaptıkları oyun, resident evil oyunlarından farklı bir şey oluyor. ordan devam ettirip, dmc serisini ortaya çıkartıyorlar. bu oyunda başlangıçta yeni bir tenchu oyunu olarak düşünülmüş. ancak sonrasında from software daha fantastik bir oyun yapmak istemiş. bunun sonucunda da ortaya tenchu'dan ilham alınan, souls esintilerinin olduğu sekiro shadows die twice oyunu ortaya çıkmış. bu bilgiyi vermek istedim çünkü sözlükte oyunu sadece souls oyunlarına göre yanlış bir şekilde eleştirenler var. bu tür bir gizlilik oyununda stamina olmaması veya kılıcın değişmemesi, eksiklik olarak görülmemeli. adamlar bu tür özellikleri oyunun ruhu bozulmasın diye koymuyor. öbür türlü kılıcı en iyi kılıçlarla değiştirir, staminayı itemlerle artırır, op bir karaktere bürünürdüm. sonucunda da gizlilik filan hikaye olurdu.oyuna gelirsek, oynanış olarak baştada ima ettiğim gibi tenchu/souls karışımı bir oynanış tarzı var. mesela grappling hook mekaniği direk tenchu serisinden alınıp, biraz daha geliştirilmiş. bu mekanik sayesinde tıpkı tenchu'daki gibi ağaçlara, çatılara veya yüksek bir tepeye çıkıp, gizli bir şekilde kill alarak ilerleyebiliyoruz. ayrıca çimlerin arasına veya gölge kısımlarda gizlenip, düşmanlarımızı yine gizlilik içinde "stealth kill" dediğimiz şekilde öldürebiliyoruz. isterseniz bunlara gerek kalmadan da ilerleyebilirsiniz ancak oyun o kadar iyi tasarlanmış ki sizi stealth modunda oynamaya teşvik ediyor. çünkü stealth modunda gitmezseniz, zaten zor olan oyun, daha da zorlaşıyor. oyundaki souls esintilerini en fazla hissettiğiniz yerler boss savaşları olmuş. geniş bir mekanda değişik atak tiplerine ve ritmine sahip bosslarla savaşıyorsunuz. ancak bu bosslar bana biraz souls tatmin ediciliğinden uzak geldi. yani bir fume knight, midir, ornstein and smough, nameless king, orphan of kos gibi ilk oynayışta, oyundan soğutacak bosslar yok. tabi bunda souls oyunlarına saatler gömüp, sabır konusunda nirvana'ya erişmemin de etkisi olabilir. yani 10 kere ölüp baştan başlamak, from software oyunlarında çok koymuyor. çünkü işin sonunda o boss'u kestikten sonraki tatmin edicilik, 10 kere ölüp de çektiğin sıkıntıyı unutturuyor. burda boss tatmin ediciliği kişisel bir şey ama oyunda şüphe duymadığım tek majör eksiklik, bossların hikayeleri souls oyunlarındaki kadar dolu değil. mesela dark souls 3'teki nameless king'in hikayesinden iyi bir film çıkartırsınız. ancak bu oyundaki bosslarda, hikaye anlamında böyle bir doluluk yok. oyundaki souls ve tenchu serilerinden ayrı olarak yapılmış en orijinal kısım ise kesinlikle ölüm mekaniği üzerine olmuş. öldükten sonra ölmek ile dirilmek arasında seçim yapabiliyorsunuz. oyunda çok fazla öleceğiniz için bu seçimleri yaparken rastgele değil de stratejik düşünerek yapmalısınız. ölüm seçimi, bir nevi "true death", altın ve xp'niz'i unseed aid aktif değilse yarıya iniyor. üstüne sizi souls oyunlarındaki bonfire tarzı idollerin yanına bırakıp, oyundadragonrot denilen bir hastalığın ortaya çıkmasına sebep oluyor. eğer dirilmeyi seçerseniz, savaşa öldüğünüz yerden devam edebilir, sizin öldüğünüzü düşünen düşmana arkadan saldırabilirsiniz. bunun üstüne dirilmeyi seçerek altın ve xp kaybı da yaşamazsınız. ancak böyle bir avantajın, işi zora sokan bedeli de from software oyununda tabiki olacak. oyunda dirilmeyi seçtikten sonra idollere uğramadan tekrar ölürseniz, yine dragonrot denilen bir hastalığın yayılmasına sebep oluyor. bu hastalığın yarattığı dezavantaj ise oyunda sürekli ölerek dragonrot hastalığını ne kadar yayarsanız, haritada bu hastalığa yakalanan npc'lerle iletişiminiz bozuluyor, doğal olarak xp kazanmakta zorlaşıyor. ek olarak şunu söyleyim, hani souls oyunları ve sekiro çok zor filan muhabbeti yapılıyor. aslında from software oyunları başlangıçta acımasız başlar. ancak oyuna emek sarfeder, sabır gösterirseniz belli bir saatten sonra akıp giden bir oyuna dönüşür. öyle baştan itibaren ubisoft ve ea'nin çıkardığı oyunlar gibi nereye gideceğini işaretlerle gösteren, görevleri liste halinde veren hazır bir durum yok. siz oyuna ne kadar zaman ayırırsanız, oyun o kadar ödüllendiriyor. sonuç olarak souls oyunlarının hayranı, zamanında tenchu oyunlarını oynamış biri olarak ben bu oyuna bayıldım. eskiden bioware oyunlarına müthiş bir güvenim vardı. bunda baldurs gate serisinin etkisi büyük ama bioware işin içindeyse, o oyun kesin iyidir kafasındaydım. artık bu oyunla birlikte bioware'in yerini from software aldı. bu adamlar son yıllarda o kadar yenilikçi ve kaliteli oyunlar yapıyor ki yaptığı oyunlar sadece bir oyun değil, bir tür olarak oyun dünyasında yerini alabiliyor. mesela souls oyunlarından sonra souls-like dediğimiz bir tür oluştu. sekiro'nun da bu çapta başarı sağlamasa da ölüm mekaniğinin, oyun dünyasını etkileyeceğini düşünüyorum. neyse lafı daha fazla uzatmayalım. souls oyunlarını oynamış arkadaşlar, sekiro'yu zaten oynar. burdan souls oyunlarını oynamamış arkadaşlara, sekiro'yu oynamaları için bir neden sunayım. bu oyunu oynarsanız, oyun dünyasına bakış açınız sekiro'dan önce, sekiro'dan sonra olarak değişecek, bence bu tecrübeyi yaşamalısınız.
(azuma - 7 Nisan 2019 03:08)
fromsoftware'in son oyunu. souls oyunlarının hayranı olarak, sekiro'yu oynamam diye düşünüyordum ama tabi oyun çıktıktan sonra dayanamadım aldım ve dibine kadar oynadım. açıkçası yeni getirdiği dinamikler hem çok zevkli hem de aşırı zorlayıcı. özellikle eski souls hayranları için çünkü souls oyunlarında herkesin bir alışkanlığı var ve bunu başlarda kırabilmek oldukça güç . oyun en zor souls oyunu diyebilirim ama bir o kadarda keyifli. kombat sistemini çözünce o kadar keyif alıyorsunuz ki oyunun başında harcadığınız zamanı birden unutuyorsunuz. oyun tabiri yerindeyse sizi döve döve yeni mekanikleri öğretiyor. mikiri counter, attığın damageden çok posture için uğraşman gerektiğini, sabır etmeyi bilmeni ve ne zaman saldırmanı size kendi tarzıyla anlatıyor. souls oyunlarını hikayeye takılmadan, keşfettiğim mekaniklerin ve yeni yerlerin keyfini çıkararak oynamayı seviyorum. ve söz konusu keşfetmek olduğunda fromsoftware her seferinde sizi şaşırtmayı başarıyor.oyunda birçok boss bulunuyor ve her bossa uygulayacağınız taktik farklı oluyor. mini bosslarla beraber yaklaşık 50'ye yakın boss var. bu arada mini olduklarına bakmayın, bazıları ana bosslardan daha zorlayıcı olabiliyor.her ne kadar zorlayıcı olsa bile sekiro'da bazı boss savaşlarından inanılmaz keyif alıyorsunuz. hele son boss savaşı o kadar efsane olmuş ki tam kesmek üzereyken" acaba alt+ f4 çeksem mi? bu deneyimi tekrar mı yaşasam" diye düşündüm. son olarak sekiro verdiğiniz paraya değecek ender oyunlardan biridir. souls hayranlarının kaçırmaması gereken ve seriye yeni giriş yapacakların ise bir mini bossa 10 kere öldükten sonra" bozuk lan bu oyun "deyip kaldırıp atmaması gereken bir oyun.
(gunlerdenbugun - 9 Nisan 2019 01:19)
Yorum Kaynak Link : sekiro shadows die twice