2:37 (~ Two Thirty 7) ' Filminin Konusu : Altı liseli genç, her zamanki günlük rutinleri içinde yeni bir güne daha başlamışlardır. Bugunü diğerlerinden farklı kılan tek olay, saat 2:37'de hepsinin hayatını sarsacak önemli bir olayın gerçekleşecek olmasıdır.Aynı zaman dilimi içerisinde bu altı gencin de hayatlarına girmeye başladıkça, teker teker bütün gizleri ile yüzleşmeye başlarız. Ama bu gizlerin altından ortaya çıkacakların her biri birbirinden sarsıcıdır
December Boys(2007)(6,6-11251)
Dream Boy(2008)(6,2-3800)
The Ever After(2014)(6,1-273)
Restraint(2008)(6,1-5514)
Wish You Were Here(2012)(5,9-4833)
asıl adı 2:37 olan fakat başlık standartizasyonuna uğramış, 2006 yapımı murali k thallurinin yönetmenliğini yaptıgı bağımsız film...6 adet lise öğrencisinin birbirleri ve çevreleri ile olan ilişkilerinin komplex bir şekilde seyirciye anlatılması temalı ilginc bir film...başrolde wolf creek ve the grudge 2 filmlerinde oynayan teresa palmer var
(karoks - 13 Şubat 2007 17:49)
"21 yaşındaki sinema yazarı ve yönetmeninin yalnızca 1,1 milyon dolar bütçeli bu ilk filmi, cannes'da gösterildiği belirli bir bakış bölümünde on yedi dakika boyunca ayakta alkışlandı."ve ben bilet bulamadım...
(ranini - 10 Mart 2007 14:00)
yirmialtinci uluslararasi istanbul film festivalinde gosterilcek ve okudugum yorumlara göre mutlak izlencekler listesine alınması gereken film.
(dvck - 20 Mart 2007 21:53)
bir ilk film bu kadar merak edilir, ettirilir, bekliyoruz.traileri için: http://www.youtube.com/watch?v=1mnogl757v4 filmin sitesi: http://www.twothirty7.com/
(euphrates - 22 Mart 2007 13:40)
biletleri satis basladiktan 12 saat sonra bitmisti, sanirim fena halde kapida bilet aramak zorunda kalicaz...
(kediaman - 28 Mart 2007 10:41)
festival katalogunda "17 dakika ayakta alkışlandığı" söylenerek izleyici yönlendirmesinde haksız rekabet yaratılmış film. yer kalmaz tabi.
(ebucan - 28 Mart 2007 13:53)
elephant filminin devamı gibi hissettirn bir filmdir. yine bir klasik muzik dinleyenler hastadır mesajı vivaldi yle verilmiş gibiydi. velhasıl genel bir çerçeve içinde başarılı sayılabilir.film başından itibaren bu yaprakları kim izliyor yorumunu yaptığıma göre demek ki izleyici düşündürüyor.
(asfaltina - 2 Nisan 2007 22:16)
melez bir film .. van sant, solondz esintileri.. fazla gerceklik, gereksiz gerceklik .. izleyemeyenler hiç bir şey kaçırmadıklarından emin olabilirler
(ditriell - 3 Nisan 2007 00:38)
1984 dogumlu bir yonetmene gore fazla iyi bir filmdir.hemde bu onun ilk filmiyse.gercekten film bittikten sonra gıpta ettim ceken arkadasa.bu film,yonetmenlik kariyeri icin cok iyi bir baslangic.umarim bu yonetmene handikap yaratmaz aksine citasini yukseleterek devam eder.tahminin bu yonetmenin adini ilerde cokca duyucaz.filmi izlerken gercekten festivalde oldugunuzu hissediyorsunuz cunku farkli bir tadi var.gorsel olarakta oldukca tatmin edici.elephant filmine cok benziyor diyorlar ama o filmi izlemeden gittigim icin begendim.imkanınız varsa izleyin.
(dvck - 3 Nisan 2007 21:34)
lise, lise koridorlari ve tuvaletleri, lise arkadaslari, hepsinin de ne kadar karanlik ne kadar umutsuz olabildigini hatirlatan bir film... (lise yillarini ozlemek mi??!!)
(sleepflower - 4 Nisan 2007 02:27)
erik satie'nin müziği, çınar yapraklarının rüzgarda salınması eşliğinde, gerçeklerin yalın (bazılarına göre rahatsız edici) anlatımıyla, hafif belgesel tadında, gayet başarılı bir ilk film.
(euphrates - 5 Nisan 2007 21:53)
normal görünen her insanın hayatında neler barındırabileceği gerçekliğini françois ozon'un rahatsız mizahi filmlerinden ziyade, olduğu gibi anlatan bir filmdir. yalınlık da bundan kaynaklanıyor sanırım. bu rahatsızlık dışarıdan gelmez, gelip de herşeyi bozmaz, herkesin içinde varolabilir.örneğin klasik müzik dinleyen çocuğun "hasta" imajı, onun dinlediği müzikten değil, mükemelliğe koşullanmış takıntılı kişiliğiyle alakalı. çevresindeki herşeyi kendine göre şekillendirme isteği, yaptığı hiçbir şeyden de sorumlu olmamasını sağlıyor. yönetmenin genç yaşında filmine böyle psikolojik çözümlemeye müsait detaylar koyabilmesi onun asıl takdir edilecek yanı bence. anlatım dili başka bir sürü yönetmenden esinlendiğini de doğrulayabilir ancak film sonu itibariyle rules of attraction'ı hatırlattı bana. hep geçip giden biri var, görünmeyen. en temizi de o. ve neyse ki hep öyle kalacak.
(boris - 8 Haziran 2007 16:16)
bir grup liseli gencin kendi iç sorunlarını tek tek irdeleyerek ve olayları birbirleri ile kesiştirerek ters kurgu ile ve belgesel havasında çekilmiş film. saat 2:37'de okulda olan bir olayla başlar ve olaylar en başa dönerek anlatılır. ilerleyişinde öyle bir gizem vardır ki sonunda çok büyük bir bomba beklentisi oluşur ancak yine de etkileyici.
(labit - 25 Haziran 2007 16:06)
yirmialtinci uluslararasi istanbul film festivalinde biletleri ilk biten filmlerden birisidir. filmin muzikleri, kurgusu gerçekten güzeldir. tuvaletteki sahneleri izlerken kotu hissetmemek mumkun değil. yonetmen*in 84lü oldugunu düşünürsek oldukça etkileyicidir. kesinlikle izlenmelidir.
(zenit - 4 Kasım 2007 16:46)
filmin adı, yonetmenin filmi adadığı kişinin öldüğü saat ve dakikadan oluşur.
(xavier - 11 Kasım 2007 01:58)
(bkz: elephant yapmışsınız canlar)
(damaged - 11 Kasım 2007 02:09)
elephant benzerliği iddiasıyla haksızlık yapılan filmdir. film için, gus van sant'e saygı duruşu niteliği taşır demek daha insaflı olacaktır. bu satırların yazarının imdb'den öğrendiği kadarıyla, filmin açılış sahnesindeki yapraklarla dolu gökyüzü çekimleri, operatörün steadicam üzerindeki kamerayı açık unutması üzerine şans eseri kaydedilmiştir. bu çekimler beğenilince, filmde kullanmak için aynı noktadan tekrar çekimler yapılmıştır.--- spoiler ---steadicam ile takip sahneleri izleyiciyi filmin içine, mekanlarına çeker. intihar eden kızın, burnu kanayan elemana mendil uzattığı sahnede görünmez olması, ben de oradaydım ve o kızı ben de göremedim hissi yaşatır ki, yönetmenin en başarılı olduğu noktalardan biridir filmde sanırım.--- spoiler ---
(si murg - 14 Kasım 2007 19:29)
--- spoiler --- bu kadar sorunlu adam varken zavalli kellycik iyi niyetten mi gitti dedirten film--- spoiler ---
(fugaz - 16 Kasım 2007 00:16)
murali k. thalluri'nin 21 yaşındaki ilk yönetmenlik ve senaristlik denemesinde tavan yaptığı film. lise yıllarında çoluk çocukların gelişim aşamalarındaki psikolojik ve fiziksel değişimlerini farklı bi bakış açısıyla irdelemiş ve bunlar arasındaki ironiyi gözler önüne serebilmeyi başarmış.çok acıklı olmakla birlikte ders verir nitelikte bir senaryo, thalluri yönetmen koltuğunda da çok iyi bir iş çıkarmış.farklı kamera açılarıyla hikayecikleri birleştirmeyi çok iyi başarmış. (bkz: ayakta alkışlıyorum)
(eksi bir elma kafama dustu - 30 Mart 2008 04:20)
kelly'nin filmin sonunda yeğeniyle ilgili anlattiği ince anı ışığında filmin yarattığı etkinin bir benzeri için (bkz: a perfect day for bananafish)
(dottie - 29 Temmuz 2008 00:10)
Yorum Kaynak Link : 2 37