Wife vs. Secretary (~ Seine Sekretärin) ' Filminin Konusu : Wife vs. Secretary is a movie starring Clark Gable, Jean Harlow, and Myrna Loy. The wife of a publishing executive mistakenly believes that her husband's relationship with his attractive secretary is more than professional.
Dinner at Eight(1933)(7,8-6757)
Love Crazy(1941)(7,5-2355)
Red Dust(1932)(7,4-3297)
Bombshell(1933)(7,3-2003)
Manhattan Melodrama(1934)(7,2-3096)
China Seas(1935)(7,0-2041)
Too Hot to Handle(1938)(6,8-1249)
baştan sona kült olarak nitelendirilmesi abes olmayan ve ayrıntılarıyla beni tekrar takrar izlemeye iten film.- hülya avşar'ın kel kafalı olan patronu *, bunu o güzel bacakların hatrına işe alır.- baş roldeki sekreter namusuyla çalışmak isteyen ve farkında olmadan kırıtan biridir.- tolga savacı romantik sevgili rolünden çok, "bi punduna getirsem de şuna kitlesem" tipi sevgiliyi oynamıştır.- keltoş patron filmin en kilit oyuncusudur. tolga savacı'nın babasıyla kanka olan bu azgın boğa, sekreteri ile arasında bi yakınlaşma olmadan "öyle siktim, böyle siktim adamları" gibi davranıp müstakbel kayınpederin aklını çelmiştir.- hülya avşar soyunurken keltoş patron koltuğu önce kenara çeker, prizi yerinden çıkarıp iki dakika içerisinde sırılsıklam terleyecek kadar azgın bir modda sekreterinin giyinmesini izlerdi. azdığı zaman çıkardığı sesler de ömer üründül'ün çek cumhuriyeti maçında attığımız üçüncü golden sonra çıkardığı seslerle birebir örtüşmektedir. ayrıca, arada kafasını yere ya da duvara vurarak ne kadar büyük bir heyecan kasırgası yaşadığını anlatmaya çalışırdı.- keltoş patron filmin sonlarına doğru ölüm döşeğinde tekrar görünerek bir testere filmi havası estirse de, tolga savacı'ya herşeyin komplo olduğunu açıklamış, vicdanen hür ve rahat olarak ölmüştür.- babasının kurduğu komploya düşen tolga savacı, keltoşun ofisine izin filan istemeden direkt dalar ve keltoş üstte, sekreter altta görünce ilişkiyi bitirir.- tolga savacı hülya avşar'ın kendisini aldattığını düşündüğünden amcasının kızıyla evlenir. babaların amacı sahip oldukları servetin dışarı çıkmamasıdır. bu arada hülya avşar'ın tolga savacıdan sağlıklı bir kızı olur. aynı zamanda tolga savacı akraba evliliği yaptığı için sakat bi çocuğu olur. tolga savacı bu çocuğu hiç görmez zaten. çocuk birkaç sene sonra ölür. bu zaman zarfında tolga savacı ailesi ile birlikte yaşadığı lüks villanın çeşitli köşelerinde viski içerdi. içilen viskilerin sürekliliği ve bu ritüelin yıllarca sürmüş olması ekonomik olarak tolga savacı'da derin ve kapanması güç yaralar açar. balına cillop gibi patron bulan hülya avşar ise bir şekilde zengin olup tolga savacı'nın ailesinin elinde ne var ne yoksa alır.- tolga savacı parası bittikten sonra hülya avşar'ın yanında alır soluğu. keltoşun itirafı da, ilişkinin filizlenmesinde etkili olur. uludağda kayak takımlarıyla hava atmaya çalışırken göte gelmek üzere olan kızını kurtaran tolga savacı ise şappadanak barışır hülya avşar ile.izlerken not tutulması gereken bir filmdir gerçekten. ayrıntılarda yatan mükemmellik ve amatör ruh bu filmi güzel yapan diğer başlıca etkenlerdir ayrıca...
(bodom golu canavari - 30 Eylül 2008 01:38)
yapılacak iş değil valla, bütün gün telefon bağla, geleni gideni yönlendir, organize et, uyar, et. bir kere dikkat işi. unutmaya yer yok. ama bakıyosun bizim sekretere, "başkan gelince haber verir misiniz, aysel hanım?" diyorum. ay ben gülerim, diyor: "hangi birinize haber vereyim, onbeş dakikaya bir gel, kendin bak." benim tansiyon o gün başladı. misal, "başkan müsait mi?" diyorum, ilk tercihine yerleşenlerin rahatlığıyla "gir gir." diyor, bir giriyorum toplantının dik âlâsı! önemli değilse, sonra bakalım diyor başkan, allaaamın densizi çıkşarı der gibi, emri alıyorum, çıkıyorum: "toplantı varmış aysel hanım, niye söylemiyorsunuz?" insanların bir konuda fikir teati etmelerini ilk o gün duymuş gibi "ne toplantısı?" diyor, "o bugün müydü yaa?" benim çarpıntım o gün başladı. başka bir gün, bütüm tecrübelerim cebimde, "başkan içeride mi?" diyorum, başıyla onaylıyor, "bakın, müsait mi, toplantı filan olmasın yine?" diyorum, "yok yok, içeride, müsait, gir." diyor. utana sıkıla giriyorum: içeride kimse yok! "e hani? başkan yok burada." benden çok şaşırıyor: "nası yok? ne ara çıkmış yav?" valla ablacım, bunu en iyi sen bilirsin. ya da allah'ım direkt sen bilirsin. içeride telefonla konuşuyor, bitsin seni alayım dediği başkan lavabodan geliyor, arayan var mı diye odasına giriyor. ani histeri nöbetlerimle de o gün tanıştım. en son, "keyfekeder, başkan gelince haber verir misin, bi sigara içcem." deyişiyle katatonik şizofreniye bağladım. ne varsa içime attım.
(keyfekederolsun - 28 Aralık 2010 12:01)
anlaşılan o ki, bu filmdeki lezbiyen karakter çok fazla kişinin dikkatini çekmemiş.35. dakikada, hülya sevgilisi tarafından yanlış anlaşılmış*, yağmurda sırılsıklam olmuş ve yakın arkadaşı belkıs abla'nın evine sığınmıştır. belkıs abla hülya'yı yatak odasına alır. ama o da ne? yatakta üzerinde seksi iç çamaşırları olan cillop gibi bi bayan yatmaktadır. belkıs abla onu dışarı çıkarır, hülya'yı yatırır. hülya, çok üşümüştür ve belkıs abla ne alakaysa hülya'yı soyup kremlemeye başlar. niyeti bozduğunu gözlerinden anladığımız lez belkıs, hülya'ya "hayatta hiçbir şey ağlamaya değmez, hele erkek milleti için hiç ağlanmaz" der ve onu öpüp okşamaya başlar. sonra sahne değişir.*hikayeye katkısı olmayan bu detayı yine de es geçmedikleri için tebrik ettim yönetmeni. iyi cesaret...
(black sabahat - 16 Ocak 2011 03:12)
genelde belli bir iş tanımı olmayan, bu yüzden de ofiste üstlenilmeyen her işi yapmak zorunda kalan kişilerdir. hele ki az kişinin çalıştığı bir ofisteyse, yani kurumsallaşmamış bir yerdeyse ve patronla sürekli karşı karşıyaysa patronun işteki eşi rolüne bürünebilir. patronun stres topu haline gelebilir, haklı-haksız kendisine bağırılabilir, çünkü zaten alt tarafı sekreterdir, önemli bir şey yapmıyordur, "sabahtan akşama kadar orda oturuyor"dur. saatlerini çay getir, kahve götür, masayı sil, su getir, kapıya bak şeklinde geçirebilir. yaptığı işler önemsiz-değersiz görüldüğünden zaten zam istese de alamama ihtimali yüksektir.
(lillien nienna - 23 Mayıs 2011 18:16)
şuanlık, bir kaç hayalimden biri, yıllar sonra bir sekreter işe alıp; ki işi kurduğumda:"kızım bana öğleden sonra telefon bağlama" demek. sırf repliği kullanmak için masamda boş boş oturacağım belki ama bu replik için yanıp tutuşabilirim.
(raki masasinin degismez adami - 8 Şubat 2012 08:17)
sır tutan anlamına gelir. (bkz: bu ne yaman celiski anne) (bkz: secret)
(eyco - 16 Aralık 2000 14:52)
gorev tanımları geregi farklı isimlendirilen meslek dalı. genelde santral operatoru olarak meslege baslanır. bunların ana gorevi telefon trafigini yonlendirmektir. daha sonra departman sekreteri olunur. baglı bulundugu departmanın telefon, faks, toplantı organizasyonlarını yapar. her ofisde bulunması gereken olmazsa olmaz personel kadrosudur. yonetici asistanlıgı bir sonraki adımdır. deneyim varsa iyi de bir ingilizce bilgisi ile pekistirildiginde bir cok yoneticinin herkesden once gelen vazgecilmez elemanı olmak mumkundur. vazgecilmez olunan noktada cok iyi paralar kazanılabilir. tek bir yonetici ile calısır. ozunde patronun odemelerini takip etmek, soforu kuru temizlemeciye gondermek, cocugunu okuldan karısını alısveris merkezinden aldırmak falan yatar. bunun dısında chat yapar sozluk yazarı olmak icin debelenir. yonetici asistanı olmak zor, yonetici asistanlıgı yapmak kolaydır.
(ulku - 16 Ağustos 2004 17:15)
ayni adli filmde hulya avsar ı delikten izleyip tahrik olan kel patron tiplemesi deli komiktir
(zaknafein - 13 Ağustos 2001 09:29)
sekreterin bir günü: sabah gelir gelmez 3 adet ulusal, 2 adet yerel gazete itina ile okunur, kim ölmüş, kim ödül almış, kim nereye atanmış envanteri çıkarılır. aralarından patronun tanıdıklarına taziye, tebrik vs. mektupları yazılır, çiçek yollanır vakıflara bağışta bulunulur. şehirdeki tüm camilerin yol tarifleri mutlaka kafaya kazınır, alakan olmadığı halde namaz saatleri takip edilir. mailler açılır, işe yaramazlar elenir, geri kalanlar tek tek okunur önemlileri basılır. patron kişisinin üyesi olduğu sayısız kurum ve şirketin toplantı tarihleri check edilir, o toplantılara gidecek evrak hazırlanır, farklı şehirde ise uçak+otel rezervasyonu yapılır. patron arar, günlük işleri sıralar, kuru temizleyici, digiturk üyeliği değişikliği, özel çay karışımları, evine giden yola beton dökülmesi, bilmem ne faturası, bilmem ne ödemesi, bilmem kimin konserine protokol bileti derken yarım saat telefonda tüketilir. patron gelir buyurduğu işleri takip eder, hayır olmuyor gibi bir yanıtı kabul etmez, bu arada tüm gün durmadan telefonlar çalar, arayanlara geri dönülür, hazırlanan kitap özetleri yazılırken, şu adama da, bu adama da türkçe/ingilizce yazılar yazılır, yazılır. anne arar, kardeş arar, sevgili arar, "şu an müsait değilim" denir kapatılır. kargolar hazırlanır, patronun eşine, karısına bilmem neler alınır. ofisteki diğer yöneticilerin sekreterleri yokmuş gibi, "sen bulursun şu konuda bir rapor lazım internetten" denir, yol iz bilmeyip kaybolan şöföre iş anlatılır, yol anlatılır. yeterli sanırım öğlene kadarını yazarken yoruldum.
(bilmiyorumsu - 9 Ağustos 2005 15:55)
43. kez star ekranında yakalayıp sırf o priz sökme düzeneğiyle yan odadaki hulya avsar ı rontlarken azıp kuduran, kel kafasını duvarlara vuran adam için tekrar izlediğim film.
(nikiforov - 11 Kasım 2005 15:15)
Yorum Kaynak Link : sekreter