Süre                : 1 Saat 37 dakika
Çıkış Tarihi     : 03 Eylül 1951 Pazartesi, Yapım Yılı : 1951
Türü                : Komedi,Müzikal,Romantik
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Associated British Picture Corporation (ABPC) , Marcel Hellman Productions
Yönetmen       : H. Bruce Humberstone (IMDB)
Senarist          : Val Guest (IMDB)(ekşi),Friedrich Dammann (IMDB)(ekşi),Herbert Rosenfeld (IMDB)
Oyuncular      : David Niven (IMDB)(ekşi), Vera-Ellen (IMDB)(ekşi), Cesar Romero (IMDB)(ekşi), Bobby Howes (IMDB), Diane Hart (IMDB), Gordon Jackson (IMDB)(ekşi), Barbara Couper (IMDB), Henry Hewitt (IMDB), Gladys Henson (IMDB), Hugh Dempster (IMDB), Sandra Dorne (IMDB), Joyce Carey (IMDB), John Laurie (IMDB), Wylie Watson (IMDB), Joan Heal (IMDB), Hector Ross (IMDB), Ambrosine Phillpotts (IMDB), Molly Urquhart (IMDB), David Lober (IMDB), Jonathon Lucas (IMDB), Jack Billings (IMDB), Douglas Scott (IMDB), Rolf Alexander (IMDB), Ian Stuart (IMDB), Leon Biedkyski (IMDB), Ernest Blythe (IMDB), Marianne Burwood (IMDB), Archie Duncan (IMDB), Kay Kendall (IMDB), Aileen Lewis (IMDB), Reg Thomason (IMDB)

Happy Go Lovely (~ Glücklich und verliebt) ' Filminin Konusu :
Happy Go Lovely is a movie starring David Niven, Vera-Ellen, and Cesar Romero. B.G. Bruno, a rich bachelor, the head of a successful greeting-card company in Scotland, is essentially a kind man but respectable to the point of...


  • "wes andersonun itunes'dan bedavaya indirilebilecek hotel chevalier nam kisa film/prelud'uyle bazilarinin hayatina girmistir, uzun sure cikmayacak gibidir."
  • "icinde cok acayip bir huzun barindiran sarki.."
  • "the darjeeling limited'de çaldıgını öğrenmeden önce "wes anderson filminde olsa ne güzel olurdu" diye düşünüp zaten oldugunu öğrenince sevindiğim mutluluklu acayipli şarkı."
  • "yasim olmus 30 ve ben bu olaganustu sarkiyi yeni kesfetmisim yuhh bana. ve kesfettigimden beri alakasiz yerlerde denk geliyorum aniden. saatlerce kafamda caliyor. mutlu oluyorum."




Facebook Yorumları
  • comment image

    "nereye gidicem bir tanem sana gidiyorum, seni düşünüyorum" diyerek cevap verilmesi gereken şarkı. veeee böylece hayat basit olur, neşeyle dolar, kuşlar açar, çiçekler öter, güneşler parlar, yıldızlar doğar... böyle bir şarkıyla gelen adama çetrefille cevap vereni döverim. (ayrıca peter sarstedt'in ismine ve bu şarkıdaki aksanına inat ingiliz olduğunu biliyor muydunuz?)

    http://www.youtube.com/watch?v=drpw4tymm-c


    (fake plastic love - 10 Mayıs 2009 14:35)

  • comment image

    peter sarstedt'in 1965 yılında viyana'da gara sevdaya kapıldığı bir hatun kişiye içlenip de yazdığı şarkı. daha sonra bu hatun bir otel yangınında ölmüş maalesef. çok trajik bir son. bu bilgi peter sarstedt'in best of albümünün kapağından alınmış. bizde yalan yok.


    (number 1 zero - 28 Ekim 2010 00:23)

  • comment image

    peter sarstedt'in muhte$em $arkisi..

    you talk like marlene dietrich and you dance like zizi jean-maire.
    your clothes are all made by balmain
    and there's diamonds and pearls in your hair, yes there are.

    you live in a fancy apartment off the boulevard st. michel
    where you keep your rolling stones records
    and a friend of sasha distel, yes you do.

    but where do you go to my lovely... when you're alone in your bed.
    tell me the thoughts that surround you.
    i want to look inside your head, yes i do

    i've seen all your qualifications you got from the sorbonne
    and the painting you stole from picasso.
    your loveliness goes on and on, yes it does.

    when you go on your summer vacation, you go to juan-les-pins
    with your carefully designed topless swimsuit
    you get an even suntan on your back and on your legs.
    and when the snow falls you're found in st. moritz
    with the others of the jet set.
    and you sip your napoleon brandy,
    but you never get your lips wet, no you don't.

    but where do you go to my lovely... when you're alone in your bed.
    won't you tell me the thoughts that surround you.
    i want to look inside your head, yes i do.

    your name is heard in high places. you know the agha khan.
    he sent you a race horse for christmas
    and you keep it just for fun, for a laugh, aha-ha.

    they say that when you get married, it will be to a millionaire.
    but they don't realize where you came from
    and i wonder if they really care, or give a damn.

    where do you go to my lovely... when you're alone in your bed.
    tell me the thoughts that surround you.
    i want to look inside your head, yes i do.

    ah, remember the back streets of naples, two children begging in rags
    both touched with a burning ambition
    to shake off their lowly-born tags, so they try.

    so look into my face marie-claire and remember just who you are.
    then go and forget me forever
    but i know you still bear the scar deep inside, yes you do.

    ah, i know where you go to my lovely... when you're alone in your bed.
    i know the thoughts that surround you, cause i can look inside your head.


    (disq - 11 Temmuz 2000 22:38)

  • comment image

    roll referansıyla aşağıda -bir bölümünün- türkçesi okunabilecek, bir dönem kaybedenler kulübü'nde de epey sık duyulan romantik tınılı, 1969 yılından bir peter sarstedt kaydı. sarstedt denince akla ilk gelen şarkı:

    marlene dietrich gibi konuşuyor, zizi jean maire gibi dansediyorsun
    bütün kıyafetlerin balmain'den çıkma, saçında mücevherler elmaslar
    st. michel bulvarında harika bir dairede yaşıyorsun
    rolling stones plaklarını, sacha distel'in de bir dostunu barındırıyorsun orada
    rusça ve yunanca konuştuğun elçilik partilerine gidiyorsun
    çevrende bir sürü genç erkek pervane, ağzına bakıyor hepside

    ama nereye gidiyorsun güzelim...
    yatağında yalnızken
    seni saran düşünceleri anlat bana.
    görmek istiyorum kafanın içindekileri.....


    (sleepflower - 20 Nisan 2003 12:38)

  • comment image

    jack hotel chevalier'deki rezil ve leş odasında pineklerken, yareni otele geleceğini bildirir telefonla.
    eve kız gelecek temizliğine girişir bizimki.
    façayı düzeltir, ortamı hazırlar. müziği ayarlar. bekler.
    kapı çalar. jack yerinden kalkar.
    önce şarkıyı açar, sonra kapıyı.
    natalie telefon konuşmasını bitirir.
    bakışırlar.
    (bu noktada oynatıcıyı durdurup natalie'ye epikromantikneosürreal şiir yazmak opsiyonel)
    natalie, ağzında kürdanla, los angeles melekler birliği'ni kıskandırırcasına gülümser ve sorar:
    "what's this music?"

    işte o müzik bu müzik.


    (ya iste boyle senden naber - 12 Şubat 2012 23:31)

  • comment image

    yasim olmus 30 ve ben bu olaganustu sarkiyi yeni kesfetmisim yuhh bana. ve kesfettigimden beri alakasiz yerlerde denk geliyorum aniden. saatlerce kafamda caliyor. mutlu oluyorum.


    (doktor hektor - 29 Nisan 2013 00:57)

  • comment image

    sözlerini de çevirdim tam oldu, en azından benim için.

    marlene dietrich gibi konuşur
    zizi jeanmaire gibi dansedersin
    kıyafetlerini balmain diker
    saçlarında elmaslar ve inciler vardır, her zaman vardır

    süslü bir apartmanda oturursun
    saint-michel bulvarında
    rolling stones albümlerini sakladığın yerde
    ve sacha distel’in arkadaşını, evet orada

    elçiliğin partilerine gider
    oralarda rusça ve yunanca konuşursun
    ve etrafında dolanan genç adamlar
    her söylediğin sözle ilgilenirler, evet ilgilenirler.

    oysa nereye gidersin sevgilim
    yatağında yapayalnızken
    seni sarıp sarmalayan düşüncelerini söyle bana
    aklından geçenleri bilmek istiyorum, çok istiyorum

    bütün dereceleri biliyorum
    sorbonne’dan aldığın
    ve picasso’dan aşırdığın o tablo
    sevimliliğin gittikçe artıyor, artıyor

    ne zaman yaz tatiline çıksan
    juan-les-pins’e gidersin
    ustalıkla düzenlenmiş üstsüz bikininle
    sırtın ve bacakların bronzlaşır

    ve ne zaman kar yağsa saint-moritz’de bulunursun
    jet sosyeteden diğerleriyle beraber
    napolyon brendini yudumlarsın
    ama dudakların hiç ıslanmaz, hem de hiç

    oysa nereye gidersin sevgilim
    yatağında yapayalnızken
    seni sarıp sarmalayan düşüncelerini söylemeyecek misin bana
    aklından geçenleri bilmek istiyorum, çok istiyorum

    yirminle otuzun arasında
    en arzulanan yaştasın
    vücudun formda ve davetkardır
    ama sen şaşaalı yaşarsın, evet öyle

    adın yüksek yerlerde duyulmuştur
    aga khan’ı tanırsın
    sana yılbaşı için bir yarış atı vermiştir
    oysa sen onu bir keyif, bir gülüş için saklarsın, a-ha-ha-ha

    evlendiğin zaman
    bunun milyonerle olacağını söylediler
    ama onlar senin nereden geldiğini fark etmezler
    aslında, merak ediyorum, bunu gerçekten umursarlar mı

    oysa nereye gidersin sevgilim
    yatağında yapayalnızken
    seni sarıp sarmalayan düşüncelerini söyle bana
    aklından geçenleri bilmek istiyorum, çok istiyorum

    napoli’nin arka sokaklarını hatırlıyorum
    paçavralar içinde iki çocuk dileniyor
    ikisi de ateşli bir ihtirasla çıldırmış
    doğuştan gelen aşağı tabaka etiketlerini çıkarıp atmak için, deniyorlar

    öyleyse marie-claire yüzüme bak
    ve gerçekten kim olduğunu hatırla
    sonra git ve sonsuza dek unut beni
    fakat ben biliyorum ki derinlerinde hala o yara izi duruyor, evet duruyor

    nereye gittiğini biliyorum sevgilim
    yatağında yapayalnızken
    seni sarıp sarmalayan düşüncelerini biliyorum
    çünkü aklından geçenleri görebiliyorum

    ps: kofilin devaoğlu'nun değerli katkılarıyla


    (zencefil - 6 Ağustos 2006 15:12)

Yorum Kaynak Link : where do you go to my lovely