• "viggo mortensen oynar ba$rolünde."
  • "viggo mortensen bu filmde de izleyiciye takım taklavatını sergilemekten kaçınmamıştır.**"
  • "sean penn'in yonettigi ilk film(1991).yonettigi diger filmler:the crossing guard (1995)the pledge (2001)11'09"01 - september 11 (2002)"
  • "çok çok yan bir rolde ayrıca benicio del toro da var, biraz uçuk miguel rolünde. diyalogları ile biraz easy rider tadı veriyor. çok güzel."
  • "bu filmde patricia arquette bir ciglik atar, o anda ona karsi butun sevginizi sorgularsiniz. anlarsiniz ki, cok sevdiginiz bu insan bir bjork degil. ondan her seyi yapmasini beklememek lazimmis. *"
  • "(bkz: indian runner)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    sean pennin ilk filmi. taban tabana zit karakterli iki kardesin etrafinda yasanan celiskileri anlatan, kardeslik, baglilik, aile, sorumluluk konularina deginen drama. penn bu filmin senaryosunu bruce sprigsteenin highway patrolman isimli sarkisindan esinlenerek yazmistir. genis aci mizansenleriyle gecisler yapitigi duru bir temposu vardir filmin. penn daglari bayirlari gosterirken amerikan kasaba insanin yalnizligini, yitmisligini, onemsizligini duyumsarsiniz. cok basarili olan film muzikleirin ise ilk donem stonesa studyo kayitlarinda eslik eden jack nitzsche yapmistir. ayrica bu filmde charles bronson da rol almistir.


    (coldplay - 4 Ekim 2002 02:10)

  • comment image

    sean penn'in yonettigi ilk film(1991).
    yonettigi diger filmler:
    the crossing guard (1995)
    the pledge (2001)
    11'09"01 - september 11 (2002)


    (neon tetra - 20 Kasım 2002 12:18)

  • comment image

    hiç savaş görüntüsü içermeden, hiç savaş zamanlarından bahsetmeden bir gaziyi anlatmak. sean penn'i oscar gecesi çıkıp da konuşurken gördüğümde çıldırıp kafamı duvarlara vurmak istediğimde ne kadar da haklıymışım. indian runner'ı çeken adamdı çünkü bu. o da ne ola ki?
    anlatayım.
    geyiğin yollarını bilip de onu avlayan ve geyiğe saygı duyup onun son nefesini ağzından ağzına alan avcıdan gelen adını taşıyan adam; insanlık adına yapılan savaş yüzünden insanlığını kaybetmiş adam; ve insanın yollarını bilen, onu avlayan ve onun son nefesini ağzından almaya cesaret edemeyecek kadar yabanileşmiş adamı anlatıyor. bruce springsteen'in şarkısından esinlenerek oluşturmuş/dizmiş sean penn filmi. şarkıyı henüz bilmiyorum ama şimdilik bilmek de istemiyorum.
    en başa tekrar döneyim. savaşa değinmeyerek savaş hakkında film yapmak o kadar güçlü bir duruş gerektiriyor ki... işte o güçlü duruş bu filmi iyi yapıyor. hakkında neredeyse hiçbir nen bilmediğiniz, ama nefret ettiğiniz adamın ölmesine bile sevinemiyorsunuz*. çünkü bilgi edinimimizi, kutumuzu ve kutsalımızı üzerine kurduğumuz, gurur ve kibir üzerinden kurduğumuz/ kurguladığımız yaşamlarımızın tadını alabilmek için harcadığımız yaşamların hesabını sorduğunda frank, karşımızdaki pornografinin tadını çıkarmaktan başka bir nen yapmadığımızı görüp ayağa kalkmak, filmin başından ayrılıp tüm o savaşı durdurmak istiyoruz. benzer deneyimler için (bkz: hotel rwanda), (bkz: apocalypse now).
    tarih anlayışımızla ve doğru anlayışımızla haklı çıkardığımız çatışmayı da, bir insanda gördüğümüzde, "e olacak böyle şeyler" diyerek geçiştirebiliyor/anlayışla karşılayabiliyor(!)sak, insanlığımızı/insanlığımızı da geçiştirmişiz/anlayışla karşılamışız demektir. insanlık derken yarım ekmek-köfteden bahsediyorum bu arada ben. duyduğunuzda "aman, hayat dersi vermeye kalkıyor kodumun çokbilmişi" demeyin diye.
    hem belki bir gün bu filmi yeniden izlediğinizde* bana hak verir, o yarım ekmek köftenin tadını çıkarmaya karar verirsiniz.


    (mccormick - 18 Ekim 2005 01:40)

Yorum Kaynak Link : the indian runner