Clair de femme ' Filminin Konusu : Clair de femme is a movie starring Yves Montand, Romy Schneider, and Romolo Valli. Reciprocal consolation. The background of two middle-aged people (Michel and Lydia) is gradually unfolded. Michel's wife is incurably ill. They had...
L'aveu(1970)(8,0-3102)
État de siège(1972)(7,9-3661)
Section spéciale(1975)(7,8-887)
Missing(1982)(7,8-16552)
Le couperet(2005)(7,4-6948)
Compartiment tueurs(1965)(7,4-1172)
Music Box(1990)(7,3-6105)
Amen.(2002)(7,3-12589)
1 homme de trop(1967)(7,1-394)
Hanna K.(1983)(6,5-553)
La petite apocalypse(1993)(6,5-264)
Conseil de famille(1986)(5,3-446)
her sayfası bir film sahnesi gibidir. bir sayfayı okursunuz, yüzünüzü yukarı kaldırıp gözlerinizi kapatmadan kafanızda o sahneyi oynatırsınız. sonra, bir sahneyi geri sardırıp okumak gibi, aynı sayfayı baştan alıp canlı canlı bir daha yaşarsınız, sahnenin içinde olursunuz. romain gary'nin belki de en kenarda kalmış, fakat en naif ve içli romanıdır bu. kocaman bir film gibidir. her sayfasında, tek karesini kaçırmak istemeyeceğiniz rengarenk bir film.
(mir - 8 Haziran 2007 01:40)
yolculukta görülmüş kısa bir rüyaya benzeyen kitap. sanki sarhoşmuşsunuz da siz yaşıyormuşsunuz gibi kitapta geçenleri. uykudan uyanıp tekrar dalmak gibi kimi yerleri. okurken sarhoş ediyor insanı. şaşırtıcıdır ki, romain gary okuduğum hiçbir kitabında kendini tekrarlamıyor. bu da bu adamın tarzıdır diyebileceğiniz hiçbir iz bırakmıyor neredeyse. bu kimileri için zaaf, kimileri için ustalık. naçizane fikrimce sürprizleri hiç bitmeyen bir yazar romain gary.tadımlık parçalar: "birlikte mutlu olmak için ayrı ayrı mutsuz olmak yeterli değildir. rastlaşan iki umutsuzluktan bir umut çıkabilir, ama bu yalnızca umudun her şeyin üstesinden gelebileceğini kanıtlar...""size benzemiyordu, siz çok farklısınız ve zaten söz konusu olan ne sizsiniz ne ben, söz konusu olan yokluğuyla bizi birbirimize bağlayan şeydir (...) her birimizden daha az kaldıkça ikimizden daha çok kalır..." "bu öyle bir dönem ki herkes yalnızlığı haykırıyor ve aşkı haykırdığını bilmiyor. insan yalnızlığını haykırdığında her zaman aşkı haykırır."
(ama arkadaslar iyidir - 15 Ekim 2007 16:31)
okurken hayatın bütünlüğünden koparır sizi. okuma sona erdikten sonra da kitabın bütünlüğü yavaş yavaş kaybolur. geriye bir filmde gördüğünüzden emin olduğunuz sahneler kalır. "siz derinlik arıyorsunuz, ama uçurumlardan başka bir şey bulamıyorsunuz"
(ankaragazozu - 12 Aralık 2008 02:06)
çok etkileyici bir romain gary romanı. iki trajediden bir aşk yanılsaması çıkar mı sorusu etrafında ilerliyor.çok etkileyici cümleler ("gülmeye ihtiyaçları vardır, çünkü sevmeyi bilmezler", "artık sevmediğim bir adamı seviyorum ve dolayısıyla onu daha güçlü biçimde sevmeye çalışıyorum", "mutsuzluk propagandasını iyi yapıyor: bağımsızlık, bağımsızlık. erkekler, kadınlar, ülkeler, öyle bir bağımsızlık mikrobu aldık ki bağımsız bile olamadık, iğrenç olduk."," insan yaşama nedenini kaybedince , ama gene de yaşamaya çalışırsa, suçlu hisseder kendini.","gülme bazen nefretin öldürme biçimidir","insan daha az sevdikçe daha çok sevmeyi deniyor", "bir aşkın bitebileceğini anlayamıyorum", "psikolojiye bir son vermek gerekiyor. uzun zamandır afişte. programı değiştirin", "paniğe kapılmıştı, çünkü kendisini hala inanabilecek kadar açık görüyordu", "düştüğüm yer benim için çok yüksek","bu devirde süreklilik istemeye kim cesaret edebilir?","kolum ve göğsüm yani onun benden koptuğu yer ağrıyordu".) içermesinin ötesinde öykü, öykünün yazarın yaşamından gelen inandırıcılığı ve bazı imgeler çok vurucudur.özellikle paso doble numarası insanı çok çok rahatsız eder, köpek üzerinden verilen sadakat sorgulaması, yahudilik hristiyanlık rusya nazizm göndermeleri, psikolojik çözümlemeler ve diyaloglar en az öykü ve karakterler kadar başarılıdır.
(pati - 19 Temmuz 2009 23:30)
romain gary bu kitapta "hayatıma o kadar çok kadın girdi ki neredeyse hep yalnız kaldım. çok, hiç kimse demektir." der. teoman da zamparanın ölümü şarkısında "çok kadın, hiç kadındır, yalnızlıktır sonu" der. enteresan tabi.
(tictactoe - 7 Haziran 2010 13:56)
romain gary manyağı olduğum yıllarda (neredeyse yirmi sene önce) okuyup her yerini çizdiğim kitap. şimdi azıcık başım sıkışınca o çiziktirdiklerimden bir şey çıkar mı, yirmi yıl önceki üniversiteli, atkuyruğu saçlı, şimdikinden çok daha bilmiş ve huzurlu kirmizinintekrari şimdikine bir şey söyleyebilir mi diye kitabı tekrar gözden geçirdim de, mottolarımdan birini buluverdim yeniden."kimi zaman yaşamak için çok komiklik gerekir, lidoçka... çok tuhaflık."
(kirmizinintekrari - 10 Temmuz 2013 00:48)
romain gary'nin inanılmaz güzellikte, tekrar tekrar okunası bir romanı, fazlası;"... ve ben size aşksız yaşanamaz demiyorum, olabilir ve hatta en iğrenç şeydir bu..."
(sigata - 22 Mayıs 2004 19:57)
"ve bütün ülkemle inanıyorum ki, saçları benim için çocukluğumun gizlenme yerlerinden daha gizli, daha güvenli bir yerdi."
(kirmizinintekrari - 12 Ağustos 2014 15:10)
kadının ışığı romain gary'nin kısa bir romanıdır yada öyküsüdür belki de şiiridir. kitabı okurken ilişkilere dair derinlikli bir felsefesi olan, bir sanat filmi izliyormuşsunuz hissine kapılırsınız. kitabı okumadan izlemeyeceğinize söz verirseniz filminin de linkine buradan ulaşabilirsiniz. --- spoiler ---aslında kitapta acılı ve umutsuz iki değil üç insan vardır:michel, uzun yıllardır tutkulu bir ilişki yaşadığı eşinden uzaklaşmıştır. eşi yannik onmaz bir hastalığın pençesindedir ve kocası michel'in son aylarına tanık olmasını; ışığının söndüğünü görmesini, dişiliğini yitirdiğini bilmesini istememektedir. michel'in başka kadınların ışığında mutlu olmasını ve böylece kendi hatıratını da yaşatmasını dilemektedir. lidya towarski, kırklı yaşlarının ortalarında mutsuz bir kadındır. kocasının yaptığı bir trafik kazasında hem kızını hem de kocasını kaybetmiştir. esasen kocası hayattadır, ancak artık anlaşılır kelimelerle konuşup kendini ifade edememektedir. lidya gerçekte kocasını terk etmeye kazadan önce mi sonra mı karar verdiğine hiç bir zaman emin olamamaktadır ve bu belirsizlik her daim beynini tırmalamaktadır.senyor galba, kitabın en renkli kahramanıdır, hayatını eğittiği köpeklerle hazırladığı bir gösteriyi sahneleyerek kazanmaktadır. bu arada geçmişte tapındığı bir kadın tarafından terk edilmiş ve belki de bundan sonra kadınlara olan tüm sevgisini ve bağlılığını da köpeklerinden birine tevdi etmiştir. bir şekilde yolları kesişen bu üç insanın diyalogları etrafında yol alır kitap. aslında yazar belli bir akış silsilesini izlemez yazışında. belli ki biraz da sarhoştur yazarken ama öyle muhabbeti çekilmez, ne söylediği anlaşılmaz sarhoşlardan değil, söylediklerinde bariz bir derinliği ve inceliği olan sarhoşlardandır zira şöyle inciler dizmiştir:-gençliğin ve çizgilerin hoşluğunun yalnızca bulanık bir vaat olarak ortaya koyduğu şeyi başarmak için saçlarının ağarmasını beklemiş bir yüzü vardı sanki. -önsezilere inanmam, ama uzun zamandır inançsızlıklarıma olan inancımı da yitirdim. “inanmıyorum artık” gibi kesinlemelerden daha aldatıcı bir şey yoktur. -birlikte mutlu olmak için ayrı ayrı mutsuz olmak yeterli değildir. rastlaşan iki umutsuzluktan bir umut çıkabilir, ama bu yalnızca umudun her şeyin üstesinden gelebileceğini kanıtlar.-kolum ve göğsüm yani onun benden koptuğu yer ağrıyordu.-daha sonra yaşayacağız. şimdilik söz konusu olan şansa bir şans vermektir. bu öyle bir dönem ki herkes yalnızlığı haykırıyor ve aşkı haykırdığını bilmiyor. insan yalnızlığını haykırdığında her zaman aşkı haykırır.-ve ben size aşksız yaşanamaz demiyorum, olabilir ve hatta en iğrenç şeydir bu.-hayatıma o kadar çok kadın girdi ki neredeyse hep yalnız kaldım. çok, hiç kimse demektir.-bir dostu bırakıp gitme hakkına sahip değilsek, artık dostluktan söz edilemez.-insan bir kez umutsuzluğa düşünce herhangi bir şeye inanmaya hazırdır.-bütün zincirler biyolojik değildir, bazıları bizim eserimizdir ve kırılabilir.-sevmek aşırı bollukla büyüyen tek zenginliktir. ne kadar çok verirseniz, size o kadar çok kalır.-gerçeklerin tümü içinde yaşanılabilir türden değil, çoğu zaman ısıtmaz ve insan orada soğuktan ölür.-bizimle ilgili olarak zaman zaman neredeyse bir ayıplama havası içinde “yalnızca birbirleri için yaşıyorlar” dediklerini biliyordum. bu sözlerin acılığı, bayağılığı, insan topluluğuna karşı soğuk kayıtsızlığı, hüzünlendirmiştir beni.-birbirlerini ellerinden kaçıran birçok kadın ve erkek vardır. ne oluyor onlar? neyle yaşıyorlar müthiş bir adaletsizlik bu. öyle sanıyorum ki seni tanımamış olsaydım, yaşamımı senden nefret etmekle geçirirdim. -insanın iki bedeni olunca yarım olduğu anlar vardır. –ben istilacı mıyım? –burada olmadığın zaman müthiş bir istilacı. -başarısız olabiliriz, siz ve ben: iki kazanın kalıntılarıyla bir açık deniz gemisi yapmanın zor olduğunu biliyorum. -denedim. ama artık insanın sevmediği birisine bağlı kalması doğru değildi. bir ahlak uğruna bir insan uğruna kendini feda etmek, artık bunların hiç birinin de iler tutar bir yanı yoktu. -yarınlarla ilgili hiçbir şey bilmiyorum, bu tür lüks alışkanlıklarım yoktur. küçük bugünlerden oluşuyorum ben. -dostça gülümsedi. bu gülümseme sanki bana değil de çocukluğuma gitmiş gibiydi.-bitmiş değil. ben bitmedim. bir insan bittiğinde, bu özellikle demektir ki devam etmektedir. umutsuz bir insan haindir.-benimle birlikte gelin. imkânsıza bir şans tanıyın. imkânsızın sabrının ne kadar taştığını ve ne kadar bize ihtiyacı olduğunu bilmiyorsunuz.-bir kadın bütün gözleriyle, bütün sabahlarıyla, bütün ormanları, tarlaları, kökleri ve kuşlarıyla sevildiğinde onun henüz yeteri kadar sevilmediği anlaşılır. ve dünya, sizin yapmak zorunda olduğunuz şeylerin başlangıcından başka bir şey değildir.-insan ne zaman acımasızdır: ilkeleri olduğunda mı? yaşam hiçbir şeye ve hiç kimseye saygı göstermeyince yaşama saygı ne demek oluyor?--- spoiler ---
(suret035 - 31 Ekim 2015 20:36)
gerçekten çok etkileyici bir hikaye, ilk fırsatta yeniden okuyacağım, farklı bir kafayla yazılmış ve özgün bir yapıt, son bölümden çok etkilendim.yazarı biraz araştırınca romain gary'nin dolu dolu yaşamına, 2. dünya savaşında özgür fransız kuvvetleri'nin kahraman bir savaş pilotu olmasına, yönetmenlik ve senaristlik de yapmasına, intihar notunda emile ajar'ın kendisi olduğunu ve "çok eğlendim, teşekkür ederim, hoşçakalın." yazdığını öğrenince böyle bir eser yaratmasına şaşırmadım, diğer romanlarından da edineceğim.
(ico1903 - 14 Aralık 2016 12:04)
Yorum Kaynak Link : clair de femme