The Exorcist (~ Seytan) ' Filminin Konusu : Chris MacNeil , 12 yaşındaki kızı Regan ile Georgetown’daki evlerinde yaşamaktadır. Kocasından ayrılmış olan Chris , kızı Regan’ın doğumgünü için bir parti planlar. Chris , Regan’ın doğumgünü sırasında dengesiz davranışlar sergilemesi üzerine kızının bir hastalığa yakalanmış olabileceğini düşünür. Regan , bir çok doktora gösterilir ve bir çok kez tedavi edilmeye çalışılır. Ama zaten kesin bir teşhis koyamayan doktorlar Regan’ı tedavi edemezler. Bu zamanda küçük kızın şeytanca hareketleri günden güne artmaktadır. Regan’ı tedavi edemeyen doktorlar son çare olarak Chris’e şeytan çıkarma işlemini uygulayabilecek bir rahip bulmalarını tavsiye ederler. Chris , dindar olmamasına rağmen , arkadaşı Burke Dennings’in boynu kırılarak kızının odasının camından atılması üzerine korkuları artar ve peder Damien Karras’tan yardım ister.
Ödüller :
Rosemary's Baby(1968)(8,0-166301)
Night of the Living Dead(1968)(7,9-103287)
Halloween(0)(7,7-239435)
Saw(2004)(7,6-395193)
A Nightmare on Elm Street(1984)(7,5-181204)
The Evil Dead(1983)(7,5-166708)
The Texas Chain Saw Massacre(1974)(7,5-120107)
The Omen(0)(7,5-112001)
Poltergeist(1982)(7,4-126337)
Carrie(1976)(7,4-153503)
Scream(1996)(7,2-256879)
Friday the 13th(1980)(6,5-104946)
Golden Scroll-Best Special Effects
Golden Globes : "Golden Globe-Best Director - Motion Picture"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Uyarlama Senaryo"
Golden Globes : "Golden Globe-Best Screenplay - Motion Picture"
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Golden Scroll-Best Writer"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Ses Miksajı"
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Golden Scroll-Best Make-Up"
the exorcist'in her dem bir korku başyapıtı olarak görüldü. stenley kubick'in the shining ile çoğu sıralamada bu mevkiyi paylaştı. 1973 yılının noelinde vizyona giren filmi 2001 yılında restore edilmiş bir versiyonunu sinema da görmek de nasip olmuştu. sinemalarda ki şeytan figürene bir çok anlamlar yükleyen, bir çok sahnesi ile (kafa dönmesi, örümcek yürüyüşü, haçla mastürbasyon gibi..) unutulmaz olan, klasik olmayı başarmış bir filmden söz ediyoruz.the exorcist, irak'da ezan sesi ile açılır. peder merrin (max von sydow) burada yapılan bir kazıya katılmış, daha önce bir exorcist merasimine düzenlemiş bir rahiptir. kazılar sıradında hristiyan dinini sembolize eden bir sikke/madalyon bulur. irak gibi bir ülkede bu tür bir şeyin ne aradığı düşünürken şeytanı tasvir eden bir heykelcik ile karşılaşır. peder merrin'e burada bir pazuzu şaytanı heykeli ile karşı karşıya bırakırız. aslında bu sahne filmin bir şeytan-peder merrin hesaplaşması sahne olacağının bir göstergesidir.irak'dan sonra hikayenin asıl geçtiği yer olan washington'a döneriz. chris macneil (ellen burstyn) ile kızı regan (linda blair) birlikte mutlu bir yaşam sürmektedir. chris, başarılı ve ünlü bir sinema oyuncusudur. los angeles'den de bir film için washington'a yerleşmiştir. kocası ise onu terk etmiş ve roma'da bulunmaktadır. linda ise 12 yaşında daha ergenlik ile yeni danışan bir çocuktur. hikayeye aynı anda peder karras'da (jason miller) dahil olur. aslında karras, peder merrin ile şeytan bir araya getiren arabulucu durumundadır. karras, harvard'da psikiyartri eğitimi almış çok başarılı bir insandır. ama psikiyatrist olmak yerine rahip olmayı seçmiştir. new york'da yaşayan annesi kaybetmiştir. annesinin ölümünde bütün suçu kendinde bulmaktadır. onun yanında olamamış ve annesi öldükten ancak iki sonra evde bulunmuştur. bu durumlar peder karras'ın herşeyi ve inancını sorgulamasına yol açacaktır.filmin için koparılan en büyük tartışma hiç kuşkusuz muhafazakar yapısı oldu. filmin senaryosunu william peter blatty aynı adlı romanından uyarladı. roman da 1949 yılında gerçekleşen bir şeytan girme olayından yola çıkarak yazmıştı. muhafazakar ve koyu bir katolik olduğu bilinen william peter baltty filmin senaryosunu yazarken kitap da ki tutucu tavrı aynı şekilde filme de aktardığı bir gerçek. hele filmin çekildiği yıla bakıldığı zaman ki sol görüşün yayıldığı, insanların aile yaşamından uzaklaştığı ve özgürlüğün sapkınlığı arttırdığı yıllardır. bu dünya içerisinde blatty'in şeytan'ının gelmesi pek şaşırtıcı olmasa gerek. filmde ki bu dini motiflerin fazla sakınılmadan açıkca filme dahil edildiğini görmek de mümkün.the exorcist'de ki en büyük korku öğesi ve kötülüğü temsil eden taraf şeytan. aslında bütün kötülüklerin atası ve doğma sebebi de o yanı zamanda. the exorcist'i çok da etkili yapanda aslında kullandığı bu dini motifler ve tutuculuğu. eş tutulduğu the shining'de de olduğu gibi kötüler aslında yok olmuyor, yani asıl kötülük hala kol geziyor ve dikkatli olmak lazım. çoğu korku filminde hayali ya da fantastik korku unsurları ya da cani kişiler bir şekilde alt ediliyordu. zaten onlardan korunmakta kolaydı. onların olduğu yerde olmamak, ya da onlardan hızlı koşarak kaçılabilirdi. ama the exorcist'de ki korkuyu sağlayan meta böyle bir şey edildi. ne kadar sakınsanızda, güvanlikli yerler de otursanızda, çok paranız olsa da o sizi bulacaktır. ondan korunmak ancak ruhen mümkün olacaktır... william peter blatty'nin bu tutucu tavrı yönetmen william friedkin'in mükemmeliyetçi tavrı ile bütünleşince ortaya böyle bir film çıkıyor.şeytantan nasıl sakılınır. tabi ki onun istemediği şeyleri yaparak, tanrıya inanarak. chris ise bir ateistir. evde bulduğu bir haça çok şiddetli tepki gösterecek kadar dine inancı olmayan, kendi ayakları üzerinde duran, varlıklı bir insandır. yeni ergenlik dönemine giren kızı ile birlikte bir erkeğe ihtiyaç duymayacak kadar da, dik kafalı bir kadındır. keza şaytanın barınması için bundan güzel bir mekan olamazdı. regan'ın vucutuna, şeytan ilk yerleştiği zamandan itibaren chris modern tıpın bütün gereklerini yerine gitiriyor. en sonunda ise toplanan doktorlar ordusu regan'ın sinir hastası olduğu sonucuna varıyor. bu onların tıpbi açıklaması. lakin onlara göre bu kesin bir sonuç. chris ise bunun taraftarı değil. doktorlara göre bir çare daha var. o da kızın içerisine kötü bir ruhun girmesi. bununda tek çözümü bir şeytan çıkarma merasimi düzenlemek. aslında bunu söyleyen doktorun alaycı tavrı da aslında bu yönteme pek inandıklarından değil, sadece bir çözüm olmarak söylenmesinden ileri geliyor... chris buna kızımı büyücülere teslim etmem diye karşı çıkıyor. chris'in tanrı tanımazlığı üzerine basılarak vurgulanıyor. chris'in başvurduğu peder karras'da bir bilimadamı olarak buna karşı. zaten inançlarını sorguladığı bir dönemde bunların orta çağ inanışı olarak görüyor. peder merrin ise filmde bir ruhani lider konumunda ve şeytanın asıl derdide merrin'den rövanşı almak.film chris ve regan'ın bir kiliseye giderek dua etmesi ile bitmiyor belki, lakin sonunda ki kısa finali aslında chris'in de regan'ın da dine döndüklerin abaca yola geldiklerin en büyük göstergesi oluyor. peder karras'in yakın arkadaşı olan peder dyer'in chris'i yolcu etmeye geldiği sırada regan'ın pedere bakarak ve gözünün pederin yakalığına kayması sonucunda pedere sarılıp öpmesi asi ve şımarık regan'ın yola geldiğinin en büyük göstergesi olarak duruyor. keza ateist ve feminist bir kişilik sergileyen chris'de bu olaylar sonrasında değişdiği muhakkak. eline verinen ve peder karras'dan düşen kolyeyi inceliyor ve üzerinde ki meryem ana ve isa tasvirlerini görüyor. önceki chris'in yapması gereken hareket bunu atmak olurdu ama buna sahip çıkıyor. artık daha ilgili anne olacağınında ilk ipuçlarını alıyoruz.filmde bilimsel yöntemler tiksintirici bir tat ile verilmiş. ama o ünlü şeytan çıkarma sahnesinde ise acılı bir huzur bulmak mümkün. regan'ın bir röntgen için uzantığı masanın üzerinde boğazından kan alınması ve çektiği acılar bütün açıklığı ile gösteriliyor. bu sahneler seyirci de bir tiksinme duygusu yaratıyor. peder merrin'in vaazları ise seyirciye dinginlik katıyor. sonunda şeytan o bedenden gider ama hala yaşamaktadır. alt edilmemiştir ve hala bir tehlikedir. kenine yeni inançsız evler ve insanlar aramaktadır. üstelik peder merrin'de ölmüştür, ona karşı daha da dikkatli olmamız gerekmekdedir.yönetmen william friedkin ise filmin bu tutuculuğu ile hiç ilgilenmediği söyler. onun asıl ilgilendiği şey filmin kusursuz bir korku filmi olmasıdır. bunu sağlamak için friedkin setti adeta bir korku parkına çevirir. oyuncuların arkasından silah sıkarak onların tedirgin olmasını sağlamış. çoğu sahnenin geçtiği regan'in odasını ise 4 soğutucu ile soğutmuş. eski derecenin altındaki oda da oyuncuların ağızlarından dumanların çıkması sağlanmış. artık oyuncuların nasıl bir eziyet çekdiği siz düşünün. ayrıca regan'ın annesine vurduğu ve annesinn yere düşdüğü sahnede ise ellen burstyn sırtından bir ip ile bağlanmış ve friedkin'in talimatı ile geri doğru çekilmiş. bu sahnede gerçekten sırtını incilten burstyn'ın yüzünde o acı hissini çekmeyi de başarmış. hiç kuşkusuz friedkin filmi sapkınlık derecesinde sahiplenmesi ve sette gösterdiği tavır, filmi çok daha etkili kılmaya yardımcı olmuş.the exorcist kendinden sonra bir çok filme kaynaklık etmeyi de sürdürdü. 1977 yılında the exorcis ii: the heretic çekildi. film beğenilmedi, filmde bütün öykü ise peder merrin'in karşılaştığı pazuzu şeytanı üzerine kurulmuştu. 1990 yılında ise william peter blatty kendi yazdığı ve yönettiği the exorcist iii'ü çekti. film ikincisinden başarılı olsa da, ilk filmin gölgesinde kaldı. üzerine bir çok parodi yapıldı. 2005 yılında ise the exorcism of emily rose çekildi. film başka bir şeytan çıkarma olayını konu alsa da, filme kaynaklık eden olayın the exorcist ile bağımlı olduğunu da unutmamak gerek. the exorcist, çoğu dünya sinemasını etkilediği gibi bizim de sinemamızı etkiledi. 1974 yılında metin erksan tarafından sinemamıza uyarlandı. film londra'da gösterildiği sıralarda yeniden çevrimler konusunda bir öncü olan hulki saner, metin erksan'dan londra'ya giderek filmi görmesini ve bir senaryo yazmasını ister. erksan, filmi izler ama döndüğünde bunu sinemaya uyarlamayı istemez. daha sonra ise saner'inde istediği üzerine senaryoyu yazar ve filmi çeker. peder'in yerini imam, kutsal suyun yerini ise zemzem suyu alır. tabi ki kültür farklarından filmin ülkemize uyarlamak zordur, görsel efektler çok kötüdür ama film yoğun ilgi görür. türk sineması için ise bir korku öğesi olarak yerini korur. yakın zamanda ise karikatürist ahmet yılmaz filmin bir parodisi yapar. fimde ki güzel ayrıntıları, yakalamayı başarır.the exorcist'in üzerinden yıllar geçsede etkisini hiç yitirmeyen bir başyapıt olmayı sürdürüyor. korku sinemasında gelişen efektlerle yaratılan korkular hala onunla boy ölçüşemiyor. sinemalarda gösterildiği yıllarda çoğu insanın filmi yarıda bıraktığı, özellikle filmi ortaya attığı yaşamın tersini yaşayanlar tarafından daha da dehşetle karşılandığını da söyleyelim.gerek film boyunca yaratılan atmosfer, gerek oyuncuların üstün eforu filmi unutulmaz kılan diğer unsurlar. filmde az müzik kullanılmasına rağmen, chris'in georgetown sokaklarında yürüken çalan müzik de unutulmaz bir tada sahip. keza filmde ki savaşı çok güzel yansıtan peder merrin'in regan'in evinin kapısında durduğu sahne ve bunun filmin afişi olması unutlmaz bir film afişinin ortya çıkmasını sağlıyor... the exorcist, öncelikle korku filmi tutkunları için ulaşılmaz bir başyapıt olarak duruyor. sinema severler içinse her zaman el altında tutulması gereken bir film.
(ziverbey - 11 Temmuz 2010 11:34)
cep telefonlarina en cok yakisan melodi bu filmin soundtrackidir..
(porta - 8 Aralık 2002 16:44)
scary movie gibi korku filmleriyle dalga geçerek prim yapan filmleri izleyenlerin ve the exorcisti de öyle görenlerin filmin gerçek havasını asla hissedemeyeceğini düşündüğüm film. tüm zamanların en iyi korku filmi sıralamasında ilk sıraları hak eden bir filmdir. yeni sahnelerin eklenmesi her zaman bir film için kötüdür, lakin şu merdiven sahnesi de sahneydi, ırakta çekilen sahneler de gayet güzeldi. filmin çekildiği tarihe de dikkat etmek lazım filmi eleştirirken -78 noeliydi galiba- o zamana göre bence çok kalite bir film yapmış freidkin* abim. ama kızın haçla masturbasyon yapmasını gösterip de 'eheh bak bak napıyo' diyenlere acırım sadece...
(halbuki - 24 Mart 2003 17:50)
dünya sinema tarihinde yapılmış en iyi korku filmi bence...1973 yapımı...william peter blatty'nin aynı adlı romanından uyarlanmış, yönetmen william friedkin, başrollerde linda blair, max von sydow, ellen burstyn war...kısaca konu: 12 yaşında tatlı bir kız olan regan gün geçtikçe garip hareketler yapmaya başlar, ünlü bi aktris olan annesi onu doktor doktor gezdirir ama sonuç alamaz, sonuçta doktorlardan birisi bir rahibe gitmesini söyler, bu sırada regan da iyice sapıtmıştır tabi...ilk izlediimde nası şok olmuştum, hele "let jesus fuck you" yani crucifix sahnesinde...bu arada bu filmin çekimi sırasında set 2 kere yanmış, ışıkçı we görüntü asistanı ölmüş, 3 tane figüran kalp krizi geçirmiş, bi de kostümler çalınmış...ayrıca romanda annatılan öykünün gerçek olduu sööleniyo...1936'da maerikada texas'ta 19 yaşında bi erkek çocuunun içine şeytan girdii sööleniyo...son olarak, şunu belirtiyim, bu filmin önce 79'da the heretic adıyla iirenç ötesini üstü, saçma sapan bi ikincisi, soonada 1990'da the exorcist iii adıyla üçüncüsü çekildi...3'ncü filmde oldukça iyidi...eweeeet, izlemeyen warsa artık izler heralde, benim hayatımın filmi, 9 kez izledim, yarın bi kere daha izliicem...
(vanzant - 13 Ağustos 1999 00:00)
kazık kadar adam olmama rağmen hala 10 yaşımdan bu yana izleyemediğim film,tabum.yani neleri aştık ne varsa bi bunu halledemedik aq.
(mea culpa - 18 Aralık 2012 02:09)
ilk olarak türk versiyonunu biraz görmüştüm. yatakta hoplatma sahnesine gülmüştüm biraz. korku filminde abartıp güldürmek böyle bir şey olsa gerek : http://www.youtube.com/watch?v=ex0tlf95ihcyine de türk yapımı da oldukça başarılı sayılabilir.--- spoiler ---the exorcist, namı diğer şeytan, filminin orjinalini iyi ki bunları gördükten sonra izlemişim. filmin tamamı gerilim üzerine zaten. en ufak içinden bir şey çıkmayacak sahnelerinde bile geriyor. derin bir sessizliğin ardından gelen bir hızlı tren çığlığı bile yani. atmosferi o kadar iyi yakalamış.şu ünlü merdivenden ters inme sahnesinin bir benzerini hatta belki biraz daha korkuncunu the unborn filminde görmüştüm yanlış hatırlamıyorsam. orada birinin kafası ters dönüp birini kovalıyordu galiba şimdi tam hatırlayamadım.gerçek anlamda sağlam bir korku filmidir. haçla kendi cinsel organını deşip "fuck me jesus christ" demesi de fazlasıyla çarpıcı bir sahne olmuş. --- spoiler ---ben bu filmi izledim ve hiç korkmadım diyen birini duyarsanız o adam/kadın kesin yalancıdır.filmi tekrar birlikte izleyelim diye teklif edin kabul etmeyecektir.
(ignitedvengeance - 15 Mayıs 2013 14:11)
evde bir arkadaşla gerile gerile dvd'den izledikten bir kaç ay sonra director's cut versiyonunu sinemada izlemeye gittiğim, daha da çok gerilip korkacağımı düşünürken etraftaki dingil sürüsünün kahkahaları yüzünden filmden bi bok anlayamadığım şaheser.. o kişilerden birkaçını koltuğa bağlayıp hava karardıktan sabahın ilk ışıklarına kadar tek başlarına exorcist'i izletmek gerek bakalım gülüyolar mı..
(goldenwand - 13 Ekim 2003 21:38)
regan rolundeki kiz bu filmden sonra icinde gercekten seytanin var oldugunu soylemeye baslamis ve yillarca tedavi gormus. ayrica 70'li yillar icin bi devrim sayilabilir. ilk kez kiliseye bu derece aykiri bir film cekilmis baya tepki almis ama izleyen de izlemis. ozellikle merdiven sahnesiyle izlenesi bir filmdir..
(baphomet - 8 Mayıs 2001 16:48)
birinci filmde iblisin bir adı yoktur. hatta şeytanın ta kendisi olduğunu savlar. ama ikinci filmde öğreniriz ki bu mahluğun adı pazuzu dur.
(saruman - 10 Mayıs 2001 17:54)
ilk izlediğimden beri aklımdan çıkmayan, sinemada görünce pek mutlu olup seyrettiğim en dandik filmin bile havasına girebilen biri olarak hiç hayal kırıklığına uğramadığım film. ırak sahneleri çekim ve set açısından çok başarılıydı, filmin hemen her karesinde metaforik görüntüler olması ki kast ettiğim regan'ın oda kapısı arkasında beliren cüce, mutfak dolabına yansıyan cadı suratı değil, ellen burstyn'in suratına yansıyan haç şeklindeki ışık, father demian'ın ilk göründüğü sahnede duvardaki "quit!" grafitisi, regan'ın odasında ağzından buhar çıkmayan tek karakterin father miller olması vs., trivia seven bendenizi pek mutlu etti. özetle; exorcist'i sinemada görmek ayrı bir zevkmiş.
(eowyn - 10 Mayıs 2001 19:06)
türk versiyonunda kızın üstüne gelen dolabı arkadan birine ittirmişler fakat iten kişinin elinin dolabın kenarından göründüğünü farkedememişlerdir.
(bill cleandon - 30 Ocak 2004 15:23)
hem orjinali hem de director's cut versiyonunun evde izlenmesi gerektigine inandigim film. zira sinema salonundaki komik insanlar, seytan cikarirken rahibin soyledigi her sozun ardindan "amin" diyerek filmi ciddiyetle izleyenlerin sunnet mevludunde olduklarini dusunmelerine neden olmuslardir.
(agony - 16 Mayıs 2001 01:30)
(bkz: saygi duyulasi eski filmlerle dalga gecme istegi)
(issue - 21 Mayıs 2001 18:21)
türk versiyonunda evet canan perver'in içine giriyor ve cihan ünal tarafından çıkarılıyordu. gerçekten kokunçtu o vakte göre.. başarılı bir coverdı..
(issue - 21 Mayıs 2001 18:26)
ilk yarisinda "ne lan bu 40 haramilere mi geldik?" tepkisini verdirip ikinci yarisinda tirsitmaya baslayan film. muzikler mukemmel kullanilmis , en dandik sahnede bile korkutmayi basariyor. eger muzik bu kadar korkunc olmasaydi film ayni korkuyu veremezdi. yine muzigin etkisiyle korku filmlerinden tirsmayan beni merdiven sahnesiyle acayip otesi korkutmustur. gitmek isteyenlere tavsiyem : gercekten dayanikli iseniz gidin yoksa gunlerce tirsarsiniz. harbiden yapmi$ adamlar. ayrica tum kutsal degerlerle dalga geciyor. ona gore.
(master - 22 Mayıs 2001 21:03)
ilk izledigimde 10 ya$indaydim...odum bokuma girdiydi...halen tuylerim urperiyor.bence cok ba$arili bir film.seyrettigim en iyi korku filmi.
(dope - 24 Mayıs 2001 19:42)
ilk kez 17 agustos 1999 da izlediğim film. filmden etkilenmem, gece üç gibi eve gelmem, daha uykuya dalmadan yatağın hayvan gibi sallanması, aklımdan geçen düşünceler, filme giden flashbackler... unutulur gibi değildi. deprem kelimesini duyunca önce kendi adıma sevinmiş, depremin merkezini öğreninceyse aklımda film falan kalmamış, dehşete düşmüştüm. bu filmi izlemek için en talihsiz zamandı herhalde.ilkokul 2 de hangi sapık arkadaşım tarafından alındığını hatırlamadığım, videoda izlediğimiz "cadıların gecesi" filmiyle psikolojisi tamamen bozulan ve korku filmi izlememeye yeminler etmiş ve yeminini yıllar sonra bu filmle bozan birine yapılır mıydı bu?apar topar evden çıkış, sonrasında ardarda gelen ölüm haberleri. hala adını duyunca bir garip olurum egzorsistin.
(kalashnikov - 22 Temmuz 2004 12:58)
izledigim gunun gecesinde gece yatagimda yatarken ,"ulan acaba?" "yatak sallanmasin ulan aniden!!" diye hafiften tirsarken , sicaktan bantlari yavsayan , basimin tam uzerinde duran posterin buyuk bir gurultuyle suratima dusmesi ve beni "aha geldi!" diye bagirtarak aileme madara olmama vesile olmus film...
(fruko gazoz - 22 Temmuz 2004 13:54)
haçla mastürbasyon sahnesi içeren ilk film.ilk olduğuna dair elimde belgeler var.
(co - 19 Ağustos 2001 02:17)
sürekli eksik gedik kıl tüy arayan -bi tanıdığım da alien daki yaratığın ağzından fışkırttığı asitli sıvı heryeri eritirken neden kendi ağzını eritmiyo abi ne kadar saçma! diyerek beni yarmıştı- bunu bi zeka parıltısı sayan ve sinemadan, korku janrından zerre çakozlamayan insanların sıkça bok attığı 73 yapımı klasik.
(funkyjumping - 22 Şubat 2005 02:11)
Yorum Kaynak Link : the exorcist