Yaprak Dökümü ' Dizisinin Konusu : Yaprak Dökümü is a TV series starring Deniz Çakir, Eren Balkan, and Halil Ergün. The travails of a tightly knit family that moves to Istanbul.
Tatli Hayat(0)(8,4-6178)
Ayrilsak da beraberiz(1999)(7,3-2204)
Hayat bilgisi(2003)(6,3-2420)
Dadi(2001)(6,3-1715)
En son babalar duyar(2002)(6,1-1472)
Çocuklar duymasin(2002)(4,8-1902)
Cennet mahallesi(0)(4,0-1642)
Sihirli Annem(0)(3,3-939)
217.bölüm hakkında spoiler içerir...--- spoiler ---oğlu şevket'in, mahallenin sakallı kahvecisi ile hollanda'ya kaçıp eşcinsel evlilik yapmasının ardından bir de eşi hayriye hanım'ın kötü yola düşmesiyle birlikte sıkıntılı günler yaşamakta olan ali rıza bey'i evde kötü bir sürpriz beklemektedir... zaten ali rıza bey, doğası gereği bugüne kadar sürprizin iyisiyle hiç karşılaşmamıştır... ferhunde, para için evin küçük kızı ayşe'yi organ mafyasına satmak üzere pazarlık ederken ali rıza bey aniden içeri girer... her zamanki gibi: "ne oluyor burda yaauv?" demesine kalmaz, üst kattan elinde pembe renkli kocaman bir bavulla leyla inmektedir... leyla; oğuz'dan sonra eski kocaları hüseyin, kürşad, mustafa ve kerem'i de elinden alan kızkardeşi necla'yı doğrayarak parçalara ayırmış ve elindeki bavulun içine doldurmuştur... o arada aniden telefon çalar... arayan, kaynanasını plastik patlayıcı ile havaya uçurduktan sonra el kaide örgütüne katılan fikret'tir... fikret, evdekileri merak etmiştir... fakat tabii ki o'nu da çok acı bir haber beklemektedir... ne yazık ki dün akşam çok sevdiği neyir abla'sının üzerine yıldırım düşmüştür...--- spoiler ---
(forrestgump - 1 Kasım 2007 09:48)
cem ölüp diziden kurtulmuştur. darısı başımıza.
(nosferatu - 21 Ekim 2009 23:19)
oğuzun ayşeye genç kız olmuşsun demesi üzerine annemin yorumu:-hah bi ayşe eksikti ona da göz koydurdu mendebur
(opsunsenizekimuren - 21 Ekim 2009 23:45)
oturma odasının televizyona bakan yarı sahası içinde anlamsızca otururken bu dizi başladı. yalanı yok, ilk 45 dakika sadece hıçkıran insanlara baktım. kadraja giren ağladı, kamerayı gören verdi gözyaşını. ha bitti ha bitecek derken ruhum daraldı lan, akşamları bilgisayar açmayıp aile efradıyla oturmak misyonu, bitmek bilmez ağlama konvoylarıyla son buldu. bu nasıl kem bir diziymiş de evde huzur bırakmadı, nasıl bir keman sesiymiş de bir anlık es vermedi. klip gibi ilerlerken üstümü başımı parçalayıp odadan kaçtım artık.evin en uzak sahiline kadar yüzdüm, ağlama sesleri yine kesilmedi. nejla'nın hıçkırıkları duvarlardan seke seke, dağlardan döne döne geliverdi kulaklarıma. bu diziyi ilk günden itibaren izleyen insanların hali nicedir acaba? şakaklarında karlı dağlar mı yuva yapmıştır, göz pınarlarında tek damla yaş mı kalmamıştır? hepsi nejla mı olmuştur çekyatlarında, şevket mi olmuştur meyve tabaklarının çaprazında?
(mies - 28 Ekim 2009 21:51)
giriş: hühühüüüühhhhhüüüühüüügelişme: hüüüüühüüüüüüüüüüühühühühüsonuç: hühühühühühühühühüüüüüüüüühü
(bluepea - 28 Ekim 2009 21:52)
--- spoiler ---hayriye, gül gibi damadın öldü hala hava civa peşinde hizmetçiden terlik istiyosun hayriye, hala helva yaparken kaşını gözünü eğiriyosun hayriye, cevriye bile insan taklidi yapıyor, nolacak senin bu halin? --- spoiler ---
(ugur bocegi - 28 Ekim 2009 22:34)
tahsin karısıyla konuşuyor. cem'in kötü olduğunu söyleyecek. sana bir haber vereceğim falan diyor. karısı fikret de:"kötü bir şey mi?" diye soruyor...ulan sen hayatında iyi bir haber aldın mı?
(leonardo - 30 Ekim 2009 12:48)
aile istanbul'a gelmeden önce leyla ile necla'nın üzerine benzin dökülüp, yakılsaydı bütün bunların hiçbiri olmayacaktı. çok net.
(forrestgump - 13 Ekim 2010 22:24)
annemin son dakka yorumları ve bombası;mithat'ın şevket'e kardeşiz biz demesi üzerine:"tabi kardeşsiniz ikiniz de aynı kadını becerdiniz."leyla'yla nejla barıştığında fikret'in kardeşlikle ilgili bişiler söylemesi üzerine:"tabi kardeşler ikisi de aynı adama verdi"ayrıca bence ali rıza patlayarak öldü. hep adam patlayıvercekmiş gibi geliyodu bana. gülün dikeni batınca olan oldu be sözlük. çok şükür bu da bitti. oh
(red riding hood - 29 Aralık 2010 23:33)
yıl 2005, iki kız bir duvarın üstünde aylak aylak otururken konuşmaktadırlar:kız 1: "yaprak dökümü'nü dizi haline getiriyorlarmış.."kız 2: "hııı, 10 bölüm anca sürer o kitaptan""640k ought to be enough for everybody"-- bill gates.(bkz: o hikayedeki mal benim)son söyleyeceğimi baştan söyleyim, final o kadar kötüydü ki aşk-ı memnu finalinin berbatlığını bile katladı. yine bir ece&melek klasiği olarak "sonunda biri öldü, kayda değer başka bir şey de olmadı".itirazım var tamam mı? yaklaşık 2,5 sene bu diziye sadece salona girip çıkarken maruz kalmış olabilirim ama çok itirazlarım var:ali rıza, o "rekorlar kitabına girmesi için hazırlanan dev pasta" gibi görüntünün ardında prenses gibi bir adammışsın. evet prenses, eline diken batasıya ölüverdin. adam onca kevaşeliğe, frijitliğe, hırsızlığa, obez karısına, taksi parasına, duruşmalara, boşanmalara, evlenmelere katlandı, 4 ev sahibi, 6 damat, 12 alacaklı atlattı da bir gülün dikeni götürüverdi dünyanın en büyük arı kovanı gibi adamı gördün mü..suçu yıllarca ya kendinde, ya istanbul'da, ya türk telekom'da, ya da avrupa'da başarı gösteremeyen fenerbahçe'de aradın ama suç hiçbirinizde değildi ali rıza:2 kızın yollu, 1 kızın kronik frijit+vajinismus, oğlun natural born loserdı, karınsa bir hayriye manukyan. olanlar hep bu yüzdendi sevgili a.r.t., hatırlarım da ilk bölümlerde kahveci ahmet'e filan kendin bir ingiliz soylusuymuşsun da adam sarayın şaklabanıymış, sen bolşoy'un baş baletiymişsin de adam kolbastı oynuyormuş gibi davranırdın. hayat sana çok şey öğretti ali rıza, çok şey yaşattı.. ama asıl ölüm sebebin önceki gece yediğin kurufasülyeydi bence, neyse öyle işte, öldüğünde çok ağladığımı belli etmek istemiyorum..hayriye hanım, şu diziye 1 bölüm konuk oyuncu olmayı çok istedim: yanlışlıkla hayriye'nin başına tuğla düşüren inşaat işçisi, bağdat caddesi'nde hayriye'ye çarpan hız meraklısı tiki genç, bayılan hayriye'yi öldü diye morga kaldıran doktor gibi rollerde, ama kısmet değilmiş. inaniyorum ki bu alacağım rolden sonra dizinin gidişatı çok farklı olabilirdi, kızlar darı ambarında akli dengesini yitiren paçalı tavuk gibi koca avına çıkmayabilirlerdi, şevket bir ali ağaoğlu, leyla öss 1.si, necla tüsiad başkanı, fikret bm güleryüz elçisi, ve ali rıza başbakan bile olabilirdi. hayriye iddia ediyorum ki olduğundan bir 80 kilo eksiğin olsa sen oğuz'la bile kaçardın, ne demiş 21. yy filozofu ayşe hatun önal: "firdevslik var senin hamurunda". necla, sevgili necla, acaba doğuma da aslan adam vincent saçlarınla mı gittin, bu benim için daima tarihin karanlık sırlarından biri olacak. hacı ben bu dizide en çok seni severdim, o kadar kocaya kaçtın, barlarda çalıştın, fuhuş baskınlarında basıldın ama okulunu hiç bırakmadın, full domestik kardeşin kocakafalı leyla gibi aynı adama dönüp durmadın, resmen "türkiye'nin en iyi kocaları" yol haritası çıkardın, fakat bazen abarttın, öyle ki son 3 bölümdür gösterilen her iş adamı karakterine "aha necla'nın yeni kocası bu mu olacak? yoksa bu mu?" tedirginliği içinde baktım. artık doğacak bebeğini de mühendislik ve mimarlıkta alman ekolüne göre yetiştirirsin, saç modelini senden, rengini anneannesinden alan bebeğin cemsu ile sana mutlu bir ömür diliyorum cnm.fikret, yüzündeki daimi ifadeyi gören seni avrupa'daki büyük verem salgınında cenaze levazımatçılığı yapmış zanneder. doğarken sakallı bebek olarak mı dünyaya gelmiştin, ondan mıydı bu hüznün, bu duvar suratın, o yüzden miydi oynadığın dizinin 2045 bölümü boyunca yaz kış, pastırma sıcağında-öküz donduran soğuğunda emekli öğretmen eteği giymen, ondan mıydı tam da evli mutlu çocuklu olmuşken "ahyy batacak bir şey kalmadı, hemmen bulmalıyım acillll" diyerek kendini aldattırana kadar bir tarafını yırtman.. hiç bilemeyeceğim fikret.. aya baktımseni gördümsana baktımberlin duvarını gördümoo fikret, baby don't go..leyla, patlak gözlü bir çöl mezcubu.. yavrum sen görsel medyanın görüp görebileceği en büyük fatal error örneğiydin hep. yaklaşık 6 sene dersaneye gittin ama istanbul kuşum aydın üniversitesi-dikenli hayvan yetiştiriciliği bölümünü dahi tutturamadın, hep "bu sene öss çok zordu" bahanesine sığındın, vizyonunu genişleteceğine 5 sene boyunca aynı tonlamayla "oğusss.. oğussss" demekle yetindin, kendin maşallah rahibe teresa'ymışsın gibi sürekli necla'ya bok atıp durdun, ama o'nun tuttuğu hizmetçiye "nataliii, ahu altını doldurmuş temizleyiver" diye çığırmayı iyi bildin, abin o "amerikan yetenek yarışmalarının ilk turunda elenen skimsonik amatör rockçı" kılıklı oğuz yüzünden hapse girdi, sen sadece "ühühüh, oğusss olmazsa makaron yiyemeyiz, ikea'dan katlanabilir masa, deköratif cıblak kadın heykelleri alamayısss" diye ağladın durdun. şimdi trabzonlar'da napıyorsun, bir lazoğli buldun mu, yoksa menopoz teyze olana dek oğus'u mu bekliceksin bilemiyorum ama, sendeki aslında multiple personality disorder ile kabarık saç sendromu arasında bir şeydi, kimseler anlamadı..şevket, eski şevket olsan hakkında bir şey yazardım, ama bu şevket'e hiç alışamadım, sanki kırmızı başlıklı kızın ninesini bütün yutan kurt gibi asıl şevket'i midende saklıyormuşsun da onun yerine geçmişsin gibi hissettim her gördüğümde. elini neye atsan göçertiyorsun, bence o yüzden sen sadece organik tarım yap atık bahçede tamam mı :/ferhunde, sen evin ana-carolin henke karışımı bir canlı türüydün, bu iki alakasız kadını tek bünyede birleştirmiştin her daim, bir yandan tüm aileyi koca memelerinin altında ısıtmak isterken diğer yandan "köşk beğğnin oğlacak hamşıra" triplerinde gibiydin, o sebeple seni bir yandan severken bir yandan kötü yola düşmeni istedik, ama sen hep 4 ayak üstüne düştün. necla'nın son sezonda kurtlar vadisine girip polat'ın sülalesini ...cekmiş gibi görüntüsü belli ki senin de üçbuçuk atmana sebep olmuş ama hiç yoktan yere, yıllardır kafasında içide göçmen kuşların yuva yaptığı 5 kg'lık bir kütle taşıyan üstelik hamile kızı kocasına karşı kötülüyorsun.. cık cık cık.. ferhunde geber-me. geberme ama sana da bir çimdik atılsın isterdim, ne oldu şimdi "aaa ferhunde'nin de sonu çok acıklı bitti, çömelip ağladı, ne büyük felaket."ali sarper, mal ve montofon bir insandın, kim sana ne söylese 3 dakika boş boş bakıp "öyle mi? deme be.. şimdi hayatım değişti" ifadesiyle geziyordun. ayrıca aynı azgın bir anaokulu çocuğu gibiydin, bir necla'yı öpmeye çalışır bir ferhunde'yi, kimi tutturabilirse. hah.natalie: sözü anneme bırakıyorum,- "kız ali rıza'nın öldüğünü anlayınca hayriye'den korkusuna kapıyı bacayı açık bırakıp kaçıvermiş!"matmazel, selam, ben size o adnan'ın sizinle yetinmeyeceğini "küresel buzlanmanın ortasında tropikal iklimi yaşıyorum, adeta aşka geldim" diyerek nihal'in arkadaşlarından birine meyledeceğini söylemiştim. ama dinlemediniz, neyse her işte bir hayır var, çok paraya dadılık yayıp nihal gibi marshmallow beyinlilerle uğraşacağınıza ekmeğinizi böyle kazanmanıza ben sevindim, sizi iyi gördüm.artık inanıyorum ki ece yörenç-melek gençoğlu kankigilleri bu dizilerin final bölümlerini yazarken sadece "ay ay biz hangi sahnede oyniciiz ona odaklanalım" diyorlar, geri kalanı çaycıya filan yazdırıyorlar "ehe, ne yazsam. ali rıza çok çekti bari ölsün.." dolayısıyla çıkan iş anca bu oluyor.bir yerli dizi de böylece bitti, artık haftaya hürrem reyiz'i bekliyoruz.ps: necla ve leyla'nın koca popolu, dolma biber burunlu günlerini yad etmek isteyenler için her gün kanal d'de tekrarı var asdfghjkl kaçııııııın
(isolde - 30 Aralık 2010 00:55)
Yorum Kaynak Link : yaprak dökümü