Süre                : 1 Saat 38 dakika
Çıkış Tarihi     : 24 Aralık 2003 Çarşamba, Yapım Yılı : 2003
Türü                : Komedi,Romantik,Drama
Taglar             : New York,New York City,yalnızlık
Ülke                : ABD,Fransa,Almanya
Yapımcı          :  F.R.P. , Forensic Films , StudioCanal
Yönetmen       : Amos Kollek (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Amos Kollek (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Audrey Tautou (IMDB), Justin Theroux (IMDB)(ekşi), Jennifer Tilly (IMDB), Laila Robins (IMDB)(ekşi), Catherine Curtin (IMDB), Frank Pellegrino (IMDB), Jenna Lamia (IMDB)(ekşi), Juan Carlos Hernández (IMDB)(ekşi), Bruce MacVittie (IMDB), Joe Zaloom (IMDB), Karen Evans Kandel (IMDB), Cherita Armstrong (IMDB), Yusef Bulos (IMDB), Umit Celebi (IMDB), Jenny Sterlin (IMDB), Alice Liu (IMDB), Adam Stein (IMDB), Andrew Weems (IMDB), Daniel Oreskes (IMDB), Tom Parker (IMDB), Jeffrey Carlson (IMDB), Vickie Tanner (IMDB), Mark Fairchild (IMDB), Andrew Benator (IMDB), J. Edward Cecala (IMDB), Michael Kaycheck (IMDB), Ryan Shogren (IMDB), Brianne Berkson (IMDB), Nicole Crowley (IMDB), Marc Fogel (IMDB), Matthew Lawler (IMDB), Dani Marco (IMDB), Jim Parsons (IMDB), Alyssa Rose (IMDB), Bill Sorice (IMDB), Matt Clifford (IMDB)

Nowhere to Go But Up (~ Happy End) ' Filminin Konusu :
Nowhere to Go But Up is a movie starring Audrey Tautou, Justin Theroux, and Jennifer Tilly. Val is 23 years old and full of dreams. She travels to New York to become an actress. She is lonely in a strange country, in a strange city,...


  • "bazı masaj salonlarında da yaşanabilecek olan bir sonlandırma biçimidir."
  • "paradokstur.mutluysa son değildir. sonsa mutlu değildir.ya da abartmayı sevmeyendir. "mutluyuz hazır. burda bırakalım"dır. onun da allah belsaını versindir.dengelisize tesekkurler."
  • "bazı masaj salonlarında masajın handjob ya da oral seksle bitme durumu. ayıp şeyler."
  • "genelde en kolay bulunabilecek yeri masaj sonlarıdır."
  • "henüz bitmemiş olandır."




Facebook Yorumları
  • comment image

    paradokstur.
    mutluysa son değildir. sonsa mutlu değildir.
    ya da abartmayı sevmeyendir. "mutluyuz hazır. burda bırakalım"dır. onun da allah belsaını versindir.

    dengelisize tesekkurler.


    (kaoss - 2 Kasım 2009 02:50)

  • comment image

    geçmiş kötüydü, gelecek güzel olacak. inançlı insanlarız hepimiz. geleceğe inanıyoruz. sanki gelecek bizi şu biricik ana dek hiç yanıltmadı. nereden geliyor bu iyi ve mutlu düşünceler, sırtımızı hangi ağaca dayadık da gök hep mavi; güneş hep parlak görünüyor bize? bu sorular hep retorik. house işledi içime.
    dünyanın kalanına nasıl da boktan olduğunu göstermek istiyorum her şeyin. bu benim en mutlu anlarımdan biri üstelik. korku hissetmediğim, endişe duymadığım, kendimi aşağılamadığım bir günümdeyim. gerçekten eğlenceli oluyorum böyle zamanlarda.

    3 haftadır, kurduğum cümle sayısı cin ali kitaplarındaki cümle sayısını geçmez ve basitlikte de onlarla yarışır. benim kendimi mutlu hissetmem için gereken şey bu. bir bedeli var her şeyin, diğ mi? kendime bunun için acıyor muyum? muhtemelen. ne diyorduk, mutlu son. mutlu son bu işte. son buralarda bir yerde. etrafımızda dolaşıyor. mutlu diyebilmemiz için de görme yetimizi kaybetmemiz, kulaklarımızı kesmemiz bir de beynimizi çıkarmamız gerekiyor. ben bu fikre oldukça sıcak bakıyorum. her şey hayatta mutlu olmakla alakalı değil mi? her şeyin daha fazlasını istememiz, doymak bilmememiz hep bu yüzden...

    dünya, kafama sığmıyorsun, çık git lütfen.


    (kacmayin isirmam - 8 Şubat 2012 18:11)

  • comment image

    çok uzaktan geldiysen,
    otur, soluktan,
    dedi.
    kuraklıktan geçtiysen,
    dikenli yollardan,
    karanlıktan,
    gölgeden,
    issızdan
    yüzünü yalayan soğuktan, doğum,
    acı,doğrularım, korkularım;
    sorulunca yanıtı içimizde olan,
    kanımı donduran,
    isıtan,durduran
    bir kalemsen,
    bir boş kağıt
    mutlu aşk varsa da;
    mutlu son yoktur.
    çocukluğun anıları
    sırtında ağır örtü,
    üşütendir aslında
    kış gecelrini
    süre değil anlattığım,
    her şeyin sonu
    mutlu aşk varsa da,
    mutlu son yoktur.


    (jim raynor - 11 Mayıs 2003 03:39)

  • comment image

    sonu mutlu olsun diye başlanır mı hiç bi şeylere? başlanır. herkes başlar. ben de başlardım. kimse istemez mutsuz olmayı, üzülmeyi.
    peki sonunun mutsuzluk olacağı biline biline başlanır mı bi şeylere. özendiğim birçok mantık abidesi insan başlamaz evet. başlanmamalı belki. ama ben.. başlarım..

    hayat böyle bir şey değil ki, bu kadar bencil olmamıza izin vermez ki. ömrünün sonuna kadar hiç üzülmeden nasıl yaşanabilir ki? hiç ağlamadan? kalbin hiç ağrımadan?
    peki bizi bekleyen son'ları düşünerek yaşamımızı şekillendirmek ne kadar elimizde? ya da ne kadar mantıklı?
    peri masalı yaşamıyoruz ki? yaşamak isteyen kim peki? sonu mutlu biten türk filmi de değil beklentiler..

    bugüne kadar yaşanılan hiçbir şeyi sıçtığımın mantığına oturtamamışken, mutlu olmak isteyip olamayışımı, olmak zorunda oluşumu, her şeyin sonunu düşünme gerekliliğini ne kadar sığdırabilirim ki mantığıma? sığdıramam..

    bu yaşıma kadar ''yaşamak'' oldu, ''hissetmek'' oldu hep öncelik sıram;
    üniversite tercihi yaparken önce şehri düşündüm, benim 5 senem nasıl mutlu geçer diye, severek hangi bölümü okurum dedim, sonunda iş bulunur mu, karnım doyar mı'yı en son hesap ettim, canım istedi bir yaz aldım başımı uzak bir ülkeye gittim, dil öğrenmek miydi amaç? sonunda bana süper bi getirisi mi olacaktı? iş bulmamı falan mı kolaylaştıracaktı? belki bunları kazandırmıştır ama zerresini hesap etmedim giderken, sadece ''gitmek''ti amacım. sonra çok istedim devam edeyim hayallerime diye, ancak kendime bir yoldaş bulamadım, yarım kaldım.
    küçüktüm, çok aşıktım, senelerce anlamsızca sevdim, çok sevdim. hiçbir zaman biz ne olacağız diye düşünmedim, mevkisi önemsizdi, ailesi önemsizdi, nereli olduğunu hiç takmadım, geleceğini umursamadım, seviyordum lan! var mıydı ötesi? ben sevmeye devam edeyim, bu adam beni mutlu eder ilerde dememiştim, akılma bile gelmemişti. ben çok aşıktım, kalbim acıyordu çok fazla, yaşıma da tecrübeme de çok ağırdı her şey. ama hissediyordum, dibine kadardı bende her şey.. çok mutluydum. mutsuz olacaktım sonunda çok belliydi lan! ama severken çok mutluydum işte.. bi gün gittim konuştum, bil abi dedim, bil ben seni çok sevdim, zerre beklentim de yok, hayatım boyunca bir daha böyle sevemeyebilirim, bu önemsiz bir şey mi? sadece bil dedim. deliler gibi ağladı karşımda. ben zaten ağlıyordum, çok mutlu oldum dedim seni severken..

    her şeyin sonucundan değil, sürecinden mutlu olmayı bildim.
    yaşım küçüktü, tecrübelerim çok azdı, sudan çıkmış balık halim hoşuma giderdi, gözüme her şey daha bir güzel gelirdi. mutlu son'u kurgulamayı bi yana bırak, hiç hesap yapmazdım.
    zor olanın peşinden gözü kapalı koşardım, elde etmek benim için mağlubiyetti, istediğimi elde etmek için koştuğum dikenli yollarda ağlaya ağlaya ilerlerken hissederdim yaşadığımı.
    ''beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır'' değildi olayım, saçmalıktı.. beklediğim bir gün yoktu aklımda, o çileydi benim tek mutluluğum..

    sonra büyüdüm mü bi şeyler oldu. ben kurgulamaya başladım, temkinli olmaya başladım, hesaplamaya başladım, istediğim herhangi bir şeye kalkışmadan, birini delicesine istemeden önce hep tarttım, kafamdaki gerzekle, sol göğsümdeki günahsızı yarıştırdım, hayatta olduğu gibi bende de hep gerzek olanlar kazandı. günahsızımı uçurumlardan yuvarladım kayalıklara, paramparça ettim.

    şu yaşıma kadar beni en çok mutlu eden ''süreç''ten kopup direkt ''sonuç'' odaklı yaşamaya başladım. ''sonu güzel olsun da o son'a gelene kadar ne yaşadım ne ettim pek de önemli değil abi'' der oldum kendi kendime. ve sonra mal oldum. ne bir his, ne bir amaç, ne bir hayat gayesi.. sadece dümdüz yaşamak, dibine kadar değil yüzeysel.

    şimdi bazen durup düşünüyorum, ben artık ben miyim? yarım kalan hayaller nerdeler? bu kadar korkusuzken, her yerimden cesaret taşıyorken, bu kadar garantici bir bünyeye dönüşmüş olamam yıllar içinde. öz'den bu kadar vazgeçip de kurallarla çevrili bir zorunlulukla kandırıyor olamam kendimi. hepimizi teker teker dize getiren hayat denilen bokun, sıraya dizdiği gerzeklerden biri haline gelemem.

    ne eski enerjim, ne eski cesaretim, ne de eski fırsatlarım var belki elimde. ama derinlerimdeki ''ben'' hala hissetmek istiyor zaman zaman, ve bu fırsatı yakaladığım tek bir gün bile geçse elime, birlikte hissedeceğim tek bir ''imkansız''a bağlasam bile kalbimi, hatta aylarca süren mutsuzluk olsa bile bedeli, eğer ben yastığa kafamı koyduğumda ''umut''la uyuyacaksam, gözümü açtığımda içimdeki ''umut'' yaşıyor olacaksa ve sonunun mutlu olmayacağını bile bile sadece o ''umut'' için yaşayacaksam, ben mutsuz olurum sorun değil.

    ne diyordu savcı esra ablamız; ''mutsuz olalım, ne var! biz de mutsuz oluruz. ben seninle mutsuzluğa da varım.''

    korkmuyorum mutsuzluktan.

    mutlu son nedir ki?
    hayat bile bitecekken, sen bitmişsin çok mu?
    ..


    (lost aci soyler - 13 Haziran 2012 22:25)

  • comment image

    aşk, sevgi, mantık bir araya geldiğinde olmayandır... ego hepsini bastırır...

    insanoğlu bencildir, hep daha fazlasını ister ve bunu hep karşıdan bekler. karşıdan gelmeyen beklentiler sonucu suçlamalar başlar...

    - sen beklersin olmaz, beklentini söylersin olup olmayacağını anlar ona göre yolunu çizersin. eğer çok seviyorsan önemini yitirir beklentilerin de ego da... mutlu olmasa da güzel devam eder, son yoktur...

    - sen beklersin olmaz, beklentini söylemezsin bir sefer, bir bakarsın ki karşı tarafın beklentileri senin önemsiz diye vazgeçtiklerin gibi önemsiz değildir, hatta çok önemlidir, öyle ki takma adlar takar kendi beklentilerine, olmayan, uymayan takma adlar... gurur der, acı der, sonu olmayan der, doğru karar der.. hayatında başka beğendikleri vardır, onlarla şansını dener ama bu acının bitmesidir en çok istediği, elbet biter... mutsuz son hoşgelir hayatına, birlikte yaşamaya alışmaya çalışırsın...

    aşka gönül ile düşersen yanarsın.
    zeka ile düşersen kavrulursun.
    akıl ile düşersen çıldırırsın.
    duygu ile düşersen gülünç olursun.
    aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
    sersem sersem bakınıp durma bir yol seç.* *


    (hepsialinmis - 3 Ekim 2014 22:24)

  • comment image

    ısabel huppertin de rol aldigi, michael hanekenin en son filmi. haneke`nin insani icten ice rahatsiz eden tarzina kendine ozgu bir komiklik de eklenmis bir nebze bu filmde. filmde, hicbir haneke filminde etmediginiz kadar tebessum ediyorsunuz. ben begendim. denk gelirseniz bence izleyin.


    (petito - 1 Ekim 2017 18:53)

Yorum Kaynak Link : mutlu son