Süre                : 1 Saat 21 dakika
Çıkış Tarihi     : 24 Mayıs 1989 Çarşamba, Yapım Yılı : 1989
Türü                : Cinayet,Drama,Romantik,Heyecanlı
Taglar             : röntgenci,genelev,Röntgenci,yalnızlık,terzi
Ülke                : Fransa
Yapımcı          :  Cinéa , Hachette Première , FR3 Films Production
Yönetmen       : Patrice Leconte (IMDB)
Senarist          : Georges Simenon (IMDB)(ekşi),Patrice Leconte (IMDB),Patrick Dewolf (IMDB)
Oyuncular      : Michel Blanc (IMDB)(ekşi), Sandrine Bonnaire (IMDB)(ekşi), Luc Thuillier (IMDB), André Wilms (IMDB)(ekşi), Eric Bérenger (IMDB), Marielle Berthon (IMDB), Philippe Dormoy (IMDB), Marie Gaydu (IMDB), Michel Morano (IMDB), Nora Noël (IMDB), Cristiana Réali (IMDB), Bernard Soufflet (IMDB), André Bauduin (IMDB), Rozeen Landrevie (IMDB), Francis Baudet (IMDB)

Monsieur Hire (~ M. Hire) ' Filminin Konusu :
Monsieur Hire is a movie starring Michel Blanc, Sandrine Bonnaire, and Luc Thuillier. A recluse is accused of murdering a young woman simply because his neighbors think he is strange.


  • "patrice leconte'un kıyıda köşede kalmış, etkileyici filmi. sandrine bonnaire la ceremonie'de olduğu gibi yine itici bir karakteri canlandırmakta. neticesinde kendini izlettirebilen hoş bir film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    patrice leconte'un kıyıda köşede kalmış, etkileyici filmi. sandrine bonnaire la ceremonie'de olduğu gibi yine itici bir karakteri canlandırmakta. neticesinde kendini izlettirebilen hoş bir film.


    (aklima nick gelmedi - 20 Mart 2011 18:06)

  • comment image

    insanı üzen bir film. insan doğası üzerine, ön yargılar üzerine, yalnızlık üzerine ve -ne kadar garip de olsa- erotizm üzerine bir film.
    genç kadınlara güvenilmeyeceğini bile bile devam eden hire ile, sevgilisini "her ikisine de yetecek kadar" seven alice'in hikayesi. bulursanız es geçmeyin. sırf en sondaki hızlı çekimler arasındaki ağır çekim sahne için bile izlenir ki, ne oturur o sahne insanın içine.


    (daycobudeska - 1 Mart 2015 01:32)

  • comment image

    patrice leconte’nin yönettiği 1989 yılı yapımı fransız filmi. baş rollerini michel blanc, sandrine bonnaire ve luc thuillier’in paylaştığı film, çevresi tarafından sevilmeyen içine kapanık bir adamın , gece gündüz penceresini gözetlediği genç ve güzel kadınla ilişkisinin hikayesi. hastalıklı tutkusu, aynı zamanda .mahallede yaşanan bir cinayetin baş şüphelisi olan kahramanımızı hiç ummadığı bir sona sürükleyecektir.


    (trumpets - 13 Şubat 2017 02:16)

  • comment image

    muhteşem bir film. bu kadar az biliniyor olması gerçekten şaşırtıcı. şimdi spoiler.

    ****

    bence filmin en önemli repliklerinden birisi küçük orospu alice'in orospu çocuğu nişanlısı ile öpüştükten sonra söylediği repklik: "beni öperken gerçek bir erkek oluyorsun. buna bayılıyorum." ilerleyen bölümlerde kendisini dikizleyen yüce mösyö hire'ye işveyle dolarak yaklaşması sonucunda bu repliğin önemini kavrıyoruz: alice, nişanlısı olacak piçi belli anlarda gerçek bir erkek olarak görürken, bütününde, herifin, aradığı beyaz atlı prens olmadığının farkında. nişanlısının katil olmasının bilgisi, gelecek için tekin bir adam olmadığı düşüncesi ve her kadının güvenli bir liman özlemini karşılayamaması, alice'i yüce mösyö hire'ye itiyor; çünkü canım mösyö hire, duruşuyla, her hareketi ve tavrıyla tam bir centilmen aslında ve güvenli liman hissini karşısındaki kadına verebilen bir adam gibi adam. alice'in taşralı bir kahpe olmasından kaynaklanan macera olsun da çamurdan olsun anlayışı da mösyö hire ile alice arasındaki ilişkinin derinleşmeye başlamasının bir başka nedeni.

    peki mösyö hire ve iki puşt arasında gelişen olaylar bize neyi söylüyor? bütünüyle karakterli bir erkeğin bu dünyada acı çekmeden yaşayamadığını, çünkü anlamazlar. karakterli bir aşık nedir sorusunun cevabını buluyoruz mösyö hire'de. işlemediği bir cinayet yüzünden suçlanmasının onur zedeleyen yapısını, sevdiği kadın için göğüslemeyi biliyor mösyö hire. o kadar ince bir adam ki, sevdiği kadın nişanlısı ile pompaya başladığında dikizlemekten falan vazgeçiyor, saygıdan. sonuç itibariyle neredeyse hiçbir kadının bilmediği ve üzerine düşünmediği ama her akıllı ve karakterli erkeğin uyguladığı, eş seçimi öncesinde uygulanan testi uyguluyor mösyö hire, alice'e. tutkuyla seven her karakterli erkek, karşısındaki kadının kendi sevgisine nail olup olmadığını düşünüp durur. bunun için aslında çaktırmasa da her hareketini gözlemler kadının. sonunda, her şeyi bırakıp sizinle geliyor mu gelmiyor mu temalı bölüm canavarıyla kadını baş başa bırakırsınız. ve aklında herhangi bir başka erkek olup olmadığını, kadının gelip gelmediğine bakarak anlarsınız. kadın gara gelmediğinde, "yarrağı yedin canım mösyö hire" dedim bu yüzden. filmin başarısı, bu şaşmayacak gerçekliğe sadık kalmasında gizli. netekim eve geldiğinde karının mösyö hire'yi onursuzca ve alçakça satışını izlemeye başlıyoruz; tam da bir kadından beklenen merhametsizlikle.

    kadınına duyduğu tutku için parfümeri dükkanında alice'in sürdüğü parfümü arayan, bulan ve yalnızca onu koklayarak aşkını tazeleyen yüce mösyö hire'nin, aşkına söylediği son sözler ise dünya üzerindeki en dokunaklı sözler olmaya aday: "aptal olduğumu düşünebilirsin, alice. fakat hiç öfke duymuyorum. tek duyduğum, ölümcül bir keder. ama önemli değil. bana en büyük mutluluğu yaşattın."

    bu sözler bize şunu anlatıyor: sonuçta ne yaparsak yapalım bir insana inanmak isteriz. inanırız ve genelde babayı alırız. en aptalları, en karaktersizleri, karşılarındaki kişiyi suçlarlar böyle durumlarda. her yerde okuyoruz: çok sevdim de kahbe çıktı, ona her şeyimi verdim de adam değilmiş geç anladım bok püsür. bu hayatı gerçekten anlamış ve insanlarla ilgili en özdeki, derindeki bilgiye hasıl olmuş kişiler ise babayı aldıklarında bir öfke duymazlar karşı tarafa. ona inanmanın bedelini ödemeye hazır olmaları gerektiğini bildikleri için, günü geldiğinde o bedeli ödemesini de bilirler. gerçek bir aşk da ancak ve ancak böyle yaşanır zaten. alice'in yaptığı iğrenç kahpelikten sonra, mösyö hire'nin yaşamasına gerek kalmamıştı zaten. altı kırkbeş yayınlarının brautigan kitaplarının bazılarında belirttiği gibi: boşlukta çiçek yetiştirenlerden birisidir mösyö hire de. koçum benim.

    ****


    (bira icelim - 11 Mayıs 2017 00:36)

  • comment image

    --- spoiler ---

    sonu o kadar göstere göstere geliyor ki, ortalarına doğru kapattım "bu kadar mutsuz sonlu bir şey izlemek istemiyorum" diyerek. daha sonra merakıma dayanamayıp devam ettim ve daha mutsuz bir son mümkünmüş.

    hikayeyi bu sona sürükleyen şey hire'nin körlüğü; genç kadınlara karşı dikkatli olması gerektiğini bilen bu adam, sürekli izlediği kadının emile'e nasıl aşık olduğunu göremiyor. kadının kendisiyle geleceğine o kadar emin ki, müfettişe emile'in suçlu olduğuna dair kanıtı da önceden yolluyor. bunu kendini sağlama almak için yapmadığı da ortada, yoksa alice onu suçladığında "çantayı alice koymuş" diyebilirdi, ya da en kötü susup teslim olurdu, kanıt ortaya çıkardı zaten. bunun yerine kahramanımızın tercihi çatılardan koşup kaçmak; kederliyim diyip intihar etse yine anlaşılabilir. fakat adam o kısa boyu ve evden çıkmayan haliyle gidip çatılardan zıplamaya karar veriyor, sonunda da haliyle düşüp ölüyor.

    hire düşerken alice'in yüzünü görüyoruz; bakışları üzgün, ama olan şeyden pek de pişman değil. fakat yaptığı şeyden dolayı gurur da duymuyor (gone girl aklıma geliyor burada). diğerleri gibi paniklemiyor da, olması gereken, beklenen oldu.

    ---
    spoiler ---


    (rouxburg - 29 Mayıs 2017 08:28)

Yorum Kaynak Link : monsieur hire