On na ma dak lin na (~ Anna Magdalena) ' Filminin Konusu : On na ma dak lin na is a movie starring Takeshi Kaneshiro, Aaron Kwok, and Kelly Chen. Two young men fall for the woman staying upstairs when she practises J.S. Bach's "Notebook for Anna Magdalena".
Yan zhi kou(1987)(7,5-1785)
Tian ya hai jiao(1996)(7,4-351)
Ga yau hei si(1992)(7,3-1560)
Se diu ying hung: Dung sing sai jau(1993)(7,2-1785)
Fong Sai Yuk(1993)(7,2-6767)
Sam dung(1999)(7,1-556)
Ru guo · Ai(2005)(6,9-2186)
Fung wan: Hung ba tin ha(1998)(6,5-3476)
Fan yi cho(2000)(6,2-409)
[...]anlatarak bitiriyorum hayatımı bilmiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat bir çiçek çizdim bu akşam avcuma ismini herşey koydum*[...][...]beni anneme götürsün bindiğim bütün taksiler.*[...][...]seni sevince pazara çıktım sevinçten enginar aldım “süper enginarlar” diye bağıran adamdan oturup ağladım sonra, şaşırdın. bu “süper” oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı. canımın acısıydın.*[...](bkz: şimdiden bir hatırasın)(bkz: calikusu nun z raporu)
(tirtillarkelebekolur - 13 Haziran 2007 02:48)
uluslararası şiir festivali'ne aşağıdaki tarihlerde katılacak olan şair:12 mayıs 2010 emirgan beyaz köşk saat 14.0013 mayıs 2010 yerebatan sarnıcı saat 20.00 ayrıntılı bilgi için:http://www.istanbulsiirfestivali.org/tr/index.aspedit: özgeçmişi sansürlendiği için kendisi festivalden çekilmiştir. aşağıdaki metin kendi kaleminden:"uluslararası şiir festivali 2010 özgeçmiş sansürü festival broşürü için benden özgeçmiş istendiğinde, göndermiş olduğum özgeçmiş metninin son cümlesi “şu sıralar cadılık, büyü çeşitleri gibi konularla ilgileniyor ve bir “efsun kitabı” düşlüyor.”şeklindeydi. tanıtım broşürünü gördüğümde tarafımca yaz...ılan özgeçmişimden, benden izin almadan bu cümlenin çıkarıldığını farkettim. editöre bunun sebebini mail yollayarak sordum, herhangi bir cevap alamadım. bu cümleyi her kim özgeçmişimden hangi sebeple çıkarmış olursa olsun, şunu bilmesini istiyorum. ben cadıları sevmeyenleri sevmiyorum. cadılardan korkanlardan da korkmuyorum. özgeçmişime uygulanan bu sansürü şiirime uygulanmış kabul ediyorum. cadı avcıları her çağda olmuştur. bugün de vardır. ve maalesef artmaktadır. bir şiir festivali kitapçığında dahi cadılığa tahammülü olmayanlara bildirmek isterim. yazmaya çalıştığım kitap bir “efsun kitabı” olacak, cadı avcılarına yönelik büyü girişimlerim sürecek. benden bir hanımefendi olmamı bekleyenler ve hanım hanımcık bir özgeçmiş yazmamı dileyenler özgeçmişimi (hangi sebeple olursa olsun) kesip biçenler biliyorum ki bazı haddini bilmez beyefendilerdir. onlar muhtemelen şiiri ılık bahar yağmurları ile karşılaştırıp, bir tür oyun hamuru gibi istedikleri gibi yoğurabileceklerini zannedenlerdir. bu beyefendilerin bilmesini istediğim bir husus vardır. şiir onların zannettiğinden çok daha sert ve çetin bir şeydir. şiir onların caiz bulmadığı pek çok şeyi barındırır. şiirin tahammül edemediği onların tahammülsüzlüğü ve sansürüdür. denilebilir ki “ne olmuş canım bir cümleyi çıkardılarsa, sen de aklı başında bir özgeçmiş yazsaydın.’’ böyle söyleyenler şair değildir ve hiç olmayacaklardır. hiç olmamışlardır. aklım başımda olsaydı şiir yazmazdım. aklım başımda olsaydı her devirde nasıl beceriyorsam muhalif olmanın bir yolunu bulmazdım. aklı başında olanlar, aklı başında olmayan bir cadının özgeçmişini istedikleri gibi kesip biçebileceklerini sanmışlar ve bir cümleyi çıkarmışlardır. çıkardıkları cümle kendilerince muhtemelen caiz bulunmamış olabilir, belki bir şiir festivalinin “saygınlığına ve ağırlığına” yakıştırılmamış olabilir ki şiir hiç de onların istediği bir ağırlığı taşımayacak ve onların istediği biçimde saygın olmayacaktır. şiir, gerçek şiir okurlarının ve gerçek şairlerin anlayabileceği başka tür bir ağırlık ve saygınlığı yaşatmıştır. o halde sormak gerekir, bir şiir festivalinin açılış davetiyesine, resmi (formal) kılık kıyafetle teşrif buyrulmasını isteyenler de aynı “saygın” kişiler midir? bu kılık kıyafet yönetmeliği beni fena halde daraltıyor ve devlet memurları festivali ruhumu sıkıyor. özgeçmişimin makaslandığı festival kitapçığını gördüğümde incindim. önemsememeye çalıştım. neticede ben bir cadı olarak türlü ağır üzüntüleri şiir denen büyü ile başımdan savmıştım. aldırmamaya karar vermiştim. sonra gece yarısı üstüme büyük siyah bir pelerinin atıldığını gördüm rüyamda, uyandım. birden bire bu sansür beni çok sinirlendirdi. şöyle ki özgeçmişimden avukat olduğuma dair bölüm çıkarılsa hiç kızmazdım da, cadı olduğumu söyleyen kısım çıkarılınca art niyetli buldum. üstelik özgeçmişten ismi füsun olan bir kızımın olduğuna dair bir bölüm de çıkarılmıştı. demek insanın kızının isminin füsun olması da caiz değildi. bazılarının söylediği gibi hakikaten “ülkemiz normalleşiyor” ve başta şairleri normalleştirmek en mantıklısı, şairlerin özgeçmişlerinden caiz olmayan, örf adet ve din diyanete mugayir bölümlerin çıkarılması ve açılışta resmi kıyafet talepleri hep bu normalleşmenin belirtileri. öyle ki yakında bir cadı avı da başlayabilir, önce kendini cadı ilan edenler avlanır ve sonra bazıları cadı ilan edilerek avlanır. belki füruğ bizde de yasaklanır. belki bazı cümleleri özgeçmişimden çıkaranlar böyle bir tepki ile karşılaşacaklarını da öngörmemişlerdir. aman şimdi tepki çekmeyelim demişlerdir, festivalimizin “saygınlığı ve ağırlığına” cadı ve büyü gölgesi düşmesin demişlerdir. nasıl olsa bir cümle o kadar da önemli değil demişlerdir. işte o çıkarılan bir cümle bizi daha da cadılaştıran cümledir. festivalde şiir okumayacağım. ve bir cadı olarak beni fazlaca sinirlendirdiğinizi belirtmekle yetineceğim. eğer bana dense idi ki, özgeçmişinizden cadılıkla ilgili bölümü çıkaracağız izniniz var mı? hayır derdim. izin vermiyorum. maalesef bu da yapılmadı. bu “ağır ve saygın” festivali ve özgeçmişimi makaslayan beyefendileri ayıplıyorum. sizin festivaliniz varsa bizim de büyülerimiz ve kedilerimiz var. en muzır neşriyat duygularımla. hoşça kalın. didem madak
(aptallarin pin kodu - 11 Mayıs 2010 16:33)
ruhunun dallarından ah'lar dökülen şair. bi tanesi şöyledir mesela:mutfağa gidip domates çorbası pişirdimçoktandır öksüz olan mutfaktabuğulandı ve ağladı camlargözyaşlarını kuruladım perdenin ucuylaçoktandır öksüz olan dünyaya baktımallah babasıyla baş başa kalmış insanlarapoşetin tamamını beş bardak suya boşaltıncasanki biraz rahatladımkazanlar dolusu çorba kaynatsam sankiartık kimse mutsuz olmayacaktıah dedim sonraah!bir şairin kadın olduğunu belli ederek şiir yazmasından daha tatlı ne olabilir. annesinin terliklerde bıraktığı boşluğu okşayan bir şairse hele. nefis.
(kordelya - 28 Şubat 2011 19:53)
"anlatarak bitiriyorum hayatımı bilmiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat bir çiçek çizdim bu akşam avcuma ismini her şey koydum" diyerek gitti dünyadan. beynim ve kalbim zonkluyor.
(sinemsal - 24 Temmuz 2011 00:49)
çalıkuşu'nun z raporu sunmuştur son olarak hayata."hayatıma bir ölüm yazacağımbir ölüm, pek de inandırıcı olmayan"
(visibilia ex invisibilibus - 24 Temmuz 2011 01:08)
''sevdiğim bütün kadın şairlererkenden gidiyorlarsanki bir şeyler dercesineima edercesinebelki de acılarım bitsin diyebilmedenarkalarında bir acı yığını bırakarakgözüm kaldısüpürgen öksüz dizeler sensizen güzel şiirinannesiz.''
(sivil palyaco - 26 Temmuz 2011 15:25)
'ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi, tırnaklarıyla düzeltemiyor insan' der bir şiirinde
(benim dengemi bozmayiniz - 25 Haziran 2012 00:11)
"ben sevinince;annem gibirengarenk receller dizerimkalbimin raflarina."ah hayir, bu kadar guzel olmamaliydi.
(dis perisi - 26 Kasım 2014 22:30)
derler ki ;"birine altı çizili kitaplarınızı vermek/yaralarınızı emanet etmektir bir bakıma." ne güzel demiş. beni tanıyanlar bilir bu kadına tutkumu. bilmeyenler sizde öğrenmiş oldunuz, tanıştığımıza memnun oldum. gün içinde insan mırıldanır mı kendi kendine dizeleri. mırıldanıyormuş. kitap alışverişi yaptığım bir dostum var haftada bir o verir ben veririm acılar hayaller kitaplardan taşır. altı çizili kendimi bulduğum satırları uzatırken bir bakıma içini açıyorsun, sonra onun okuyup altını çizilmiş halde verdiği kitaplar gelir elime tek bir merakla bakıyorum, kesişim kümesinde neler var diye kesişimde bazen bir şey çıkmasa da iyi bir birleşim kümemiz var bence. neyse bu hafta ona didem madak kitabını verdim nedense buraya kesişim kümemizin dizelerini yazmak istedim. neden bilmem içimi dökmek istedim, kimsenin okumayacağını bilerek ama kendime not kalsın istedim. "raylar uzanırdı içimde kilometrelercebir kara yılan gibi,bilemezdim menzil neresi?""kalbimi kalın kitabının arasında kuruttum onu orada beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.""yapıştırsam da parçalarını hayatımınsu sızdırıyordu çatlaklarından.""neden hep aynı yerdeyiz,hayattan söz edilirdi,zor denirdi,ve ardından susulurdu mutlaka.""bir gecekonduda oturuyor kalbim oysayağmur yağdıkçabir gecekondunun damı gibi içine doğru ağlıyor""ben sevgilisi çile olan bir gelindim pollyannagel derdim gel, kim olursan ol yine gel...çiçekli bir düğün davetiyesi gibi otururdum balkonda""bıçağın ucuyla kazımak aşkı fazla kızardığında. söyleyin ateşe, ruhunu üflemesin benden gayrısına.""ya siz,nasıl bilirdiniz çocukluğunuzu ey cemaat?nasıldıöldürdüğünüz birinin cenaze namazını kılmak?""bir zamanlar kendimi bulunmaz hint kumaşı sanmıştım. kaç metredir benim yokluğum? benden daha çok var sanmıştım. benim yokluğumdan dünyaya bir elbise çıkar sanmıştım. dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan sonunda ben de alıştım. ah...dedim sonra, ah!""acıdan sızlarken burnumuzun direğimorarmış çarşaflarımızı bayrak diye asardıkdokunsalar dağılırdı iyi pişmiş kurabiyeler gibi kalbimizkıtırdı ve çıtırdı""beklemek üzerine felsefe kitabıydıkher şeyi bekliyoruz diyordukhayattan ne beklediğimizi soranlar""sanırım lekelerin ülkesine gelin gidecektimzamanın başı bacaklarımın arasından çıkmıştı""bol rüzgarlı bir balkonum olacaktı, dalgalanacaktım""kardeşim sevgilime mektup yazdıbir yıldız gibi kayıp gitmesinden korkuyorum diyeyıldızımın sivri uçlarını törpülüyordum ben o sırakullanılmayan tabut kapaklarıyla.""gece açılıp gündüz kapanan bir parantezdimsözler vardı içimde işe yaramayansözlerle konuştum karanlıkla...önce söz yoktu kalbimin en doğusundasözler...bir yağlı urgandı acıyı boğmaya yarayan""yarısı yenmiş aklımın,kalan yarısı çileden çıkmışhabire tekkeye odun taşıyorduölür şimdi diyerek. ölür zannederek""bıçağın ucundaydı insanların hafızası ‘insan unutandır ve insan unutulmaya mahkum olandır.’ tanrı şöyle derdi o zaman: ah! ""bazen ah diyorum durmadan,şimdi ben ahlatın başında,otuz iki yaşımda.ahlar ağacı gibi.rengarenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma""sözleri tekrarlayarak yok eden çocuk gibiyim.acı çekmeyi öğrendiğimde ismimi de öğrendim.""sözlerin arasındaki boşlukta acı çekmemeyi öğrendim""bir gün gelecek hiç ağlamayacaksınyüzün çatlayacak susuzluktan, şeytanın çatlamayacakbilecek ve söylemeyeceksin""belki buluşurduk, telli duvaklı bir şiirde buluşurduk.""insan çıtır ekmeği ısırdığında,kırıklar dolar kucağına,işte orası umudun tarlasıdır.ve orada başaklar ağırlaştığında,sayısız ah dökülür toprağa.""kalbimin doğusu,her resme güneş çizen bir çocuktu.gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımdakavruk ve çatlaktı dudaklarımın topraklarıölümün ötesinde bir köy vardıorda, uzakta, kalbimin en doğusundaşimdi bana yalnızcadertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı""yarın karlar erirseyüzüm geçit verirse gülümserim birilerine""uzaklara gittimuzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersinuzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!""yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.ülkem olmayan ülkemikayboluşumu aradım.""bal gibi acının ikametgah senedini verebilirdi banaelemin nüfus suretini pekala mühürletebilirdim.elemin kimliğine emelin resmini yapıştırabilirdik.geriye artık içimden kaçmak kalırdı sahte pasaportla.""öldüğünü kimseye söylemedimoysa inanmıştık aşkın bedelsiz kamulaştırdığı hayatımızaevimizin ortasından geçen baharat yoluna,tarçın koklar, salep olurduk""neden her aşk bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka. ""sıkıntılardan bir ev kurdum yıllar sonra. güzel günlerimiz oldu. ne parantez açmak isterdim ne bir virgül koymak. onlara ne söylemeliyim. bir şey söylemem gerekir mi? insanlar aradığında gelmezler, aramadığında keşke beni çağırsaydın derler.""kınızın manayı fazla yoruyorsizin bu kızınız var ya kendini yangın kovası sanıyorsiz orda uyuyun hala" *"geçmişim acıyor şimdi, yalnız benim değilbenim ülkemin geçmişi de acıyor mesela.bilirdim oysa ilk badem ağaçları çiçek açar baharda.bilirdim çiçek satan çingene kızlarınıonlar bütün şimdileri, bütün zamanlarabir gül parasına satardı.oğlan kıza bir gül alsabilirdim odur en kırmızı zaman.adına aşk diyorlardıkalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.""vasiyetimdir:dalgınlığınıza gelmek istiyorumve kaybolmak o dalgınlıkta.""bir göl vardı evimizin karşısında,mavi gözleri olan,kara yağız bir şehirde yaşamışım meğer yıllarca.""ah benim nergis kokulu cehaletim...ruj lekeleri bıraktın bardaklardaanlatmak isterdin kendini durmadanbir bardağa bile olsa.ne diyecektin, ne söyleyecektinşairlerin şahı olsan,bir ah’dan başka.ah benim nergis kokulu cehaletimbana yıllarca, bunca sözü boşa söylettin.ah!""limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!""saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.aşk diyorsunuz yaben istemenin allahını bilirim bayım!""beni anla. geçti ömrüm iklimden iklime yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasında yorgunum, kahvem çamur gibi batmaya da razıyım, artık beni anla yeter ki sen beni""kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.aşk diyorsunuz ya,işte orda durun bayımıslak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldımkendimin ucundaöyle ıslak,öyle kötü kokan,yırtık ve perişan.""bilirim kim dokunsa şiireeline bir kıymık saplanacak.""hayatım bir mutsuzluk inşaatıydı pollyannaçimento, demir. çamur..duvarlarımı şiir ve türkü söyleyerek sıvardım.en üst kattan düşerdim her günesmer bir işçi gibi dilini bilmediğim bir dünyayahayatım bir mutluluk inşaatıydı pollyannasana ve mutluluğa yazılmış mektuplarımacevap beklediğim zamanlarda. ""sonu uçmak olan çığlığa. kime ne anlatarak bitirsem hayatımı? ölümüme de bir şiir yamar nasıl olsa birileri artık. ""kardeşim, biriciğimbazı yaralar yararlıdır buna inan,bazı yaraların ortasında küçücük bir el,sanki geçmişine çiçek uzatır,bazı yaralardan sızan kanla,tüm geleceğin yıkanır.bazı yaralar...sayıyorum,sayıyorumhiç bitmiyor güllersensiz hiç bitmiyor zaman.belki saymayı mutsuzlar bulmuştur.mutsuzlar hep sayar.bizler mihsabıyız hayatın,tam on gün oldu,gamzelerinden su içmiyor kuşlar.kardeşim,biriciğimhadi çık o karanlık odadan.""hayata söyleyin bundan sonra gitsin anlamını masallarda arasın "
(janazirav - 18 Ocak 2015 00:31)
didem madak kızı füsun'a demiş ki ;''“canım kızım, cehaletimden şair oldum. annesizlikten. sen sakın şair olma!” hic tanimamisim bu zamana dek, haberim olmamis. belki de ayni yerlerden gecmisiz bilmeden, bugun aglatti beni bu sozleriyle, guzel siirleriyle. oturup her seyi unutup bu guzel anneden mahrum buyuyen fusun'a agladim.
(macbeth36 - 26 Mayıs 2015 18:58)
Yorum Kaynak Link : didem madak