• "asist istatistiğinin 90'lı yıllardan itibaren tutulmaya başlandığını bilmeyenler tarafından 18 asist yapmakla suçlanan gelmiş geçmiş en büyük futbolcu.not: ronaldinhospor"
  • "adamın dini var lan dini, kilisesi var. allah diye bu adama tapan var. efsane değilmişmiş...maradona'dan daha efsanevi diye saydığınız adamlara bunu söylesen götleriyle gülerler. evet götleriyle."




Facebook Yorumları
  • comment image

    futbolun en iyisi diego armando maradona'dır. basketbolun en iyisi michael jordan'dır. tenisin en iyisi bjorn borg'tur. en iyi buz patencisi katerina witt'dir. en iyi boksör muhammad ali'dir. en iyi asisti magic johnson yapar. en güzel çengel atışı kareem abdul jabbar, en güzel frikiği michel platini atar. sırıkla en güzel sergei bubka atlardı. en iyi golf oyuncusu tiger woods'tur. en iyi f1 yarışçısı michael schumacher, en iyi motorsiklet yarışçısı valentino rossi'dir. en iyi bisikletçi lance armstrong'tur. bruce lee de istese herkesi döverdi. aksini iddia edenlerle saatlerce tartışırım. hiçbir yere de ulaşamayız.

    yıllar sonra gelen edit: lance armstrong beni fena yanılttı. hangimizi yanıltmadı ki?


    (powerbroker - 17 Haziran 2010 15:35)

  • comment image

    seksenlerde çocuk olmanın en güzel taraflarından biri; diego armando maradona ile futbolu sevmektir. şans işte, çocuksunuz ve kahramanınız tüm zamanların en iyi oyuncusu.

    maradona'nın biz türkler için özel bir önemi olduğuna inanırım. o ingiltere maçı sadece falkland savaşının hesabını kapatmıyordu. tanrının eliyle ve dünya kupaları tarihinin en güzel golüyle bir ulusun kafasını aşağıdan yukarıya kaldırıyordu. o sırada bizi ne kadar sevindirdiğini bilmiyordu.

    çocukken kahramanlarınız futbolcular oluyor. yenilmez adamlar. zamanla gerçekleri öğreniyoruz ya çok içi acıtan bir durum o. mesela inek şaban'ın aslında kemal sunal diye biri olduğunu öğrenmem şoke olmama sebep olmuştu ne yani inek şaban gerçekte yok muydu? sonra futbolcuların belirli bir yaşta futbolu bıraktıklarını öğrendim ve bütün sevdiğim futbolcuların yaşlarını hesaplamaya başladım. çok üzülüyordum sevdiğim futbolcuların bir zaman sonra artık oynamayacak olmalarına... en iyi futbolcuların bizim futbolcular olduğuna yürekten inanıyordum. ilyas tüfekçi, erdal keser, takımımızda görmek istediğim rıdvan dilmen, rambo lakaplı yusuf altıntaş... 86 dünya kupası elemelerinde ingiltere ile oynuyoruz ve ben ne bizim takımı çok iyi sanıyorum hepsi benim kahramanım, topa vururken adlarını zikrediyorum. maç başlıyor ve çocukluk kahramanlarım kayboluyor... sekiz gol yiyoruz ve ben her seferinde bütün o çocuk halimle o gollerin acısını içimde hissediyorum. gavur bebeler noel babanın olmadığını anlayınca ya da babaları başka babalardan dayak yiyince kendine geliyor ya o hesap... kardeşim daha küçük olduğu için babamın kova yaşar diye söylenmesini kaşar olarak algılıyor ve bizim kaleciyi kaşar olarak algılıyor. hepsini anladım da ben evde top oynarken ( alt yapı sorununa gel, ajax servisle çocukları evinden alıyor ben koridorda top sürüyorum ) kimin adını söyleyeceğim. bizimkilerin aslında iyi olmadığına uyandım üstelik kızgınım da e bizimkileri yenenleri dilime dolamak istemiyorum serde delikanlılık var. öyle çaresiz kaldım...

    sonra o ingiltere dünya kupasına gitti. bak bu arada sana tespit yapıyım sevgili okur; bizim kuşak ya da o maçlara şahit olanlar arasında bugün dahi ingiltere milli takımını tutan adam bulamazsın. kulüp takımlarını tutarız, futbolcularını severiz ama iş milli takım olunca o günlerin acısı çıkar gelir ve intikamımızı alan adamı severiz...

    devam edelim. ingiltere dünya kupasına gitti ya birisi vursun devirsin istiyorum. bize 8 atarken hayallerimiz yıktılar ya kanımız yerde kalmasın istiyorum... artık birinin adını haykırarak top sürmek istiyorum... sonra o geliyor... futbolun tanrısı olduğu için o'nun eli tanrının eli sayılır ya hah tam da o elle, elleriyle yani tanrının eliyle bir gol atıyor. sonra bacak arası beş gol sayılırdı ya, bütün ingilizleri geçerek sekizlik bir gol atıyor... havalardayız... yalnızca ülkesini değil bizi de mutlu ediyor. bizim kahramanlarımızı yıkanları perişan ediyor... ertesi gün sokaktayız ve herkes top sürerken tek bir isim söylüyor; maradona maradona maradona... atağın sonucuna göre sıçtı dona ya da maradona maradona... bana yeniden şarkılar söyleten kadın hesabı bize yeniden kendimizi sunmamızı sağlayan adam... sonra ingiltere bir sekiz daha salladı ama acıtmadı o kadar. hem biraz daha büyüdük hem de maradona'dan arkalanıyorduk. bunlar bize sekiz atıyor ama maradona'ya gelince fıss..

    şimdi, çok zaman sonra, saha kenarında maradona'yı görünce yüzümüze bir gülümseme yerleşiyor. rocky, rambo, tsubasa görmüş gibi oluyoruz... topa koşması, gol sevinci, dert anlatması... dudaklarımıza bir tek dileğim var mutlu ol yeter benzeri bir nakarat yerleşiyor, o'nu mutlu görmek istiyoruz... arjantin gol atsın, kupa kazansın, maradona mutlu olsun. o bizi çok mutlu etti, o da olsun. bağıralım beraber; argentina argentina...


    (rewlofweno - 23 Haziran 2010 00:14)

  • comment image

    güneyin mesihi..

    bu yazıya sanırım 17 kere başlayıp etkileyici bir giriş yapamadım. o yüzden bildiğim ve dandik şekilde başlayacağım artık..

    insanlar 4'e ayrılıyor benim zihnimde.. ezenler, ezilenler, ezmeyi isteyenler, ezmemek isteyenler. dünya da buna göre şekillenmiş, misal fidel castro zamanında küreselleşmeyi özetlerken şöyle demişti "küreselleşme, kuzey yarım kürenin güneyi ezmesidir".. dünyayı bu eksen üzerinde ele alırsak, ben hiç bir zaman kuzeyi ve temsil ettiği şeyleri benimsemedim diyebilirim. ama işte o kültürde, en azından "o kültürde olmak isteyen bir toplumda" doğduk biz.. nihayetinde tüm türkiye "ezmeyi isteyen ama ezilen insanlarla" dolu bir toplum. (ki bana göre bu ciddi anlamda dandik bir duruş.. 80den önce böyle miydi bilmiyorum ama, ilk fırsatta ezmeye hevesli ezikler toplumuyuz)

    kuzey, kendi yarattığı metalar üzerinde hırs yapan insanlar topluluğu zira. başarının parasal anlamının olduğu bir toplumda yaşamak, o topluma hizmet etmek, onun eğlenceleri içinde bulunmak üzüyor beni.

    lafı daha fazla dolandırmadan söyleyeyim, havelange'in ve onun selefi (halefi de olabilir bu iki kelimeye hakim değilim. ondan sonra gelen insan demek istiyorum) blatter'in oluşturduğu futbol kuzeyin eğlencesidir. ötesi değil. havelange 70lerin ortasında fifa'nın yönetimine geldiğinde bir kriz ve sonrasinda "bir adam" (sonra bahsedilecektir kendisinden) aklındakileri ortaya dökmesine engel olsa da blatter futbol'un ensesine son darbeyi indirecek, futbol tüm güzelliğini başarıya odaklı bir çirkinliğe bırakacaktı.

    işte dünya kupalarını hep hevesle karşılayıp, grup maçlarıyla beraber hevesim gidiyorsa, bu üst düzey futbolun dandikliğindendir her şey.

    bakın işte sıkıntı bu. daha giremedim bile ana mevzuya. "özet geç lan" diyenler için gelsin: maradona, kuzey'in sunduğu tüm dandikliğe, yaptıklarıyla, yaşadıkları ile nanik çeken bir ilahtır. özellikle güneyli olduğunu, ezilen olduğunu söyleyip de aslında kuzey'e hizmet eden barcelona gibi, brezilya gibi odaklara yaptığı ultra hareketler ile tüm güneyin yüzünü güldüren bir adamdır.

    boca'dan barcelonaya 5 milyon'a transfer olduğunda orada yapamayacağı en başta belliydi. dedim ya maradona güneyliydi ve kuzeyde yapamıyordu. o da yıllarca şampiyonluk görmemiş, hele ki avrupa şampiyonluğunu hayal bile etmemiş bir takıma gitti. napoliyi avrupanın zirvesine çıkardıkça huysuzlanıyordu. bir takımı kuzeydeki en yüksek noktaya taşıdığında maradona kokaine bulanıyordu, o sevdiği aşık olduğu napoliyi değiştirmiş, başka bir klasmana sokmuştu ama maradona değişmeyecekti.

    arjantine hizmeti de aynıydı diego'nun.. kupaları alırken mavi beyazlı formayla, futbolun sihirini alıp götüren (mesela göğüs reklamlarının mucidi) ingiltereye efsanevi iki gol atıyordu. ama işte kuzey son derece "nietzche" vari bir tınıyla kendisiyle haşır neşir olanları kendisine benzetiyordu.. arjantin de değişirken, maradona aynı kalıyor, o araftaki durum bize uyuşturucu muhabbetleri ile geri geliyordu..

    futboldan koptu maradona, kilo aldı, ölüyordu neredeyse.. ama doktorlardan önce kendisi farketti, ona elektro şok değil top vermek gerekiyordu..

    maradona şimdi çeyrek finalde. tüm kuzeye ait olmak istemeyenlerin mesihi, kuzeyin tüm dalgamotorları ile dalga geçen bir yetenek bugun yine onların zirvesine bayrak dikmek için sahaya çıkacak.. kalbimiz seninle maradona, ve unutma eğer senin gibi oynasaydık, senin gibi yaşardık, eğer maradona olsaydık biz de senin gibi güney afrikaya futbolu bizden çalan en büyük hırsıza, fifa'ya kafa tutmaya giderdik..


    (azuth - 3 Temmuz 2010 13:26)

  • comment image

    az önce ntvspor'da dünya'nın en iyi 50 futbolcusu diye bir belgesele denk geldim. pek de yakın zaman önce çekilmemiş gibi görünen belgeselde çok ciddi bir yüz ifadesiyle şöyle dedi:

    "pele'yi pek izleyemedim, belki benden daha iyi olabilir. ama annem benim daha iyi olduğumu söylüyor."


    (the mighty arms of atlas - 13 Temmuz 2010 03:20)

  • comment image

    gelmiş geçmiş en büyük futbolcudur. bu kadar basit.

    kendi başına dünya kupası kazanmıştır. kendi başına ortalamanın da altı bir güney italya takımını şampiyon yapmıştır.

    siz bırakın youtube'da maradona'nın attığı golleri filan. gol atmadığı, ama futbol oynadığı görüntüleri bir izleyin.

    bugün robben soytarısına filan yıldız diyen mallar anlamaz. maradona'nın peşine takılan bir değil, iki kasap stoperi nasıl çimlerde paspas ettiğini görmeyen anlamaz. maradona tekme de yese daha bir hırsla oynardı. ellerini platoon filminin posterindeki gibi havalara dikip arkadan vietkong mermisi yemiş gibi atmazdı kendini yere. adama basarlardı tekmeyi, adam yere daha bir sağlam basardı. ayakta kalması imkansızlaşınca ancak düşerdi. o düştüğünde top zaten ya ceza sahası içine taşınmıştı, ya da tehlikeli bir yere gelmişti bile.

    şu videoyu bir izleyin

    ben pele'yi pek tutmam mesela. pele futbolun sanat gibi oynandığı senelerde kraldı. hani derler ya, bugün oynasa yapamaz diye... evet, işte o kategoriye pele'yi koyarım. ama maradona denince bir duracaksınız. maradona bugün de oynasa, dün de oynasa o sahayı sahiplenir, kendi futbolunu kabullendirirdi. hatta bugünün hakemlik kuralları ile maradona karşısında eksilmeyen takım kalmazdı pek.

    modern zaman kahramanları ise, yeteneklerine rağmen, birer maradona değil. ne ronaldinho, ne zidane, ne ronaldo, ne de yeni ronaldo ve messi... hepsi büyük futbolcular... ama maradona futbolcudan da öteydi.

    arjantin'i dünya şampiyonu yaparken aslında ingiltere'yi mağlup ediyor ve falkland'ın öcünü alıyordu. hem de rezil edercesine.

    napoli'yi italya şampiyonu yaparken, aslında kuzeylilerin italya'dan bile saymayıp aşağıladığı, ötekileştirdiği güney italya'yı podyumun en tepesine çıkartıyor, kuzeylileri saygıya zorluyordu.

    şimdi derler ya, futbol aslında hiç bir zaman sadece futbol değildir diye... bu lafın en doğru olduğu zaman, maradona'nın zamanıdır. adam futbol topunu kullanarak itilip kakılmış halkların umudu oldu.

    kısacası, maradona futbolun tanrısıdır. eski, yeni geri kalanlara ne lakap takacaksanız takın şimdi.


    (whokares - 13 Temmuz 2014 14:20)

  • comment image

    asist istatistiğinin 90'lı yıllardan itibaren tutulmaya başlandığını bilmeyenler tarafından 18 asist yapmakla suçlanan gelmiş geçmiş en büyük futbolcu.

    not: ronaldinhospor


    (ozoara - 2 Ağustos 2017 08:13)

  • comment image

    her seyden önce 2 degil, tek dünya kupasi kazanmis efsane futbolcudur (bkz: #69909953).
    82, 86, 90 ve 94 dünya kupalarinda oynamis ve 86 yilinda sampiyon olmus takimin kadrosunda bulunmustur.
    belki gercekten de dünya üzerinde gelmis gecmis en iyi oyuncu degildir, ancak futbolu spor olarak takip eden kusaktan gelenler icin, futbola dair iyi olan, zevkli olan hemen pek cok seyi temsil eder (zayifin yaninda durmasi, napoli gibi bir takimi sampiyon yapmasi, ülkesi adina ingiltere'den bir nevi intikam almasi, maruz kaldigi onca faule ragmen kendini yere atmayip oynamaya devam etmesi vs).
    sözlükte muhtemelen futbol konusunda ahkam kesebilecek en yasli kusak da, onun efsane oldugu 86 dünya kupasini (benim izledigim en iyi dünya kupasiydi) iyi hatirlar. daha önceki kusaklari canli olarak izleme sansi olanlarin da sözlükte sayisi oldukca azdir sanirim.
    messi, ronaldo, zidane, ibrahimovic (aktif kusakta benim favorim kendisidir) iyi futbolculardir, kimse de kücümsemez zaten. aksi trollüktür. ancak günümüzde endüstriyel futbolun aldigi sekil, tüketim toplumunun genel getirileri, insanlarin bunlara maradona'ya baglandiklari kadar baglanmasini engelliyor sanirim. o sebeple maradona biraz da futbolun saf halinin son temsilcisi olmasi sebebiyle cok sevilir, en üste konur.
    benim icin izledigim ilk dünya kupasinin kahramanidir. teknik direktör olarak almanya'ya 4-0 kaybettiginde yüzünün halini görüp agladigimdir.
    kisiligine bir sürü elestiri getirilebilir, ama futbolculuguna laf eden ya yeni yetme, ya da trolldür.


    (saintalbray - 2 Ağustos 2017 08:32)

  • comment image

    86 dünya kupasını kazandıktan sonra diktatörün sarayının balkonundan "biz bu kupayı senin için kazanmadık, arjantin halkı için kazandık" diye bağırabilmesi bile yeter. ingiltere'ye aynı maç içinde biri elle diğeri yüzyılın golü seçilen neredeyse tüm sahayı geçerek ve tüm ingiltere takımını çalımlayarak attığı iki gol maradona'yı özetler. ayrıca ronaldo, messi , zlatan (ki kendisi benim favorimdir.) vs. büyük takımları elbette şampiyonluğa rahatlıkla taşır ama sonlarda olan bir takımı şampiyon yapamaz.


    (sakneyek - 2 Ağustos 2017 08:47)

  • comment image

    adamın dini var lan dini, kilisesi var. allah diye bu adama tapan var. efsane değilmişmiş...

    maradona'dan daha efsanevi diye saydığınız adamlara bunu söylesen götleriyle gülerler. evet götleriyle.


    (s1r - 19 Ağustos 2018 16:08)

Yorum Kaynak Link : diego maradona