marc caro'nun la cite des enfants perdus ve delicatessenden sonra tek başına yönetmen koltuğuna geçtiği filmdir.

(karincayiyenadam - 1 Şubat 2007 22:52)

27. uluslararası istanbul film festivali festivali kapsamında ülkemizde gösterilecek filmdir. caro abimiz ile jeunet abimizin de favorisi olan dominique pinon bu filmde de boy göstermektedir. kaçırılmaması lazım gelmektedir.

(anne bak ben erkek oldum - 14 Mart 2008 15:05)

marc caro film icin "deliler hakkinda bir delinin yaptigi film, umarim fazla delice bulmazsiniz" buyurmustur^*, kendisine hak vermemek mümkün degil.

(zicarim bole ise - 13 Nisan 2008 00:38)

--- spoiler ---

27. uluslararası istanbul film festivali kapsamında gösterilirkene filmin başında ilk olarak yine caro ve jeunet ikilisinin bunker de la dernière rafale, le filmi gösterildi ve gariptir ki biraz uzun ve iç bunaltıcı olan bu film sonucu salondan bir kaç kişi çıktı...gerçek filmi o mu zannettiler bilmiyorum ama ben de bitsin diye bekledim gerçekten içimi bunaltan bir kısa filmdi. ardından esas filmimiz başladı ve esas filmin bana ilk bakışda hatırlattığı şeyler, başroldeki adamın insanları doğa üstü güçleriyle iyileştirip daha sonra acı çekmesiyle yeşil yoldaki zenciye benzemesini, mahkumların labirent gibi bir yerde dolanmaları ve gerektiğinde uyutulabilmeleri ile cube serisini ve son olarak da genel havasıyla pi filmini hatırlattı. ultrasonik sesler, görüntüler, nanoteknoloji, uzayan sahneler derken(özellikle en sonda adam uzay boşluğunda dönerken, cidden çok uzamış o sahne) sonlara doğru biraz bitsin diye bekledim. bekledim de sevgili okurlar biterse de "iyi bitsin hacı" diye bekledim, mamafih ben de tıpkı film bitince gülen ve çevresindekileri de kendisiyle beraber gülmeye sevkeden o şuursuz adam gibi sonunu sevmedim ama en azından gülmedim. zaten filmin sonunda caro abimiz çıkar diye bekledik o da belki bu sebepten çıkmadı bilemiyorum ama sonu olmamış. filmden akıldan kalan diğer şeyler ise, filmdeki herkesin kel ve genel olarak tüysüz olması, genel olarak oyuncuların caro veya jeunetin çeşitli filmlerinde oynamış oyuncuların olması ve filmin muhteşem görselliği...bakalım biz seyirci olarak carodan yeni filmler mutlaka bekliyoruz, delirmeden çekebilirse...

--- spoiler ---

(anne bak ben erkek oldum - 13 Nisan 2008 19:59)

2008 yılı içersinde sinemada izlediğim onlarca rezil filmin belkide en rezili.

(fantomas - 7 Eylül 2008 13:43)

allahın adamı, adanalı dante.

(elseif - 7 Eylül 2008 14:02)

hakkında "çok fazla kötü film izledim ama bu kadar kötüsünü görmemiştim" şeklinde az ve öz konuşulası bulamaç.

(sosyete kizi suzan - 20 Eylül 2008 01:18)

fransiz filmi delisi bir esiniz varsa ve siz de bilimkurgu saplantili biriyseniz, ortada bir yerde bulusmak cok zor oluyor. ben fransiz filmlerinin bunalticiligi ve anlamsiz sonlari yuzunden fellik fellik kacmaya calisirken, nazli yarim de bilimkurgunun gelecek tasvirlerinden hazzetmediginden olsa gerek, izledigim filmlere orali olmaz. bundandir ki, kari-koca birlikte pek film izleyemeyiz.

dante'nin fragmanlarini izleyip konusu hakkinda az fikir sahibi olduktan sonra, kizil prensesim ile sonunda yan yana mutlu mesut film izleyebilecegim dusuncesi sardi benligimi. bir fransiz bilimkurgusu belki de cok seyi degistirebilirdi hem benim, hem de onun icin. o bilimkurguya daha sicak bakar, ben de fransiz anlamsizligini biraz anlama sansina kavusurdum. kimbilir?

hic uzatmayacagim: izledik.

o kadar iste izledik. birlikte dante 01'i izledik. hepsi bu kadar... anlatacak, uzerine konusacak birsey yok. sonunu anlamaya da calismadim, degmezdi.

simdi dagilabilirsiniz...

edit:
aklima simdi geldi. film bittikten sonra yavru ceylanim bana dönüp; "guzel film, bir kez daha izlemek lazim" dediginde, ben kaybettigim cakmagimi aramakla mesguldum. buyuk bir umursamazlikla kendisini duymamazliktan geldim...

(anafor - 4 Ekim 2008 00:54)

ha serial experiments laini izlemişsiniz ha bu filmi izlemişsiniz hiç bir şey farketmiyor. öyle bir film ki bu, film bittikten sonra en az evet en az bir saat ekrana bakıyorsunuz yaradanım, adına kurban olduğum ben ne izledim diye. hele hele o filmin sonu yok mu off off. neyse işte ondan sonra gittim ekmek arası döner yiyip üstünede ayranı çaktım kendime geldim. öyle işte ben de anlamadım neydi bu. tanrı mesih derken bu film bize bir şeyler anlatmaya çalışabiliyor olabilir mi vahiy yoluyla? hayır yav kafayı yemedim ben... leyley löö...

(toutaku - 18 Aralık 2009 23:25)

isa mesih, yeniden doğuş vb. hrıistiyan temalarına yabancı bizim gibilerin zaten anlamayacağını düşündüğüm film. ha, bu kavramları bilenler de anlıyor mudur, bilemem. çarmıh, kendini feda etme, iyileştirme gücü filan vardı. sonra böyle ışıklar, nanoteknoloji, bilgi işlem sistemleri ve şifreler... saint george hakkında dvd kapağında "dünya dışı varlıklarla yaşanan bir çatışmadan sağ kurtulan tek kişi" diye sözedilmiş, filmin içinde bir yerlerde buna ilişkin bir bilgi göremedim. (hızlı hızlı geçen ekran yazıları vardı, atilla dosyayı okuduğu sırada. orada mı vardı acep)? zaten işi önce uzaylılara bağlamaya çalıştım bu bilgi üzerine, sonra baktık ki misyonercilik oynar gibi isa mesih filan.

--- spoiler ---

birader, kütüphanesinden bu filmi çıkarttığımı görünce "ağbi, bir şeye benzemiyor; zamanına yazık." demişti. eh, izlersen izleniyor ama karman çorman bir şey. keltoşlar, kusmuk, kan, meme, arada uzay sekansları ve de az biraz adonis kası görüyorsun işte. o arada da kafa bir oraya bir buraya gidiyor. ölüp ölüp dirilenlerle zombi havasına mı geçecek diye bekliyorsun, bakıyorsun ki uzaylılarla kontak kurduğu iddia edilen adamımız mesih çıkıyor. en sonda da gayet bilimkurgusal ve de fantastik bir çarmıh sahnesi yaşanıyor ki uzadıkça uzuyor o da. en sonda dünya mı yaratıldı ne cehennem ateşinden?

amaaan, boşver. anlatmaya çalıştıkça aciz kalıyorum işte.

--- spoiler ---

(kitarobit - 6 Mayıs 2010 15:24)