Süre                : 2 Saat
Çıkış Tarihi     : 20 Ekim 2010 Çarşamba, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Komedi,Romantik
Ülke                : Belçika
Yapımcı          :  Vlaams Audiovisueel Fonds
Yönetmen       : Jan Verheyen (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Rik D'Hiet (IMDB),Peter Lories (IMDB),Jan Verheyen (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Michel van Dousselaere (IMDB), Lotte Heijtenis (IMDB), Kevin Janssens (IMDB), Veerle Baetens (IMDB)(ekşi), Koen De Graeve (IMDB), Barbara Sarafian (IMDB)(ekşi), Mathias Sercu (IMDB), Jan Van Looveren (IMDB), Mathijs Scheepers (IMDB), Joke Devynck (IMDB), Matteo Simoni (IMDB), Kurt Rogiers (IMDB), Herwig Ilegems (IMDB), Warre Borgmans (IMDB), Jappe Claes (IMDB), Sven De Ridder (IMDB), Tania Kloek (IMDB), Eline Kuppens (IMDB), Axel Daeseleire (IMDB), Ben Van den Heuvel (IMDB), Emma Landman (IMDB), Pelle Adriaenssens (IMDB), Mike Verdrengh (IMDB), Veronique Leysen (IMDB), Chris Lomme (IMDB), Jaak Van Assche (IMDB), Carry Goossens (IMDB), Stefaan Van Brabandt (IMDB), Katelijne Verbeke (IMDB), Kim Hertogs (IMDB), Mia Boels (IMDB), Joyce Beullens (IMDB), Charlotte Timmers (IMDB), Peter Bulckaen (IMDB), Marieke Dilles (IMDB), Eric Clavie (IMDB), Staf Coppens (IMDB), Koen Wauters (IMDB), Michiel Devlieger (IMDB), George Arrendell (IMDB) >>devamı>>

Zot van A. (~ Alles is liefde) ' Filminin Konusu :
Müslüm Gürses'in Şanlıurfa'daki çocukluğundan İstanbul'daki yaşamına kadar tüm hayatı anlatılacak Müslüm Gürses'i Timuçin Esen canlandırıyor.


  • "vakit doldurmak icin girdigim bir kilisesindeki orgun vakti zamaninda mozart'in tapulu mali oldugunu bana soyleyen ya$li papaz amcayla ta$ak gecip sonra got oldugum "guzel mi?- guzel" bir $ehir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    (bkz: antwerpen) (bkz: anvers) *
    el atan manasına gelir. hikayeye göre schelde ırmağı kıyısında durup geçen gemilerden haraç toplayan bi dev varmış, kahraman bi adam gelip bunun elini kesip ırmağa atmış, şehrin adı buradan kalmış. o adamın heykeli de dikilmiş ortalık bi yere.
    bu şehir elmas ticareti ile de ünlüdür. merkez tren garından çıktığınızda israilde gibi hissedebilirsiniz kendinizi ama hayır burası yahudi bölgesidir şehrin ve hemen hepsi kuyumculuk ve taşçılıkla uğraşmaktadır. çok komiktir uzun örgülü saçlı ve siyah kıyafetli ve şapkalı bi sürü adam vardır çevrenizde hızlı hızlı yürüyen
    ayrıca avrupanın en ırkçı halkı da burada yaşar.


    (wrathful lilith - 25 Temmuz 2002 18:51)

  • comment image

    hayatımda gördüğüm en baba limana sahip şehir...
    rotterdam'a gitmedim belki o yüzden.
    adamlar bildiğin nehri yarıp havuzlar oluşturup olayı bitirmişler.
    biraz türkiye'den planlamacı amcaları yollayıp sadece vizyonlarını genişletmek amacıyla bir tur düzenleseler çok süper olacak.
    bu limanı gezdiren kişi ayda onbinlerce euro danışmanlık hizmeti veren belçika'nın taşşaklı lojistik profesörlerinden biri olunca, tadından yenmiyor.
    bir kasınıyorlar limanlarıyla bir övünüyorlar anlatamam...

    erasmus için, kesinlikle gözü kapalı gidilebilir, hayatınızın en güzel vaktini geçirtecek yapıya sahiptir.
    turist olarak 1 gün yeterlidir.
    çalışmak için, idealdir fakat çevre edinmeniz şarttır.
    bütün ömrü geçirmek için daha iyi şehirlere layıksınızdır.
    ama antwerp kesinlikle türkiye'nin karmaşasını özletmez... bu da göçmenlerin şehri olmasından dolayıdır. avrupada'ki küçük amerika gibidir.

    şehirdeki en iyi döner, kebab house'dadır. sahibi de sivaslıdır, çok kafadır türkseniz doldurur ağzına kadar...
    central station(antwerp centraal) dan çıkınca meydana doğru yürüyün,yani hayvanat bahçesi kapısı sağda, delheize solunuzda kalıcak şekilde.
    ilk soldan dönün ve 30 metre ilerleyin hemen solunuzda kalacaktır.
    kapısında bıyıklı bir adam resmi var zaten kaçırma imkanı yok.


    (belgian waffle - 2 Nisan 2009 02:24)

  • comment image

    beni dumura ugratan sehirdir.

    - 21:40 itibarı ile tren garında bir tane acık bufe bile bulunmaması.
    - bulundugum yerde tel aviv de gordugumden daha fazla hasidik midir rabbi midir nedir onlardan olması.
    - patates kızartması ile meshur olan bir ulkede yedigim patates kızartmasından dolayı ogure ogure kusdugum. (tren garının yanıdaki buyuk meydandaki tek acık bufeden aldım, dukkan pisligi ile tam arena lıkdı - for your info)
    - londra veya hamburg gibi liman sehirlerinde alısık oldugumuz gece yasamı kulturunun uzagından bile gecmemesi.

    sonuc: sevmedim, audio 4/10 video 6/10

    ben hamburga dönüyorum.


    (dobrovski - 10 Eylül 2009 08:27)

  • comment image

    vakit doldurmak icin girdigim bir kilisesindeki orgun vakti zamaninda mozart'in tapulu mali oldugunu bana soyleyen ya$li papaz amcayla ta$ak gecip sonra got oldugum "guzel mi?- guzel" bir $ehir.


    (flagg - 13 Şubat 2003 01:54)

  • comment image

    buranın adı konuştuğunuz dile bağlıdır. flamanca konuşuyorsanız buranın adı antwerpen'dir. fransızca konuşuyorsanız, anvers.
    yabancı dillerde ise o ismin hangi dilden başka bir dile girdiği önemlidir. budapeşte'ye budapest demiyoruz mesela.

    belçika özelinde isimler türkçeye ekseriyetle fransızcadan geçmiştir, bu yüzden iki dilli şehir olmasına rağmen yerel ve tarihsel adı flamanca brussel olan başkentin de türkçe'de adı - fransızcadan esinlenerek - brüksel (bruxelles) olarak yer almıştır. antwerpen'deki çoğu türk de bu şehri türkçe andığında anvers der.

    ha unutmadan, antwerpen'e anvers denmesine bu kadar takıyorsanız, flamanca (fr. flamand) yerine felemenkçe (nl. vlaming) kelimesini kullanın. hep bu sömürgeci frankofonlar...

    edit: türkiye anvers başkonsolosluğu sitesi de şehrin ve aynı adı taşıyan ilin türkçesini anvers şeklinde yazıyor.
    http://antwerp.cg.mfa.gov.tr/


    (resneli geyik - 1 Haziran 2012 13:13)

  • comment image

    bu şehri ben de seviyorum. flamanların, kendi tarihlerinden ileri gelen frankofoni ile ilgili sorunlarını da anlıyorum hatta brüksel'deki politikaları dışında iki dilli bir belçika vatandaşı olarak flaman bölgesindeki çoğu politikalarına hak veriyorum. burada mesele flamanlara anvers ismini kabul ettirmek değil. mesele bir ismin güzel, mantıklı olup olmadığını tartışmak da değil.

    mesele, bir coğrafi bölgenin / şehrin / ülkenin her dilde kendine göre bir tarihi ve dolayısıyla bir ismi olduğunu hatırlatmak.

    türkçede bu şehrin ismi, anvers'tir. istediği kadar lingua franca zamanına dayansın, yerel güncel hayatta geçersiz olsun, frankofonlar oradan siktiredilmiş olsun, bunun değişmesi anlık bir istek veya mantığa dayandırılamaz. ancak ve ancak teamüller ve kullanım zaman içinde değişirse türkçedeki ismi değişir.

    her şehrin orjinal ismini kullansak dünya çok daha basit olur, mantıklı olur. bir o kadar da tatsız olur. yunanistan'da istanbul hâlâ constantinopolis, bizde komotini gümülcine. ha bir de frankofonların olmadığı münih'e de münchen demiyoruz mesela.

    fransızcanın türkler arasında ekseriyetle kullanılmasını göç hikayelerine bağlamak da ilginç zira belçika türk toplumunun önemli kısmı flaman bölgesinde ve ilk göçlerde kuzey, güney'den hayli hayli fazla vatandaşımızı çekti. maden ocaklarının belçika'da sadece valonya'da bulunduğunu da ilk kez duydum. sanırım beringen'e, heusden-zolder'e, houthalen'a türkler değil uzaylılar göçtü. ama bunlar da götlerinde frankofon emperyalizminin trompetini taşıyorlardı. madem madenden söz açıldı: doğrudan flaman bölgesine göçen türkler orada maden ocağına koolmijn demiyordu. türküsünü de yazdılar hatta... (bkz: şarbonaz/@resneli geyik)


    (resneli geyik - 1 Haziran 2012 16:24)

  • comment image

    anvers, antwerp ya da antwerpen - her neyse - güzel bir şehir. özellikle brugge gibi romantik ve çıt kırıldım kentleri değil de daha sert, kaotik şehirleri (istanbul, tokyo, new york gibi) sevenlerin beğeneceği türden. artık avrupa'da bu dediğim ne kadar olursa o kadar işte. çok etnik yapısı bunun en büyük nedeni tabi.


    (zach dawnbringer - 28 Ağustos 2012 21:13)

  • comment image

    avrupa nin en buyuk, haliyle dunyanin da meksika siniri gibi manyakcasina uyusturucu trafigi donen memleketlerinden birisi.

    anvers limanina bolivya dan gelen kokain yuklu bir konteyner tesadufen acilmadiginda belcikaya giris yapiyor. 200 km sonra fransa da, 50 km sonra hollanda, 100 km sonra almanya, 500 km sonra danimarka ve 250 km sonra luksemburga ulasabiliyor. 1 konteynerin 24 saat icinde avrupadaki herhangi bir ulkeye ulasmasi mumkun. bu jeokriminel oneminden dolayi limanda corruption ust duzeyde. haliyle kontrol var hukumet tarafindan fakat her gelen konteynerin icine bakamayacaginizdan dolayi yuklu konteynerin 10 da 9 u geciyor iceriye. zaten bunu yollayan adam da ona gore fiyat hesabi yapiyor. normalinden daha fazla zayiat olursa elbette kokain fiyatlari cikiyor. tipki diger urunlerde oldugu gibi.
    ıste bu yuzden belcika nin felemenk bolgesi guney amerikadaki bazi ulkeler haric en ucuz kokainin satildigi yer.
    kokain en manyak kafasi olan uyusturucu cesitlerinden birisi ve cok fazla kullanicisi var belcika da.
    gunun herhangi bir saatinde en fazla yarim saatte temin etmeniz mumkun.

    ıste bu anlattigim olay anvers limani sayesinde gerceklesiyor. bir de elmasi, gari, meir i meshur. gerisi fos.


    (esrar i leyal - 14 Mayıs 2014 17:32)

  • comment image

    antwep te yahudilerin elinde bulunan elmas pazarında 500 yıllık kurallar geçerlidir. el sıkışmak imza atmak anlamına gelir. dünyadaki elmas üretimin %70 i antwerp te yapılmaktadır. dünyanın en iyi elmas işleyicileri antwerp te bulunmaktadır. hal böyle olunca bir elmas için "cut in antwerp" en önemli ve prestijli kalite damgasıdır.


    (talented tales - 14 Haziran 2004 12:51)

  • comment image

    hollanda'nin guney sehirlerine yarim saat uzakliktaki kent. bergen op zoom gibi ufak yerlesim birimlerinde yasayan gencler sinemaya gitmek icin antwerp'e ugrarlar.

    bu sehre arabayla geleceklerin cok dikkatli olmalari gerekir, zira otoyoldaki tabelalar oldukca yanilticidir, antwerp'e gelis kolaydir ama cikis insani ugrastirir. haritanizi veya tomtom'unuzu yaninizda bulundurmayi unutmayiniz.


    (chainsaw - 5 Nisan 2006 16:19)

Yorum Kaynak Link : anvers