Laura (~ Kanli gölge) ' Filminin Konusu : Laura is a movie starring Gene Tierney, Dana Andrews, and Clifton Webb. A police detective falls in love with the woman whose murder he is investigating.
White Heat(1949)(8,2-24424)
The Big Heat(1953)(8,0-20092)
To Have and Have Not(1945)(8,0-27480)
Out of the Past(0)(8,0-34835)
Anatomy of a Murder(1959)(8,0-53074)
The Big Sleep(1946)(8,0-72528)
The Lost Weekend(1946)(8,0-29833)
In a Lonely Place(1950)(8,0-21720)
The Asphalt Jungle(1950)(7,9-21148)
The Killers(1946)(7,8-18542)
Leave Her to Heaven(1946)(7,7-9465)
Gilda(1946)(7,7-26834)
post rock dünyasına avustralya'dan katılan, çok özel parçalar barındıran güzel bir grup. hafiften godspeed you black emperor esintileri görülse de, daha ilk albümleri "radio swan is down" ile profosyonel olduklarını göstermişlerdir. bazen de explosions in the sky izleri taşıması söz konusu ancak bu tür benzeşmeleri kısa zamanda aşacaklarını düşünmekteyim, o derece gelecek vaadediyor bu alçakgönüllü grup.hele `it's kind of like the innocent smiles you get at the start of a relationship before you fuck everything up` adlı bir parçaları var ki, dinlemeye doyulamayacak derecede mükemmel..
(paradoxical - 29 Ekim 2006 06:03)
orta öğretim almanca kitaplarında yer alan 10. sınıftan itibaren 3 yıl boyunca öğrencilerin bol bol sövdükleri* alman karakterdir. almanca'yı bu karakterin yaptıklarından öğrenirsiniz; laura yemek yer, laura köpek sever, laura hasta olur... oysa öğrencilerin istediği laura'nın ölmesidir. ayrıca almanya'da yaşıyormuş gibi yutturulmaya çalışılan laura'nın bazı fotoğraflarında arka planda türkiye'ye ait nesneler görebilirsiniz.(bkz: liselerde okutulan almanca kitabındaki laura)
(husnueditor - 6 Haziran 2009 14:56)
işte bu film preminger'i ortamın kralı yapan filmdir. 44 yapımı olup, ki bu anlamda double indemnity ile aynı yıl çekilmiş olması önemlidir, tam bir noir klasiğidir. film hakkında bazı sahnelerini preminger'in çekmediğine dair söylentiler varmış, zaten preminger sonradan projeye dahil olarak kendisinden önce çekilen sahneleri tekrar çekmiş; ama bunlar bizi pek ilgilendirmez, zira ne olursa olsun ortaya çıkan tam bir başyapıttır.film laura'nın ölümüyle açılır, yani ölümünü görmeyiz ama laura'nın ölümünün araştırılması filmin çıkış noktasıdır. işin içinde bir köşe yazarı, dedektif ve külhanbeyi tipli biri vardır. ancak bu karakterler o kadar ilginçtir ki üzerine satırlarca yazı yazılır, ayrıca preminger'in yasaklara karşı tutumunu bildiğimizden üzerine gittiğimiz detayların olumlaması daha kolaydır. misal açılış sahnesinde köşe yazarı dedektifi çıplak bir şekilde karşılar, buradaki homoerotizm gözardı edilemez. ancak bir kesinlik de yoktur zira köşe yazarı laura'ya da bir tutku beslemektedir, ki bu tutkunun bunuel filmlerinde gördüğümüz saplantılarla birçok ortak noktası vardır. çünkü buradaki tutku da seksüel anlamda sahiplenmekten ziyade kadını objeleştiren bir sahip olma güdüsüdür, bu anlamda bunuel'in el'i akla gelebilir. bir de bu adamın sadece takdir edip muktedir olamayan bir 'entelektüel' olması manidardır. ancak olay bununla da bitmiyor. ilerleyen dakikalarda sevmek zamanı'ndaki gibi bir resimle ve dahi resimdeki kişinin eşyalarıyla saplantı duymaya varan bir ilişki gelişir. daha fazla açıp filmin sürprizini kaçırmayayım.ancak şu var ki bu film kesinlikle hak ettiği değeri görmemiş olup film noir'in tüm ögelerinin sağlam bir şekilde bulunduğu senaryonun (kitap uyarlamasıdır) yanısıra, preminger'in mekanın içinde devinen dinamik kamerası da dikkat çeker. ezcümle enfes bir filmdir, preminger'in anatomy of a murder'dan önce keşfedilmesi elzem yapıtıdır.
(shocktheworld - 12 Ağustos 2009 18:00)
peter freund'un fantastik kitabıdır.laura leander 13.yaş gününde kendine bir takım özel güçler verildiğini anlar.1 yıl önce kaybolan babasının dünyanın kardeş gezegeni aventerra'da tutsak olduğunu öğrenir,babasının yardımıyla iyiliğin ve kötülüğün savaşında kara prens borborin'in karşınsında ışığın koruyucus ellysion yanında yerini alır.okuldaki oda arkdaşı kaja löwenstein ve erkek kardeşi lukas leander onun canı ciğerlerdiir.okuldaki beden hocası monsieur percy valliant ve ingilizce ile fransızca öğretmeni bayan mary ona güçlerini kullanmayı öğretirken,matematik ve fizik öğretmeni "pembe" taxus ile kimya öğretmeni dr. quintus schwartz da laurayı engellemeye çalışacaklarıdr.(bkz: laura ve aventerra'nın sırrı)(bkz: laura ve yedi ayın mührü)(bkz: laura ve gümüş sfenks'in kehaneti)(bkz: laura ve ejder kralları'nın laneti)(bkz: laura ve ateş yılanının yüzüğü)(bkz: laura ve işık labirenti)
(jomertbeyjo - 4 Ekim 2009 01:33)
the third man, the maltese falcon, touch of evil gibi yapımlardan çok daha iyi bir film noir. direk mevzuya girmesi, süprizlerle dolu olması ve son beş dakikaya kadar koruduğu belirsizliğiyle; double indemnity ile birlikte şimdiye kadar yapılmış en iyi film noir diyebilirim.
(kubrickisyon - 1 Kasım 2009 11:44)
vincent gallo'nun when albumunun 6. parcası. boğar adamı. zaten boğsun diye dinlenir üst üste. koma.laura, lauralaura, lauralaura, lauracome backlauralauracome backlauralauralet's find a placea happy placewe can find
(fenerliyim ama feneri delgado - 16 Aralık 2009 23:40)
leziz bir girls sarkisi.where did it start?we used to be friendsnow when i run into you, i pretend i don't see youi know that you hate mei've tried to be toughi've tried to be meani don't want to be like thisand i hope that you listenall i'm trying to say isreach out and touch mei'm right hereand i don't want to find anymorei really wanna be your friend foreverfriend until the end of theoh!i know i've made mistakesbut i'm asking you give me a breaki really wanna be your friend foreverfriends foreveryou've been a bitchi've been an assi don't want to point the fingeri just know i don't like iti don't wanna do thiswhat can i do? (what should i do?)is it too late? (oh, oh, oh, oh)i just want to say i'm sorryand i hope you listeni'm trying to say thisreach out and touch mei'm right hereand i don't want to find anymorei really wanna be your friend foreverfriend until the end of youroh!i know i've made mistakesbut i'm asking you to give me a breaki really wanna be your friend foreverfriends foreveralright, baby, i'm right hereand i don't wanna fight anymorei really wanna be your friend foreverfriend until the end of yourohi know i've made mistakesbut i'm asking you to give me a breaki really wanna be your friend foreverfriends forever
(angelfake - 8 Şubat 2010 14:47)
antalya'daki bir avm*'nin ismi.lara'da. adı da antalya'nın sakinleri tarafında lağura diye okunuyor.lara'ya bi ithaf, aynen bildiniz.bi de turistik şehir işte yabancı da olsun ismi, dö pua.lora ya da yanılıp loğra diye okuyanlar da var.* * *
(cekambiyarim - 8 Şubat 2010 15:02)
facebook'ta çıkan bir uyarı yazısı. eğer internet düşüldüğü anda fark edilmeden yorumları göstere basılırsa çıkıyor. sonrasında da şöyle devam ediyor;(bkz: laura hermosıllo)
(markasiz - 4 Nisan 2010 01:31)
hayatıma giren ilk kedi.en renkli zamanımın siyah-beyazı.
(pasif laura - 2 Eylül 2010 18:06)
waldo lydecker delisinden sahane bir quote vermek gerekirse:"my dear, either you were born on a extremely rustic community, where good manners are unknown, or you suffer from a common feminine delusion that the mere fact of being a woman exempts you from the rules of civilized conduct."yuru lan waldo!
(dreamania - 3 Ekim 2010 02:54)
en sevdiğim ecnebi kadın ismi. yazıldığı gibi okunur, hoş bir tınısı var ve güzel kadınlara ait olur
(nalsa - 15 Ekim 2010 17:24)
bat for lashes'ın ekimde çıkacak albümü the haunted man'de yer alacak gayet hoş şarkı, tabii ki natasha khan'ın muhteşem sesinden.grup şarkının klibini çekmiş, hatta çıkacak albümün de değişik bir nsfw cover photosunu bizimle paylaşmış, ki ikisi de gayet hoşuma gitti, kafama yattı.tam olması için sözlerini de yapıştırıyorum:you say that the evil left you behindyour heart broken,a part of you diedkeep your arms around me and softly saycan we dance upon the tables again?when you smile so wideyour heels are so highyou can’t cry, get your glad rags onand let’s sing alongto that lonely songis a train that crashed my heartyou’re the glitter in the darkuh, laura you’re more than a su?erstarand in this horror showi’ve got to let you knowuh laura you’re more than a superstarwe seen each other stuck in a pale blue dreamand your tears feel hard on my bed sheetskeep your arms around me and softly saycan we dance upon the tables again?when you smile so wideyour heels are so highyou can’t cry but you’re gladvibe’s on and let’s sing alongto that lonely songyou’re the train that crashed my heartyou’re the glitter in the darkuh, laura you’re more than a superstaryou’ll be famous for longer and thenyour name is tattooed on every boy’s skinuh, laura you’re more than a superstaryou’re the train that crashed my heartyou’re the glitter in the darkuh, laura you’re more than a su?erstarand in this horror showi’ve got to let you knowuh laura you’re more than a superstaryou’re more than a superstar
(music is math - 23 Temmuz 2012 22:14)
bat for lashes'ın yeni güzellemesi ama bu sefer daha bir olgunlukla.. what's a gırl to do ve daniel'a göre sakin ve ruha dokunan türden.klibiyle birlikte dinledim ilk ve kötü hissettim. ayrıca bu coğrafya bu şarkının yansıması sayılacak bir eser var, o da firuze.
(patr10 - 24 Temmuz 2012 01:02)
bilindik bat for lashes çizgisinin çok dışında, ilk çıkış seçimi olarak da şaşırtıcı şekilde yavaş tempolu bir eser. tabi bunlar şarkı hakkında kötü konuşmayı gerektirmiyor. muhtemelen natasha'nın laura adında çok sevdiği bir arkadaşı vardı. laura pek gözde, pek sevilen bir kızdı. gelgelelim her kadın gibi onun da kalbi kırıldı ve derdini natasha'ya açtı. natasha'da başladı piyano eşliğinde laura'yı teselliye...
(siyah giysili adam - 24 Temmuz 2012 01:14)
sarah ve daniel'dan sonra yeni bi karakter betimlemesi. sad eyes tadında, bat for lashes çizgisinin dışında sayılmaz pek.
(md k - 24 Temmuz 2012 01:26)
otto preminger'ın bu filmini pek severim.zeki bir entelektüel görünümündeki waldo'nun laura hunt’a sürekli sahip çıkması, eylemlerini kontrol etmesi; onu arzu etmesi ya da sevmesinden değil, bastırdığı eşcinsel kimliğinden kaynaklanır. sürekli laura’nın karşısında belirerek aslında erotizminin normal bir düzeyde seyrettiğini ifade etmek ister gibidir. orta yaşın üzerindeki waldo aşırı kıskanç ve sahiplenici, cinayete eğilimli bir kişilik özelliği sergiler. kapitalist veya post-kapitalist toplumlarda, üçüncü dünya ülkelerinde veya bizim gibi ülkelerdeki moda tâbirle, gelişmekte olan ülkelerde de yönetici-sınıf erkeklerdir. asker olan onlardır. politikacı olan onlardır. patrondurlar. işverendirler. senarist ya da yönetmendirler. dolayısıyla filmlerde de en kritik noktalarda onlar vardır. waldo da hemcinsleri gibi erkekler sisteminde, onların kurguladıkları dünyada biçimlenen biridir. iş hayatını (ekonomik yaşam) yönetip kontrolize ettiği gibi yamacındaki kadını da, laura’yı da kontrolize etmesi gerektiğine inanır. işin ilginç ve trajik yanı, ki filmin başarısı da bir açıdan bu noktada düğümlenmektedir, waldo’nun erkek egemen sistem içerisinde, potansiyel eşcinselliğine karşılık erkek rolünü idare etme/sürdürme stratejisidir. enikonu sistemin dışına çıkması, özgürlüğünü yaşamayı arzu etmesi beklenirken, bilakis erkek olarak varlığını kanıtlamak ister. laura hunt kışkırtıcı bir dişiliktir ve waldo da onun cinsel cazibesinin arkasına gizlenir. sığındığı ise latent eşcinselliğidir. evet, laura filmi, erkek eşcinselliğini gizillerken oldukça başarılı bir deneme olarak sinema tarihindeki yerini almaktadır (biraz klişe oldu ama idare edin). filmin latent eşcinsellik teması halen aktüalitesini koruyan ve değişik açılardan okunabilecek bir zenginlik barındırmaktadır.
(hanging rock - 22 Mart 2013 00:10)
hayatımda 2 laura tanıdım belki 3.hepsi sarışın,tatlı ve sempatik kızlardı.onlarla sohbet etmekten hoşlanırdım.o zaman yüzyılın tespitini yapıp;lauralar iyidir genellemesini yapmamda sakınca olmadığını düşünüyorum.
(yuzmebilmeyenbalik - 6 Mayıs 2014 21:10)
otto preminger'ın en iyi filmlerinden birisi laura... gerek polisiye olarak, gerekse kara-film olarak dört dörtlük bir film ortaya koymuş preminger. adeta anatomy of a murder'ın müjdecisi. preminger benim için en iyi mahkeme filmlerinden birisi olan anatomy of a murder'ı 15 sene sonra, 1959'da çekmişti. bu filmden seneler önce, laura'da kanıtlamış polisiye türündeki ustalığını. "laura"nın asıl sevdiğim tarafı ise sırf katili gizlemek adına öyküye onlarca karakteri boca edip izleyiciyi herkesten şüphelendirmemesi... preminger bu filmde katil olabilecek dört kişiye odaklanıyor. bir buçuk saatlik süresinde bu karakterlerin birbirleriyle ilişkilerine ve kaba ama zeki ve itiraf etmek gerekirse eğlenceli bir dedektifin nekrofiliye (bkz: spoiler) varan aşkına odaklanıyor. katili filmin sonuna dek açık etmemeyi, bazı mantık hatalarını da (bkz: spoiler) finalde gidermeyi başarıyor. polisiye olarak etkileyici. öte yandan kara film olarak da enfes. nekrofiliye ucundan değiniyor olması ise cesur bir film olduğunun kanıtı (bkz: hays yasaları). tabi eşcinsellik de mevcut filmde, ama bu öylesine kapalı veriliyor ki anlamak pek kolay olmuyor. akademi ödüllerine baktığımızda ise önemli bir ödül alamadığını görüyoruz, ki şaşırmak zor. nedense otto preminger de, film de, clifton webb de (waldo) es geçilmiş. asıl üzücü tarafsa bu filmle aynı türde (kara film) olan billy wilder klasiği double indemnity'nin de es geçilmesi. going my way artık nasıl bir filmse bütün ödülleri almış götürmüş. spoilernekrofili: dedektif pek tabi her kara-filmde olduğu gibi merkezdeki kadına, laura'ya aşık olmaktan kurtulamaz. ama bir sorun vardır: laura ölmüştür! dedektifin hüzünlü bir şekilde, laura'nın resminin önündeki koltuğa çöküp elindeki içki şişesini bitirmesi nekrofilinin en belli olduğu ilk ve bence tek an. zaten daha sonra laura eve girer, karakter tokat yemişe döner. sonrasını laura'dan dinleyelim: "sanki eve dönmemi bekliyormuş gibiydi". evet, dedektif ölmüş bir kadına aşık olmuş, bunun getirdiği ızdırapla kıvranırken "keşke burada olsa!" diye düşünmüştür. zaten kim düşünmez ki bunu? neyse, sonrasında kadının belirmesiyle nekrofilinin de üstü örtülür. ama döneme göre cesur bir davranış bu...mantık hatası: filmin ortasında ölenin laura olmadığını anlarız ama bu kez de laura'yla o denli vakit geçiren bu insanların nasıl olur da ölen kişiyi teşhis edemediklerini ve bunun laura olmadığını belirtmediklerini düşünüp dururuz. finaldeyse öldürülen kadının yüzüne nişan alınıp öldürüldüğü belirtiliyor ve mantık hatası gideriliyor. yoksa onca fotoğraf vs dururken ölen kişi laura olmadığı halde laura demek mantığa uymazdı. spoiler
(sherlock holmes 90 - 18 Mayıs 2014 08:32)
1944 tarihli otto preminger filmi. film noir türünün en sağlam ve şık filmlerinden biridir. dönemin tutuculuğu gereği çok ileri gidemese de ufaktan nekrofiliye bile dokundurmuşluğu vardır.
(gebura - 20 Haziran 2005 09:31)
Yorum Kaynak Link : laura