2008 avusturya yapimi belgesel.
dünya adil bir yer degildir. hepimizin bildigi gercek, bunu gecelim. yine de gecerken erwin wagenhofer´e bi ugrayalim:

avusturya´li yönetmen, degme gerilim filmlerine tas cikartan belgeseliyle dünyanin neden adil bir yer olmadigina, parayi alip, evirip cevirip kitalar arasinda yolculuga cikararak, günümüz neoliberal finans sisteminin isleyisi üzerinden yanit ariyor. kapital´i okumakta zorlananlar, basi agriyip yarim birakanlar, vakti olmayip sevgilisiyle ilgilenenler icin birebir.

son dönem avusturya´si artik haneke ile sinirli degil,müthis yetenekler cikiyor: ulrich seidl, erwin wagenhofer, michael glawogger, wolfgang murnberger ilk aklima gelenler.

(vasumitra - 30 Haziran 2010 14:14)

bir avuç ayrıcalıklı kesimin tüm dünyayı nasıl sömürdüğünü anlatan zeitgeist tadında güzel bir yapım. gezegenin pek çok farklı noktasından insan manzaraları sunarak, bu manzarayı yaratan çarpık düzeni sorguluyor.

(lali berte - 5 Mart 2012 17:49)

erwin wagenhofer tarafindan hazirlanmis, gözleri bozacak derecede berbat cekiminin yani sira, dünyada yapilan haksizliklarin en acik sekilde gösterecek cesaretinde sunuldugu belgesel tadinda bir film. batinin fakir ülkeleri nasil kullandigini, ve bankalarin bizim paralarimizla neler yaptigini gösteriyor.

önce afrika'da altin yapimini gösteriyor. ve sonra paylasimini. sadece 3% afrikada kaliyor ve gerisi batiya gidiyor. %3 gelirle afrika halkinin ihtiyaclari yani sira, batiya olan borclarini ödemesi gerekiyor.
filmde yapilan yorum: parasini bankada biriktiren insan haksizligi cogaltiyor. cünkü o para fakir ülkelerde firmalar kuran yabancilara gidiyor ve o yabancilar o halki daha cok fakirlestiriyor. vergi adi altinda halktan alinan para o firmalara gidiyor.

gelismis ülkeler dünya bankasindan büyük paralar alip diger ülkelere zarar veriyor. karsi gelme durumunda devreye amerika giriyor. ırak savaslarinda görüldügü gibi. saddam hüsseyin petrolu dolar karsiligi vermek istemedi ve amerika bunu sonlandirdi.
„eger istedigimizi yapsaydi hala ülkeyi yönetirdi, ona tanklar, silahlar verirdik, ama o pes etmedi. kacmayi basardi, yandaslari coktu, askerleri iyidi ama fazla sansi yoktu“

filmde en can alici nokta ise; hindistanda tüm gün pamuk toplayarak calisan kadinlarin senede 50 euro bile kazanamadigi gercegi. belgeselde rol alan hindistanli bir adamin yorumu:
„bu bir futbol maci gibi, ama bir takimin ayakkabilari en pahallisindan ve üstelik elle de oynayabiliyor. ama b takimi yani hindistan gibi ülkeler yalinayak oynamak zorunda“

amerikali adam acik acik diyor; „kurallari biz koyuyoruz. bize borc yapiyorlar, hindistan'da dogan her cocuk borclu doguyor. ve borclari ödeyemiyorlar, biz de borclarinin karsiligi olarak petrollerini ve tek gelirleri olan pamuklarini ucuza satmalarini istiyoruz”

köln'de yasayip private equity fonds icin calisan adam bile acik acik bransinin firmalarini „cekirge sürüsü“ olarak gösteriyor. güzel olan, belgeselde yer alan kimsenin hic korkmadan tüm acikligiyla gercekleri söylemesi. baska bir durumda olsa bu kadar cesurluga abartiliyor denilir ama bu durum bircok örnekle ispatlanmis bu filmde.

(blasphemous - 3 Ağustos 2014 17:30)

görsel açıdan zayıf kalmış ama verilmek istenilen mesaja odaklanınca tek kelimeyle harika bir belgesel olduğu fark ediliyor.

izleyin, izlettirin.
benzer bir belgesel için (bkz: zeitgeist (film))

(serhatwxe - 29 Mart 2019 21:28)