Annemin Sarkisi (~ Klama dayîka min) ' Filminin Konusu : Zorunlu göçten sonra Tarlabaşı kentsel dönüşüm projesiyle beraber ikinci bir göçe zorlanan, hafızalarındaki şarkının peşine düşmüş bir anne ile oğlunun samimi hikayesinin anlatıldığı filmin çekimleri 2013 sonbaharında İstanbul ve Doğubeyazıt’ta gerçekleştirildi.
Karpuz Kabugundan Gemiler Yapmak(2004)(7,9-4929)
Kuzu(2015)(6,6-557)
Mavi bisiklet(2016)(6,4-340)
Kusursuzlar(2014)(6,3-719)
desteğe ihtiyacı olan film: http://t24.com.tr/…isi-filmi-destek-bekliyor/245409
(sirtimdaki kelimeler - 5 Aralık 2013 17:42)
ajitatif söylemin dışında, kürdistan sürgünü kürtlerin trajedisini abartısız, gerçekçi ve yalın bir üslupla anlatan film. ödüllere inanmıyorum. özellikle günümüzde ödüllerin yetenek değil ilişki ağları sonucu verildiğini düşünüyorum. dayeka klamın, 'ödül almış ama' çok iyi bir film. 14 kasım'da vizyonda olacak.
(tavus - 2 Kasım 2014 12:00)
uzun zamandır sinemaya gitmek isteğim yoktu, bu filmle oldu.
(yazar olsam ne olmasam ne - 16 Kasım 2014 21:32)
erol mintaş'ın inatçı kürtleri, kibirli tavuskuşlarını ve şefkati anlattığı bol ödüllü filmi. seans bilgileri için: http://t.co/xy650stlgu--- spoiler ---anne ile oğul arasındaki o naif ilişki ve annenin tatlı azarları o kadar doğal ki sanki kameraya çekildiklerinden haberleri yokmuş gibi. insan gerçekten anne-oğul zannediyor. sınav yaparken araya konan çantalar, çekme kasetin içinden çıkan alakasız şarkılar, misafirlikte kimseye çaktırmadan bi şeyler yemeye çalışan çocuk gibi detaylar o doğallığı daha da güzelleştiriyor. ama keşke film boyunca hep soru işaretiyle izlediğimiz zeynep - ali ilişkisine dair bir son görebilseydik. alkışın büyüğü için (bkz: zübeyde ronahi)--- spoiler ---
(elephant woman - 18 Kasım 2014 22:07)
(bkz: klama dayika min)fransız veya ingiliz filmlerine ''neden orjinal adının altına yazmıyorsunuz ulan?!'' diyen avrupalı lümpenlerin hepsinin film hakkında yazılan entryleri türkçe adı altına taşıdıkları film. sadede gelecek olursak:görüntüleriyle, müziğiyle, öyküsüyle, müthiş oyuncularıyla acıyı yüreğinize eken; boğazınızı düğüm düğüm eden, hem güldüren ve hem hönkürdetircesine ağlatan bir film. filmi; yönetmeni, öykü yazarları, teknik ekibi ve oyuncularıyla izleme şerefine nail olmuş biri olarak yazıyorum hem de bunları. söyleşi de ayrıca bir harikaydı. ekip çok sıcak ve enerjik. anlatmaya gönül vermiş insanlar her zaman güzeldir zaten. film; ali'nin kimliği, annesi, içinde bulunduğu sistem, üretken yanı ve sevgilisi arasındaki sıkışmışlığı anlatılıyor. anne figürü ise muhteşem bir bütünlükle verilmiş. izlerken doğulu kadınlara has bütün karakteristik özellikleri bulabiliyorsunuz. bir harika film, izleyiniz.
(bahaneilaklakan - 22 Kasım 2014 21:07)
eskişehir kanatlı pink sineması'nın beceriksizliği nedeniyle iki haftadır türkçe altyazı olmadan gösterilen film. muhtemelen basit bir codec yüklemesiyle, hatta olmadı salon değiştirerek çözülebilecek bir sorunla ilgilenmiyorlar. recep ivedik'te sadece iki dakika süren, mesela rusça bir sahne olsa sorunu çözmeleri ne kadardı sürerdi merak ediyor insan.tabi nankörlük etmemek gerek. pink semaları bize bir biletle iki film olanağı yaşattı. yan salonda oynayan "seni seviyorum adamım" filminin diyaloglarını da bu filme paralel takip etme şansına sahip olduk. projeksiyon odasına filmin sesini o kadar bangır bangır vermek ve projeksiyon odasına kapı koymamak da nedir. yani şu pink sineması'nı affetmemizin tek nedeni başka sinema'ya salonunu açmış olmasıdır. ancak bu özensizlikle nereye kadar diyorum.filmin güzel sürprizlerinden biri fehim ışık. anne fotoğrafları düzeltirken "anaaa, fehim ışık ve ne kadar genç" diye düşündüm, acaba yanlış mı tanıdım dedim ancak fransa'dan skype ile bağlanan abi sahnesinde görünce "evet oymuş" dedim.--- spoiler ---sevgilisinin hamile olduğunu söylediği sahne olmasa feyyaz duman'ın çok iyi bir oyuncu olduğunu söyleyebilirdim. belki senaryonun o noktadaki -ve genelde bu çiftin ilişkisindeki- zayıflığından da kaynaklanmış olabilir tabi orada düşen oyunculuk.--- spoiler ---
(marcello mastroianni - 26 Kasım 2014 11:38)
erol mintaş'ın yönettiği, 5. malatya uluslararası film festivali'nde "siyad en iyi film", "en iyi senaryo" ve "jüri özel ödülü"nü almış film.kaynak: http://www.cinerituel.com/…i-sahiplerini-buldu.html
(budemu - 28 Kasım 2014 09:03)
beni çocukluğuma götüren film.hakkında şöyle bir yazıya denk geldim, okunası.
(evsizkedi - 28 Kasım 2014 23:42)
gözlerinin içi gülen bir köy öğretmeninin (ki bizatihi yönetmen erol mintaş'ın ta kendisidir) tavus kuşlarına özenen bir karganın hikayesini büyük bir sevgiyle, büyük bir içtenlikle kürtçe anlattığı daha o ilk sahnesiyle büyülemiştir beni.
(lairocse - 4 Aralık 2014 20:21)
geçen hafta mithat alam film merkezinde izleyip beğenmediğim film. öncelikle görüntü yönetimi başarısızdı bence. film zibilyon tane yerden destek almış ama bir kamera sabitleyici bulamamışlar herhalde zira yürüme sahnelerinde bile kamera aşırı titriyordu ve bu da insanın başını ağrıtıyordu. yine o kadar desteğe rağmen filme renk de yapamamışlardı, bu da filme aile arasında çekilmiş videolara özgü bir görünüm katmıştı. sanat yönetimi de görüntü yönetimi kadar kötüydü. duvarlar bomboştu. bu da üç boyut hissini tamamen kaybettiriyor, insanları duvarlara yapıştırıyordu. kitap yazan, derinlikli bir öğretmen karakteri yaratılmış ama bu öğretmeni en çok tanıyabileceğimiz yer olan odası oldukça vasat. odasına dair görebileceğimiz tek şey bir yatak ve komodin. onu da tek açıdan görebiliyoruz, odanın bütünü yok. böyle bir karakter böyle düz bir odada yaşamazdı. ki sanat yönetmeninin kötülüğünü şuradan da anlayabiliriz: diğer sahnelerde de duvarlara asılan çerçeveler hep kadraj dışındaydı, öğretmenin odasında da bir çerçeve vardı aslında ama kadraja giremiyordu. ne yazık ki görüntü yönetmeni de yönetmen de sanat yönetmeni de buraları tamamen atlamış. kısacası film estetikten yoksundu.senaryoya gelirsek; anlatılan birçok şey havada kalıyor. ilk sahnelerden birinde polis derneğe geliyor, arama yapıyor ve çıkıyor. daha başlangıçta böyle bir şey görünce insan devamını bekliyor, meraklanıyor. ama sonra bununla ilgili başka şeye değinilmiyor. anne nigar bir dengbej kasetinin peşinde. filmin asıl konusu bu gibi aslında ama bu da havada kalıyor. sonunda ne bulunuyor ne bulunmuyor ne de herhangi bir yorum var. nigar komşusunun acıklı dengbejler söylediğini duyuyordu derinlerden. aradığı şarkının, komşu kadının söylediği şarkı olmasını beklemiştim ben ama bu yönetmene kalmış tabii ki. şöyle yapsaydı böyle yapsaydıya girmek istemiyorum. öğretmen sevgilisinin hamile kalmasını kötü karşılıyor, ama durumları yine bir çözüme kavuşmuyor. tabii ki illa net bir çözüm olsun demiyorum ama burada bir kotarılamamışlık var. film boyu annesiyle kürtçe konuşan öğretmenimiz sevgilisiyle türkçe konuşuyor. bu nedenle kızın da kürt olduğunu taa filmin sonunda öğrenebiliyoruz. yine kızla annesinin tanışıyor olduğunu da filmin sonunda anlıyoruz. film bittiğinde ise büyük bir tatminsizlik yaşatıyor.iyi niyetle başlanmış ama becerilememiş bir film bence, dramatik yapısı zayıf. böyle filmlerin ödüle boğulmasını da anlamak istemiyorum ama ülkenin neresinde torpilsiz iş var ki.
(cilginpastaci - 6 Aralık 2014 23:12)
Yorum Kaynak Link : annemin şarkısı