yine bir bbc başyapıtı. müziklerini planet earth ii'de olduğu gibi hans zimmer yapacak. radiohead, 2011 yılında yayınladığı the king of limbs albümünde yer alan bloom şarkısının blue planet ii için bir orkestra versiyonunu hazırladı.

bbc'ye göre yeni keşfedilen ve görüntüleri hiç yayınlanmamış yeni canlılar gösterilecek. bu canlılardan biri david hasselhoff'un adı verilen "hoff yengeci".

blue planet ii için dizi çekim ekibi her okyanusa toplam 123 sefer düzenledi. denizde 1500 gün ve denizaltında ise 1000 saatin üzerinde vakit geçirdiler. dizi bbc studios natural history unit, bbc america, alman wdr kanalı ve france télévisions kanallarıyla birlikte ortak yapıldı.

(diarium - 17 Eylül 2017 11:52)

muhteşem

(zeddicus zu l zorander - 27 Eylül 2017 14:12)

resmi fragmanı yayınlanan belgesel.

https://www.youtube.com/watch?v=-pdlqv4fo68

(zeddicus zu l zorander - 6 Ekim 2017 18:27)

fragmanı bile tüyleri diken diken eden, sir david attenborough'ün yanında hans zimmer ve radiohead ile nirvanaya ulaşacağını düşündüğüm, ilk bölümü 29 ekim pazar günü yayınlanacak olan, merakla beklenen yapım.

ikinci fragmanı yayınlanmış:
https://www.youtube.com/watch?v=kaphghhltem

(ufuri - 21 Ekim 2017 09:01)

mendilleri hazırlayın, anne ve yavru morsun içine düştüğü duruma ağlamayan insan olamaz.

(baggio gomza - 23 Ekim 2017 11:50)

bugün başlayacak, yılın en iyi belgeseli olmaya aday bbc belgesel serisi.

--- spoiler ---

yükseklik, hız ve kesişim noktasını hesaplayan avcı balıklara şahit olacağımız belgesel serisi. yalnız bu balıklar kuş avlıyor dostum. yep hem de bir yunus edasında denizden çıkıp kuşu havada yakalıyorlar.

güvercin avlayan kedi balığı, ya da köpek balığı gibi ağızlarına düşmesini beklemiyorlar.
takip ediyorlar, hesaplıyor ve saldırıyorlar.
--- spoiler ---

kesinlikle izlenmesi gereken baş yapıt olacaktır.

(ansaneriberva - 29 Ekim 2017 02:39)

hayatımda izlediğim en muhteşem yapım (buna her türlü dizi ve film dahil). birkaç ufak bilgi vermek gerekirse;

çekimler 4 yıl sürmüş. 125 farklı çekim, 6000 saat su altı kaydı ve 1.000 saatlik denizaltı türevi aletlerle yapılan kayıt var. bu geçen 4 yılda ekipte 3 evlilik, 5 doğum olmuş (2 tane bebek de yoldaymış). müziklerini hans zimmer yapmak istemiş planet earth ii de olduğu gibi, zaten onun yapmasını istiyolarmış. bazı çekimler doğal ortamı bozmamak adına laboratuvar ortamında çekilmiş. aslında adı “okyanuslar” olacakmış ama sonradan “blue planet ii” de mutabık kalmışlar.

ek bir bilgi daha vermek gerekirse “blue planet ii” ingiltere’de şimdiye kadar en çok izlenen yapım oldu.

kaynak

(the man from another earth - 13 Aralık 2017 14:18)

7. ve son bölümü de izlemiş bulunmaktayım. tüm hayatım boyunca izlediğim en iyi belgesel diyebilirim. özellikle final bölümünü tüylerim diken diken izledim. insanoğlu kadar dünyaya zarar veren başka bir şey yok. çok iğrenç yaratıklarız. dünyanın sonunu kendi ellerimizle getireceğiz.

(siraz - 13 Aralık 2017 16:14)

akıl almaz çekimlerle, "oha hatta yuhha" diyeceğiniz okyanus canlılarının hikayelerini anlatan, belgesellere biraz ilgi duyan her insanın mutlaka izlemesi gereken bir seri.

(murtaza gelsin - 14 Aralık 2017 19:26)

aşırı ufuk açıcı insana perspektif katan yapım.

su altı yaşamı 3d bir hareket alanı olmasıyla yeryüzeyine alışık, yatay hareket canlısı insana ve onun hayal dünyasına çok değişik, farklı gelir.

--- spoiler ---

ahtapotların şekli nihayet bir anlam ifade eder.

bi gözü aşağı bi gözü yukarı canlılar görürüz.

dünyada en çok konuşulan ve anlamını bilmediğimiz ışık diline tanık oluruz.

ölen bir bedenin dibe düşmeyip yüzeye vurması beni çok etkilemiştir.

farklı türlerin arkadaşlıklarının mümkünatı gösterilir. ki bu kim kime dum duma herkesin tuttuğu sikip attığı vahşi kapitalizm ideolojisini destekleyen önceki belgesel türlerinden ayrılması demek. co-operasyon yardımlaşma nihayet bbcde değer bulur, ancak günümüzde tüm toplumsal kurumların kamu fikrinin küresel ölçekte operasyonlarla anası sikildikten sonra yani ertesinde bu örnekleri sunmak ya da bulmak ne biliyim yani düşünülesi . bkz. margaret thatcher toplum diye bir şey yoktur demiştir bu insanlar zamanında. (bkz: prisoner's dilemma)

akıntının belirleyici gücünü üstüne basa basa söylemişlerdir. ekvatordan kutuplara taşınan sıcak su bob ross un fırçası gibidir bana. akıntı, tekrar eden vektör, bir ekosistemin yaratıcı gücüdür ve bu bahsi geçen ekosistem okyanuslar gibi bildiğimiz yaşamın büyük bir kısmını oluşturuyor. big data gibi aslında sabit bir unsurdan çok kitlesel hareket devinim ifade eden oluşumları düşünmek adına feyz alınası. götürmek taşımak çok değerlidir. çalıkuşu . bütünlük denen totality denen şeyi anlamaya yaklaşırsın, izole yerel ne var ki bu hayatta? (bkz: karakol cemiyeti)

belgeselden uzaklaştım gibi
ancak belgeseller kıssadan hisse mantığıyla popüler kültürü işgal eden modeller ve yargılar sunar, bu muhabbetleri naiflik-çıkarsızlık kisvesi (hayvanlar alemini izliyorsun insanlar alemini değil) altında çok etkiler. bu yüzden eleştiriye tabi tutulmaları çok önemlidir.
(bkz: besin zinciri) (bkz: survival of the fittest) (bkz: her koyun kendi bacagindan asilir)

alet kullanan balık balık zekasına dair algımızın sınırlarını zorlayan örnek olarak atılmış. insanda da bu tür ayrım periodlaştırma sınıflandırma bir zaman vardı. maddi aleti zekanın dışsallaşması ve insanın çevresini araçsallaştırma kabiliyeti adına bir evrimsel adım olarak gören bilimsel kültürel bakış açısı kaynaklıdır bu sahne. ancak dil insanın en muhteşem araçlarından bir tanesidir ve sosyalleşme en kendi yaratımı olan bir çevre olarak dahice bir fenomendir. dolayısıyla tek bi balığın taşı alıp vurması bir şey bir grup balığın ortak dinamik hareketini mümkün kılan dil bi şey. taşı bükmek sesi bükmek. sesi kodlamak. hatırlamak. sekanslar oluşturmak. dil çok zekice bi olaydır çevre ile en çok ilişkilenmeye nesneleri manipüle etmeye en çok yarayan alettir. ben açıkçası arkadaşlık dostluk mesajları veren belgeselden dili zekanın asli ürünü olarak sunmalarını beklerdim. dilin kompleksliği bi yana v a r l ı ğ ı bir yana. varlığına çok alışığız bu alışkanlık ölümden beter.

--- spoiler ---
o halde nolur, şartlar böyle olsaydı nolurdu, mümkün olanın sınırları nedir gibi zihnin sürekli sorduğu zor sorular idman gerektirir, dirayet gayret zihin çevikliği gerektirir. bunu kimi sudokudan kimi geometri sorusu çözerek kimi dostoyevski okuyarak gündeliğinde gerçekleştirir. şimdilerde çevremiz muazzam bir hızda , şekilde değişirken bize kendi evrimimizi düşünebilmemiz adına birçok alışık olmadık örnek gösteriyor.

(torikaeshi - 16 Aralık 2017 00:37)