Süre                : 1 Saat 25 dakika
Çıkış Tarihi     : 24 Ekim 2007 Çarşamba, Yapım Yılı : 2007
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli
Ülke                : Fransa,ABD
Yapımcı          :  MK2 Productions , Meno Films , Centre National de la Cinématographie (CNC)
Yönetmen       : Gus Van Sant (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Gus Van Sant (IMDB)(ekşi),Blake Nelson (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Gabe Nevins (IMDB), Daniel Liu (IMDB), Jake Miller (IMDB), Taylor Momsen (IMDB)(ekşi), Lauren McKinney (IMDB), Scott Patrick Green (IMDB), John Michael Burrowes (IMDB), Grace Carter (IMDB), Jay 'Smay' Williamson (IMDB), Christopher Doyle (IMDB), Dillon Hines (IMDB), Emma Nevins (IMDB), Brad Peterson (IMDB), Winfield Jackson (IMDB), Joe Schweitzer (IMDB), Oliver Garnier (IMDB), Mubarak Ra'oof (IMDB), Eric Anderson (IMDB), Jeremy Anderson (IMDB), Addison Owen (IMDB), Richard Miller (IMDB), Emily Galash (IMDB), Esther Vaca (IMDB), Jordy Weimer (IMDB), Andres Alcala (IMDB), Paul Dolbey (IMDB), Susan Ploetz (IMDB), M. Blash (IMDB), John Pearson-Denning (IMDB), Chester Stallings (IMDB), Nick Culbertson (IMDB), Ken Boddie (IMDB), Amanda Winkler (IMDB), Ben Burrowes (IMDB), Chrissy Conant (IMDB), Sage Bolyard (IMDB), Chuck Willis (IMDB), Danny Minnick (IMDB), Francisco Pedrasa (IMDB), Tanner Kewley (IMDB) >>devamı>>

Paranoid Park ' Filminin Konusu :
Portland’daki kaykaycıların uğrak yeri Paranoid Park’tan (nam-ı diğer Punk Park) adını alan filmde usta yönetmen Gus Van Sant, bir kez daha gençlerin dünyasına bakıyor. Blake Nelson’un romanından uyarlanan film, ergenlik çağındaki kaykaycı Alex’in bir gece kaza sonucu bir güvenlik görevlisini öldürmesi ve bu konuda ağzını açmamaya karar vermesi üzerine gelişen olayları konu ediniyor.

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:60th Anniversary Prize


  • "gus van sant'ın 2007 cannes film festivali'nde prömiyerini yapacak olan filmi. 16 ya$ında bir çocuğun skate park'ta kazara bir güvenlik görevlisini öldürmesini konu edinmekteymi$.."
  • "blake nelson'un kitabından uyarlama film, filmekimi 2007 kapsamında gösterilecektir."
  • "görüntü yönetmenliğini christopher doyleın yaptığı son gus van sant şaheseri."
  • "yönetmenin son filminlerine eş şekilde ölüm üzerine uzun sekanslar ve hareketsiz sahnelerin olduğu sessizliğin(konuşmamanın) özellikle vurgulandığı güzel film."
  • "içinde park kelimesi geçen filmleri seyretmeme kararımı kesinleştiren filmdir.. kararın ilk çıkış filmi için: (bkz: ken park)edit: jurassic park'ı tenzih ederim.."
  • "evde izlenecekse filmin hızı 2x yapılarak da izlenebilir ve kaçırılacak ya da kaybedilecek birşey olmaz."
  • "yalnızca film olarak değil, (belki, sadece) video art olarak değerlendirmek gerekir."
  • "belki filmle ilgili olacak lakin bu parkta spor aletlerinde basortulu 1.50 boyunda 85 kilo teyzeler neseyle spor yapiyor."




Facebook Yorumları
  • comment image

    yönetmenin son filminlerine eş şekilde ölüm üzerine uzun sekanslar ve hareketsiz sahnelerin olduğu sessizliğin(konuşmamanın) özellikle vurgulandığı güzel film.


    (porco rosso - 12 Mart 2008 22:04)

  • comment image

    "başrolde tony hawk oynasa da en azından iki üç numara görürdük ne güzel olurdu" dediğim, oyuncu diye seçilen yeniyetmelerin rol yapma konusundaki kabiliyetsizlikleri gözardı edilince konusu ön plana çıkabilecek değerde bir film. zira şu haliyle insanı buhrana sürüklemek şöyle dursun, ayakta uyutan bir film olmuş. güvenlik görevlisinin bedeni iki eşit parçaya ayrılmış şekilde raylarda bağırsaklarını yayarak sürünmeye çalıştığı sahnenin etkileyici olduğu söylenebilir.


    (duyarsiz kitle - 19 Mart 2008 20:27)

  • comment image

    taylor momsen adlı teen-celebrity dı$ında me$hur oyuncu ihtiva etmemektedir, doğrudur ve de ne güzeldir. bendeniz burada myspace hesabı açmayı reddederken eloğlu bu sayede gus van sant filminde oynama $ansı elde etmi$tir, acıdır.

    rol alanların ekseriyeti profesyonel olmadığından mütevellit, çoğu karakter silik kalmaktadır. peki bu bi' ba$arısızlık mıdır? bilakis, hikayenin özüne uygundur. blurlenmi$ ebeveynlerin önünde net olmaktan ho$nutsuz, göze batmak istemeyen gençliği gayet güzel betimlemektedir. ba$roldeki elemanın ifades[izliğ]i, hayat verdiği "dazed and confused" pre-ergen karakterini yapmacık olmaktan kurtarmaktadır.

    $imdi, böyle bi' konstellasyona sahip filmin ortasına tony hawk'ı koyma isteği kenan'lıktır evren'liktir, özalcı genç sivilliktir. "böyle filmi ben de çekerim" semalarında kitsch ruhun "iki artistik kaykay hareketi yapsın da ne$emizi bulalım" dı$avurumudur. gus van sant izlemeseniz de olur pa$am.

    "no-one's ever really ready for stream of consciousness."


    (ent2tel - 19 Mart 2008 21:04)

  • comment image

    elephant la cokca benzerlikler iceren film. oyle ki, elephantin ana karakterlerinden biri alex, ayni paranoid parktaki esas karakter gibi. elephant'in alex'i gercek hayatta portland'li, paranoid parktaki karakter alex gibi. gene bolca muzik kullanmis gus van sant. sarkilar esnasinda agir cekimler, goz hizasinda, goze odaklanan close-up kamera, sagina soluna bakinirken belli belirsiz kameraya da minik bakislar atan karakterler, gerilim arttikca doga seslerindeki tizlenme ve artan siddet, ve filmin siddet unsuru iceren sahnesindeki klasik muzik. elephantla cok fazla benzerligi olan film. tabii ki sadece teknik acilardan degil, liseli, buhranli karakterler etrafindaki hikaye orgusunden de. peki, o halde gus van sant kendini tekrarlayip, basarisiz bir film mi cekiyor?

    ilginc bir yonetmen bu adam haliyle. good will hunting disinda herhangi bir gus van sant izlemeyenler icin zordur ilk defa bu adamla yuz yuze gelmek. ya da gecen seneki gibi, kendisiyle ilk defa cannes film festivali'ne beraberinde getirdigi ufak oglanla birlikte oldugu gibi karsilasmak. gerry'yi izleyip gerry'lerin bir olusunu izlerken, bilindik bir `persona` sendromu ile mi karsi karsiyayiz sorusunu da sorabiliriz. gus van sant'in nispeten kisa (75-85 dk.) sureli filmlerinde uzzuuun uzzuuun cektigi col, okyanus, orman vb. "donuk" peyzaj karelerine eslik eden sogukkanli karakterler ve degisken muzik, gus van sant'in farkini ve karakterini olusturuyor diye iddia edebiliriz. sinema'ya olan ilgi, alaka ile ilgili olarak da, dusuk maliyetlerde derin konulara biraz yuzeyden ve dusuk beklentilerle deginen birinden iyi bir karsilik da alabilirsiniz, zamaninizi bosa gecirdiginizi de hissedebilirsiniz. hele bir de isin "endustri" boyutu ve sinema bilet masraflarini goz onunde bulundurdugunuzda, paranoid park gibi ornekleriyle gus van sant sinemasi tam da, 'bagimsiz sinema'nin uretim-maliyet-gise-getiri dongusundeki paradokslarinin merkezine oturmaktadir.

    not: genelde guzel muzikler kullanan gus van sant, bu filmde gene elliot smith'ten yararlanarak cok guzel yapmistir ki, elliott smith tercihi ilginc, nostaljik, burucu bir tesaduftur intihari sonrasi cekilen gus van sant filminde.


    (hergele - 27 Mart 2008 22:31)

  • comment image

    gus van sant'ın yine gençleri merkeze aldığı filmlerinden biri. öykü biraz hafif kalsa da gençlerin ruh halini iyi yansıttığı söylenebilir. bazılarına anlamsız gelebilecek donukluğun, boş bakışların nedeni de o zaten. gitmedim, yaşamadım ama filmdeki gençler tipik amerikan teenageleri gibi göründü bana. kendi küçük dünyasında, umursamaz, dalgacı, hareket etmese yaşamıyor sandığınız tipler. belki de gelişmiş ülkelerdeki yaşıtları gibi.

    görüntü çalışmasının da gayet başarılı olduğunu eklemek lazım. son olarak, gus van sant'ın tarzını "arkadan çek, görüntüyü flulaştır, anlamsız görüntüler koy" şeklinde özetleyenlerden, anlamadıkları yönetmenle ilgili en azından yorum yapmamalarını rica ediyor, kendilerini hollywood filmleri salonlarına davet ediyoruz.


    (mandir - 15 Nisan 2008 10:47)

  • comment image

    blake nelsonın aynı adı taşıyan romanından uyarlanan film.

    otur,adam gibi mülahaza yap ey sinemasever! gus van sant adı anıldığında çağrıştırdığı imgeler bu denli spontane iken,nedir sendeki bu büyülü gerçeklik arayışı ? paranoid park en başta da bahsettiğim üzere romandan uyarlanmış bir filmdir ve bu da demektir ki,romanın anahatlarına dokunmadan bir film çekmek durumundasınız çünkü bunun adı esinlenme değil,uyarlama...

    filmle ilgili gelen eleştriler roman/film arasında mukayeseye gidilme dogrultusunda ortaya çıkan farklılıklarla alakalı olsa mesela romanda yer alan birçok şeyin, filmde olmamasına isyan etsen ya da romandaki bir figürün filme aktarılırken çarpıtıldığını görmüş olsan amenna ama böyle de değil ki? e o zaman ya siz gus van sant'ın stilini bilmiyosunuz,ya filmin romandan uyarlandığını duymamışsınız,ya da hayatınızda spider-man veya batmandan başka film görmemişsiniz.

    ha,romanı okudunuz madem,madem hazır sinirlenmişim iki kelam da size edeyim o zaman.sinema-edebiyat ilişkisinde, filmin romana sürekli ihanet söz konusudur.hangi roman~filme olduğu gibi taşınmış ki paranoid park taşınsın? yazarın roman yazarken kendi zihninde kurguladığı dünya ile yönetmenin filmde kurguladığı dünya arasında farklılıklar kaçınılmazdır çünkü bir kitabı okurken zihninizde canlanan imgelerle,aynı kitabı okuyan başka birinin zihninde canlananlar arasında bile bir çok fark vardır.

    gus van sant süper! paranoid park süperkool. oh mis.

    4 saat sonra gelen edit: aaa! bugun gus van sant'ın doğum günüymüş tesadüfe bak sen! boş yere aklımıza düşmemiş demekki :)

    iyi ki doğdun gus.


    (thelepermessiah - 24 Temmuz 2008 10:33)

  • comment image

    alex' in, sonuna dek gözlerini birkaç kez kırptığı başarılı yapım. filmde buna benzer, göze batan, diğer bir konu ise; kaza sahnesi. filmde üzerinde belkide en az durulmuş sahne olarak göze çarpıyor. bu sahne ''yaşanılabilirlik açısından'' 'basit' olarak akla gelecek anlar arasında da düşünülebilir, ancak küçük bir vuruşla geri geri giderek savrulan ve trenin altında parçalanan güvenlik görevlisi, konunun kilit noktasını oluşturmasına rağmen, gereğinden fazlaca ''basit'' işlenmiş. ya da gus van sant' ın tarzına uymamış. ve bu kazaya ilişkin dedektifin gösterdiği fotoğrafta ki güvenlik görevlisi pozisyonuyla, kazanın olduğu an yere düşen güvenlik görevlisinin pozisyonu arasında fark var gibi. anlık bir yanılmasa da olabilir ama öyle işte. başarılı velhasıl. birkaç kez daha izlenilir.


    (denize giden atli - 7 Kasım 2008 21:56)

  • comment image

    normalde gus abinin filmlerine cok sıcak bakmamama (arka arkaya 3 ma vaaay) ragmen beni bir şekilde etkilemiş film... cekim olarak kesinlikle elephantdan daha basarılı... onun kadar stilize kaygılar taşımamış bu filmde beni en cok etkileyen, paranoid park'taki kay kay sahnelerindeki kamera kullanımları oldu... bundan sonrası spoiler...

    --- spoiler ---

    demiryolu bekcisi abinin ikiye bolundukten sonra iki eliyle yurumeye calısması ve alex'e bakıp tam bir seyler soyleyecekken kalması bana cok garip geldi... daha ziyade tarantino'da gormeye alısık oldugumuz bu tur bir mizahı görmek acıkcası beni sasırttı... hosuma da gitti... hic gus abi degildi... yine de su yeni bir trend bu filmde de var... ben filmlerin sonu olmamasında, yani alışıldık sonu olmamasından cok sıkılmaya basladım... bu film de oyle bitiyor... hayatın bir yerinde kesip "a slice of life" tadı verilmiş işleri ben artık kacak duvusmek olarak gormeye basladım... neden derseniz bir senaryonun ya da filmin diyelim, en zor kısmı onu nasıl bitirecegini bulmaktır... eeh onu boyle bırakınca bence pek bir marifet olmuyor... filmle ilgili son bir ayrıntı... filmde alex'in kız arkadasını oynayan arvil lavigne tadında kız karakteri cok dogru bir tespit... kaykaycı cocuklarla takılmayı marifet sayan hayatında yapacagı tek asilik kendine bir kaykaycı sevgili bulmak ve onunla yatmak olacak bu tikky kızlar bizim zamanımızda da vardı... gelecekte de olacak...
    ---
    spoiler ---

    genel toplamda dvd'si seyretmeye deger bir film... iyi seyirler...


    (kaptaninseyirdefteri - 20 Kasım 2008 00:53)

  • comment image

    bazen olur ya hayatta, çok acayip bir şey olur, sorarsınız aradan iki üç yıl geçmiştir "ya senin şu iş ne oldu?" diye, cevap olarak "bir şey olmadı ya, halloldu bi şekil" gelir. işte ahan da bu olayın kahramanına yıllar sonra birisi soracak, o da tam böyle cevap verecek...

    --- spoiler ---

    filmin en güzel tarafı, filmde hiçbir şey olmaması bence. modern hayatın insanı unutmuşluğunu daha güzel nasıl anlatabilirsiniz ki? film polisiyeye, cinselliği tanımaya, aşk filmine, korku-gerilime, aile dramına, gençlik filmine, kaykaycıları anlatan bir belgesele, yahut bir dostluk filmine dönüşebilecekken, hepsini geçip alex'in içine odaklanıyor. bu kadar şükela bir hale bürünmesinin sebebi de bu olsa gerek. finalde alex o defteri yakarken, vicdanı görüyorsunuz, ama elden de bir şey gelmediğini falan...

    hadi çocuk gitse, ben yaptım evet kaykayla kafasına vurdum adam da ortadan ikiye bölündü, dese ve o dedektif amca da bunu içeriye atsa, modern vicdanlarımız rahatlayacak mı? evet, diyeceksiniz burda. demek zorundasınız. toplum sizi buna itiyor, hadi durmayın "alex sen haksızsın ibne, sana laflar hazırladım" deyin. adamı resmen biçtin lan şerefsiz, deyin. bunu hak ediyor alex. kız arkadaşının da namusunu kirlettin deyin hatta. kız seni seviyordu lan hıyar deyin. yahut ne bileyim ailenin parçalanmasında da sen suçlusun, kaykaycılarla takılmak da senin suçun... n'olacak hapse girse alex?

    paranoyak durumdan bahsederken zizek, bu nedenle, freud'dan farklı olarak, hastalık değil de gerçeğe daha yakın bir hal olduğundan dem vuruyor. evet sevgili arkadaşlar, alex kendi gerçekliğine uyanıyor. insanın adam öldürebileceğine uyanıyor. insanın daha bir sürü şerefsizliği yapabileceğini görüyor. sonra da bir deftere yazıp bu yaptıklarını, yakabileceğini görüyor... yazdıklarını yakmak dedim de, joseph k.'yı kafka öldürmüş diyorlar?

    --- spoiler ---


    (cam irmagi tas gemi - 8 Şubat 2009 11:36)

  • comment image

    evde izlenecekse filmin hızı 2x yapılarak da izlenebilir ve kaçırılacak ya da kaybedilecek birşey olmaz.


    (livtyler - 9 Mart 2010 01:41)

  • comment image

    çok uzun bir film olmasa da yine de insanı sıkabilme yetisine sahip olan, sırf soundtrack koyabilmek için gereksiz sahnelerden oluştuğunu düşündüğüm film.

    --------spoiler----------
    izleyeceklere tavsiyem; durun! siz izlemeden ben anlatıyım filmi; başrol oyuncumuz kızlara karşı pek ilgisi olmayan, hayata karşı soğuk nevale bi' teenage delikanlısı. kaykaya falan biniyo böyle. bu delikanlımız trene asılıp biraz olsun bi'şeylerden zevk almaya çalışırken bekçi gelir ve asi delikanlımız da bekçiyi diğer trenin altına itiverir. ama öyle soğukkanlı bir delikanlıdır ki bu alex adlı karakter polis bi'şeycik çakamaz ve film biter. işte budur.
    -------spoiler-----------

    bu arada delikanlı deyip durdum ama tam bir kız tipi var alex'te. dikkat ettim de adem elması bile yokmuş.


    (suferman - 1 Mayıs 2010 23:08)

  • comment image

    aklımda kalan tek replik.... dedektifin "skater cominity" diye adlandırdığı öğrencileri sınıfta sorguluyorken.. bir çocuğun dedektife cevabı: "biz bir topluluk değiliz...birbirimizi bile tanımıyoruz " bu sorgulama sonrasında tanışmıştır bu çocuklar. bir yokediş ve varoluş hikayesi kanımca....


    (zero1 - 22 Ağustos 2010 10:46)

  • comment image

    --- spoiler ---

    polis, sınıfta çocukları sorgularken yanlış hatırlamıyorsam "respect our authority" gibisinden bir şey diyor, bunun üzerine çocuklardan birisi cartman'dan alıntıladığı ve cartman'ın sesiyle "respect my authoritee!" diyor, diğer çocuklar da gülüşüyor. işte o orda zamanlaması güzel, anlık bir espiriydi. o sahne, kanımca günlük hayata en yakın, filmden kendimizi en soyutlayabileceğimiz bir sahneydi.

    ---
    spoiler ---


    (irlyy - 11 Aralık 2011 00:58)

  • comment image

    az önce tv2'de başlamış olan, daha önce de bahsedildiği gibi "elephant" filmine epey benzeyen film.
    elephant'ı da tv2'den izlemiştim, sanırsam buhranlı liseli gençler içeren filmler yayınlamayı seviyor bu kanal.


    (mukrime - 28 Ekim 2013 22:04)

Yorum Kaynak Link : paranoid park