Çıkış Tarihi     : 10 Mayıs 2018 Perşembe, Yapım Yılı : 2018
Türü                : Döküman,Cinayet
Taglar             : Tv mini serisi
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Duplass Brothers Productions
Yönetmen       : Trey Borzillieri (IMDB), Barbara Schroeder (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Barbara Schroeder (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Ann Smith (IMDB)

Evil Genius: The True Story of America's Most Diabolical Bank Heist (~ Evil Genius) ' Dizisinin Konusu :
Evil Genius: The True Story of America's Most Diabolical Bank Heist is a TV mini-series starring Ann Smith. The extraordinary story of the "pizza bomber heist" and the FBI's investigation into a bizarre collection of suspects.





Facebook Yorumları
  • comment image

    netflix'te izledigim son zamanlarin en etkileyici suc odakli belgesel yapimi.
    pizza dagiticisi 50 yasindaki yasli bir amcanın boynuna demir tasmayla takili bir bomba ile banka soygunu yapmasini ve sonrasinda gelisen olaylari konu aliyor.
    soyguncu amca, soygundan kisa sure sonra polis tarafindan caddenin ortasinda kistirilip gozaltina alinir. amcanin vucudunda bomba oldugunu fark eden polisler bomba imha uzmanlarini beklerken bir sure sonra bomba patlar ve amca orada hayatini kaybeder. bombanin zaman ayarli bir bomba oldugu, soygunu yapan kisinin de aslinda kurban oldugu ortaya cikar. birileri tarafindan banka soygunu yapmasi icin kacirilmis ve soygunu yapip gerekli talimatlari yerine getirdigi takdirde bombayi etkisiz hale getirecek anahtara ulasabilecegi ile ilgili notlar sonrasinda arabasinda bulunmustur. belgesel olayi butun yonleriyle arastiriyor. yillar suren bir calismanin sonucu ortaya cikmis. belgeselin sonunda gelen itiraf ile sok olacaksiniz.


    (charrontr - 14 Mayıs 2018 11:20)

  • comment image

    nedense buyuk umutlarla basladim, fakat beni bir making a murderer kadar etkileyemedi. biseyler eksikti sanki, bittiginde "eee, bu muydu" oldum, ki nasil bir psikopatlik beklenti yuksekligi bendeki, sen artik tahmin et :/

    --- spoiler ---

    hatta isi abartip, cinayetin saw filminden birebir arak oldugunu dusunup, pfffffff dedim, ama megerse bu olay 2003'te yasanmis, ilk testere filmi ise 2004'te yayinlanmis. yani resmen yere goge sigdiramadigim filmin senaryosu esinlenmeymis ya la, nasil göt oldum anlatamam.

    wells'in bombasinin patlama anini gostermelerine ise, cok hazirliksiz yakalandim. her o sahne ciktiginda "ya bu sefer gostermeseler bari" deyip, tirnaklarimi kemirdim :/ ailesini dusunemiyorum, umarim izlemezler.

    ---
    spoiler ---


    (the spy in the attic - 18 Mayıs 2018 15:20)

  • comment image

    insanı geren, sürprizlere dolu, dört bölümlük netflix belgeseli.

    boynuna 'zorla' patlayıcı bir düzenek yerleştirildiğini iddia eden brian wells tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan banka soygunu ve sonrasında olanları anlatıyor.

    bana the jinx the life and deaths of robert durst belgeselini hatırlattı izlerken. ama ondan daha gerçekçi olduğunu söyleyebilirim.


    (elorelia - 18 Mayıs 2018 16:03)

  • comment image

    netflix'in true crime serilerinde çıtayı gittikçe yükselttiğinin kanıtı enfes belgesel.

    --- spoiler ---

    rothstein, marjorie kendisini ele verecek bir hareket yapmadan önce federallere giderek hem saklanacak bir şeyi olmayan adam izlenimi verdi, hem soygunun mastermind şüphelisi olmaktan, hem de roden cinayetinden yırttı. bu da kendisi hakkında söylenen ''highly intelligent''ın kanıtlarından biriydi. evi aranırken bir tur rehberi gibi aşırı rahat davranıp polislerin kendisinden şüphelenmesini engellemesi de öyle.
    marjorie'nın zekası ise zaten ortada. bu ikilinin uzun yıllar birlikte olması ve marjorie'nin diğer erkek arkadaşları ve belki kocası gibi onu da öldürmemiş olması, birbirlerini idare etmeyi bilen iki genius olduklarının göstergesi.

    federal ve eyalet ajanları arasındaki bilgi akışı(!), bu ajanların sadece soygun üstünde durup, roden cinayetine çok takılmamaları bu kurumların çalışma sistemi açısından güzel ayrıntılardı.
    medya ise; her zaman ve her yerde olduğu gibi, kamusal algıyı oluşturmak, olanı da yıkmak için kendine biçilen rolü başarıyla oynamış.

    belgesel, hikayeyi ve hikayenin sonunu kesin bir gerçeklik olarak anlatıp, tape recorder'a sahip random bir kişinin, fbi ve yerel ajanlardan daha iyi bir araştırmacı olduğunu/olabileceğini göstermek istiyor gibi. zira, 'gerçek'leri söyleyen insanları bulup konuşturdukça, 2003 ve sonraki yıllardaki gözetleme kameralarının ve röportaj yapılanların dolduramadığı boşluğu doldurup 'doğru'ya ulaşıyor.

    belgeselin yapımcısı trey borzillieri, 4 bölüm boyunca neden bu davaya bu kadar takıldığını, soruşturduğunu, görüşmeler yaptığını, marjorie ile yıllar boyu iletişimde kaldığını anlatıyormuş gibi yapıp, aslında hiçbir şey söylemiyor. bu açıdan kendisi benim için gizemini koruyor.

    tamamen kendi hazzı için, federallerden ve yasalardan daha zeki olduğunu kanıtlamak için soygunun mastermind'ı rothstein idi. bu işten sıyrılacağını biliyordu. wells'in ölmesi hesapta yoktuysa bile, buzluktaki cesedi ihbar etmek de dahil kendini temize çıkaracak diğer tüm adımları hesaplamıştı. fbi ajanı jim fisher'ın da dediği gibi; ''the son of a bitch ended up winning. he died with all of the secrets. he died taking all the answers with him. he gets the last laugh in that sense. he escaped punishment. he escaped detection. he left us with these idiots and a bunch of questions''

    ---
    spoiler ---


    (kutsaliyok - 23 Mayıs 2018 04:40)

  • comment image

    bu tür araştırmalar ilgimi çekiyor ve genelde içine dalmaktan hiç kaçınmıyorum. ama nadiren de olsa günlük hayatımı etkileyecek kadar kötü etkilendiğim bir tanesi çıkıyor. bir yemekten zehirlenmiş gibi. bu belgeselle birlikte iyice emin oldum ki, işin ne kadar şeytani olduğundan çok(ki kesinlikle az şeytani değildi), sunumda ne kadar gerçek görüntü kullanıldığı belirliyor bu overdose halimi.

    bu belgeseli izlerken de önce brian wells’in içinde bulunduğu durumun blöf olduğuna inanmak istedim, biplemeleri duyunca irkilip pişman olmaya başladım ve buna rağmen patlama görüntüsünü vereceklerini son saniyeye kadar anlayamadım. başka bir entry’de söylendiği gibi o andan sonra ekrana hep kaçamak bakmak zorunda kaldım, bir daha verirlerse görmeyeyim diye.

    bir benzerini jodi arias’ı araştırırken internetin derinliklerinde, kurbanının cinayetten beş gün sonra bulunduğu haline sansürsüz rastladığımda yaşamıştım.

    çok çok üzücü. suçluların psikolojilerini incelemek için izlemeye/okumaya başladığım her şey, kurbanın psikolojisiyle yüzleştiğim anda anlamını yitiriyor ve cinayeti işleyenler için sadece “neyse ne, iyi ki geberdi,” diyorum.


    (deinnorra - 30 Mayıs 2018 18:34)

  • comment image

    olaya karışan/karıştığı düşünülen insanlar kadar, belgesel yapımcısının da farklı bir çeşit manyaklıktan muzdarip olduğunu düşünüyorum. 730 yıl hapis cezası alan seri katillere, iki lafın belini kırma amaçlı mektup yazıp duran hayranlar vardır, sonra manyaklığı iyice abartıp charles manson gibilerle evlenirler hatta. heh, adam, onları anımsattı bana. evet, marjorie diehl-armstrong, adamın belgesel çekeceğini biliyor, daha en başından kafamıza sokulan bir bilgi bu, ancak kadınla yıllarca mektuplaşıp onun anlattığı şeyleri, aleyhine işleyecek şekilde değiştirmesini etik bulmadım. gardaşım ne etiği, adamın boynuna bombalı kelepçe takmış; eline de baston silah verip bankaya salmışlar, sen etik metik diyorsun, hassiktir oradan diyenler olacaktır. belgeseldeki fbi dayının da dediği gibi "bildiğini düşündüğün değil, mahkemede sunduğun kanıt önemli." düşünün ki hapiste yatıyorsunuz, elin adamı gelip sizin belgeselinizi çekeceğini söylüyor, siz de kabul ediyorsunuz. güveninizi kazanmak için yıllarca mektup yolluyor, gerekirse arıyor, hal hatır soruyor. film kurgusu bitince öğreniyorsunuz ki adam boyna sizi suçlamış.

    zekasına güvenip aptallarla iş birliği içine giren, suç unsuru genişledikçe ispiyonlama, sırttan vurma, hatta sırtını devlete dayama olaylarının doğru oranda arttığı, kimsenin ne olup bittiğini asla bilemeyeceği, bir allah'ın kulunun da yüzde yüz doğru söylediğini düşünmeyeceğiniz, her zamanki gibi beceriksizliğiyle tek suçlunun fbi olduğu belgesel. yine, iki elleriyle bir siki becerememişler. brian wells, tik tak sesleri çıkaran bombayla ölmeyi beklerken, öküzün trene baktığı gibi bakıp hiçbir şey yapmayan eyalet polisleri ayrı dava.

    --- spoiler ---

    herkes, kendi götünü kurtarma peşinde, o yüzden işine geldiği gibi hareket ediyor. engelli kıza tecavüz ettiği için aranan sapığı evinde gizleyen bill rothstein, okuduğu okulları dereceyle bitirip üzerine yüksek lisans yapan, beş ilişkisinden ikisini öldüren, kalan üçü de tesadüfi (!) şekilde kaza sonucu ölen bipolar hastası marjorie diehl-armstrong, uyuşturucu kullanmam, ilacımı verirler, hem yatacak yatağım olur, sıcak çorbamı içer, keyfime bakarım düşüncesine sahip gebeş kenneth barnes, sorgulanmasına birkaç gün kala overdose sonucu yukarıya uğurladığımız pizzacı adam ve olayların odak noktası, brian wells.

    marjorie'nin on yıllık sevgilisini öldürdüğü itirafı dışında, olayı tam anlamıyla açıklayacak hiçbir şey yok.
    ---
    spoiler ---


    (nice tnetennba - 3 Haziran 2018 22:07)

  • comment image

    netflix'te genelde kriminal yapımlar izlediğim için, "sizin için önerilen" kısmında görüp merak edip izlediğim holivud filmlerinden fırlamış karakterlere sahip mükemmel dizi-belgesel. bir müddet etkisinden çıkamıyor insan. özellikle brian wells'e çok üzüldüm. aklımda kalan bazı soruları da sizle spoiler eşliğinde paylaşacağım değerli dostlar.

    --- spoiler ---
    -rahmetli brian'ın "üzerimde bomba var, yalan söylemiyorum, patlayacak" cümleleri hala kulağımda. fakat bankayı soyarken de, bombanın patlayacağını söylerken de sakin tavırlarını anlayamadım.
    -majoret ve bütün arkadaşlarının evleri çöp ev. bunun psikolojik çözümünü yapmamışlar belgeselde. hele o "balık arkadaşı"nın evine polisler zor giriyor. neden acaba bu dağınıklık?
    -acaba brain ve diğer intihar eden pizzacı da bu işin içinde mi?
    -hadi diyelim brian'da bu işin içinde, bankayı soyup kaçmayı neden planlayamadınız? "master mind" ya bunlar.
    -yerel polis, brian öldükten sonra, brian'ın bahsettiği buluşma yerine gidiyor ve panik halinde kaçan bir bok rengi bir panelvan görüyor. sonradan belgeselci dayı bunun rothstein'e ait olduğunu ispatlıyor. polis ve fbı bunu nasıl bulamaz?
    ---
    spoiler ---


    (salitr - 5 Haziran 2018 11:36)

  • comment image

    ''belgeselin sonunda gelen itiraf ile sok olacaksiniz.'' denmiş. pek de olmadım açıkçası. 1 bölümde bitirilebilecek bir hikayeyi dört bölümde uzatmanın anlamı yoktu ayrıca. çok doldurma yerler var.

    sadece marjorie ''evil genius'' lafını kullanmış diye şaşırdım. adı ordan gelmiş demek belgeselin.

    m: why whitewash brian wells? that's what i wanna know. first of all, he was a coconspirator and when you're a coconspirator, there can't be a death penalty case. and he was a coconspirator. i don't know why you wanna believe these goddamn losers

    b: i think you--

    m: ... and don't wanna believe me. i was never in their fucking category. period! i am not some evil genius who is greedy and wanted some guy that looks retarded to rob a bank for me. i didn't even know this guy. you are an asshole if you think otherwise.

    b: this guy was innocent. and you guys wanted to avoid the death penalty. i know this.

    m: first of all, you are totally wrong. i am not ''you guys'', and if you say otherwise in the movie, i will sue your fucking balls off.


    (goks - 14 Haziran 2018 23:55)

  • comment image

    amerikan kolluk güçlerinin ne kadar embesil olduğunu gördüğümüz belgesel, memur dünyanın her yerinde memur, en kritik delillerde "dikkat etmemişiz" , "yerel polis bizi sevmediğinden göstermemiş" falan. salak suçlular konuşmasa hiçbir şey ortaya çıkmayacaktı.

    sürükleyici ve ilginç bir belgesel, 8/10.


    (ampirk - 17 Haziran 2018 13:10)

  • comment image

    tam adı "evil genius the true story of americas most diabolical bank heist" olan 2018 yapımı başarılı bir netflix belgeseli. 2003 yılında gerçekleşen 'pizza bombacı soygunu' olarak adlandırılan banka soygununun öncesini ve sonrasını anlatıyor.

    --- spoiler ---

    2. bölümde trey bill'in evine gidip çekim yaptığında evin önünde duran mavi van benim bile dikkatimi çekti. fbi ya da polis gözden kaçırmış!.

    bence asıl mastermind bill rothstein'dı. marjorie'da yardım etti planlamaya. bomba işi bill'in elinden çıkma. marjorie'nin bombayla alakası yok. bill öleceğini bildiği için ölmeden önce 'şovunu' yapmış oldu. banka soygunu, para pul değil yani istediği. kimsenin çözemeyeceği bir gizem yaratmaktı amacı. bunun için herkesi kullandı ama özellikle de wells'i. ilk baştan amacı wells'i bombayla patlatmaktı zaten. sonra da suçu marjorie'e atıp intikamını aldı. marjorie'nin geçmişi de malum zaten (öldürdüğü sevgilileri).

    bill'in evi gezdirirken ki tavırları 'ben çok iyi bir adamım, kolluk kuvvetlerine yardımcı olurum, hiç bir gizlim saklım yok, başka sorun var mı canım' şeklindeydi. adam öyle bir anlatıyor ki olayları polisler adamın etkisi altında ağzı açık dinliyorlar. 'sorunuz var mı' sorusuna polisler yok diyor. öyle ince bir detayla olayı planlamış ki yuh dedirtti. zaten fbi ajanına söylediği ilk şey 'bu odadaki en akıllı adam benim'. büyük ihtimalle bütün fbi binasını kastetti.

    marjorie ise süper zekaya sahip. belli ki kaldıramıyor zekayı. işlerde tutunamaması falan bu yüzden. bunu fark edip psikiyatrik yollara başvurup çözüm arıyor. annesi ölünce davranışları değişmeye başlıyor. o sırada bipolar hastalığı da öne çıkıyor sanırım. ona zeka olarak yakın olan bill. o nedenle de çok iyi anlaşıyorlar, kendi dengilerini bulmuşlar birbirlerinde. ama bill bütün planlamayı yapıp suçu marjorie'e atıyor, kendisi de ölüp gidiyor. marjorie'i de ömür boyu hapse tıkıyor.

    fbi ve polisin eksik akıllarına bir şey demiyorum. bu adamlar nasıl ajan olmuşlar sormadan edemiyor insan.

    ---
    spoiler ---

    çok ilginç bir belgeseldi.


    (hikikomoriusagi - 30 Eylül 2018 13:11)

Yorum Kaynak Link : evil genius