The King of Comedy (~ Kahkahalar krali) ' Filminin Konusu : Kalkınan komik Rupert Pupkin onun idolü, kendi gizlilik yalvarır için bir gece talk show hosta takip başvurarak, showbiz başarı elde etmek istemektedir.Rupert Pupkin bir komedi büyüğü olmak için saplantı yapmıştır.Rupert Pupkin (De Niro), bir sahne kapı imza tazı, onun hala tomurcuklanma yetenek aşan ölçüde bir kalkınan stand-up obsesif hırslı komiktir.Jerry Langford (Lewis), ünlü komedyen ve talk show host ile yaptığı toplantı sonrasında, Rupert onun "büyük kırılma" geldi diye nihayet inanıyor.O Ancak, pes etmez ama ne istediğini alana kadar Jerry takibe ısrar ederler.Sonunda nihayet stand-up rutin gerçekleştirmek için alma umuduyla talk show host kaçırmaya onun psikotik Langford takıntılı arkadaşıyla Masha ile işbirliği yapmak zorundadır.
Ödüller :
Raging Bull(1980)(8,2-286666)
After Hours(1985)(7,7-62114)
The Last Temptation of Christ(1988)(7,6-46312)
Alice Doesn't Live Here Anymore(1975)(7,4-18219)
Mean Streets(1973)(7,3-82651)
Cape Fear(1991)(7,3-150574)
The Color of Money(1986)(7,0-66849)
New York, New York(1977)(6,7-15913)
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Screenplay - Original"
daha önce de yazılmış olduğu gibi, aslında konu olarak çok farklı olsalar da, scorsese'nin açık ara en iyi filmi olan taxi driver'la büyük benzerlikler taşıdığını düşündüğüm filmdir. bir kere her iki filmin de baş kahramanı yalnızdır, sorunludur, bir şekilde toplumdan dışlanmıştır ve takıntılıdır. her iki kahraman da aslında masumane görünen amaçlarını gerçekleştirmek için illegal yollara başvurmuştur (travis bickle new york'u pisliklerden, fahişelerden, pezevenklerden temizlemek için cinayete başvururken, rupert pupkin ünlü olmak için bir televizyoncuyu kaçırıyor). asıl önemli olan benzerlik ise, scorsese'nin taxi driver'da amerikan değerlerine, bu filmde de eğlence dünyasına yaptığı alaycı eleştiri ile her iki karakterin de filmin sonunda birer kahramana dönüşmesidir. travis işlediği cinayetlerden sonra gazetelerde bir kahraman edasıyle yer alıyor, pupkin de 6 yıl içerde yattıktan sonra çıkıp çok ünlü bir talk showcu oluyor. taxi driver'la lgili son benzerlik de robert de niro denen güzel insanın oyunculuğuyla ilgilidir. adam yine aşmıştır, yemiş bitirmiştir. bunlardan daha üst bir performansı yoktur ve bundan sonra da olması zor gibidir.
(piccadilly - 13 Aralık 2007 23:17)
büyük ihtimalle narsisistik kişilik bozukluğuna sahip iyi niyetli bir komedyen adayını ve onun romantizmini anlatan pek güzel bir filmdir.imdb'den apartılan bilgiye göre rupert*’ın jerry’nin taşra evine habersiz gittiği sahne çekilirken robert de niro, jerry lewis’i özellikle ajite etmek için bazı anti-semitik göndermeler yapmış. daha önce hiç bir method oyuncusuyla çalışmamış olan jerry lewis de duruma feci içerlemiş ve dehşete düşmüş ve o sahnede şahane bir performans sergilemiş. hakikaten dikkat ederseniz sinirinden ağlayacak gibidir o sahnede.(bkz: metod oyunculuğu)
(elv - 1 Mayıs 2010 22:13)
filmle ilgili burada daha önce bahsedilmemiş bir detay gözüme çarptı. spoiler olabilir tabii ama çok gereksiz*, minicik bir detay. ardına da filmin sonuyla alakalı ufak bir görüş ekleyeyim de, spoiler'ın hakkını vereyim bari.--- spoiler ---rita* ve rupert* restoranda yemek yerken arka masada oturan adam sürekli rupert'ın hareketlerini taklit ediyor.ilgili sahne: http://www.youtube.com/watch?v=ryf9ouwu6by"nabıyo lan bu adam arkada" şeklinde işkillendim filmi izlerken. çünkü videoda olmayan, sahnenin başlarına doğru olan kısımda aynı adam rupert'ın elinde tuttuğu, ünlülerin imzalarının bulunduğu deftere bakmaya çalışarak yanından geçmişti. üstüne rita da, arkada oturan dallamayı ara ara kesince iyice şüphem arttı. "kim oğlum bu" diye aratayım dedim. sonuç olarak: adamın adı chuck low'muş. bu film haricinde once upon a time in america ve goodfellas'ta, hatta the sopranos'un ilk sezonuna ait bir bölümde de ufacık rolleri varmış. ayrıyeten bir zamanlar de niro'nun gayrimenkul danışmanı mıymış neymiş. "tamam da o hareketler ne ayak arkadan arkadan" sorumun cevabı da şöyleymiş: senaryonun orijinal versiyonunda, adam restoranda rita'ya hafiften kur yaptıktan sonra ona çıkma teklif edecek, rita da kabul edecekmiş. ardından bu sahne silinince, adam da çük gibi yaptığı hareketlerle kalmış.orada burada, forumlarda falan daha önce tartışıldığını, videolarının youtube'a yüklendiğini ve bu gizemin çözüldüğünü görünce içim rahatladı. gözüme uyku girdi.filmle ilgili: izlerken sonlara doğru rupert'ın monologunun hiç komik olmayacağını, kendisinin çırpındıkça batacağını, seyircinin onu yuhalayacağını falan tasvir ettim bir an kafamda. çok fazla ricky gervais izlemekten midir nedir bilmem. o yüzden o monolog sahnesi de mi hayal ürünü acaba diye düşündüm, çünkü gayet güzel bir performans sergilemişti. bunu sorgulamamın sebebi de scorsese'nin bize, pride and joy fotoğrafı gibi birkaç ufak detay haricinde rupert'ı espri yaparken, materyalini kullanırken hiç göstermemesiydi. bilmiyorum böyle düşünmemizi ne kadar istemiştir. kafam bu tarafa gitse de, en sonunda monologun gerçek olduğuna kendimi ikna ettim. artık daha da rahat, mışıl mışıl uyuyacağım.bonus: bir silinmiş sahne daha: fbi'lar`:!` rupert'ı sorgularken hafif tartaklıyorlarmış. ama bu sahne de gitmiş. artık spoiler'ı hak eden bir entry olduğuna eminim. oh.--- spoiler ---
(murettin - 10 Ocak 2014 16:48)
hakikaten de aşırı underrated bir filmmiş. demin izledim. ne zamandır arşivimdeydi. harika bir filmmiş.film güldürmekten ziyade geriyor insanı. ben çok gerildim izlerken. her an patlamasını beklerken müthiş bir şekilde aktı gitti. 1 saat 49 dakika nasıl geçti anlamadım. çıkarılacak çok ders var gerçekten. rupert'ın kapanıştaki lafı da gerçekten muhteşemdi.9/10bu arada bunu seven man on the moon'u da sever bence. ben çok sevmiştim yani.ayrıca daha önce de söylenmiş ama söylemeden geçemeyeceğim; de niro üstadın 5-10 tane oscar'ı komple alması lazımmış bu performansla. adam dibini görmüş oyunculuğun.
(kisa bisey olsun istemistim - 16 Şubat 2014 02:12)
iğneleri, göndermeleri ve esprileriyle gayet izlenesi bir scorsese & deniro filmi. şahsen özellikle rupert'ın* jerry'ye* telefonda karşısındakine ne söyleceğini pankartlarla gösterdiği sahneye bayıldım..
(quisalas - 7 Haziran 2004 13:07)
robert de nironun fılmde, ılk defa gırıyo oldugu kanal bınasının (ıtılerek acılan) kapısını once kedınısıne dogru cekmesı, sonra da ıterek acması benı bıtırmıstır.. fılmden aldıgım keyfı katmerlemıstır..
(lululom - 22 Şubat 2005 00:56)
robert de niro'nun finalde söylediği "bir günlük kral olmak, bir ömür ahmak olmaktan daha iyidir" sözleri üzerine kurgulanan eser.
(wise man - 1 Haziran 2005 03:24)
enteresan bir filmdir.. bas karakterin hayallerinin ara sira verildigi filmdir.. --- spoiler ---aslinda bu "hayal" dediklerimin tam olarak hayal oldugunu iddia etmek zor.. zira filmin sonunda kem talihini tersine cevirmis rupert'in belki de gelecekte yasadiklarini izlemisizdir.. belki de gercekten rupert populer olduktan sonra jerry ona show'unu 6 haftalina devretmesini istemistir, rupert jerry'ye naz yapmistir vs. vs. vs..bunlari soyluyorum cunku , martin scorsese bir soylesinde taxi driver'da travis bickle'in yaptigi "temizligin" onun hayalinda, zihninde olabilecegini, yani o sekilde yorumlanabilecegini soylemistir.. bu filmde de filmin sonunun da bir hayal oldugunu iddia etmek de mumkun.. belki rupert hic unlu olmamistir, filmde izlediklerimiz, yani "hayal" dediklerim cidden hayalse, filmin sonunda bize gosterilen de belki rupert'in zihninin icinden gecendi, bir hayaldi..--- spoiler ---
(whatdreamsmaycome - 18 Haziran 2005 14:09)
özelde film endüstrisinin (ve aslında daha genelde eğlence endüstrisinin) iç yüzündeki bazı mekanizmaları oldukça başarılı yansıtan bir film bu. bir prodüksyon şirketine durduk yere damlayan pupkin, ona hiç aldırmayan ama bir yandan da üstü kapalı bir şekilde, sahte bir nezaket ile onu yollamaya çalışan sektör insanları... ve haliyle pupkin'in olan bitenin iç yüzünü bilmeden "ben var ya, bu işi süper yaparım abi" heyecanı (bkz: türksün di mi)... (konu ile alakalı olarak, dj'den şarkı istemek en basit örneklerinden biridir bu "ne var ki bunda, ben de yaparım" yaklaşımının)--- spoiler ---filmin sonunda görülen yarı dökümanter sahneler (bende) ilk başta gerçek hissi yarattı ama en sonunda bitmeyen alkışlar ve rupert'ın suratına yerleşen o tarifsiz mutluluk ve gülümseyiş biraz ütöpik mi geldi nedir, olanların başka bir hayal olabileceği hissi kuvvetlendi. zaten anlaşılan yönetmen de bunu kasten yapmış, filmin sonu biraz açık kalsın diye. taxi driver'da ise durum pek böyle değil, karakterimiz yine hayaller kurabilen biri olmakla birlikte, bu tür bir ilginin hayaliyle yaşamadığından olanların gerçek olduğunu kabul etmek daha makul. bir de, filmin bu finali ile aklıma brazil geldi. 1985 yapımı olan brazil'in sonu için terry gilliam'ın aklına da bundan iki yıl önce* seyrettiği the king of comedy gelmiş midir acaba? bilemeyiz tabi... --- spoiler ---bir de (bkz: ajdar anik)
(hayt huyt - 25 Aralık 2005 02:30)
üçüncü kez izledikten sonra robert de niro'nun taxi driver performansının bile üstüne çıktığını zor da olsa kabullendiğim martin scorsese filmidir.** birkaç sene önce birileri bana de niro'nun bu rolüyle taxi driver'i bile aştığını söyleseler ciddiye bile almazdım. ama de niro rupert pupkin karakteriyle öyle sıradışı bir performans gösteriyor ki, üçüncü izleyişimde hiç de istekli olmamama rağmen travis bickle'ın elini sıkıp, bu tahtı rupert pupkin'e devretmek zorunda kaldım.sonuçta taxi driver hala favorimizdir, travis bickle hala en harbi abimizdir. ama pupkin'in travis tarzı monologları, kendi kendine attığı hasta ruhlu kahkahalar ve bekleme odasında oturduğu sırada gözlerinde oluşan o ifade, deneyimli aktörlerin bile pratik yaparak elde etmekte zorlanacağı ayrıntılardır. özellikle jerry lewis'la yaptığı* diyalogtaki, "it's impossible, impossible..." repliği akıllara kazınmıştır. sonuç olarak de niro bu karakteri oynamamış, film boyunca rupert pupkin olmuştur. godfather part 2, taxi driver ve raging bull filmlerinde oynadığı rollerden sonra bu rolü bu kadar başarıyla oynaması, ustalığı hakkında söylenecek söz bırakmamıştır.bu filmi baştan sona, ara vermeden ya da zaplamadan izleyebilen kişiler metin insanlardır -şahsen ben ilk seferde başaramadım. rupert pupkin'e sürekli bağıran annesi ise, martin scorsese'in kendi annesinden başkası değildir.
(theocracy - 29 Aralık 2005 02:03)
Yorum Kaynak Link : the king of comedy