Metal Gear Solid 4: Guns of the Patriots (~ MGS4) ' Oyununun Konusu : Metal Gear Solid 4: Guns of the Patriots is a video game starring David Hayter, Josh Keaton, and Peter Lurie. When the nations of the world rely upon private military companies to fight their battles for them, renegade Liquid Ocelot...
Metal Gear Solid(1998)(9,6-9558)
Metal Gear Solid 3: Snake Eater(2004)(9,5-8311)
Metal Gear Solid 3: Subsistence(2005)(9,5-1923)
Metal Gear: Ghost Babel(2000)(9,2-867)
Metal Gear Solid 2: Sons of Liberty(2001)(9,1-6986)
Metal Gear Solid 2: Substance(2002)(9,0-1750)
Metal Gear Solid: The Twin Snakes(2004)(9,0-1352)
Metal Gear Solid V: The Phantom Pain(2015)(9,0-4506)
Metal Gear Solid: Peace Walker(2010)(8,6-1618)
Metal Gear(1987)(8,2-1002)
Metal Gear Rising: Revengeance(2013)(7,8-1433)
Metal Gear Solid V: Ground Zeroes(2014)(7,8-1844)
adını bundan bir yıl önce, yine bir gece vakti, uyku tutmamışken, sözlükte gezerken sol frame'de gördüm.metal gear hep tanıdıktı, çünkü pc için çıkan bir versiyonunu almıştım -shadow moses'la başlayan bölüm, ironik bir şekilde mgs 4'te de bu bölümün aynısını oynuyoruz, daha fazla spoiler vermiyorum, harika olmuş-. o zamanlar internet bu kadar yaygın, güçlü değildi. ne yalan söyliyim, reel hayata koşturmaktan oyun kültürümde fazla değildi. 27 yaşıma kadar hiç konsolum olmadı, 20 yaşıma kadar hiç bilgisayarım olmadı. olmayacağından değil, oğlanı kaybederiz endişesi içinde olan ebebeyin paranoyasından.( -belki de haklıydılar ve keşke geç olmadan kaybolsaydım, ne olurdu kötü mü olurdu, ikinci bir ssg olsak- ). işte konsolsuz geçen bir eğitim hayatının sonlarında iken gördüm metal gear solid 4'ün youtube'daki tanıtım videosunu. sinemayı deli seven bir adam olarak "bu oyunda sinematik öğeler çok güçlü" dedim. o anda ps3 ateşi kalbime girdi, çünkü oyun sadece playstation 3'e özel olacaktı. çok beklemedim, bir iki hafta içinde ps3'ü aldım.(burada parantez içinde bir konuya açıklık getirmek istiyorum. yaşımız 30'a yaklaşırken artık çoluk çocukla ayarlaşma atışma dönemini geçtik. ben şu saatten sonra x konsolunun fanı olacak kadar genç, heyecanlı değilim. grafiğe önem verdiğim için her iki next gen konsolu da aldım. xbox 360 ı kısa süre sonra elimden çıkarttım, gelecek göremedim, dayanıklılık göremedim, next gen hissettmedim. ps3'ü ise alalı bir yıl oluyor, o zaman üst modeli, pal 60gblıktan aldım, elden çıkartmayı hiç düşünmedim. evladiyelik, saklamayı düşünüyorum. herhalde anlaşılmıştır. öyle mgs 4 çıkmadan 2-3 hafta önce konsol almışlığımız yok. sözlükte bazıları öyle çocukki, bu adamlara ne anlatsan anlamıyorlar. özel mesaj fasilitesinden yazıp "ehehehe, yeni mi aldın ps3'ü" mü diyenini mi, başlıklarda "haftalardır ps3 ü savunan birine konsol aldıran oyundur" diye sacmalayanını mı?ne yapayım, faturanın scanıni alıp imageshackleyip sözlüge mi post edeyim. yaparım. ki entry tarihlerim belli, allahtan oyunu ilk fark ettiğimde sözlüge yazmışım. ondan birkaç hafta sonra ise ps3 sahibi oldum. ilk aldığımda neden bilmiyorum, kimseye söylemedim. bir arkadaşıma aldım dedim. sözün özü, ben o zaman o kadar oyun bilgisi, kültürü olmadan, oyun için, mgs 4 için konsol almıştım. 1 yıl sonra, işin kendi çapında alaylısı, üstadı olunca mgs için konsol alındığını gördüm. -1 yıl sonra değil kısa süre sonra- yani tam bilmeden, sezgisel olarak doğru bir iş yapmışım.ne yapalım, keşke ms'de adam gibi bir next gen konsol çıkartsaydı. sony babamın oğlu değil, bu yaştan sonra kimse için taraf olacak değilim, bana en çok eğlenceyi veren konsolu secerim. herhalde sözlüğün heyecanlı gençleri birazcık anlamıştır. yoksa kolaydı olay gününde ayar üstüne ayar çakmak. rocky balboa da diyor hani rocky, "you will get there" diye, aynen böyle. oraya ulaşacaksınız koçlarım.)oyun kelimelere sığmaz olmuş. hideo kojima bir dahi, oyun yapımcılarının stanley kubrick'i demek abartı olmayabilir. uzakdoğu kültürünün bir yönü var. böyle basit çocuk işiymiş gibi gözüken şeylere acayip bir derinlik katmak. mesela izleyenler bilir, hatırlar "legend of the galactic heroes". 20 li yaşlarımdan sonra 110 bölümlük anime şaheserini tek tek izlemiştim. bir yerde öyle heyecanlıydı, inen bölümleri bilgisayar başında bekliyordum. benzer bir duyguyu metal gear 3'ün sonunda yaşamıştım, yaş 27. o çiçek tarlasının içinde the boss'la yapılan fight, sonunda ocelot ile kapışma.işte metal gear solid 4 tüm bunları bir basamak yukarıya taşıyor. point break için mi demişlerdi, en varoluşcu aksiyon diye, bu oyunda bir ihtimal en varoluşcu oyun, neden olmasın. ben daha iyisini oynamadım. 50 gblık blu ray'e oyunu zorlukla sıkıştırmışlar. belki 5 saatin üstünde ara video var. her video en ince ayrıntı ile yaratılmış. kamera açıları, çekimler, diyaloglar. bluray'in, 50gb'ın neden yetmediğini, sıkıştırmakta zorlandıklarını oyunun sonunda fark ediyorsunuz. herşey en ince ayrıntısı ile düşünülmüş. grafik beklemeyin diyen kojima sanki dalgasını geçmiş ve oyunu grafik şovuna dökmüş. burada kalsa ne olcak canım, blu-ray nimeti işte 50 gb alan var, olsun o kadar diye geçilebilir ama orada kalmıyor. senaryo, karakterler, konu, herşey öyle kanlı canlı. sanki karşımızda interaktif bir film var. biz kimi zaman figüran, kimi zaman başrolde, filme iştirak ediyoruz. daha önce, nerde yazdığımı unuttum, sözlüğün bir köşesinde bu konseptin geleceğin oyunlarını belirleyeceği ahkamında bulunmuştum. yanıldığımı sanmıyorum, mgs 4'ü oynadıktan sonra daha emin oldum. hatta bir yerde, "yaşadığımız dünya, güneş sistemi, kainat, playstation'un 666. sürümü olmasın sakın" dedim. keşke oyunda metal gear olsaydı, yeni bir oyundayız.oyun her yönü ile dört dörtlük. yapay zekayı vasat bulan arkadaşlara nacizane önerim, oyunu en zor ayarda oynamayı denemeleri. o zaman işler değişecektir. çünkü metal gear her zaman en iyi yapay zekalı oyunlardan olmuştur. giriş bölümü, prologue, credits de diyebiliriz, harika olmuş. sonunda "hideo kojima" yazısının çıktığı sahnede koptum, keza "no place for hideo" da enfesti. oyun 5 act'ten oluşuyor. her act'te eski oyunlara göndermeler var.mesela act 4 sanıyorum, shadow moses'a döndüğümüz bölümün başında bir rüya sahnesi var. spoiler etmek istemiyorum. oyun içinde ilerlerken kimi yerlerde eski mgslerin unutulmaz soundtrack melodilerinden, en iyi parcalarından bazılarını duyuyoruz. son act ise, son boss fight'ı, burada yazmayayım, unutulmaz bir ortamda geçiyor. belki tek küçük bir eleştiri, o da eleştiri değilde, mgs 3'teki boss ünitesinin -cobra unit idi- daha taşaklı olduğu şeklinde olabilir. ama cobra unit harbi farklı birşeydi. burada da bosslar karizma, hatun boss konsepti olmuş. hangi boss ünitesi cobra unit kadar sıkı olabilirdi, bunlar yaklaşmış.dostlar, metal gear'ın ne olduğunu bilenler zaten çoktan oyunu bitirdi ama bilmeyenler. biraz oyun kültürünüz varsa, seçici iseniz, ingilizcenize güveniyorsanız, oynama biçimini çözebilirim diyorsanız -kolay ama geri zekalıların bile oynayabileceği fpsler gibi silahı al, ortama dal şeklinde değil- mutlaka oynanması gereken bir sanat eseri. konsol aldıran, verilen parayı sonuna kadar hak eden interaktif film.daha çok şey yazılmalı, üzerine daha çok konuşulmalı. teşekkürler hideo ve bu iş burada kesinlikle bitmez. snake gider ama metal gear devam eder.
(anoktale - 24 Haziran 2008 06:57)
xbox 360 a kesin gelecekten gelebilire dönmüştür, sonra da gelmezse de bişiy olmaza. ek paragraflar, ekstra editler güzeldir. en yukarda xbox 360 kesin gelecek soytarılığını tam sayfa yapıp, yalan yanlış bilgilerle konuştuktan sonra teknik bilgilerden dem vurma yüzsüzlüğüne hayret ediyorum. bu saatten sonra çolukla çocukla uğrasılmaz. bu oyun playstation 3 exclusivedir arkadaşlar, o kadar.
(anoktale - 24 Haziran 2008 18:31)
erkekleri bu kadar aşağılayan başka oyun görmedim :) : adam savaşın ortasındayken, başka oyuncu * mayın gibi porno dergi koyuyor sağa sola, adam da dergilere raslayınca savaşı mavaşı unutuyor, kafasından pembe kalpler çıkararak dergiyi seyrederken kıçından da vuruluyor falan :)
(luna - 2 Eylül 2008 21:54)
iyi ki çıkmış oyundur. serinin hastası olarak biliyorum ki, bu oyunu oynarsam bi daha hiç oyun oynayamam. işte sırf bu oyun sayesinde ps3 almak için para biriktirmiyor, "hazır almışken şunları da alayım" diye bi sürü oyuna bi ton para vermek zorunda kalmıyorum. yani insanın cebine çok faydalı bir oyun neticede.
(selim pusat - 13 Eylül 2008 03:14)
bugün itibariyle 2008 gamespot game of the year ödülünü almış oyundur. helal olsun solid snake, duble helal olsun hideo kojima.
(daemonwrathchild - 26 Aralık 2008 22:54)
oyun değil, interaktif filmdir. oscar adayı olması gerekendir. oscar ödüllerinde interaktif film diye bir kategorinin oluşturulması gerekliliğini ortaya koyandır. ayrıca, bunu yapan insan olamazdır.
(david lynch - 5 Ocak 2009 15:11)
ps3 joypadindeki hareket sensörünün sadece grand theft auto iv'te işe yaramadığını gösteren oyundur. eğer oyunu oynarken iletişim videosunda rosemary ile bir görüşme yapıyorsanız elinizdeki joypadi sallamaya başlayın, siz joypadi salladıkça rosemary'nin de memelerinin sallandığını göreceksiniz, etkili bir sallama yöntemi olarak tek elinizle değil, iki elinizle tutup öne arkaya sallamanızı tavsiye ederim.*(bkz: bilgisayar oyunlarında oyun amacının dışına çıkmak)(bkz: ne kadar sallarsan salla dona düşer son damla)
(pagos - 20 Nisan 2009 10:37)
çekimler, senaryo, seslendirme, heyecan bakımından oyun sektörünü geçtim, sinemadaki değme aksiyon filminden bile fersahlarca ötede olan şaheser. kendi başına ps3 alma sebebi olabilecek durumda.nasıl bir etki bıraktıysa, bittikten sonra bir asker beresi, bir de göz bandı uydurup ekrandan akan jeneriğe selam duracaktım az kalsın.
(whiteraistlin - 2 Ağustos 2009 21:05)
videoları zorla izletmeyen oyundur. isteyen start tuşuna bastıktan sonra skip seçeneğiyle videoyu geçebilir. tabii bu derin olmayan (özeti bile 38 a4 sayfası sürecek kadar derinliği az olan) bir serinin hikayesini kaçırmak anlamına gelir.
(puppets - 29 Eylül 2009 19:40)
geçmiş oyunları oynamayanların yakınından bile geçmesini istemediğim oyundur kendisi. hele ki şu anki durumumla ps3 alacak param olmadığından ve hayatımda müthiş bir yer edinmiş bu oyunun sonuncusunu oynayamadığım için kudururken. kıskanıyorum lan, gücüme gidiyor.
(sweet child o mine - 29 Eylül 2009 19:49)
bu oyuna cutsceneleri uzun diye kötü diyorsanız ya hiç metal gear oynamamışsınız ya da dayak yememişsiniz. metal gear solid de 3-4 saatte bitirilebilen bir oyundu ama kimse de çıkıp "hemen bitiyo olm bu" demedi. neden denilmediğini şuradan anlayabilrsiniz: (bkz: interaktif film)
(servus equum videt - 29 Eylül 2009 19:57)
bilinenin belki milyonuncu tekrarı olmasına, çıkması ve bitirmemin üzerinden hayli uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen tarihe not düşmek için ben de bir kez söylemek zorunda hissediyorum kendimi; bir oyundan çok daha fazlasıdır. ne siz sorun, ne ben anlatayım...
(gabbelloto - 12 Kasım 2009 00:02)
"there are no heroes in war. the only heroes i know are either dead or in prison. one or the other."metal gear solidilk bilgisayarımda oynamıştım mgs'yi. yaklaşık 10 sene öncesiydi. hikayesi ile insanı alıp götüren, snake'in hissettiklerini mükemmel şekilde yaşatan bir başyapıttı. ihanet, yalnızlık, hüzün, intikam, nefret, sevgi, fedakarlık... hepsi vardı bu oyunun içinde. sanki gerçek gibiydi. sanki gerçekten elinde silahla doğmuş, sürekli acı çeken, sadece savaş meydanında kendisini hayatta hisseden fakat aynı zamanda bundan nefret eden snake vardı.metal gear solid 4 guns of the patriotssaçları beyazlamış dedim, hatta beyazlamaktan öte, fena çökmüş. hastaymış meğer... oynarken hep kötüye gidiyor durumu. sonra ilk defa ezdiriyor snake liquid karşısında. ben senden daha iyiyim diyor kardeşi. hele yüzü yanarken otacon diye haykırması var ki çaresizliğin içindeki nefreti bir kez daha kahrediyor.herşeyin başladığı yer, shadow moses. sanki daha dün bırakmışız gibi. hele o müzik. ruhlara sinmiş, cennetten gelen bir melodi gibi sanki. tekrar duymak ne kadar değişik hissettiriyor. üzerinden değil 10 sene, sanki 10 saniye geçmiş gibi. aynı ration orada mı diye bakmak ne garip. orada olduğunu görünce de sahiplenmek tüm hikayeyi. çok iyi bir romanı okuyup hikayenın kahramanına yakın hissetmekten, hikayenin kendisi haline gelmekten hiçbir farkı yok. mükemmel.
(t sat - 7 Şubat 2010 14:35)
sozlukten mr lucky sagolsun, bu oyun ps3 icin elime gecti ve suna kanaat getirdim. bu bir oyun degil, senin de dahil oldugun harika bir film. cutscene'leri de lost izler gibi izliyorum, sikayetci olanlara sadece tebessum ederim sanirim cutscene'lere.ps3'e deger katar.
(la traviata - 25 Şubat 2010 20:26)
en başında 'war has changed' sözü ile başlayan ve yakın gelecekte dünyanın belli bölgelerinde açık açık para kazanılması için savaşıldığını anlatan videosunun gittikçe gerçeğe dönüştüğü epik oyundur.
(dirk pitt - 4 Haziran 2010 01:39)
metal gear solid'i son bıraktığımda ekranda yazılar akıyordu. bir de parça vardı fonda insanın boğazına bir şeyler düğümleyen*. aradan kaç zaman geçmiş bilemiyorum. herkes bir şeyler söylüyor ya bu hideo kojima mucizesi hakkında, "bir oyundan fazlası" görüşünde hemfikirler ya hani, o gün gözlerimden birkaç damla yaş süzülürken nedenini anlamıştım bunun. adı konulamaz bir duygu seli yaşatıyordu bu interaktif film. snake eater'in üstüne koyulamayacağını düşünüyordum o zamanlar. şimdi, guns of the patriots'dan sonra bakıyorum da bu muhteşem seri playstation için değil, playstation metal gear solid efsanesi için üretilmiş...--- spoiler ---metal gear solid 4 guns of the patriots hiç kuşku yok ki üçüncü oyunun boğazda bıraktığı yumruyu her açıdan daha da sağlamlaştırıp, ekran karşısındaki oyuncunun sıdkını sıyırıp, soluksuz bırakabiliyor. oyunun henüz başındaki orta doğu bölümü ve act 2'deki güney amerika macerası eski maceraların havasını yakalasa da nirvanaya act 3 ile birlikte tırmanmaya başlıyorsunuz. özellikle avrupa'da geçen ve sizi big mama'ya ulaştıracak olan o takip sahnesini hangi filmde görseniz bu denli etkilenirsiniz ki? sonrası malum, ışıltıların buram buram kasvet dağıttığı tipik avrupa sokaklarındaki kovalamaca ve en nihayetinde müthiş bir ortamda liquid'den yenilen yığınla şamar... snake'in "otacon" haykırışı...act 4 ile birlikte hideo kojima'nın benzersiz sürprizine maruz kalıyoruz. hoş da oluyor... her şeyin başladığı yerde, shadow moses adasındayız... değişen hiçbir şey yok. sadece geride bırakılan anılar snake'yi eski gücünden mahrum bırakmış, biz yine de anılarımıza tutunuyoruz. asansör olduğu yerde, helikopter pisti bıraktığımız gibi... sigara dumanını tüttüren o kar maskeli asker yok belki ama ondan saklanırken el izlerimizi bıraktığımız duvar da orada işte. nostalji dediğimiz şey hiç bu denli güzel olmamıştı o ana dek. tam "yeter artık kojima" dediğimiz anda çalmaya başlayan "the best is yet to come" ile aptala dönüyoruz ekranın karşısında. o an hiç bitmese istiyoruz... her şeyi başladığı yerde bitirmek için gelmiştik ne de olsa. durmak yakışmazdı snake'ye.shadow moses'e bir kez daha veda edişimiz eskisinden de buruk oluyor. liquid'i ve guns of the patriots'u durdurabilmek için outer haven'de buluyoruz kendimizi. herkes birbirinin gözünün içine bakıyor, tutunulacak tek bir dal kalmış; umut. snake oyun boyunca sürekli kötüyü giden sağlığına karşın son bir hamle yapıyor. geldiğimiz nokta itibariyle biliyoruz ki acı çekerken yalnız kalmak zorundayız**. screaming mantis ile yaşanan büyük kapışmanın ardından işte o uzun koridordayız. snake ayakta zor duruyor, beli ve ciğerleri ona ihanet edecek neredeyse. bu durumda yapılacak en doğru seçim i-pod'dan "the best is yet to come"ı o uzun koridor boyunca size eşlik etmesi için seçmek. zihniyle bir kez daha hesaplaşıyor snake yolun sonuna kadar. koridorun sonuna yaklaştıkça artan gerilimi anlatabilmek mümkün değil. kendinizi kaybedip "dayan be aslanım, dayan be snake!" diye haykırabilirsiniz farkında olmadan. her şeyin sonunda, liquid ile hesaplaşabilmek için müthiş bir yerdeyiz. snake eater'in sonunda the boss ile çiçekler arasında yapılan büyük kapışmayı bile unutturabilecek cinsten. bu sahne ile tartışmasız oyun tarihinin en muhteşem, en duygusal ve en unutulmaz finaline imza atıyor guns of the patriots.en nihayetinde isimsiz bir kahramandır snake. oyunun bitimiyle birlikte izlemeye başladığımız videolarda da bunu rahatlıkla kavrayabiliriz. herkes bir şekilde biraradayken, snake uzaklardadır. snake eater'da da benzer bir tema çok güzel yansıtılmıştı. the boss ile snake'nin hikayesinden bahsediyorum. birileri, uğruna savaştığı şeyler için bir şeylerden feragat etmek zorundadır ve bu çoğu zaman can olur. siz kahraman olarak addedilirken, sizinle aynı doğrultuda ilerleyen dostlarınız durum gereği vatan haini ilan edilebilmektedir. savaşta sonuç vardır, mantık yoktur.--- spoiler ---son, you've got a way to fallthey'll tell you where to gobut, they won't know
(ultranil07 - 23 Haziran 2010 16:42)
oyundan anladıkları mantık "vur, ilerle, vur ilerle" ya da "kanka bizim base e bomba kurdum", "olum pusuya yatma ya", "abi beşbiri al beşbiriii....hay sikiim ya" olan bazı aşmış oyuncular için elbette bok gibi olacak oyundur. bir de "kimse kusura bakmasın" diyor...ehe. vallahi komiksiniz yahu. yani şu ekşi sözlükte'ki "başıma birşey gelmeyecekse atatürk'ü sevmiyorum"culuk oynayan aristokrat kesimin bok atmalarını ilgiyle izliyorum. yahu sen, belki üzgün yaşamın boyunca asla elle tutulur bir hikayesi olmayan oyunlar oynamış olabilirsin. oyun haznen kantır ile kısıtlı kalmış olabilir. fakat bu üzgün halin için neden tüm zamanların en iyi oyunlarından biri olan metal gear solid 4'e bok atıyorsun? anlamadın diye mi? geçiniz efendim. elimizde belki de son 10 yılın en rafine, en kompleks ve en iyi tasarlanmış senaryosuna sahip bir oyun var.bu oyun, belli kalıplardan ve belli bir mantıktan sıyrılmış bir oyun yönetmeninin ellerinden çıkma. oyun yönetmeni nedir bildin mi? heh. hideo kojima'dan bahsediyorum, evet. bu adam, ömrünü mgs serilerine adamış, çoğu oyun otoritelerine göre kafadan en yaratıcı oyun yapımcısı/yönetmeni. bu adamın çıkardığı oyunları hepimiz biliyoruz. ha eğer yeni yetme, süregelen oyun serilerinin sadece next-gen'e çıkanlarını hasbelkader eline geçti diye oynayan oyuncular bunu bilemezler. "ben 6 yaşımdan beri mgs oynuyorum ulan" değil mesele. mesele, daha adını dün duyduğun bir serinin tam sonundan başlayıp, bir de zaten başlangıçtan beri hep bu tarz olan bir oyuna kaka demek en basitinden talihsizliktir. sanmıyorum ki mgs4'ten önceki diğer 3 oyunu, hatta psp ye çıkan ara oyun portable-ops'ı oynayan bir kişi mgs4'e bok atmak gibi bir talihsizlikte bulunsun. arkadaşım, 1998'de metal gear solid playstation'a çıktığında kimse, "ya bu oyun bok gibi 30 dk sinematik 10 dk oynanış" dememişti. çünkü, özellikle aksiyon oyunlarının sıkıcılığının arasından sıyrılmış olan bu oyun, bir dönüm noktasıydı, bir efsaneydi. 1998'de metal gear solid nasıl bir devri açıp efsaneyi yarattıysa, 2008'de de mgs4 aynı efsaneyi inanılmaz bir görsel şölen ve beyin hücrelerimize hakaret etmeyen bir senaryoyla bu efsaneye bir nokta koyuyor (gerçi efsanenin başlangıcı metal gear solid'le değil, 1987'de msx'e çıkmış metal gear'ladır, ama metal gear solid'i bilmeyen bunu nereden bilsin değil mi? hem o 2d, kaka o oyunlar, atari oyunu onlar, he benim tosunuma). mgs4 zaten istediğin gibi "off olm hedşat", "olm hadi gelin beyze" tipi bir oyun olsaydı hiçbir özelliği olmayan, sıradan, sivilceli liseli ergenlerimizin her okul çıkışı (ya da okuldan kaçarak) gittiği internet kafelerdeki "diğer" oyunlar gibi olurdu. mgs serisinin özelliği budur zaten. oynayanı alıp içine çeken, gerçekten karakterlerin nefes aldıklarına, bir hikayeleri, bir amaçları olduğuna inandıran hikayesidir. dedikleri "olum 6 saat cutscene, 2 saat oyun" da interaktif film kavramını beraberinde getirir ki, bu yeni nesil oyunculara pek yabancı bir kavramdır. çünkü üzüntüyle görüyorum ki, next-gen dediğimiz ps3, xbox360 gibi sistemlere çıkan oyunlar, "ruh"tan yoksun, plastikten yapılma maço karakterlerin ortalıkta fink attığı, duygusuz oyunlar. şimdi kaçınız prototype'ı hatırlıyorsunuz? ya da kaç kişi seneler sonra borderlands'i hatırlayacak? ama bakın, hala sanitarium'u, metal gear solid'i (ilk çıkan) hatırlayan yüzlerce insan var. iştemgs4 de uzun yıllar sonra hatırlanacak, namına yaraşır bir şekilde seriye noktayı koyan bir yapım. aynı şey final fantasy 13'e de yapıldı. serinin adını daha ilk duyan insanlar, next-gen gazıyla hemen alıp oynadılar oyunu ve feedback şu şekildeydi; "abi yeaaaa sürekli dümdüzilerleyip x'e basıyosun yeaaa bu ne". e final fantasy ilk oyundan beri böyleydi zaten lan. sen daha yeni oynamış olabilirsin ama bu böyle. yapmayın böyle, 14 yaşında olduğunuz ortaya çıkıyor. anlamadığınız şeylere bok atmayın, ben anlamadım hacu diyin ama "bu oyun bok gibi" demeyin. yapmayın bunu. bir de cumartesileri kanal d çocuk var. orayı izleyin bak. bu oyunlar sana erken. daha ingilizce öğreneceksin. hadi neskuikini içip de yat yatağa.
(8th wonder - 9 Eylül 2010 02:13)
zaten yazılmış çizilmiş bütün özelliklerini ve üstündeki emeği geçtim bence diğer oyunlardan ayrılan en önemli kısmı verdiği nostalji hissidir. ilk mgs oyununu çıktığı zaman oynayanlardan değildim. hatta metal gear diye bir seri olduğunu bu oyundan sonra öğrendim ve sonra araştırdım daha önceki oyunları. çok az bilgimin olmasına rağmen oyun içindeki flashbacklerden etkilendim. bir de 1998'de deliler gibi playstation'a yeni çıkmış metal gear solid'i oynamış olsam, shadow moses'ta, bölümleri geçmek için saatlerce uğraşmış olsam ve tam 10 yıl sonra ps3'e çıkmış mgs 4'te, seneler önce o kadar zaman geçirdiğim piksel piksel bölümleri hd olarak görsem arkada muhteşem bir müzik eşliğinde... işte metal gear solid budur. sanattır.
(kalaba - 7 Temmuz 2011 23:17)
tekrar oynarken bir şey daha fark ettim, shadow moses'ın girişinde helikopter pistindeki o küp şeklindeki beton yapıların etrafından geçerken kamera kuş bakışına dönüyor. mgs 1'in anısına böyle bir özellik eklemişlerse artık bu adamları takdir etmeyi bırakıyorum yoruldum.
(kalaba - 10 Temmuz 2011 16:18)
kıyamadım oynamaya bitmesin diye, sadece ilk aldığımda merakımdan biraz oynadım. en sonunda dayanamadım başladım akşamları ikişer üçer saat oynayarak bitirdim. shadow moses'a döndüğümde çocukluğumdaki eski mahalleme dönmüş gibi hissettim, duygulandım be. söylenecek herşey söylenmiş zaten üstüne ne denir ki?canım film izlemek istiyodu zaten ve uzun zamandır bu kadar güzel film izlememiştim. serinin bütün oyunlarını oynayınca insan, her demo her açıklama her kelime heyecanlandırıyor olay çözüldükçe. vay be demek ki bu yüzdenmiş, hass.. ondanmı böyle olmuş diye diye izledim bütün demoları.ara ara yapılan ince göndermeler metal gear ın o harika espri anlayışına inanılmaz uydu. mesela otacon un: "ilk oyunda cd değiştirilen noktada yine 2. cdyi tak demesi sonra aaa blu ray dimi daha neler göreceğiz snake" demesi, psycho manthis ile kapışırken colonel in: "joysticki 2.porta tak" diyerek ilk oyuna yapılan gönderme harikaydı. sonuç olarak benim için harika bir oyundu - seriydi. umarım devamı gelirde snake ile yine karşılaşırız.
(nemesisdurdem - 4 Mayıs 2012 14:49)
Yorum Kaynak Link : metal gear solid 4 guns of the patriots