Van Helsing ' Dizisinin Konusu : Hayatını insanların huzuruna ve kötü kahramanların sonuna harcayan kahramanımız van helsing, artık uzun yollar kat ederek transilvanya daki büyük sırrı çözmek için yola koyulmaktadır. Ancak busefer karşısında sıradan bir katil yada dev adam yoktur, bu sefer yok etmek zorunda olduğu kişi kendisinin 400 yıl önce öldürdüğü dracula dır
The Magicians(2015)(7,6-35328)
The Gifted(2017)(7,5-24948)
Midnight, Texas(2017)(7,5-10897)
Wynonna Earp(2016)(7,4-14053)
Killjoys(2015)(7,2-17220)
Z Nation(2014)(6,7-30998)
Van Helsing(2004)(6,1-225647)
kendisi ile ilgili maddi bir hata yapiliyor. deniliyor ki; "van helsing, kont drakula'yi olduren kisidir"yanlistir efenim, kont drakula'yi olduren kisi aslinda kara murat'tir. kara murat fatih'in fedaisi filminde zaten bu gercek apacik gosterilmektedir. kendi tarihimizdeki gercek kahramanlar varken, boyle zibidilere prim tanımayiniz!lutfen rica ediyorum...
(darth maul - 23 Ocak 2008 13:56)
yıllar sonra ev arkadaşımla tekrar izlediğimiz ve aynı keyfi aldığımız harikulade yapım. film endüstrisindeki efekt teknolojisinin hızla geliştiğini farz edersek 6 yıl öncesinin bu filminde hiçbir falso göremedim. oyunculuklar da mükemmel, ki kont' un karılarından birisinin çatı üstünde umursamaz bir şekilde üzerine saplanmış gümüş okları çıkardığı tiyatral sahne aklımdan gitmemektedir, bu ne güzel bir oyunculuktur. bizde canlı çizgiroman izleme hissiyatı vermiş bir yapımdır.
(graphytube - 1 Ağustos 2010 23:42)
faramir*, wolverine* ve uzaktan akrabası werewolflar, lady of the underwold* (o da bir nevi sıcaktır tabi werewolf fikrine), frankenstein, mr hyde, dracula'nın toplanıp, hadi bakalım bir film çekersek ortaya ne çıkar sorusunu cevapladıkları yapımdır . yaklaşık 5 filmlik malzeme karıştırılmış, ortaya da pek tabi iki saatin üzerinde, dönemine göre görsel bir şölen ortaya çıkmış. hani her birisi için farklı hayalleri olan, daha farklı bir platformda resmedilmesini tercih eden insanlar için pek tatmin edici olmayabilir ama kurgu karakterlerin kaderi budur. her birisinin apayrı, derin hikayeleri olmasına rağmen, izleyici sayısını arttırmak için bir araya getirilip piknik yaptırıldıkları filmlere alışığız. ki bu o döneme özgü değil, hala devam etmekte olan bir trend, hatta devam edecektir de. insanların doygunluğa ulaşma çıtasının son derece arttığı, en ufak bir hata, kurguda bir sorun, akışta bir bozulma hissettikleri anda sik sikler eşliğinde eleştiri yaptıkları ortamda, yapımcıların bu algının önüne geçebilmek için pek fazla seçenekleri yok. görsellik ile, ünlü oyuncuların çoğaltılması ile ya da algıyı farklı yönlere kaydıracak, hikayenin, akışın, hatanın fark edilmesini önleyecek şekilde fazladan karakterler koymak seçenekler olarak göze çarpıyor. sonuncusunu bu filmde görmek mümkün. kötü mü? benim bir şikayetim yok. fictional olan her şeyin arkasındayım sonuna kadar. salak saçma ajan, suikastçi filmlerinden bıkan bünyeye iyi geliyor açıkcası. keşke daha fazla olsalar diyorum için için. çok fazla saptırmadan filme geri dönelim. bir dakikasında sıkılmadığım, teknolojinin medieval dönemde farklı bir şekilde resmedilişini izlerken keyif aldığım, tadında aksiyonlu, bol esprili veya bakış açısına göre buna çabalayan bir film. gayet başarılı bir şekilde de işin içinden çıkılmış. tam bir eğlencelik. frp partisine verilecek molada, fazla odaklanılmak istenmeyen bir ortamda gayet şık gider. tutup da bunu sinema eleştirmeni kafasında takılan bir kaç insanla izlerseniz, sik sike dayanamayıp yarısında çıkarsınız. evde izlemeye devam edersiniz sonra. orası bir kesinlik, bir gerçek. bu bilinmeli ve ona göre izlenmelidir. oyunculuklar ise gayet başarılı. herkes rolünün hakkını veriyor. zaten bu tip yapımlarda, filmin öncesinde ve sonrasında sık sık rol almış tipler. derslerine iyi çalışmış, yerini yadırgayan tiplerin olmadığı bir atmosfer hakim baştan sona. bu da fazlasıyla artı yaratıyor pek tabi. ayrıca görsellik dedik; sadece efektler değil, bundan bağımsız olarak filmde gösterilen manzaralar, mekanlar gayet tatmin edici. arkadan uçak geçmiyor, saat takan kimse yok. detaylar önemli. velhasıl, hiç bir şey yapılmayacak olan bir gece için naapsak naapsak acaba diye ortalıkta dolaşan kişilerin çekebileceği bir acil yardım kolu, farklı bir tat. en azından bir kıyaslama yapılacak olursa, 3d yaptık efenim buyrun, pek leziz diye önümüze sundukları güncel yapımlardan çok daha samimi ve kaliteli. --- spoiler ---ayrıca film içinden ufak bir tespit olarak;- who is hunting whom?heroes of newerth, witch slayer karakteri. anlayan anlar zaten. hoş olmuş.--- spoiler ---
(kon - 13 Ocak 2011 00:50)
her filmde dracula'nin olumune sebep olan orospu cocugu.
(pumpkin king - 27 Şubat 2003 17:16)
abraham van helsingdir tam adi.vampir avcisi olmak gibi fazla para getirmeyen bir meslege gonul vermis, yasli basli bir insandir.doktordur da.6 sene tababet ilmini gorup, seritle tenyayla ugrasacagina, metafizik asalaklara kafayi takmistir.iyi de etmistir.
(otisabi - 22 Şubat 2001 16:49)
profesor bile olur bazen.koskoca akademisyensin elde tokmak ,kazik yakisiyor mu?yolla bi ta, yolla bi asistan onlar caksin kazigi sen ben oldurdum de.nedir ki?
(otisabi - 22 Şubat 2001 16:50)
kulağa hollandalı bir forvet oyuncusu ismi gibi gelen isim.-eveeat ayakss attıı, ayaksın golüüü, van helsinkin golüü!!
(minca - 3 Mayıs 2004 02:08)
guzel muzikli bilgisayar oyunu giri$ demosu. bittiginde "play", "tournament", "options" gibi secenekler cikiyor.
(ssg - 8 Mayıs 2004 00:56)
konu:kaniçiciliğin dibine vuran, şehvet saraylarında cillop hatunlarla gelecek hayalleri kurmakta olan karpatların maradonası kont drakula, veledi zina vampir dölü yavrularına can verme planları yapmakta, can verip alacak olanın yüce yaratıcı olduğu gerçeğini gözardı etmekte, transilvanya büyükşehir belediyesi hipersonik ar ge laboratuarında beyhude uğraşlar vermektedir. bir de üstüne bölgenin soylu ailesini hedef alıp korku imparatorluğunu güçlendirmeye başlayınca evliyalıkla eşkıyalık arasındaki ince çizgide hareket eden süper kahraman, kurtarıcı pierre van hölsöf bölgeye asayiş ve düzen getirmek için vatikan tarafından gönderilir.anafikir:batılı amcalar tevdi edilen görev her ne kadar tehlikeli ve zorlu olursa olsun aşka vakit bulmakta zorlanmazlar.sonuç:sektör çıkmazda
(abarayel - 10 Mayıs 2004 05:04)
hani "beklenti içinde olmak" diye bi durum vardır.. şayet bu filme böyle bir ruh haliyle gidip izlerseniz, "senenin en kötü filmi, konseptin encüünü zikmişler hacı" şeklinde söylenmeniz çok normal..ama, daha önceden hiç karşılaşmadığınız, fikrinizin olmadığı bir çizgiromanı okur gibi izler, bir de üzerine alttaki muhteşem soundtrack'le bütünleşirseniz hiç bıdı bıdı etmez, nefis bi şekilde çıkarsınız sinemadan..(bkz: eleştirmene kesilmek)
(atreju - 10 Mayıs 2004 15:12)
hayır bu tepki nedir onu anlamadım ben..elbette gayet sıradan bir film lakin ne bekleniyordu bilemedim..düşündüm mamafih bulamadım..stephen sommers denen eleman mummy serisiyle mısır uygarlığının sırlarını mı ortaya çıkardı ki burdan deli bir film bekleniyor..bu herifin bu tip mitlere dayanarak sabun köpüğü tarzında skindirik korku&eğlence filmleri çektiğini zaten biliyoruz, farklı bi şey yapmamış işte..herhalde mummy serisinden büyük sırlar öğrenen kişiler burdan da transilvanya'nın gizlerinin ortaya çıkmasını beklediler, bu hayalkırıklığını ona bağlıyorum..
(parma maniac - 10 Mayıs 2004 23:28)
gabriel van helsing abraham'ın kafayı aksiyonla bozmuş küçük kardeşi olsa gerek o yüzden bram stoker'ı hiç işin içine katmadığım halde diyorum ki: orjinalinden bire bir kopya frankenstein sekansıyla başlayan ve salak gibi umutlanmama neden olan bir iki dakikası dışında içime fenalıklar getiren bir film olmuştur.film mi izliyorum atari 2600den shoot em up mı dediğim anların bolca bulunduğu gösteride özel efektler de abartıldığı kadar iyi değildi. tilt makinesinin içindeymişçesine iki dakika düz duramayan kahramanlarımız ve asla değişmeyen, ıslanmayan, yırtılmayan, hatta kurt adama, vampire dönüşüldüğünde bile sağlam duran kostümleri (yırtılsa da elena anaya'nın memeleri görsek diye bir niyetim yoktu. olsaydı sex and lucia'yı izlerdim), meşale ile aydınlatılan ama home treatre sistemine sahip olan vatikan, james bond'un mucit dostu q'nun büyük büyük babası mala vurabilen keşiş carl (bu herif bi de faramir'miş ama film boyunca beynim bu eşlemeyi reddetti) ve bizzat hugh jackman bence filmin en rahatsız edici yönleriydi. içi boş bir senaryoyu efekt bombardımanına tutarak kurtarmaya çalışan, uçurumun kenarına tutunan ya da tepe taklak sallanan insan fetişli yönetmenimiz stephen sommers elindeki üç- beş güzel karenin de etkileyiciliğini silip süpürmüş. bi de tutup filmi babasına ithaf etmiş (pek sevmiyordu herhalde babasını) efektler güzeldi diyene bundan 23 sene önce çekilmiş an american werewolf in london'daki kurtadamın dönüşümü sahnesini izlemeye davet ediyor (ellerinden öperim rick baker) bu bir eğlence filmi ne bekliyordun ki diyenlere de tek bir şey söylüyorum: eğlenmeyi bekliyordum; ama olmadı. film boyunca o kadar sıkıldım ki ikinci yarıda esnerken ağzımı drakuladan daha geniş açabiliyor hale gelmiştim.
(saruman - 16 Mayıs 2004 23:24)
filmi izleyip de beğenen yok gibi... peki bu insanlar sinemaya ne görmeye gidiyorlar? benim bildiğim, bir filmi izlemeden önce az çok o film hakkında fikrin olur veya fikir edinirsin. "aha şu afiş güzel, hoppa şu salon boşmuş" diye sek sek oynamazsın. 10'da 1 böyle bir ihtimalle bir filme girilebilir ama bunun haricinde, ya yönetmeni bilirsin, ya konuyu bilirsin, ya oyuncuları bilir, ortaya ne halt çıkaracaklarını tahmin edersin, az çok bir şeyler bilir gidersin ve yine az çok sinemaya giden bir insansan da trailer'lara, waşinton post'tan henry abasıyanık'ın "inanılmaz bir film, olağanüstü grotesk", cinema de macabre'den fairuz beynelminel'in "dehşetin vahşetini sinemalaştırmış bir terminoloji..." gibi cümlelerine aldanmaz, ne göreceğini az çok bilerek gidersin.yorumlara bakıyorum, "ştefan sammırs bu defa pek iyi kotarmamış", "hüygh jekman bu role hiç gitmemiş" gibi damdan düşme söylenmeler. stephen sommers'in adını anıyorsan, bu adamı tanıdığını söylüyorsan, bu filmde beklediğini bulmuş olman lâzım evvela. bir düşünürsen şöyle geçmişi, adamın ne yapacağı çoktan belli. hüyk cekmen bu filme olmamış da hangi filme olmuş? allah'ın wolverini işte, tam layığını bulmuş. romantizm de var işin içinde, üstüne sigara yakman lâzım.bu bir korku filmi değil, gerilim filmi değil, yönetmenin adını bilmek bile, filmin "en iyi film oscar"ı gibi bir endişe taşımayacağını anlamaya yeter. peki ne filmi bu? aksiyon sineması artık kendisini, daha çok türünü tekrar ediyor, bunu biliyoruz. kolaj diyebileceğimiz, sürekli eskiye referanslarla donatılmış filmler yapılıyor sürekli. hele film fantastik, aksiyon-maceraysa, bu referansların olmaması imkânsız. karakter van helsing, sinemada daha önce defalarca var olmuş, drakula hep varmış, kurtadamlar sürüsüne bereketmiş, elbette ki onların var olduğu filmlere, karakterlerine biraz ekmek batırmak gerekli.herifçioğlu niyet etmiş, b filmi dolaylarından yola çıkıp, tam gaz bir aksiyon-macera filmi yapmaya ve filmde bunu sonuna kadar yaşıyorsun. film, durup dinlenmeyi falso sayarcasına, hızından asla vazgeçmiyor. filmdeki ana karakterlerin hepsii bir maceranın içinde tanıyoruz ve sonra beraberce daha afilli bir maceraya başlıyorlar. van helsing'le tanışamız, mr hyde nedeniyle hem gayet esprili, hem de bir o kadar fantastik. film bize çözmemiz gereken bir öykü de vermiyor. bunun doğruluğu-yanlışlığı tartışılır. her şeyi kendisi çözüyor, biz sadece görüntülere, ufak nüanslara, aksiyona dikkat kesilelim diye sanki. mesela frankenstein'ın asansörle gücünü yavrulara aktarmaya çıkartıldığı sahnede, "drakula'da bir ilaç var" repliğinin hemen ardından ani bir "zenci" hareketiyle kafasını yukarıya dikmesi... burası dramatik bir sahne gibi görünmesine rağmen, aslen durumun komedisi, burada gülmemek imkânsız. bu filmlerdeki küçük kahramanların, asıl kahramanlıklarını yaptıktan sonraki ferahlamalarının ardından onurluca kendilerini kurban edişlerine dair bir parodi. bunun gibi bir dolu sahne var ama yanar döner spoof olur, bana kalsın.filmin "mantıklı" olmak gibi bir derdi olduğunu da sanmıyorum. james bond temaşasındaki plasma tv, karpatlardaki engin at koşturmaca, ya da filmin tamamı bunu belgeler zaten.hatta sırf bu yüzden, önüne bulut geçti diye etkisini yitiren ve kurtadamı söndüren dolunayı, kurtadam olmasına rağmen bir yiğitlik yapıp dracula'yı öldüremeyen sözümona has pehlivan velkan biraderi ve bu tırsaklığa rağmen asıl ablanın gökyüzünde ona sarılmasını bile kafama takmıyorum. yönetmen, karakterlere, olaylara, ilişkilere pek kafa yormamış gibi. belki de amacı bu değil, karakterlerin derinliği yok, karakterlerin birbirleriyle ilişkileri fazla derinleşmeden son derece yüzelsel, olaylar yüzeysel, önemli olan sadece aksiyon gibi. bu da benim işime gelir. kafamı yormak değil, biraz sadece 2 saat eğlenmek istedim filme giderken ve bunu da elde ettim. ha isterdim ki ben de, salonun çoğunu yerinden sıçradan mr. hyde'in ani girişi gibi, bir kaç irkiltici sahne daha olsun, filmi tiyatroya dönüştüren, 4-5 karakterin kardeşlik maceralarını izlemekten öte, filmde daha fazla karakter olsun, hikayede şu ya da bu şekilde var olan, önemliymiş gibi görünüp, bir daha karşımıza çıkmayan diğer karakterler hemen unutulmasın, bu enteresan kurtadam/dracula/van helsing/frankenstein buluşması çok daha çetrefilli, daha alengirli olaylara malzeme olsun ve sinemada frambuazlı pasta dağıtsınlar. fakat ya adamın derdi başka ya adamın kafası sadece bu kadarına yetiyor. ve buna rağmen, ben filmden beklediğimi alıyor, gayet gevşek suratla ayrılıyordum salondan.filmi ilgiye değer yapan mevzulardan biri de şu. tüm bu ucube filmlerinde, dracula'da, frankenstein'de, kurtadam filmlerinde izleyici, yaratıkla özdeşleşir ya da özdeşleşilir. kötü ve ucube olan cezbedicidir. türün hayranları, her filmde öldürülmesine rağmen dracula'yı sever, benimserler. onu öldüren kişi pek akılda kalmaz. kurtadam filmlerinde, kurtadamların köküne kibrit suyu çakanlar değil, kurtadamlardır akılda kalan, frankenstein'in özdeşleşilişi biraz farklı olsa da, ucubedir ve "tutulan taraf" odur. sonunda cartayı çekmelerine, pek fena mat edilmelerine rağmen, izleyiciler o ucube "gibi" olmak isterler. burada ise, van helsing hepsinin ötesindedir. yalvaran dracula, onursuz ve cibilliyetsiz, hani "ben, beni hatırlamadın mı, leyla'yım ben, aşkım, n'oğuldu sana" diye duygu seli yapsan tınmayacak kadar şuursuz kurtadam, 0-6 yaş zeka grubundaki frankenstein, aciz mr. hyde ilgiyi çekmez, herhangi bir özelliğiyle heveslendirmez. hepsinin hakkından gelen val helsintir asıl kahraman. yani asıl kahraman, asıl kahramandır filmde.yeni başlayan bir trendin, yeni bir örneği de bu filmde hasıl. o da, kahramanın, düşmanla savaşmak için, onun gibi olması veya ondan daha kötü bir hale dönüşüp, onu altetmesi ve daha sonra tekrar normale dönmesi, belli bir efendiliğe, kendi olası kimliğine bürünmesi. bu pirates of caribbean'da da, kill bill'de, matrix'te, x2'de, underworld'de, hulk'da vesaire... bu iş niye böyle oluyor hiç bir fikrim yok, ama artık biraz can sıkıcı oluyor gibi. belki yıllardır böyleydi de ben yeni farkediyorum, sorun değil.tek merak ettiğim, bu adamlar bütün herkesi bir filmde harcadılar, artık fantastik kahraman kalmadı, wizard of wor'un warlock'undan, clementine'in malmot'undan, o da olmadı kibariye'den başka... belli ki ikincisi çekilecek bu filmin de, devamında acaba kimleri kapıştıracaklar?neyse işte, izledim, eğlendim. umduğumu buldum. tanıştığıma memnun oldum demek isterim son olarak. dur hatta en son şunu söyleyeyim, kate beckinsale, underworld'ün yönetmeni len wiseman'la 9 mayıs'ta evlenmiş ve hemen underword sequel için çalışmaya başlamışlar. yetiştirebilirlerse çocukları da filmde bir ufak yaratık rolünde yer alacakmış.
(cyrano - 19 Mayıs 2004 03:45)
bu filmdeki vampir karizması başka hiçbir filmde yoktur, blade dahil. hakettiği değerin altında muamele gören bir filmdir arada bir açar izlerim.filmdeki kızlar çok güzeldir.http://img3.wikia.nocookie.net/…sing_brides_002.jpghttp://images2.fanpop.com/…ng-8431387-1707-2560.jpghttp://www.theplace2.ru/…lsing/img/van helsing7.jpg
(n8 - 10 Şubat 2015 00:38)
filmin en çok hoşuma giden yönü hiçbir fanteziden kaçınmamış olmaları, hiçbirşeyi de açıklamaya çalışmamaları. zaten herşeyi var kabul edip büyük bir soğuk kanlılık içinde anlatmış ve beni başka başka dünyalara kanatlandırmıştır, bir yüzüklerin efendisi kadar olamasa da beni masal diyarlarda yaşatmayı başarabilmiştir. teknik kısmından çok anlamadığım için de efektler falan açısından beni tatmin etmiştir, benim gibileri de dolayısıyla.
(unknown artist - 8 Temmuz 2004 20:58)
4. bolum itibariyle yarisinda ciktigim dizi*. iyi kotu dracula, van helsing, dr frankestein, the league of extraordinary gentlmen, penny dreadful, bram stoker's dracula gibi benzer mitleri isleyen tum yapimlari izlemisimdir ki cogu ic icedir birbiriyle, ayni miti isleyen bu kadar sığ bi yapim daha once hic gormemistim. nasil onay almislar, nasil senaryo yazmislar inan bi sikim anlamadim. bi tane milf koymuslar, 2. bolumden itibaren seksuel gerginlik, deniz piyadesiyle sevistiklerinde biz de sevismis sayilacagiz. tum senaryo bu amk.
(jangling jack - 17 Ekim 2016 18:14)
ileri sara sara 3 bölüm izledim.efsane olabilecekken kestane olacak dizidir kanımca.böyle post-apokaliptik dönemlerde trip atan insanı çekip vuracaksın arkadaş.3 bölüm boyunca hatun'un triplerini çektik. 4.bölümü açıp izleyesim yok şu an.
(etsiz cig kofte olmaz - 23 Ekim 2016 18:23)
bu diziyi benden başka izleyen kalmadı herhalde. kendisine haklı olarak baya gömülmüş buralarda ama dizinin minimalist ve underdog havasını seviyorum açıkçası. yalnız bu haftaki bölüm (1x11) sanki hadi arkadaşlar toparlayalım bitiriyoruz denmiş de çekilmiş gibi olduğundan ikinci sezonu beklemiyordum ama syfy devam ettirecekmiş. dizinin, gösterebileceğine inanmasam da, bir potansiyeli hala var bence, daha axel falan da dönecek -ki kendisi dizideki en sağlam karakter. neyse hansel and gretel witch hunters, legion, priest falan da seviyorum ben çok takılmayın bu entrye. steril dizilerden filmlerden bıkıldığında böyle şeyler izlemek insanı rahatlatmıyor da değil.
(helplessness blues - 28 Kasım 2016 01:46)
van helsing dediğinden vampirler korkar, üç buçuk atar, görünce kaçacak delik arar.ama ne hikmetse bizim ablamızı önüne gelen vampir rehin alıyor. tamam belki karakter gelişimini gösteriyorsun ama bunu bu kadar yavaş yapmasalardı keşke. 11.bölümde taktı abla kılıcı sırtına. bir gıdım ilerlemedi hikaye. her tarafta bir hain bir köstebek var. bu diziye göre gerçek hayatta böyle bir istila falan olursa insanoğlu yarrağı yedi demektir. önüne gelen ihanet ediyor.yokluktan izliyorum. bakalım öveceğimiz bölümler gelecek mi.
(etsiz cig kofte olmaz - 4 Aralık 2016 13:03)
bu filmi seven bir tek ben miyim acaba? evet aksiyona kurban edilmiş, gizem havası az kalmış, konu da uyduruk ama yine eğlenceli idi. ayrıca sinema tarihindeki en güzel kurt adam animasyonları bence bu filmdeydi.
(bir zamanlar cok mutluyduk - 5 Temmuz 2017 21:38)
Yorum Kaynak Link : van helsing