Süre                : 2 Saat 8 dakika
Çıkış Tarihi     : 11 Haziran 2015 Perşembe, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Döküman,Biyografi,Müzik
Taglar             : ilaçlar,montaj,Soul müzik,Yok baba,Pota sigara
Ülke                : İngiltere,ABD
Yapımcı          :  Film4 , On The Corner Films
Yönetmen       : Asif Kapadia (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Amy Winehouse (IMDB), Lauren Gilbert (IMDB), Juliette Ashby (IMDB), Nick Shymansky (IMDB), Tyler James (IMDB), Guy Moot (IMDB), Chris Taylor (IMDB), Nick Gatfield (IMDB), Ian Barter (IMDB), Garry Mulholland (IMDB), Jonathan Ross (IMDB), Janis Winehouse (IMDB), Mitch Winehouse (IMDB), Sam Beste (IMDB), Bobby Womack (IMDB), Salaam Remi (IMDB), Mos Def (IMDB), Tim Kash (IMDB), Phil Meynell (IMDB), Pete Doherty (IMDB), Blake Fielder-Civil (IMDB), Lucian Grainge (IMDB), Raye Cosbert (IMDB), Mark Ronson (IMDB), Darcus Beese (IMDB), Cynthia Winehouse (IMDB), Russell Brand (IMDB), Alex Clare (IMDB), David Letterman (IMDB), Jay Leno (IMDB), Monte Lipman (IMDB), Terry Richardson (IMDB), Steve Kandell (IMDB), Chip Somers (IMDB), Alex Foden (IMDB), Natalie Cole (IMDB), Tony Bennett (IMDB), Beyoncé Knowles (IMDB), Foo Fighters (IMDB), Rihanna (IMDB) >>devamı>>

Amy ' Filminin Konusu :
Amy belgeseli, 2011 yılında hayatını kaybeden şarkıcı Amy Winehouse'un hayatını, kariyerini, uyuşturuc ve alkol bağımlıklarıyla ve bulimia hastalığıyla mücadelesini konu alıyor. Filmde Winehouse'un ailesi, yakın çevresi ve birlikte çalıştığı insanların görüşlerine yer veriliyor.

Ödüller      :

BAFTA:BAFTA Film Award-Best Documentary


  • "yıldız tilbe' nin ingiliz versiyonu, bu iki hatun taş gibi bir ses, alkol ve haptan ziyan olan yetenek, ve yoluk saç- korkunç makyaj gibi ortak paydalarda buluşurlar."
  • "son konser görüntülerinden sonra belgrad'ta müthiş bi kanal bulduğunu düşündüğüm şarkıcı."
  • "overdose'dan ölmemiş, yalnızca düşük doz nedeniyle dünyaya uğramıştır.sanatçıydı.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    yıldız tilbe' nin ingiliz versiyonu, bu iki hatun taş gibi bir ses, alkol ve haptan ziyan olan yetenek, ve yoluk saç- korkunç makyaj gibi ortak paydalarda buluşurlar.


    (isolde - 10 Ocak 2008 17:37)

  • comment image

    son konser görüntülerinden sonra belgrad'ta müthiş bi kanal bulduğunu düşündüğüm şarkıcı.


    (morfar - 19 Haziran 2011 16:02)

  • comment image

    ölümünün ardından "iyi oldu yeaa, hiç üzülmedim şahsen" şeklinde yorum yapanların amına koyayım dedirten mükemmel sesli kadın. kendisi ölümlü olsa bile sesi ölümsüzdür. bu arada amınıza koyayım demiş miydim?! koyayım. hunharca!


    (si murg - 23 Temmuz 2011 19:46)

  • comment image

    "kadin back to black soyluyor kafasinda kimbilir ne var, agliyor icmis cekmis biseyler belli..

    sen bu sarkiyi dinlerken sevgilinle romantk bi an gecirip acaba siker miyim diye tilkilikler pesindesin, sonra gelip bu kadin soyle boyle diyosun"

    avrupadaki bir konserinden sonra yazmaya baslamistim ama tamamlayamamistim. hic kimse size ornek olmak zorunda degil. sen burda karma ugruna taklalar atarken bu insan sizin gibilerden kufur yemek pahasina istedigi bicimde yasamayi secmisti. kendi boktan hayatlarinizi standart alip etraftaki ulasamayacaginiz herkesi sacma sapan yaftalamaniz ne ilk ne de son olacak. bir ficinin icinde kopek gibi ysayip olen diyojene igrenerek bakan insanlardan hicbir farkiniz yok ve esas bakmaniz gereken yer kendi boktan hayatlarinizi gormeniz gereken bir ayna.

    keske avrupadaki konserinde gorebilseydim onu. beyninde yasayip bitirdikleriyle, bogularak soyledigi back to black sarkisini dinleyebilseydim. bu kadini yeri orasiydi, ve sonunda da oraya donuyor...


    (pasopompa - 23 Temmuz 2011 19:49)

  • comment image

    27 yıla 5 grammy, 2 muhteşem albüm, şan şöhret(dünya çapında) sığdırmış bu insan.
    ulan 25 senedir yaşıyorum, kemiksiz bi 25 sene daha yaşarım en az, lisede 2 kez teşekkür belgesi aldım, bir de iş bulursam ara sıra ayın elemanı ödülü alırım. şimdi ben yaşadığım için şanslı mıyım? amy mi gençlere güzel örnek? ben mi güzel örnek?
    bilemedim.
    fakat şu da var, ben öldüğümde dünyanın sikinde olur mu?
    bilemedim.


    (enserummer - 24 Temmuz 2011 15:27)

  • comment image

    bu çirkin kız çocuğu ölünce aylardır içimden gelmeyen yazma hevesim depreşti.

    2007'de çıkardığı albümü 2008'de edindim 2011 olmuş hala dinliyorum, üç sene şu zalım dünyada dile kolay. ne baba müzisyenleri "çok bozdu" diye defterden sildi bu tüketim çağı hey gidi.

    bu kızcağızı silemedim işte. durup durup dinledim, her boş anıma fon müziği yaptım, konserine gidemedim diye maaşıma küfrettim, yeni albümü ha çıktı ha çıkacak diye yolunu gözledim...

    kader mi dersin kısmet mi, hiç uyuşturucu/alkol bağımlılığına methiye düzemeyeceğim, öldü gitti daha 27 yaşında.

    öldün gittin ama ardında muhtemelen bir ömür "ölmeseydi ne şarkılar yapacaktı kim bilir" diyen bir kitle bıraktın. iyice abartayım, şu dünya üzerinde hiç yoksa 1 insanı mutlu ettin. nur içinde yat evladım... anlayacağın dilden; rest in peace...


    (1945 - 27 Temmuz 2011 23:40)

  • comment image

    seni sevmiştim be kadın, gerçekten sevmiştim.

    o korkunç bakışlarını ve memelerini bile. sesini ve yalpalayarak sürekli "high" dolanışını da sevmiştim.

    benim kankayla gece bir yerlerden dönerken arabada rehab açıp, seninle beraber "noooooooo, nooooooo, noooooo" deyip kikirdemeyi sevmiştim ben. sonra dan dan dan diye başlayan back to black'a zıplayıp rehab'ten yüzümüzde kalan gülümsemenin havada asılı kalışını, arabanın içine çöken o sessizliği, sağ koltukta oturup sağımdan akan manzaranın senin sesinle uzayışını sevmiştim. gözümün önünde canlanışını ve "yüzlerce kez ölüşünü" sevmiştim.

    sadece sevilmek istediğini ve bu dünyada en az sahip olduğun şeyin sevilmek olduğunu biliyorum, tıpkı benim gibi. dünyada erkeğiyle başbaşa kalmak isteyen ve seven bir kadın. sevmek için yaşayan ama bunun ağırlığı altında ezilen bir kadın. birini çok sevmek bazen her şeyin üstüne çıkar ve sen onun altında ezilirsin, farkındayım.

    son konserinde sahneye annesi tarafından itiklenmiş utangaç bir kız çocuğu gibi duruşunu, kendini sarıp sarmalayışını ve boş gözlerle bakışını bile sevmiştim ben. seni alkışlayanların yuhalaması karşısındaki duruşunu, yere tökezleyişini...orada olup koluna girmek isteyecek kadar sevmiştim seni. çünkü orada ihtiyacın olan son şey alkıştı.

    konser var dediler, gidecektik. hemen kankaya ve kendime 2 bilet kaptım şöyle irilerden. aldım biletin üstüne kurdele yapıştırdım, oldu mu sana hediye paketi! doğumgününde benim kankaya hediye ettim seni, haberin oldu mu ki?

    ben seni birilerine hediye edecek kadar sevmiştim be kadın!

    "ooo hemen konser hazırlıklarına başlayalım." demiştik, şarkılarında sana eşlik edecektik, içimden bir ses "bi terslik olmasa bari." demedi değil, konser biletlerin satışa çıktığında bir yandan "gelemeyecek." deyişimi ama öte taraftan biletleri satın alırken kredi kartı numaramı girişimi hatırlıyorum.

    anlamsız davranıp böyle uyuşacak kadar sevmiştim seni ben.

    sonra zaten konser falan olmadı. bak itiraf edeyim, sağlam saydırdım sana, çok küfrettim, geçen gün biletlerini geri verdim. saklasaydım keşke. ama konser iyi ki olmamış biliyo musun! olsa daha kötü hissedecektim sanırım. "daha geçen gün dinlemiştim canlı canlı." diye düşüne düşüne yiyecektim belki kafayı. gelemediğin iyi oldu. "iyi oldu gelmediğin" diye bir şiir vardı, kimi zamanlarda o şiiri hatırlarım hep, yine geldi aklıma bak. sen severdin sözlerini bence.

    cidden iyi oldu gelmediğin, sonrasında sana bu kadar yakın olup kaybetmek daha çok koyardı bana be kadın, ben seni öyle sevmiştim.

    öldüğün gün, dünyanın sonundaydım, önümde uzanan koyu mavi bir deniz ve ardında kadife yorgan gibi gelişigüzel serilmiş bir orman vardı. kulağımda "stronger than me", ayağımla ritm tutarak güneşin altında uzanırken "şu an burada hiçbir şey beni üzemez." diye düşünmüştüm. nasıl diyorsun: life sux. evet öyleymiş gerçekten, orada alabileceğim son haber senin ölüm haberindi ve ben bununla yüzleştim, öyle birdenbire, çat diye suratıma vuran kapı gibi.

    yolumuza devam etmemiz gerekiyordu ve biz o gün o deniz kenarından uzaklaşırken kaza yaptık biliyo musun? pöff, bi arabaya yandan girdik, kötüydü yaa, aklımız karışıktı galiba. ama sen nereden bileceksin ki, muhtemelen o sırada uyuşturucuyla tıka basa dolmuş damarlarındaki kan yavaş yavaş pıhtılaşmaya başlamıştı.

    dün gece ne yaptım biliyo musun? en sevdiğim topuklularımı ve siyah strapless elbisemi giydim, saçlarımı kabarttım, sıcaktan söndüler biraz ama aldırmadım, sonra yelpaze aldım elime, gözlerime seninki gibi kalem çekmedim, çünkü sevmiyorum senin o göz kenarlarındaki kıvrımlarını. ama elimde saten eldivenler vardı ve ben konserini izler gibi izledim seni oradan buradan bulduğum görüntülerinle. fotoğraflarına baktım, gülen, kızan, ağlayan, şaşıran, üzülen fotoğraflarına. sevgililerine ve kocana baktım. o memeleri adam istedi diye yaptırdın di mi, itiraf et! ben olsam ben de yaptırırdım siktir et.

    ama o herifte ne buldun kızım yaa? tam da böyle düşünürken sevdiğin adamın kolunun altındayken ne kadar mutlu olduğuna baktım. sonra birden ne fark ettim biliyo musun, gözyaşlarım kurudu yanaklarımda, haklıymışsın.

    dün gece evimde misafir edecek kadar sevmiştim seni be kadın! yine gelsene.

    yakmışlar seni, az önce okudum. o dövmeli kollarının ve saçlarının yok olduğu düşüncesi ne tuhaf, aslında biliyo musun, her ne kadar "bok vardı öldün!" desem de galiba yaptığın en akıllıca şeydi ölmek.

    peki şimdi bizim damarlarımızda pıhtılaşmaya başlayan kan ne olacak?

    bizim de kendimizi uyuşturmaya ve "eyvallah" demeye hakkımız olmalı bence.

    ben seni sevmiştim kadın, gerçekten sevmiştim. benden sonra doğup benden önce ölmeni bile sevdim.

    sonrasında yine boktan bir dünyaya gözlerimi bir başıma açacağımı bile bile ve her seferinde gözlerimi açtığım dünya daha da boktanlaşmasına rağmen seninle uyuşacak kadar sevmiştim seni.

    bıraktığın bir avuç şarkı ve ağızda kalan tatla yetinmek zorundayım biliyorum. zaten bunlar ne kadar idare eder bilemem ama her gün ufak dozlarda almaya devam edicem seni. hani yazmıştım ya bir keresinde sabahları you sent me flying dinlemeyi seviyorum diye (bkz: #19617052), yine onunla başlarım ben güne, sen sıkma canını.

    tamam tamam biliyorum uzattım, kısa yazmayı becerebilsem iyiydi ama yapamıyorum. umarım sonuna kadar okursun lan, ama şimdi eminim orada da takılıyosundur sen, takıl benim için de hadi.

    ben ait olmadığım yerlerden ayrılınca rahatlıyorum, kapıyı kapatıp ardına saklandıktan sonra derin bir nefes alıp gülümsüyorum, senin de rahatladığını biliyorum.

    yıllardır tuttuğun nefesini bıraktığın için.

    şimdi git bakalım.


    (kirlikedi - 28 Temmuz 2011 00:04)

Yorum Kaynak Link : amy winehouse