Süre                : 1 Saat 57 dakika
Çıkış Tarihi     : 14 Şubat 1986 Cuma, Yapım Yılı : 1986
Türü                : Drama,Romantik
Taglar             : Toplumsal cinsiyet,Kadın mastürbasyon,Cunnilingus,Oral seks,Üstteki kadın
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Producers Sales Organization (PSO) , Jonesfilm , Galactic Films
Yönetmen       : Adrian Lyne (IMDB)
Senarist          : Sarah Kernochan (IMDB)(ekşi),Zalman King (IMDB)(ekşi),Patricia Louisianna Knop (IMDB)(ekşi),Elizabeth McNeill (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Kim Basinger (IMDB), Mickey Rourke (IMDB)(ekşi), Margaret Whitton (IMDB)(ekşi), David Margulies (IMDB), Christine Baranski (IMDB)(ekşi), Karen Young (IMDB), Kim Chan (IMDB), Raynor Scheine (IMDB), Olek Krupa (IMDB), Julian Beck (IMDB), Dan Lauria (IMDB), Corey Parker (IMDB), Joe Maruzzo (IMDB), Petina Cole (IMDB), Merry Clayton (IMDB), Sarah Kernochan (IMDB), George Coutoupis (IMDB), Ron Wood (IMDB)

Nine 1/2 Weeks (~ 9 1/2 hafta) ' Filminin Konusu :
Elizabeth New York'ta bir sanat galerisinde çalışmaktadır. Bir gün tam bir Wall Street kurdu olan John tarafından baştan çıkartılır. Bu baştan çıkarma ile birlikte Dokuz buçuk hafta sürecek olan bir ilişki başlayacaktır. Bu ilişki süresince Elizabeth kendi sınırlarını epeyce zorlayacak ve aradığı doğru erkeğin John olup olmadığını sorgulayacaktır.


Erotik / 27
  • "yeme-içmeli sahnelerdeki fantezi kültürü daha sonra serdar ortaç'ın karabiberim videoklibindeki göbekten zeytin yeme* görüntüleri yüzünden kirlenmiş, bu film acı bir tebessümle hatırlanır olmuştur."
  • "artık klişe bir hale gelmiş olan ve birçok erotik soslu filmde karşımıza çıkan hatuna meyve sebze yedirme olayı ilk bu filmde kullanılmıştır (buz olayı da aynı şekilde)."
  • "eger bu filmi belli bir yastan sonra izlerseniz hic oyle erotik falan degil, basbayagi bir dram filmi oldugu gercegiyle yuzlesirsiniz. hem de oldukca uzucu bir dram."




Facebook Yorumları
  • comment image

    mickey rourke'un huzun dolu gozlerle oynadigi film.. oyle ki, dokunsan aglayacak gibi duruyor.. ne zaman onun bu halini hatirlasam icimden kendisine "uzulme be abi, yipratma kendini bu kadar. elbet bulunur bir caresi" diyesim gelir..


    (whatdreamsmaycome - 3 Ağustos 2008 18:27)

  • comment image

    80li yılların ikinci yarısında ilk gençliklerini yaşayan delikanlıları, 'aha büyüyünce ben de böyle mickey abi gibi olacam, böyle çatır çatır sikecem, dudaklarını titrettirecem o kadınların' gibi fantazilere sürükleyen film. sonrasında o filmdeki tüm sahneler her fırsatta amatörce denenmiştir. ancak bir şekilde aynı etki yakalanamamış, fantaziler hayalleri, organizasyon bozuklukları ve motivasyon eksikliğinden, ya da çiftler arası beklenti farklarından dolayı serin sulara gömülmüştür. zaten yıllar sonrasında kimbassinger, 'mickey rourke hayvan gibi iirenç kokuyodu ve yanına bile yaklaşmak istemiyordum' gibilerinden bir açıklama yapmış ve gerçek hayat ve kurgu sinema arasındaki kalın çizgiyi bir kez daha çekivermiştir.


    (dikakana bey - 14 Kasım 2002 16:52)

  • comment image

    sevişirken birbirinin bedeninden yemek yemek, kadının teninde buz gezdirmek, buzdolabı önünde sevişmek gibi bilimum fantazinin temel taşıdır...

    yaşları nedeniyle olsa gerek, bu filmi kaçırmış gençlerimiz amerikayı nutella felan ile yeniden keşfe çıkarlar...


    (larden loughness - 9 Mart 2010 17:02)

  • comment image

    film ilk sahnesinden itibaren her an korku filmine çevirebilecekmiş gibi bir his uyandırıyor.
    havanın sürekli puslu ve güneşli olması, new york'un günlük hayatından sahneler, kim'in giyiminin kuşamının çocukken baktığımız dergilerden fırlamış gibi olması hoş detaylar olmakla birlikte kim'in banu alkanvari histerik hareketleri ve boş buzdolabından çıkan her şeyi mideye yuvarlaması itici detayları oluşturuyor.


    (frzn - 25 Şubat 2011 23:32)

  • comment image

    artık klişe bir hale gelmiş olan ve birçok erotik soslu filmde karşımıza çıkan hatuna meyve sebze yedirme olayı ilk bu filmde kullanılmıştır (buz olayı da aynı şekilde).


    (yunus - 12 Ağustos 2003 01:33)

  • comment image

    yas 25 ustuyken izlenmeli.. seks nedir ne degildir gibi sorular kafayi kurcalarken, hayat evlilik nisan dugun ceyiz gibi sikindirik seylerle ustunuze gelip dururken, lafta sevgiliniz olan kisiyle bi sik paylasmadiginizi farkettiginizde..

    2 insan var 30larinda.. temel ihtiyaclarini karsilamislar.. geriye sadece luksler kalmis.. tutku, sehvet, ihtiras ve en muhimi ego tatmini.. ne paranin ne kapitalist sistemde alinabileceklerin ne de kariyerin yettigi noktada devreye giren bi regresyon.. bi ilk insana geri donme hali.. uzun sure modern ve liberal adami oynayip, sonra lan sikerim benim gudulerim var tatmin olmamisa ayma hali..

    ulu orta seks yapmalar, kadini ayaklarinda surundurmeler hep ondan.. asla porno degil bu film.. erotik bi ask filmi.. hani oyle tirt romantik komediler gibi degil tesaduflu mesaduflu.. baya baya catir catir sikisen 2 kisinin filmi..

    stockholm sendromu hep buyuk bi saskinlik yaratir ilk duyanda.. lan nasi olur olm adam katiline yesilleniyo filan ? hömmm diye tepkilere sebep olur psikolojiden bihaber sigirlarda.. oysa stockholmun bi de karsidaki adamda yarattigi etki vardir.. psikiyatride bi adi yok.. ama sanirsam buna insanlik deniyo.. kotulugun o kadar ust raddesine cikiyosun ki, karsindaki insani o kadar cok uzuyosun ki, bi noktadan sonra o kisiye karsi o sana bisi demiyosa hele bi de, acaip bi vicdan azabi duyuyosun.. bunu en basiti annelerimiz bize kizmadigindaki o igrenc histen anlayabiliriz.. kafa siken bi manita ne kadar bayik ve sogutucuysa, ses seda cikarmadan sessizce uzaklasan sevgili o kadar pis koyar adama.. birinde emredildigi (!) icin pesinden kosarsin, kosmazsan cunku trip atacaktir, digerinde ise gozlerinde yaslarla..

    ve her sey notrlesmeye mahkum oldugu gibi kotuluk de nihayetinde iyilikle harmanlanacaktir.. her seyi bitiren zaman, kotuleri de yumusatacaktir.. her iyi kotulestigi gibi yer yer, her kotu de iyilesecektir.. kotu kotu dedigim sey, adamin tatmin olmak icin heyecan duymak icin ilkel benligine bent vurmadan, kadina istedigini yaptirmasi.. kiskandirmasi, gozunun onunde baskasiyla sevismesi, orospu gibi parayi almak icin yerlerde surundurmesi ama sonunda arkasindan seni seviyorum demesi..

    bu iki kisi nasil o hale gelmisler, kadin nasi o kadar tahammullu olmus, adam nasi bi sikilmis de kadinlara karsi bole bi tatmin ve itaat ile yaklasir olmus bilemiyoruz.. guzel olan da o.. bilseydik tirt bi issiz adamdan farki olmayacakti..

    tek bildigimiz, kadinin adama aralarda belli belirsiz bi sitemde olmasi.. arkadaslarinla tanisayim? he olmaz mi tamam olsun demesi.. adamin her istedigini esasinda yapmasi ve karsiliginda hic kafa sikmemesi.. kadina hemcinslerinin bile filmde asik olmasi bu yuzden zaten.. o tenckotlarin, o guzelligin otesinde, beklenmeyecek bi sevgi ve uysallik var kadinda.. basitlik degil bak onca sikismeye ragmen.. uysallik ve naiflik.. adamin hediyelerini usul usul kabul etmesi.. cadalozluktan fersah fersah uzak olmasi..

    basta kurban olan kadina adim adim ilmek ilmek asik olurken adam, nihayetinde kotulukte bi en son peak yapiyo ve butun duvalari tek fiskeyle yikiyo.. kendisiyle ilgili anlattigi sey o kadar tirt bisi ki aslinda.. kac kardesinin oldugu hikayesi.. ama bu bile adam icin oylesine zor.. wall street gibi bi ortamda hele de ust kademelerde kim bilir nasi da zordur birine guvenmek.. ben bu halimle guvenemiyorum da.. adam da suclu degil kadin da esasinda.. fakat kadin daha sefkatli ve daha magdur.. esyanin tabiati geregi de, giden o oldu.. arkasindan aglanilip ozlenen de..

    bu arada filmden tek bi detay.. adamin surekli siritan ve asla sinirlenmeyen surati, sadece kadinin esyalarini topladigini gordugunde kotu bi haber almiscasina bozuluyo ve arkasini donuyo kadina uzuntusunu belli etmemek icin.. esasinda bu bile adamin nasi bi patolojik gucsuzluk icindeoldugunun kaniti..

    karakterler cok sahici.. belli bi sosyoekonomik sinifin ustunde olanlar bileceklerdir ne demek istedigimi.. ucuz fahiselerin tatmin etmedigi, iyi ev kizlarinin gercek orospu yuzlerinin goruldugu o lanet edici ust siniflarda ne alttan bi kiz bulup onla tatmin olursun, ne ustlerdekilere kendini birakabilirsin..

    ve bu surekli tekrarlanir.. ve surekli ve surekli..

    bu filmi porno la bu diye izleyen sansli kesim, hic gercekten ihtiyaci oldugu icin sevismemistir biriyle.. o isler onun icin hep aganigi kalmistir.. shame"deki adami surreal bulup, la siktir bole heriflere mi veriyo yani karilar diyen saftirik erkek esasinda o kadar azaltmistir ki beklentlerini, bi sikis yetecektir onun tatmin olmasina..

    kisacasi, uste ciktikca, bildikce gordukce gezdikce, bi refleksiniz gelisir.. parayla her seyi satin alamazsiniz evet ama, insanlari gorursunuz cok net.. defektlerini, dandik hayatlarini, kucuk oyunlarini, yalanlarini ve en kotusu sigliklarini.. iste o zaman, denize dusen yilana sarilir gibi bu ekstrem malliklara sararsiniz.. millet kari sikme derdindeyken binbir turlu oyunla, gerektiginde soz nisan evlilikle, siz am ustunde got sikersiniz ama ne hikmetse o adam daha mutludur ?!

    iste butun bu buyuk paradoksun anahtari bu filmde gizli.. uysallikta.. her bdsmnin (dogru mu yazdim la?) sonu, sefkatli bi sevismeye evrilecektir icteki bosluk doldukca.. her sefkatliymiscesine baslayan yalan sevismeninki de, tatmin olmamislikla yerini siddete ya da his sikismemeye birakacaktir..

    bu harala gurele esnasinda, her siniftan insan, her milletten adam, her statuden kadin icin tek soru kalacaktir geriye ; en cok kim nazimi cekti benim? ve inanin her insan, esasinda onu ariyodur.. kiminde ilk ask, kiminde uzun sureli sevgili, kiminde bu filmdeki gibi 2,5 aylik sinirsiz itaat.. herkes esasinda, bu kimsenin kimseye eyvallahnin olmadigi dunyada nazini cekecek kisi ariyo..

    bazen buyuk buyuk konusunca boyle, insanlar soruyolar ya manita var nabalim, kiz var nasi asik edelim diye.. hep ayni cevabi veriyorum.. sefkatle sarin sarmalayin.. basta siz ona kucuk ve degersiz geleceksiniz.. hemen de tav oldu diyecek.. fakat alisacak.. sonra da cekin gidin.. iste o farkinda olmadigi mutluluk ve elinden giden sicaklikla,size delice asik biri var.. tepe tepe kullanin..


    (semrin - 30 Mart 2014 05:14)

  • comment image

    insanın aklını alan filmlerden , sevişme sahneleri olmasaydı gene aklımı alırmıydı peki ? alırdı bence yani şu an alacağını düşünüyorum ama bi daha izlesem belki kararım değişebilir ama sevişme sahneleri olmasa da bu film, filmlerde nadir rastladığımız homme fatal gerçeğini bize göstermiştir , cazibesi ,güzel sert yapılı yüzü , hoş fiziğiyle tanışır tanışmaz elizabeth in( kim basinger) bi tarafını sulandırdığını görüoruz john un ( mickey rourke), hatta tam o tanışma sahnesinde ben direk sevişceklerini sanmıştım tabi film hakkında önceden duyduğum ' manyak film baba ,paso sevişiyolar ,fantazi dağarcığı gelişiyo insanın ' vari yorumlar yüzünden oldu bu durum neyse , günümüzdedeki beyefendi tiplerin hanfendilerin aslında hiç de öyle olmadıklarını anlatmaya calışıyo bi manada hırsızlık yapanından tutun ortalık yerde oral seks yapanına kadar bi cok asiliği gercekleştirme potansiyeline sahip bu düzgün giyimli sacı başı yerinde insanları anlatıp herkese şüpheyle bakmamıza yol açıyor,, aslında gercekten de hafif cekiştirirsek filmi kapitalizm eleştirisi olarak ta bakabiliriz ,ekonomiyi ayakta tutan beyefendi tipler kim bilir samanaltından neler yürüte yürüte o hale geldiler diye sorular sorarız kendi kendimize, uzatmayalım , bu film sırf güzel ve yetenekli oyuncu görmek için bile izlenmeli izlettirilmelidir , bu filme porno diyen abazan tipler de mevcuttur onlar hıyarın da erotik shop ta satıldığını sanan tiplerir ,uçuktular kaçıktırlar ,inanmayınız..


    (ditriell - 26 Aralık 2005 00:06)

  • comment image

    1986 yapımı bir adrian lyne filmi.

    oyuncular : kim basinger, mickey rourke
    yapımcı: zalman king
    anı - kitap : elizabeth mcneill
    senaryo: zalman king, patricia louisianna knop, sarah kernochan
    müzik: jack nitzsche
    kurgu: caroline biggerstaff, tom rolf, mark winitsky
    görüntü yönetmeni: peter biziou

    --- spoiler ---
    delicesine arzulu *, muhteşem bir kadın. newyork'un şık ve pahalı semtlerinden manhattan'da bir sanat galerisinde çalışan elizabeth (kim basinger), wall street'de başarılı bir borsacı olan john (mickey rourke) ile tanışınca tekdüze geçen yaşamı birdenbire değişir. john bu genç ve son derece güzel kadından çok etkilenir. elizabeth bugüne kadar yaşamadığı duygular içindedir. john'un garip büyüsüne kapılmıştır. dokuzbuçuk hafta çılgınca süren bu erotizm yüklü ilişki nerede ve ne zaman son bulacaktı? her kuralın bozulduğu parçalanmış bir tutkuydu. dokuzbuçuk hafta sürdü. (video kartonetinden)

    ve ek olarak;

    bu film, bende; daha çok erkeğin uyarımları sonucu, içgüdüsel dürtülerin dışavurularak, sınırsızca sergilendiği anlarıyla, (buzun başrol oynadığı o ilk geceyle, saat kulesindeki, atık su borularının ıslattığı merdivenlerdeki, bar koltuklarındaki, o eski otelin odasındaki ya da elizabeth' in evindeki, buzdolabının önündeki oral anlamdaki uyarımlarla başlayan ya da kavga sonrası birden başlayan masanın üstündeki sevişme sahneleriyle, mücevhercideki hırsızlık sahnesiyle, tablo slaytları eşliğindeki masturbasyon sahnesiyle ve spot ışıkları altındaki o ünlü striptiz sahnesiyle değil de ya da kim basinger' in o öpülesi köfte dudakları, dalgalı kıvırcık sarı saçları, elma poposundan ziyade elinde şemsiyesiyle yağmurun altında ıslak papuçlarıyla küçük kız çocuğunun masumiyetini andıran haliyle (ki zaten film boyunca bu masumiyet, john tarafından tabi ki elizabeht' in kapıldığı aşk yüzünden açılan kapılarıyla önceleri tereddütlü sonraları histerik bir biçimde istisnasız kullanılıyor.), gençlikte saçlarımızı onunki gibi yapmak istediğimiz mickey rourke' un o yakışıklı halinden ziyade, ilişki içinde takındığı tavır ve tutumlarıyla, 1986 yılının yaşam normları üzerinden değerlendirilse, daha çok hayatın ilerisinde duran postmodern mekanlarıyla (john' un evi, koltukları, elektronik eşyaları. elizabeth' in çalıştığı sanat galerisi, tablolar. john' un elizabeth' i götürdüğü yüzen ev ile.), kadın - erkek - sevgililik hayatının klasik işlevselliğinin dışındaki ilişki normlarıyla (mesela, john' un, elizabeth' in hiçbir arkadaşıyla tanışmak istememesi ya da elizabeth' e; "bulaşık yıkamayacaksın, asla bulaşık yıkaman gerekmeyecek çünkü ben yıkayacağım, sebzeleri ben alacağım. seni ben yıkayacağım, seni ben giydireceğim, akşamları ben soyacağım. sana ben bakacağım, yemeklerini ben yedireceğim" diyerek, işlevsel rolleri değişmesi ve elizabeth' in bir erkek gibi giyinerek erkeklerin dünyasına girmesi buna örnek olarak verilebilir) ve o muhteşem müzikleriyle (billy holiday)

    ve tabi ki, elizabeth' in; "bu adamı çözemiyorum. ama bazen anlamak çok kolay. belki de taktığı kravattan, okuduğu ya da okumadığı kitaplardan. ama bilirsin; neyin ilişkiyi bitireceğini. o yüzden boyun eğer ve beklersin. bu durumu katlanılır kılar. ama bu adam. belki gerçek aşktır. belki." diyerek öncesinde ipuçlarını verdiği ayrılık sahnesiyle hatıralarımda kalmıştır.

    o sahne ki;

    elizabeth yataktan kalkar, ağlayarak eşyalarını toplamaya başlar. john uyanır. toplanan elizabeth' e; "gidiyor musun? kalmayacak mısın?" der. yanıt alamayınca, elizabeth' in hep bilmek istediği ama anlatmadığı kendisini, geçmişini anlatmaya başlar. ama artık birşey ifade etmez bunlar. elizabeth; "artık çok geç" der. john son kozunu oynar; "bak, bir şeyi bilmeni istiyorum. daha önce bir sürü sevgilim, kadınım oldu. ama inan bana hiç böyle bir şey hissetmedim. sen sadece kollarımdayken o duyguyu hissettim. bu beklemediğim birşeydi. seni böyle seveceğimi aklımdan bile geçirmemiştim." der. elizabeth; "birimiz dur deyince sona ereceğini biliyordum. ama sen söylemedin. çok uzun süre bekledim. eşyalarım için birini gönderirim" diye cevap verir ve john' un serzenişlerine aldırmadan kapıyı vurur çıkar. john arkasından boşluğa konuşmaya başlar; "elizabeth, elizabeth, seni seviyorum. lütfen geri döner misin? 50' ye kadar sayacağım. bir... *" ama iş işten geçmiştir. sonsuza kadar saysa bile elizabeth artık gitmiştir.

    ve de tabi ki bir de şu diyalogu unutmadım hiç;

    elizabeth : "nereden bildin, sana böyle bir tepki vereceğimi nereden bildin?
    john : "çünkü; sende kendimi gördüm."
    ---
    spoiler ---


    (m0ruzak - 5 Haziran 2006 03:01)

Yorum Kaynak Link : nine 1/2 weeks