• "zamanın şartlarına göre kurgusuyla, efektleriyle ve tabii ki stephen king'in romanından uyarlanmasıyla bir başyapıttır benim için"
  • "stephen king'in okumadığım nadir romanlarından biri. ve an itibariyle kanaltürk'te verilen film. bu yalnız gecede iyi gidecek. izleyelim."
  • "john carpenter'ın ilginç filmlerinden. detaylı bir analiz için şu metin okunabilir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bad to the bone'la başlar,bad to the bone'la biter.
    şaşırtıcı biçimde carpenter bu sefer tüm müzikleri kendi bestelemeye kasmamış, filmlerinde aynı boktan klavye melodilerini duyup "sana da, müzik zevkine de ulan" diyen izleyicilerinin küfürlerini duymuşcasına 50lerden bir çok rock n roll parçasını filmine dahil etmiştir. bunun yanında çok beklenmedik bir şeye daha imza atmıştır; bu filminde kurt russell'ın herhangi bir rolü yoktur.

    filmde 4 sahne var kesinlikle izlenmesi ve tadının sonuna kadar çıkartılması gereken;

    --- spoiler ---
    1- arnie'nin "show me" diyişinin ardından gelen nefis kendi kendini tamir etme sekansı

    2- alev içerisindeki christine'in benzinciden ilk çıkışından ardında yanan bir ceset bırakışına kadarki kısım

    3- arnie'nin christine'e karşı hissettiği hastalıklı aşkı dostuna betimlediği sahne

    4- arnie öldükten kısa bir süre sonra christine'in mil metresinin 0lanmış olduğunu gördüğümüz sahne
    ---
    spoiler ---

    toparlarsak carpenter'ın en iyi filmi olmasa da iyilerinden biri olduğunu düşünüyorum ve görsel efektlerin filme artı katma değer kattığı günleri bana anımsattığı için de teşekkür etmek istiyorum. ekran kartı benchmark'ı kıvamında film yapımlarının düğmesine basan jurassic park isimli üretime de fırsattan istifade kafam girsin demek istiyorum. i'm gonna take you by surprise and make you realize, amanda.


    (beren - 22 Ekim 2006 01:05)

  • comment image

    harcanan 58 plymouth'ların (7 veya 8 tane olacak sanırım) yarısına yakını fury değil belvedere olan film. ayrıca chrysler orijinal seride gerek roman, gerekse filmde belirtildiği gibi kırmızı beyaz fury üretmemiştir, orijinal fury'ler gri imiş. o ne arabadır o.. 50'li yıllara gidesim var. ah ulan...

    carpenter filmde 50'lerin müziklerini kullanmıştır, iyi de etmiştir 12'den vurmuştur zira romanda da bolca rock'n roll parçaya yer verilmektedir, rock'n roll ve 50'ler üzerine dönmektedir roman da, hikaye de, ambiyans da.

    harbiden 50'lere gidesim var.


    (jamsession - 22 Şubat 2007 21:07)

  • comment image

    okuduğum zamanlar (90'lara tekabül eder takriben) uzunca bir zaman etkisinden kurtulamadığım roman. roland le bay kesilmiştim milletin başına. birisi kıllık mı yaptı? "ssoysuzlarrr..." (dişlerin arasından tıslanacak burada). hasbelkader bir yerde rock'n roll mu duyuldu? hemen gözler kısılacak, surata pislik bir ifade yerleştirilecek, 58 plymouth direksiyonunda oturulduğu hayal edilecek (bulunamayan yerlerde 56 şevrole de olur, buick de).

    böyle böyle, gencecik bir kızı (o dönemler tabi) takriben bir 2-3 sene pezo kılıklı, pislik suratlı bir ihtiyar modunda dolaştırmayı başarmıştır bu eser. stephen king'i alnından öperim buradan.


    (jamsession - 23 Şubat 2007 10:12)

  • comment image

    şayet hasbelkader türkiye'de, bir türk romancı tarafından yazılmış olaydı, hatırı sayılır bir bölümü darnel'in garajında değil, bostancı sanayide hayrettin abinin dükkanında geçmesi ihtimaller dahilinde olacak olan romandı.

    lakin olmadı. şartlar elvermedi.


    (jamsession - 23 Şubat 2007 18:46)

  • comment image

    türkiye'de yazılmış olsaydı şeklinde bir yaklaşım sergilenen eser ül edebiyye. şimdi, şöyle de bir şey var, eğer ki christine bir türk romancının elinden çıkmış olsaydı, adı kesinlikle christine değil, dönemin konjönktürüne istinaden kerime veya keriman, ya da nebleym 50'lerin 60'ların trendi doğrultusunda suzan filan olabilirdi. o zaman esas oğlan direksiyona geçende rock'n roll yerine şecaattin tanyerli ezgilerinden zeki müren şarkılarına (50'lerdeki kayıtlar) kadar geniş bir yelpaze uçuşacaktı ortamda. bu durumda da roman kendi kendini nötrlemiş olacaktı.

    zeki müren şarkılarının arabayla kombine olarak tırstırıcı bir etki yaratabileceğini aklım kesmiyor, kesmeyecek.


    (jamsession - 23 Şubat 2007 18:52)

  • comment image

    al... hatırladım işte...

    john carpenter'in en beğenilmeyen filmlerinden biri olmasının yanında benim için eşsiz bi gelirim filmi, değişilmez bi eğlencedir. stephen king'in bi romanından uyarlanmış olması da ayrı bi özelliği.

    yine carpenter abinin sinir eden, kısıtlayan, daraltan müziği eşliğinde filmin ilerlemesi de son derece etkili olmasını sağlıyor diyebiliriz.

    filmde pek fazla kan yoktur ortalıkta lakin "christine" ismindeki psikopat -şevrole- (1958 plymouth fury) araba, marketleri basar, yayaları ezer, yollara meydan okur falan. sahibi sahiplenen, 'ulan kimse bizi şöyle sevmedi' dedirten rüya gibi bir arabadır christine başlarda ama sonra katil araba'ya dönüşürek illallah ettirir. aslında filmde christine 50'lerden kalma bir hayalet olarak 80'lerle savaşır, nostaljiyi çağırıp duran radyosundan yayılan müzikler de, captenter'in tüm film boyunca yaptığı gibi modern ve postmodern ayrımını mıhlar durur. tam kış gecesi filmidir.


    (cyrano - 7 Mart 2000 00:40)

  • comment image

    cold wave zamanlarından, kaleidoscope albümünden sözleriyle ilgi çeken bir siouxie and the banshees şarkısı....22 faces..disintegrating...

    she tries not to shatter, kaleidoscope style personality changes behind her red smile every new problem brings a stranger inside helplessly forcing one more new disguise

    christine-the strawberry girl
    christine-banana split lady

    singing sweet savages lost in our world this big-eyed girl sees her faces unfurl now she's in purple
    now she's the turtle

    disintegrating

    christine-the strawberry girl
    christine-banana split lady
    22 faces...disintegrating.


    (glass sealed - 16 Eylül 2002 15:43)

  • comment image

    benim için hiç abartmadan söylüyorum tüm zamanların en iyi filmlerinden biridir. salt bir korku filminin dışında psikolojik detaylarını inanılmaz şekilde anlatan ve christine aşık olduğum olduğum film ahh keşke benimde böyle bir arabam olsa christine kurbanlarını öldürmeden önce mutlaka radyosu çalmaya başlar üzerinden dozer geçmesine rağmen hala ölmeyen bir arabadır gerisini artık siz düşünün şiddetle bu filmi izlemenizi tavsiye ediyorum


    (sugarland - 7 Mart 2010 21:12)

  • comment image

    stephen king'in çok sevdiğim bir kitabı. buick 8 kitabında olduğu gibi bu kitapta da bir araba var. bu araba, 1958 model bir plymouth fury.

    okuduğum diğer stephen king kitaplarında olduğu gibi, biraz daha uzun olabilirmiş, diye düşündüm. çoğunda bencillikten istemiş olsam da, bu kitapta öyle olmadı. çünkü, hala merak ettiğim çok şey var. araba nasıl bu hale gelmiş, ilk sahibiyle neler yaşamış?

    kitabı bitireli çok oldu ama, hala düşünüyorum christine'i.


    (kalbatros - 11 Kasım 2010 15:00)

  • comment image

    george throgood un bad to the bone isimli parçası ile başlayan
    film, ve stephen king romanı.
    onurlu ve gururlu kendisine yapılan haksızlıkların altında kalmayan
    katil araba. kırmızı renktedir. radyosunda katliama geçeceği
    zaman eski bir şarkı başlar ve christine işe koyulur.
    zamane kit,viper gibi dizilerinin atası bu filmdir.


    (mischief - 6 Temmuz 2000 20:22)

  • comment image

    zamanın şartlarına göre kurgusuyla, efektleriyle ve tabii ki stephen king'in romanından uyarlanmasıyla bir başyapıttır benim için


    (sugarland - 31 Mayıs 2012 00:29)

  • comment image

    okuduğum ilk stephen king romanı. tahminen 9 veya 10 yaşındaydım, babamın gençliğinden kalan çok eski bir baskısını bulmuştum evdeki kitaplıkta. kapağı pütürlü dokuda ve çok güzeldi, siyah zeminde christine yazan metalik bir figür, üstünde kuru kafa. hatta üşenmedim buldum, şu.

    okuduğum ilk esaslı eser olmasından dolayı benim için çok özeldir. sonra elimizi verip hayal dünyamıza kadar her şeyi kaptırdık stephen king'e tabi. ilkokulda herkes epsilon gençlik serisi falan okurken ben sai'nin kitaplarını alırdım ardı ardına. iyi de yapmışım.


    (alexiel - 4 Ağustos 2012 01:29)

  • comment image

    kaleidoscope'tan çıkan single'ının kapağında da gözleri bağlanmış, ''strawberry girl-banana split lady'' misali birinin çileklerle diğerinin de muzlarla süslendiği bir hatunun 2 versiyonu bulunan süper parça.


    (albertinesimonet - 3 Eylül 2003 23:27)

  • comment image

    1958 model plymouth fury e stephen king in romanında takılan isim.
    kitap arnie cunningham ın yolda 1958 model plymouth fury i görüp ona aşık olmasıyla başlar.annesi ve babasıyla kavga eder bu araba icin ama sonunda onu alır.araba çok kötü durumdadır ama onu bill in garajında tamir eder vs..bu arada okulda bi kaç kişi ile kavga etmiştir dayak yemiştir.arabayı satın aldığı roland lebay ölmüştür.garipliklerde burdan sora başlar arnie git gide roland lebay a benzemeye baslamıştır.felan filan..
    alınması okunması gereken bi kitap.. aslinda gerilim yada korku kitabi degildir sadece asik olmaktan ve kor olmuscasina sevmekten bahseder


    (down - 1 Temmuz 2001 11:23)

  • comment image

    bazilarinca nasil kotu film olarak nitelendirildigini anlamadigim film.. film acikcasi farkli sekillerde okunabilir..

    --- spoiler ---
    christine arnie icin bir aynadir*.. arnie christine gelmeden once annesinin sozunden cikmayan bir kisiyken, christine'i alarak ona sahip olarak, kendi "ben"ligine dogru gider.. dis gorunusten, kendisine gelen guvene kadar bu degisim fark edilebilir..
    ---
    spoiler ---


    (whatdreamsmaycome - 22 Temmuz 2005 20:50)

  • comment image

    çekildiği yıla göre muhteşem görsel efektler içeren, kaliteli bir yapıttır. hele christine'in alevler içinde yolda ilerleyişi, kesinlikle ilham vericidir. böyle büyük ve kült bir eserde gösterilmeseydi, muhtemelen şimdiki hollywood filmlerindeki kenarından köşesinden alev almış araba efektleri kullanılmazdı; christine gibi alev alev yanarak ilerlerlerdi.

    dikkatlice de izledim, bu film için ya çok kaliteli maketler kullanılmış, ya da bir sürü araba haşat edilmiş olmalı idi; tamir olan parçaları özellikle takip ettim ki, aynı sahneleri tekrar kullandılarsa dalga geçebileyim*. fakat sayın john carpenter kişisi beni haksız çıkarttı ve iyi ki de öyle yaptı.

    bir roman derlemesi olarak piyasaya çıkmış bir film olmasına rağmen, başrol oyuncusu keith gordon kişisinin oyunculuğu pek hoştur, filmle birlikte sürükler adamı. son sahnelerinin bile tadı pek tatlıdır. izlenesidir kendisi.


    (dyvim - 10 Temmuz 2006 03:21)

Yorum Kaynak Link : christine