Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Eylül 2005 Cuma, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Biyografi,Drama,Romantik
Taglar             : Rusya,araştırmacı,Rusça,ölüm,hastane
Ülke                : İtalya,Fransa,İngiltere
Yapımcı          :  Jean Vigo Italia , Medusa Film , Leandro Burgay Publishing Company
Yönetmen       : Roberto Faenza (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Aldo Carotenuto (IMDB)(ekşi),Gianni Arduini (IMDB),Giampiero Rigosi (IMDB),Hugh Fleetwood (IMDB)(ekşi),Alessandro Defilippi (IMDB),Roberto Faenza (IMDB),François Cohen-Séat (IMDB),Elda Ferri (IMDB)
Oyuncular      : Iain Glen (IMDB), Emilia Fox (IMDB)(ekşi), Craig Ferguson (IMDB)(ekşi), Caroline Ducey (IMDB)(ekşi), Jane Alexander (IMDB)(ekşi), Viktor Sergachyov (IMDB), Ivan Igogin (IMDB), Joanna David (IMDB), Michele Melega (IMDB), Giovanni Lombardo Radice (IMDB), Daria Galluccio (IMDB), Anna Tiurina (IMDB), Bob Marchese (IMDB), V. Nakonechny (IMDB), Fiorenza Brogi (IMDB), Loretta Borrelli (IMDB), Cristina Romagnolo (IMDB), Alma Mandolesi (IMDB), Marina Martinova (IMDB), Claire Briand (IMDB), Gheorgy Timoshin (IMDB), Tatiana Sciankina (IMDB), Boris Kogan (IMDB), Julia Bagdosarova (IMDB), Svetlana Israileva (IMDB), Luisa Boccalatte (IMDB), Marta-Gaia Coccotti (IMDB), Roberto Corno (IMDB), Carlantonio Dogliani (IMDB), Massimo Franceschi (IMDB), Rebecca Innocenti (IMDB), Stefania Luberti (IMDB), Davide Mazza (IMDB), Franco Olivero (IMDB), Carola Ovazza (IMDB), Luisa Riccio (IMDB)

Prendimi l'anima ' Filminin Konusu :
Sabina Spielrein 1885 yılında Rostov'da varlıklı bir İsrail'li ailenin çocuğu olarak doğdu. On dokuz yaşına geldiğinde ağır depresyon teşhisi ile başhekimliğini profesör Bleuer'in yaptığı Zürih Burghölzli hastanesine yatırıldı. Kendisinden sorumlu olan doktor ise C.G. Jung'du.Bu karar onun kaderini ve hayatının gidişatını tamamen değiştiricekti. Freud'ün psikoanalitik metodları ile Jung'un bir kaç yıllık tedavisinin ardından bir skandal olarak patlak veren hasta doktor ilişkileri Sabina'nın annesine yazdığı mektuplarla ortaya çıkar. Sabina Spielrein'in kaderi umutsuz bir aşktır, hayattan tek beklediği ise Jung'dan aşkına karşılık vermesi ve onu sevmesidir.Tıp eğitimini ve psikoanaliz üzerine çalışmalarınızı tamamlamış, 1911'de Psychological Content of a Case of Schizophrenia adlı tezini tamamlamıştır. 1912'de Destruction as an Element of Becoming adlı denemesi basılmıştır. Aynı yıl Rus doktor Pavel Naoumovich Scheftel ile evlenir.Spielrein’nin çalışmaları Freud tarafından toparlanarak 10 yıl sonra kendi teoreminin aslını oluşturan varoluş ve ölümün iki eş parça oluşunu anlatır.1913'de ilk çocuğu olan Renate'ı doğurmuştur. 1920'lerin başında Jean Piaget Sabina Spielrein'ın tedavisi altına girmiştir. 1923'te Rusya'ya dönmüş ve psikoanaliz ve çocuk psikolojisi dallarında döneminin en dinamik liderlerinden biri olmuştur.1924'de ikinci çocuğu olan Eva doğar.30'lı yıllarda Stalin'in baskısı altında yaşamaya mahkum olur. Sabina Spielrein ve iki çocuğu 1942'de Almanlar tarafından Rostov'un ikinci işgali sırasında öldürülmüştür


  • "jung'la ilgili filmler listesine de girer. jung rolünde ise game of thrones'un 'khaleesi bekçisi' iain glen var."
  • "2002 yılında yapımı bitmesine rağmen ülkemize yeni düşen ve sabina spielrein in hayatına bir bakış atan italyan filmi. asıl adı da prendimi l'anima ymış."
  • "(bkz: anima)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmde jung'un o zamanlar geliştirmekte olduğu analitik psikoloji ve kuramın sunduğu alternatif tedavi yöntemi hakkında pek çok "gerçek" bilgiye ulaşmak mümkün. mesela jung'un yemek yemeyen bir hastasına kendi eliyle yemek yedirdiği, hastalarıyla dans edip şarkı söylediği onun hakkında anlatılan şeylerdir. aynı zamanda jung'un psişik özelliğine de değinilmiş filmde. (bkz: )sabina'nın hastaneden kaçtığını rüyasında görmesi.


    (semuum - 25 Ocak 2008 23:35)

  • comment image

    tubalalaika çok acayip bir şarkıymış, zira sadece piyanoyla çalındığında dahi orkestrayla çalınıyormuş gibi kemanının osunun busunun sesi çıkıyor.

    ben bu "orjinalliği" eski gudik türk filmlerine has zannetmekteydim. meğersem öyle değilmiş.

    (sene oldu 2008... oeh be kardeşim ama)


    (mortifera - 2 Kasım 2008 20:11)

  • comment image

    ...spolier ama okursan bir şey olmaz...

    ayrıca psikolojik bir film olmasından dolayı stalin'in deli olduğunu ortaya atan filmler arasında en cittiye alıması gerekeni. lenin hayattayken moskova'ya dönen sabina ülkenin nasıl değiştiğini ve güzel bir hal adlığını söyler ve moskova'ya yerleşip beyaz kreş adlı bir anaokulu açar. psikolojiyi de kullanarak çocukların gelişimine katkı yapan bu kreşte stalin'in çocuğu da vardır. lenin ölüp stalin başa geçtikten sonra stalin kreşi kapatır. bahane olarak sabina'nın çocukların düşünce özgürlüklerine ve cinsel eğitimlerine dair yazıdığı yazıların maxsist-leninist ilkere ayrkırı olduğunu ileri sürerler hatta bununla da yetinmezler kitapta arabadan bahsetti diye arabanın bir kapitalist sembolü olduğunu söylerler. sabina mayakovski'nin bile arabası vardı diyerek kendini savunmaya çalışırken, mayakovski'nin yerinde olsam başıma bir şey gelmemesi için daha dikkatli olurdum cevabını alır. ironi şuradadır ki mayakovski o dönem şüpheli bir şekilde intihar etmiştir.

    ...spolier ama okursan bir şey olmaz...


    (doc dr stein - 23 Eylül 2010 09:35)

  • comment image

    dünyanın en tutkusuz insanı sıfatıyla bu filmi izledim ve tutkuya bir kez daha imrendim. sabina spielrein karakteri 'deli'ce bir tutkunun masumca nasıl vücut bulduğunu o kadar güzel göstermiş ki. emilia fox ablaya bu muhteşem oyunculuğu için teşekkür sunmak gerek.


    (health food faggot - 29 Ocak 2013 02:06)

  • comment image

    böylesine zengin ve önemli bir kişiliğin biyografisi için filmin süresi kısa kalmış. kurgu ve anlatım dilinin güzelliğine karşın derinleşmek konusunda zayıf kalmış olan filmi, sabina spielrein'in hastalığının, aşkının, ve tedavisinin anlatıldığı giriş bölümü ve iyileştikten sonraki sosyal ve siyasal yaşımına tanıklık ettiğimiz final bölümü şeklinde ikiye ayırabiliriz. iki bölüm arası geçişte, kendisi de ünlü bir psikanalist olacak olan sabina spielrein'in iyileşme sürecinin çok daha güçlü şekilde anlatılması gerekirdi. çok yüzeysel geçilmiş olması filmin hak ettiği değerin altında kalmasına neden olmuş.


    (masiva - 11 Aralık 2014 00:42)

  • comment image

    carl gustav jung'un hastası ve ilişki yaşadığı sabina naftulovna spielrein'in hayatını ve bu iliş kiyi konu alan film.
    artemisia'nın judith beheading holofernes adlı tablosuyla ilgili psikolojik göndermeler ve jung'un çok kısa geçilmiş freud'la ilişiği dışında pek kaliteli bir izlenti ögesi yoktur filmin. daha çok stalin eleştirisi ve saçma üstünkörü yansıtılmış bir aşk'ı aksediyor.

    bunun ötesinde film dışı daha ilginç bir şey var, hastalığını atlattıktan sonra tıp okuyup psikanalist olan spielrein'in, freud'un mit'i tanrı thanatos ile imgelemlendirdiği 'ölüm içgüdüsü' teoremine ön ayak olduğu iddiasıdır. bu bünyemde bir rahatlamayı zuhur ediyor, freud'un böylesi gereksiz ve altyapısız bir hipoteze kendi muazzam saf aklıyla ulaşmamış, manipüle edilmiş olduğu düşüncesiyle.


    (multiple personality syndrome - 10 Şubat 2015 01:09)

  • comment image

    aklıma camille claudel geldi izlerken ve tarihteki benzer kaderi taşıyan diğer kadınlar.
    sinema bu filmde amaçtan çok araç olarak kullanılmış diye düşünüyorum sinematik açıdan pek göz dolduran bir yapım değil, ancak sabina spielrein'in hayatını ciddi araştırmalar sonucu olabildiğince objektif anlatısı açısından kıymetli olabilecek bir yapım.
    türkçe'ye esir ruhlar olarak çevrilmiş, ancak doğrusu ve makulu ruh bekçisi olmalı, zira filmde jung küçüklüğünden beri yanında taşıdığı ve ruhunu barındırdığını düşündüğü taşı sabina'ya vermekte ve ona bekçilik yapmasını dilemektedir.
    filmden beklentim sabina'nın buhranınn derinine ve sebebine dair izler taşıması idi, ama yönetmen 'hasta' sabina'dan ziyade, jung'la olan beraberliğinin bir kısmına ve jung'dan sonrasına değinmeyi yeğlemiş.
    psikoloji biliminin erken zamanlarında kadınların bu bilim dalında kabul görmedikleri hatta üniversitelerin bu bölümlerine kabul edilmedikleri de düşünülecek olursa sabina spielrein'in bu alanda ki yadırganışı o zamanın koşullarında daha anlaşılır olabiliyor, bu arada anna freud'un psikoloji alanında çalışmaya başlayan ilk kadınlardan olduğu ve sabina'nın ondan daha evvel bir zamanda ortaya çıktığı düşünülecek olursa evet sabina ilk psikanalizcilerden sayılabilir.
    filmde ilgimi çeken birkaç detay vardı;
    sabina jung'a gustav klimt sergisinde judith tablosu önünde judith'in holofernes'i tanrı ona emrettiği için değil, onu sevdiği için öldürdüğünü söyler. jung'u judith'in şehvet dolu bakışlarına dikkate çağırır ve ifadesinin tanrı'nın emirlerini yerine getiren birine benzeyip benzemediğini sorar. bir diğer dikkat çekici şey ise stalin hakkında söyledikleridir.

    filmde sabina'nın 1920'de doktor olup sovyet rusya'da 'beyaz kreş' adında bir anaokulu açtığından bahsedilir, sovyet rusya onu heyecanlandırmış ve bunun bir parçası olmaktan dolayı mutlu olmuştur, ta ki stalin gelene kadar. yazdığı kitap stalin döneminde partinin izni olmadan basıldığı ve, çocukların düşünce özgürlüğü cinsel serbestisi konusunda ki teorilerinin marksist-leninist parti görüşü ile çeliştiği gerekçesi ile yasaklanır ve inkar dilekçesini imzalamayı oracıkta reddeden sabina'nın anaokulu tarumar edilir. o anaokulunda stalin'in oğlu olan vasily'de sahte isimle kayıt ettirilmiştir ve diğer çocuklara şiddet uyguladığı ve sürekli huzursuzluk çıkardığından bahsedilmektedir. sabina jung'a yazdığı mektuplarda da stalin'in akli dengesinin bozuk olduğundan bahsetmektedir.
    askerin uzattığı kağıdı imzalamayıp, yırtar ve burada mayakovski'den şu sözü alıntılar;
    ''öldürseniz de, gömseniz de ben yeniden doğarım.''
    film ise, jung'un hastası iken ona verdiği vasiyetinin okunması ile son bulur, kafasının jung'a verilmesini ve gövdesinin yakılıp bir meşe ağacının dibine serpilmesini vasiyet eder, ağacın üzerinde ise şu sözler yazsın ister; 'ben de insandım.'


    (behelit - 26 Mayıs 2015 04:36)

  • comment image

    psikanalizin dogdugu doneme ilgi gosterenlerin ilgisini cekebilecek, guzel bi film. filmde freud un ogrencilerinden carl jung un hayatina da deginilir. filmde ask acisinin psikolojik boyutu on planda incelenir. hatta ask psikoza en yakin seydir sozu akillara kazinir bu filmde.


    (coolucka - 18 Eylül 2005 22:41)

  • comment image

    izlenesi bir filmdir, fırsatı bulan mutlaka izlesin-dir.

    --- spoiler ---
    yıllar sonra yollara düşen hatun öyle azimli ki, sabina yaşıyor sanıyoruz. sabina'yla buluşmasından söz ediyor sürekli, bekliyor bekliyor ve çok üzülüyoruz. keşke daha iyi bir son bekleseymiş o güzel kadını(gerçekte de güzeldir eminim).

    filmin sabrinanın tedavisiyle ilgili olan kısmı nietzsche agladiginda'yı hatırlattı bana. acaba onun filmi çekilseydi nasıl olurdu?
    ---
    spoiler ---


    (fitneci - 3 Mart 2006 02:26)

  • comment image

    hatunun çok içten bir sesle tutkuyla söylediği bir şarkısı olan filmdir. filmin sonunda hatunun acıklı hikayesi o duygusal müzikle sizi acıtabilir; iç çekebilirsiniz. aslında film olabileceğin yarısını veriyor izleyiciye. zira böyle bir konu ve rolün hakkını veren oyuncular; kanımca çok daha fazlası olmalıydı.
    bu arada çok aramama rağmen şarkının adını bulamadım; bilen de çıkmadı...


    (ephieste - 29 Ekim 2005 06:05)

  • comment image

    film müzikleri andrea guerra tarafından yapılan; filme damgasını vuran o güzelim şarkısının adının tumbalalaika olduğu filmdir. en sonunda azmetdip nette bu şarkının adını ve mp3ünü bulum indirmişimdir. filmin müziklerinden diğer birkaçı:

    1. prendimi l'anima
    3. la piazza rossa
    9. sabina (2a vers.)


    (ephieste - 3 Aralık 2005 09:11)

Yorum Kaynak Link : prendimi l'anima