Lord Jim ' Filminin Konusu : Lord Jim is a movie starring Peter O'Toole, James Mason, and Curd Jürgens. After being discredited as a coward, a 19th century seaman (Peter O'Toole) lives for only one purpose: to redeem himself. Based on Joseph Conrad's novel...
Becket(1964)(8,0-12477)
The Night of the Generals(1967)(7,3-6335)
Goodbye, Mr. Chips(1969)(7,0-2785)
The Desert Fox: The Story of Rommel(1951)(7,0-5195)
The Last Hunt(1956)(7,0-1224)
Bite the Bullet(1975)(6,8-4313)
Murphy's War(1971)(6,8-2859)
Arabian Nights(1943)(6,2-1110)
Lord Jim(1925)(6,1-23)
Country Dance(1970)(5,8-295)
Great Catherine(1968)(5,7-236)
Fever Pitch(1985)(4,2-227)
a.g& sons ltd tarafından üretilen kktc cinidir. an itibariyle kktc marketlerinde 6 ytl civarında satılmaktadır. performans/fiyat oranı oldukça yüksektir ama kktc gibi içkinin ucuz olduğu bir yerde ithal içkileri tüketmek daha mantıklı olacaktır.
(d k a - 5 Kasım 2007 07:50)
(bkz: ohh jim)
(khaos - 8 Ağustos 2002 12:56)
bazı betimlemeleri ve saptamalarıyla okuru darmadağın edebilen; heyecandan titretebilen, hayran bırakıp aptal aptal gülümsetebilen çok fazla başarılı joseph conrad romanı."ezilişini, lanetlenişini, delik deşik edilişini, yere çakılmış zavallı bir böcek gibi kıvranışını görmek için bekledim -ve bunu görmekten yarı yarıya korkuyordum da- eğer ne demek istediğimi anlıyorsanız. bir suç içindeki suçlu olarak değil de, daha ötesi, bir suçlu zayıflığında olduğu anlaşılmış olan bir adamın seyredilişinden daha korkunç hiçbir şey yoktur..."..."düşünceleri asın! serseri, soyguncudur onlar, aklınızı arka kapısını vuran, her biri özünüzden biraz alıp götüren, soyluca yaşayıp ve kolayca ölmek istiyorsanız eğer sarılmanız gereken birkaç basit kavrama olan inancınızın bir kırıntısını alıp götüren haydutlardır onlar!"..."her birimizin birer koruyucu meleği olduğuna inanmaktan yanayım, tabi sizler de her birimizin buna benzer bir şeytanı olduğunu itirafa yanaşırsanız!"..."kim sarhoş? ben? hayır, hayır kaptan! olmaz böyle bir şey. şefin bir serçeyi sarhoş edecek kadar açık yürekliolmadığını bilmelisin artıktanrı adına! yaşamımda başım içkiden belaya girmedi daha; beni sarhoş edecek içki daha yapılmadı henüz. senin viskine karşılık yudum yudum içebilirim ben sıvı ateşi ve bir hıyar kadar soğukkanlılığımı koruyabilirim."..."ama arasıra önüne geçilemez bir keder dalgası bedeninin her yanını sarıyor, battaniyeler altında soluğunu kesip sancılar içinde kıvrandırıyor ve sonra bu duyguların acısından sorumlu bir varlığın kavranamaz vahşeti ne pahasına olursa olsun umutsuz bir kaçış arzusuyla dolduruyordu onu."...
(remzibeydurun - 24 Eylül 2011 23:26)
joseph conrad'ın kelimenin tam anlamıyla betimlemenin altından girip üstünden çıktığı kitabı. anlatımı oldukça yoğun ve karmaşık olmasına rağmen oldukça içine çeken bir modern klasik. kitaptaki bazı aforizmaları ve bazı tanımlamaları ne ingilizcesiyle ne de türkçesiyle anlamak kolay veya ben o kapasitede değilim. velhasıl iyi kitaptır, baba kitaptır, hazmede hazmede okumak lazım.
(bulmasi gercekten zor - 11 Ekim 2011 10:28)
"kalem" edebiyat ve sanat dergisinin su anda piyasada olan 'pismanlik' temali 5. sayisinda, otopsi adli kosede analizi yapilmis cok iyi roman.soz konusu yazinin giris kismi:"-dünyanın en ‘pişman’ mahluku: jim-bazı kitaplar vardır; kendinizi bırakın yazar olmaya, en azından elinizin kalem tuttuğuna inandırmaya başladığınız bir zamanda okursunuz ve yazdığınız ya da yazmaya muktedir hissettiğiniz her şeyi zayıf kılabilecek derecede kesin bir hayranlıkla afallatır sizi. bu özgüvensizliğe yol vermenin yanında bu romanlar, aynı zamanda size “yaşıyor olmak, bunu okuyabilmeme neden olduğu için bile güzel bir şey!” dedirtir. uyku uyutmaz, rahat konuşturmaz; sizi bir kapsülün içine hayranlık dumanıyla tıkar, okuduğunuz sürece sizi kendine tutsak eder. bitmesin diye sayfaları yavaş çevirirsiniz, iki sayfayı tek sayfa sanmış olma kaygısı veya isteğiyle parmaklarınızı birbirine sürtersiniz kağıt üstünden. son sayfalarında, en güzelinden bir kurabiyenin kırıntılarını ağzınıza çalar gibi hüzünlü bir memnuniyet duyarsınız. ya da duyar mısınız bilmiyorum, ben duyarım. az da değillerdir hani, iş farklarına varmakta. joseph conrad’ın ilk olarak ekim 1899 ile kasım 1900 yılları arasında blackwoods magazine’de tefrika halinde yayımlanmış romanı lord jim, benim için işte bu tür bir eserdi.lord jim, her şeyden önce, her büyük roman gibi, sapasağlam bir insanlık durumunun romanıdır; insana dair zor bir sorunun peşine takılmış bir eserdir. pişmanlık, korku ve vicdan kavramlarının derinlemesine analizinin yanında nasıl iyileşmek ve ‘doğrusu nasıl yaşamak gerektiği’nin sorgusunu yapar roman..."ve sonrasindan bir alinti:"böceklerin, özellikle de kelebeklerin kusursuzluğundan, yıldızlarla akrabalıklarından, göz alıcı güzelliklerinden, bir başeser olmalarından söz etmektedir stein. “bir böcekbilimcinin böyle konuştuğunu hiç duymamıştım,” dedim neşeyle. “başeser! peki insan ne?” “insan hayret verici, ama bir başeser değil o,” dedi, gözlerini cam dolabın üstünden ayırmayarak. “sanatçı belki de birazcık deliydi. ha? ne düşünüyorsun? bazen insanın istenmediği, yerinin olmadığı bir yere gelmiş olduğunu sanıyorum; çünkü böyle olmasaydı eğer, her yeri niçin ister olurdu? niçin oraya buraya koşturup kendini büyük bir gürültü kaynağı yapsındı, yıldızlardan konuşarak, bitkilerin yaprağını bozarak?...”…“doğrusunu söylersek, stein,” dedim beni şaşırtan bir çabalayışla, “bir örneği anlatmak için geldim sana…” “kelebek?” diye sordu, inanmaz ve şakacı bir hevesle. “o kadar kusursuz bir şey değil,” diye yanıtladım, her çeşitten kuşkuyla ansızın yüreksizleşmiş hissederek: “bir insan…”…kelebeklerin mezarları arasında sinsi sinsi dolaşan hortlak taşkın bir biçimde güldü. “evet! bu felaket şey çok gülünçtür. doğan bir insan denize düşen bir insan gibi bir düşün içine düşer. deneyimsiz insanların yapmaya çabaladıkları gibi eğer havaya doğru tırmanmayı denerse, boğulur… yok edici öğenin içine dalmışken, tek yol vardır: düşü izlemek ve yine düşü izlemek…”"
(remzibeydurun - 27 Aralık 2011 18:01)
kendine dair hayal ettiği ile olayların kendisini getirdiği konum arasındaki tezatlıkla baş edemeyen ve benliği paramparça olan bir karakterin, kendi bütünlüğünü yeniden inşa edebilmek adına sonuna dek gitmeyi seçişinin romanıdır. bir daha asla yakalayamacağının peşine düştüğü bu yolda eline kendisinin olası en kusursuz yok oluşundan öte bir şey kalmaz; içine girdiği her duruma dair olası tüm sonuçların sorumluluğunu üstlenmekle aranan bir kefaretin getireceği ölümdür sıklıkla. zarlar nadiren denk gelir ve zarların denk gelmediği bu dünyada bu da insana dair diyerek sarar sarmalar insanlar benliklerini zira. yoksa kendisini dair kurgusunu ciddiye alan her insanın varacağı nihai nokta jim'in yazgısıdır kaçınılmaz olarak.
(alaskardan - 4 Şubat 2015 02:50)
muslumanlari mekke'ye ta$iyan patna isimli gemi batar ve jim dotu kurtarmak ugruna du$unmeden gemiden atlar. ama aslinda gemi batmaz ve jim ba$ina belayi almi$ olur ve yapmi$ oldugu "hata" hayati boyunca yakasina yapi$ir.
(hemingway - 23 Kasım 2004 03:47)
Yorum Kaynak Link : lord jim