Rebel Without a Cause (~ Asi gençlik) ' Filminin Konusu : Film dünyasının en etkileyici rollerinden birisinde James Dean'i, şehre yeni gelen, yalnızlık, bunalmışlık ve kızgınlığının içerisinde kendisiyle ve toplumla savaşan, İkinci Dünya Savaşı sonrası kuşağına ait efsanevi Jim rolünde buluyoruz. Bu başyapıtta ona eşlik eden Natalie Wood (kız arkadaşı) ve Sal Mineo (en yakın arkadaşı), başarılı performanslarıyla Akademi Ödülü'ne aday olmuşlardı. 40 yıldır ayakta duran bu dev yapıt, tam bir efsane.
On the Waterfront(1954)(8,2-126279)
Cat on a Hot Tin Roof(1958)(8,1-39495)
A Streetcar Named Desire(1951)(8,0-90137)
East of Eden(1955)(8,0-35851)
Bonnie and Clyde(1967)(7,9-92142)
Giant(1956)(7,7-31086)
West Side Story(1961)(7,6-85633)
hep romeo ve juliet'in modern bir uyarlaması olduğunu düşündüğüm film. romeo, juliet, mercutio... tüm karekterler ve akibetlerindeki belirleyici noktalar yerli yerinde.
(emuncipation - 19 Ekim 2006 08:06)
--- spoiler ---jim stark: "if i had one day when i didn't have to be all confused and i didn't have to feel that i was ashamed of everything. if i felt that i belonged someplace." --- spoiler ---
(giamarie - 6 Ağustos 2010 10:40)
türkçe: alayına isyan
(oddlane - 30 Ocak 2011 14:09)
natalie wood un ilk öpüştüğü filmmiş aynı zamanda.
(hamlaus - 5 Ekim 2011 21:35)
yanlış idrak etmediysem film 24 saatten biraz daha uzun bi süreyi kapsamaktadır.--- spoiler ---bu süre zarfında jim stark; sarhoş oldu, ayıldı, aşık oldu, okuldaki çete kısmı gruba meydan okudu, bir çocukla ölümüne yarıştı ve çocuk öldü, babasıyla kavga etti, annesiyle tartıştı, dadısıyla yaşayan bir çocuğa baba figürü oldu ve sonra o çocuğu silahını bırakmaya ikna etti, acı çekti, ağladı, oldu da oldu... çok neden hiç nedendir hesabına filmin ismini de nedensiz isyan koymuşlar.--- spoiler ---
(saint stinger - 7 Nisan 2012 01:49)
43 yaşında hayata veda eden güzeller güzeli natalie wood'un yardımcı rolde olduğu, james dean'in anlaşılamamaktan muzdarip serseri jim rolünde döktürdüğü, nicholas ray'in sinemaskop ve kamera kullanımında yeteneğini konuşturduğu sağlam bir film. sağlam, klasik, kimilerine göre başyapıt. bence hikayesi, tekniği kadar sağlam değil. çok da vurucu değil. daha iyi olabilirdi tabi ki. gene de bu haliyle de sağlam bir film. bir sürü yönetmeni etkilemiştir ve bir sürü filmde izine rastlamak mümkündür. gençlerle aileleri arasındaki iletişimsizliğe, ailelerin evlatlarını anlayamamalarına, yani ailelerle çocukları arasındaki sorunlara başarıyla parmak basıyor.
(sherlock holmes 90 - 7 Mayıs 2012 00:10)
asi olduk ama ne bi sebebimiz var ne de felsefemiz,du bakalım hayırlısı kıllanması yaşıyan film adı(bkz: bindik bir alamete gidiyoruz kiyamete)
(trenchkot - 14 Aralık 2000 18:36)
(bkz: james dean)
(betatron - 3 Haziran 2012 02:55)
jim rolü için marlon brando'nun da oyuncu seçmelerine girdiği filmdir. kendisi o zamanlar a streetcar named desire ve viva zapata filmleri ile yıldızı yeni yeni parlamış genç bir aktördür.http://www.youtube.com/watch?v=j2lrdkngdcy
(basliksiz fuze - 22 Kasım 2012 19:35)
"uzayın derin sonsuzluğunda insanın sorunları elbette ki önemsiz ve anlamsız kalır. ve yalnız başına var olan insan evrenin pek de önemi olmayan bir parçası gibi görünür."
(hanging rock - 17 Ocak 2014 21:14)
gelmis gecmis en guzel isme sahip film.
(diego de almagro - 2 Haziran 2014 12:58)
james dean in bu filmde, giyiminden en ufak triplerine, her şeyi ayrı bir moda, bir akım yaratmıştır. hatta, sinirlendiğinde dolabı açıp gecenin bir vakti süt şişesini kafasına dikip, sonra soğuk kompres misali alnına yaslaması bile*..
(amethysta - 13 Haziran 2004 10:17)
baba oğul ilişkisine aslında, jim ile plato arasında yaşanan duygu yoğunluğu açısından bakmamız gereken filmdir.söz konusu filmde baba-oğul ilişkisi ve oğlun buna tepkisi oldukça akıcı bir şekilde anlatılır. babanın, jimmy okula giderken "evlat arkadaşlarını iyi seç, onlar seni seçmesin.." sözü bile belki de babadaki konuşamama, pasifize olmuş ruh halini yansıtır.dün akşam mtv denilen muhteşem kanalda (!) akademi türkiye nin güzide miğferlerini izlerken, birden ekran karardı ve james dean yazısı belirdi. daha sonra filmin başladığını anladım tabii. defalarca izledim, dün gece yine izledim. yine ironik bir yapısı vardır benim için, çünkü hep sabaha karşı izledim. ve film bittiğinde sabah oluyordu tıpkı benim dünyam gibi. sabah ezanı okunur ve yatılırdı.kırmızı ceketli nin süt şişesini dikerek içmesi, soğukluğunu alnına sürüp denetlemesi, esas kızla ilk konuşmasının sonunda, kız "..galiba sen çok centilmen bir erkeksin.." lafını söyleyip arkasını dönüp giderken, onun arkasından kısık sesle "seni seviyorum..." demesi dün akşam dikkat ettiğim ayrıntılardı. o kadar izlememe rağmen, bu kadar ayrıntıya girmemişim demekki.plato nun, jimmy e deli gibi tutkun olması, onu babası gibi görüyor olması da başka bir iç burkan malzemeydi benim için. oysa ki; 3 genç ve 3 trajik hayat. esas hatun un babasının yanağından öpmesi ve sebebsiz yere tokadı yemesi, jimmy nin sonunda babasının gırtlağına sarılması (ve tabii ki; babasını, mutfak önlüğü içinde, yere döktüğü yemeği temizlerken bulması..) ve plato nun şefkat eksikliği, filmin mezeleri midir? tabi ki öyle. gayet acı mezelerdir bunlar. öyle ki; filmin sonunda hayatlar bir daha düzelmeyecek şekilde kesişir. belki de böyle olmasaydı ben bu filmi bu kadar çok sevmezdim.aslında yazılması gereken çok şey var filmle alakalı ama izlenmeli bir film, anlatılmalı değil.
(jimi the kewl - 23 Haziran 2004 14:46)
hız tutkusu yüzünden james dean genç yaşta hayatını kaybetmiştir, filmde zamanı'nın asi gençliğini en iyi şekilde oynadığını zannettiğim fakat günümüze uyarlanınca, eroin, bar, disko, evden kaçmak, tecavüz etmek gibi eylemlerin, daha fazla işlenileceğini düşündüğüm, bence bir ikincisi çekilmeli dediğim, genç insanlar topluluğunun aileleri ve arkadaşlıkları arasındaki sorunları en güzel anlatan filmlerden birtanesidir.. (bkz: requiem for a dream)
(maveric - 30 Haziran 2004 20:10)
x bir değişkendir ve x'e hayır demek gibi bişiy. (bkz: orta kantin)
(peynirsizgozleme - 12 Ağustos 2004 12:46)
judy-all my life, i've been waiting for someone to love me, and now i love someone. and it's so easy. why is it so easy now? jim: i don't know; it is for me, too. repliğiyle bi çok şeyi anlamaya yardımcı olan james dean belgeseli.
(johnnypanic - 14 Şubat 2005 01:04)
zamanın çete reislerinin şekspiryen metaforlara başvurabilecek kadar donanımlı olduklarını gösteren filmdir.. observatoriumdaki bıçaklı kavgada çete lideri buzz, boğanın işini bitirmeye hazırlanan bir matador gibi gerilip "toro!" diye çağırır james'i; diğer bir deyişle dalgasını geçer tıfıl kahramanımızla ilk başlarda.. fakat kavga sırasında ve sonrasında, james'in delikanlı tavırlarından ötürü ona sempati duymaya da başlamıştır bu kişi.. ve ilk olarak chicken run sekansının başlangıcında ona olan saygısını sevgisini sözlü olarak belirtir.. arabalara binildikten sonra ise, manidar bir şekilde, james'e "toreador!" der bu sefer.. evet.. artık ya roller değişmiştir ya da buzz, james'e bu imasıyla "dünya ahiret kardeşimsin" sinyalini vermektedir.. ne yazık ki gerçeği hiçbir zaman bilemeyeceğiz.. huzur içinde yat buzz..
(recalcitrant - 24 Eylül 2005 20:07)
bir yandan, aile ilişkilerine (kendi zamanına göre) eleştirel bir bakış, aşk ve onur üzerine birkaç akılda kalan diyalog (bkz: #6865243), sürükleyici sayılabilecek bir konu. ama diğer yandan, ortalama değerlere feci bir yakınlık, özellikle birkaç sene sonra çekilen fransız filmleriyle* karşılaştırıldığında fazlasıyla ayağı yere basan bir macera anlayışı (sürekli güven veren bir polis figürünün olduğu macerayı çıtırdan yiyim ben, sana bişey olmasın), klasik aile figürlerinin sağlam kalması gerektiğine dair şiddetli bir propaganda (baba dediğin baba gibi olacak - hadi canım sen de).bir de şu eşcinsellik meselesi... "baba figürünün eksikliğini çeken ergen erkekler, baba sevgisi açlığıyla erotik duygularını (ya da libidolarını) karmaşık biçimde diğer erkeklere yöneltirler" alt temasıyla işleyecekse eşcinselliği, siktir et işlemesin, tabu kalsın bir şeyler.not: film çekildikten yarım yüzyıl sonra yazılan bir yorum bu. aksini iddia eden yok.
(antimatter - 9 Aralık 2005 00:29)
ing. kofti anarşist
(riemann - 11 Aralık 2005 21:00)
filmdeki bir dolu olayin bir gunde olup bitmesi pek abartidir, lakin bu hizli temponun izlenirlige olumlu etkisi vardir. gencler ve yetiskinler arasindaki iletisimsizligi anlatmak isterken, bir yandan evin patronu babadir, masaya yumrugunu vurup kadinini yerinden hoplatmalidir, erkegin onuru herseyin ustundedir gibi giderek sacmalayan beylik mesajlara ev sahipligi yapmasi, james dean'in pariltisi yuzunden gozlerden kacmistir.filmin başlarında, bir araba dolusu genç, natalie wood'u yanlarına çağırırlarken, bir tanesi a streetcar named desire'daki marlon brando'nun ünlü repliğine gönderme olarak "hey stellaaa..." diye bağırır.ayrıca, james dean'in canlandirdigi jim karakteri, kendisine chicken denmesine cok kizmaktadir. bu olaya gonderme olarak, back to the future serisinde, marty mcfly kendisine chicken denmesine dayanamaz.dahası, the exorcist filminde de bu filme gönderme varmış meğer. lee j cobb'un canlandırdığı dedektif, sorguladığı pedere önce paul newman 'a benzediğini söyler. sonra pederin ağzından laf alamayınca şöyle der: "yalan söyledim, aslında sal mineo'ya benziyorsun!"
(axellennox - 6 Ocak 2006 19:34)
Yorum Kaynak Link : rebel without a cause