Carrie (~ Sefahat Kurbani) ' Filminin Konusu : Carrie White okulda arkadaşları tarafından dalga geçilen ve dışlanan, ve evde annesinden zulüm gören bir kızdır. Carrie telekinetik güçlere sahiptir ve bunu herkesten gizli bir sır olarak turar. Mezuniyet balosunda onunla dalga geçen arkadaşlarına bu gücünü nihayet gösterecektir.
The Heiress(1949)(8,2-11515)
The Little Foxes(1941)(8,2-8981)
Wuthering Heights(1939)(7,7-14613)
The Letter(1940)(7,7-10147)
Mrs. Miniver(1942)(7,6-13873)
Jezebel(1938)(7,6-10468)
The Desperate Hours(1956)(7,5-7844)
Friendly Persuasion(1956)(7,5-5695)
Dead End(1937)(7,4-5453)
Madame Bovary(1950)(7,1-2164)
The Liberation of L.B. Jones(1970)(6,9-581)
Ruby Gentry(1953)(6,7-1212)
ana fikri, "carrie iyiydi de çevresi kötüydü" olan film...
(antrakt - 29 Eylül 2006 16:26)
ernest hemingway'in; "bir daha hatırlamamak için bir kez görmek yeterli" diye bahsettiği türden ezik bir kızın, insanın akranlarına karşı en acımasız olduğu ergenlik dönemdeki hikayesini anlatan başarılı bir gerilim filmi. filmin başlarında arsız yeni yetmelerin hayatının ilk reglini yaşayan dehşet içindeki carrie'yi tampon yağmuruna tuttukları sahneyle, filmin sonlarında carrie'nin onlardan aldığı tele kinetik intikam arasında güzel bir denge dikkatli gözlere çarpmakta.
(tucobenedictoramirez - 13 Kasım 2006 11:27)
stephen king'in okunmasi kolay, kisa surede biten, fakat bir o kadar guzel olan kitabi. ilk okudugumda 'oh be ne rahat, kizdigim herkese tas yagdiririm, hehheh patla' seklinde dusuncelere kapilmistim, e yanlis tabiii....
(ogbanje - 2 Nisan 2002 15:17)
carrie'nin sinir bozucu bir sesle onlarca kez mama dediği filmdir. mama kelimesinden tiksinmemi sağlamıştır.
(muhteriz darbe - 12 Ağustos 2009 13:41)
bu filmde, yeşilçam'da 80'lerde kullanılmaya başlanan ''crrık crrrıkk cıkıcıcıkık'' sesinin, yani ''şimdi bi kötü büyü yapıyorum ki mahvoldunuz'' efektinin sıkça kullanıldığını görüyoruz. hani böyle ibnenin biri gelirdi de kara tahtaya keskin bişeyler sürterdi ya ilkokulda, o sesin korkuncunu düşün. hazır düşünmüşken liseye gel, 2 - 3. sınıflarda biz böyle dalgaya alıyor muyduk arkadaşlarımızı? ortaokulda belki, o zamanlar mesela birisinin sürekli osurduğunu iddia eder dalga geçerdik, böylece rahat rahat osururduk. hey gidi o herifler zıçan adam gibi bizi boka bulamadıklarsa, bir carrie gibi yangın hortumunu (bizde üzerinde y-a-n-g-ı-n yazan kovalar vardı gerçi) bi tarafımıza sokmadılarsa, sebebi tamamen evden çıkarken annemizin peşimizden okuduğu süpaneke, boynumuzdaki muskadadır. zaten hiç kimsenin annesinin de öyle cadı gibi olduğunu sanmıyorum, evi mumla donatacağına carrie' nin annesi kendini elişine verse -hadi çok oryantal oldu- cookies pişirip carrie' yi kapı kapı dolaştırıp sattırsa hiç böyle facialar yaşamayacaklardı. nihayetinden carrie' nin gözlerinden saçtığı nefret, sevgi, romantizm ve üzüntü ekseninde dönüp dolaşan bir film. velailahegayruk.
(thereaper - 22 Ekim 2009 10:35)
theodore dreiser'ın sister carrie adlı romanından uyarlanan 1952 yapımı filmdir.william wyler tarafından yönetilen filmin başrollerinde jennifer jones ve laurence olivier oynamaktadır. carrie iki oscar'a aday gösterildi. aday gösterildiği alanlar en iyi kostüm ve en iyi sanat yönetmenliği alanlarıdır. ayrıca laurence olivier de performansıyla bafta'ya aday gösterildi.film stephen king'in aynı adlı romanı ve brian de palma'nın 1976 yılındaki film uyarlamasıyla karıştırılmamalıdır.kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/carrie_(film,_1952)
(alacakli vekili corc amca - 2 Mayıs 2012 13:38)
--- spoiler ---the it crowd dizisinin bir bölümünde*, moss jen'in "malum" döneminde olduğunu tüm uğraşlara rağmen anlamaz. bunun üzerine roy şu cümleyi kurar:"first scene in carrie moss, first scene in carrie!"--- spoiler ---
(dasdafavcx - 15 Temmuz 2012 22:05)
8 agustos 2003 gecesi, cnbc e’de yayinlanmasiyla hem bazilarimizin yetmisleri anip, tey tey demesine neden olmus, hem de sozlukte * populer bir baslik haline gelmis olan film. stephen king - brian de palma birlesmesi boyle oluyormus demek ki: kendinden gecmis, dans edercesine tapinan asiri dindar anne, bir bakisiyla bicaklar firlatan, yanginlar cikaran, bastirilmis genc kiz, kocaman kabarik sacli yeni yetmeler, firfirli smokinler (bi de giyinip giyinip, “super oldu yaaa, cok yakisti” diye ovmezler mi o kiliklari)… yine de yigidi oldurelim, hakkini yemeyelim. john travolta’yi tifil, amy irving’i citir halleriyle de gorduk ya, keyfimiz yerine geldi. tesekkurler cnbc-e!
(little red riding hood - 8 Ağustos 2003 23:42)
2013 versiyonu için konuşmak gerekirse, julianne moore anne rolüne gerçekten çok yakışmış. canlandırdığı modern karakterlerde bile yüzüne baktığımda koyu katolik bir tip sezinlemişimdir hep.
(benmualla - 9 Nisan 2013 11:24)
stephen king'in romanindan uyarlama, brian de palma filmi . sissy spacek de bu filmdeki roluyle, en iyi kadin oyuncu oscar'ina aday olmayi bilmi$tir*.
(set - 26 Mart 2001 16:34)
klasik kötü eleştirilere maruz kalmış film.yine bir remake ekşicilerin karşı tutumuna uğradı tabiiki.yahu ilk film tamam güzeldi brian de palma ya saygımız sonsuz sissy spacekdesen ok iyi oyuncudur fakat bu filmin ondan nesi farklı sadece 2-3 sahne değişmiş ki teknolojik olarak çok daha güzel sahneler var.birçok yerinde eski filme sadık kalınmış kız desen güzel iyi oynuo anne zaten julianne moore gayet başarılı imdb puanıda fena diil 6,8 şimdilik digeride 7,4 nedir yani bu kadar boklama anlamıyorum.balo sahnesi gayet başarılı sondaki araba sahnesi ilkine göre çok daha iyi bence.illa yeni çevrim ya hemen olmamış berbat vs yazılır..amma dorsay var burda be ne film kurduymuşsunuz kardeşim.10 dk içinde mesaj kutum dolar şimdi . sizle aynı kafada diilim ya ben anlamamış olurum kesin sizler oscar jürisi olusunuz .
(tumbler - 15 Kasım 2013 18:06)
fena değildir, 2 saatlik gideri vardır. hele hele 11 yıldır gideri olmayan şeylere katlandığımızı düşünürsek 2 saat kendimize zaman ayırmışız çok mu ???şimdi gelelim filmin insanlarda neden beklenen etkiyi bırakmadığına. oyunculuk klişe, sahneler klişe, olaylar (carrie white hariç) klişe. hatta lise eziklenmesi olayı bile klişe. lakin bu filmi gerçekten iliklerinize kadar hissetmek istiyorsanız elinizdeki patlamış mısırı ve akıllı telefonu bırakın, mümkünse filmi yalnız başınıza izleyin. çünkü kendinizi carrie white karakterinin yerine gerçekten koymadan, onun gerçekten neler hissettiğini anlamadan bu filmi sindiremezsiniz. aksi taktirde carrie sadece bir "popcorn movie" olarak belleğinize kazınır. --- spoiler ---kafaya kova düşmesiyle ölmek bi acayip olsa gerek. yarın ilk işim bahçeye inip annemin 4. kattan kafama kova atmasını sağlamak olacak. ölmez sağ kalırsam farklı bir başlıkta silerle tecrübelerimi paylaşırım.finaldeki ölümler çok zayıftı, açıkçası ben çok daha psikopatça şeyler bekliyordum. kopan kafalar, patlayan uzuvlar, çıkan gözler, ters dönen bacaklar falan olsa wuhuuu derdim ama maalesef yaşanan sinir krizi yeterli değildi. bir de o gözlerini pörtlek pörtlek açması ne ayak amk !!!mezar taşı biraz kafa karıştırıcı gibiydi ama sonradan aklıma farklı bir şey geldi. eğer carrie white hayalet olarak bu dünyada dolaşırsa winchester boy's bile onu durduramaz, sam'in kafasını dean'in götüne sokar sokar çıkarır, bana da bolbol malzeme çıkar. gör bu satırları eric amca, bk bu ülkede ne cevherler var !!! --- spoiler ---
(buseferyazaroluruminsallahdinimizamin - 4 Ocak 2014 02:08)
neden beğenilmediğini anlamadığım film. izlerken ön yargılıydım ama gayet harika bir film olmuş. de palma'nın versiyonunu tabii izlemedim ama onu izleyince bu kötüymüş demeyeceğim, kesinlikle zevk aldım izlerken. birincisi chloë grace moretz'in filmlerinin sinemaya getirdiği çok farklı bir tarz var artık. gençlik filmlerini hepimiz biliriz ama gençlik filmi korkusu ya da ekşını diye bir şey kattı bize kendisinin filmleri. şimdi bu korku filmi miydi? kesinlikle korkunç değil. let me in'de korkunç değildi bu da değil. fakat 2'side birbirinden güzel filmler. gençlik korkusu diyeyim artık ben. kick-ass serisi de gençlik ekşını olsun. çünkü filmler bildiğin genç kesime hitap ediyor ama tarzları yetişkin. --- spoiler ---açıkçası bir çok sahnesine hayran kaldım. özellikle carrie'nin üzerine kan dökülme sahnesinde tarantino'nun death proof esintisi vardı. 3 farklı açıdan kan dökülmesini baştan göstererek farklı bir bakış açısı yakalamak istemiş yönetmen. chloë'nin oyunculuğu zaten müthiş. her filminde de içine kapanık ama sonradan açılan kızı oynuyor ve bunu gerçekten çok iyi beceriyor. ilk carrie gibi tabii ki değildir ama kesinlikle iyiydi.alt metin olaylarına girmeyeyim. çarmığa gerilmeye kadar her şeyi verip veriştirmişler.en sevdiğim sahne de sanırım kan döküldükten sonra çiçeklerin kanın üstüne düşmesiydi. katliam sahnesinin daha iyi olmasını isterdim. daha iyiden kastım, carrie ne yaptığını bilip bilmeme arasında bir şeydi. orada artık ne yaptığını bilen gücünü net bir şekilde kullanan resmen şeytan görünümünde olsaydı o zaman daha çok zevk alırdım o kesin. son olarak da film fazlasıyla akıcı. hiç sıkılmadım hatta içinde hiç sıkıcı sahne bile yok diyebilirim. bir eser değil ama mükemmel bir kompozisyona sahip olduğu aşikar. film resmen akıyor. yetişkinler beğenmemiş. olsun. gençlik filmi zaten belli. hata yok lan filmde, her şey harika işlenmiş.--- spoiler ---sözün özü long story short... ben çok beğendim. fazlasıyla beğendim hatta. ön yargımı kırmayı başardı film. millet beğenmesin. sinema tarihi hocamın dediği gibi, bizde bir kıyaslama merakı var. her şeyi bir şeyle kıyaslıyoruz. hobbit'i illaki lotr serisi ile kıyaslayacağız. hobbit tabii ki lotr gibi olmayacak. bu film de ilk carrie gibi olmayacak. nasıl şimdi oldboy'un hollywood versiyonu geliyor, o da ilki gibi olmayacak. kıyaslamadan izlersek, çok hoş film.
(kopuksenaryoo - 4 Ocak 2014 02:56)
filmi izledim arkadaşlar, ana mesajı ''regl olan kadın dünyayı da yakar, anası da keser.'' yeter ki imkan verilsin.
(manuel ayar - 12 Ocak 2014 04:37)
bu entry 2013'te çekilen carrie filmi ile ilgili olacak.baştan yazayım beğenmedim. hiç bir siki beğenmeme timinden değilim kesinlikle, genelde verilen emeğe saygım vardır hiç olmazsa. gerçi yine var ama biraz boşa kürek çekmişler, tamamen de yönetmeni suçluyorum. (lan şimdi baktım kimmiş diye, kadınmış, lezbiyenmiş. endüstride azınlık ama yine de döşenicem hakkında. göte göt demek lazım.)öncelikle carrie castı konusunda inanılmaz bir başarısızlık gösterdiğini düşünüyorum. yine seçmelerde ufak bir oynatıp seçtiyse kesinlike "korkmuş görün" dedi, sonra da güzel kız, iyi korkmuş görünüyo, diyip seçti. fakat chloe moretz bu rolün adamı değil. oyunculuk rezaletti deyip kestirip atmak istemiyorum, ama mean girls filan gibi cicili bicili liseli kız filmlerinin, romantik komedilerin dışına çıkmaması gereken bir oyuncu bence. filmin genelinde ezik taklidi yapan okulun en popüler kızı gibi görünüyordu. muhteşem saç makyaj bile kurtaramamış. julianne moore yalnız, muhteşemdi filmde. makyajı bir kere on numaraydı, oyunculuk desen bu kadar rahatsız edici oynanabilir, filmde sahnesi daha çok olsa belki bu kadın tek başına götürecekti filmi. sette zaten kitabı da bir tek o okumuş diye tahmin ediyorum yani.gerçi ben de kitabı okuyalı on seneden fazla oldu çok hatırlamıyorum. ama hatırladığım birşey var, vakti zamanında çok stephen king okuyan bi insan olarak, stephen king'in böyle karanlık, acayip, hafif depresif orta sınıf amerikan bir atmosferi oluyor. bu filmde atmosferin binde biri yoktu. uyarlamadır, aynısını yapman gerekmez tabi, ama başka türlü bir gerilimli atmosfer yarat, kendi çizgini bul? kitaptan esinlen? hayır. tam bir lise romantik komedi filmi atmosferindeydi. dolayısıyla karakterler de hep havada kalıyordu.mesela aşırı inanılmaz kötü kalpli karakterler. belli bir atmosfer içerisinde, stephen king'in ya da 1976 yapımı carrie filminin yarattığı atmosfer içerisinde, o cinayete götürecek kadar kötü kalpli olma vs durumları daha inanılır duruyor. dünya öyle karanlık acayip bir dünya zaten. (bkz: creepy) insanların acayip ve karanlık olmaları inandırıcılık kazanıyor. ama burada bakıp "çok saçma, niye böyle yapsın ki?" diye düşündürüyor insana. temeli eksik. bir tek julianne moore hakikaten baya creepy idi. carrie'den bir tek anne karakteri olması gereken atmosferi bulmuş gibiydi, onda da müzik, çekim ve kurgu jullianne moore un çabalarını desteklemiyordu.başka bir mesele, çok daha iyi yapılabilecek olan mesele senaryoda bir çok güçlü dramatik durumun es geçilmiş olması. örneğin, en barizi;--- spoiler ---carrie'nin baloya gitmesi büyük bir güven gerektiriyor ve çok büyük risk almak demek ya hani, ömrü boyunca boyunduruğu altında yaşadığı annesi de "gitme canını yakacaklar" diyor ya hani, ama kız ona rağmen gidiyor. sonra annesi haklı çıkınca burada çok güçlü bir dramatik durum var. kızın başından aşağı kan dökülmesi, kızın tetikleyicisi, oğlanın ölmesi, kızın çığırından çıkarak delirmesinin tetikleyicisini güçlendiriyor tamam, ama annesinin haklı çıkması tüm bu olayların temelini hazırlayan ana duysal zemin. mesela 1976 yapımı filmde, tam o sahnede, carrie'nin zihninde annesinin "they are gonna laugh at you" diyen sesinin yankılandığını duyuyoruz. yaraya tuz basıyor yani. durumu güçlendiriyor. burada ise o yaraya tuz basmanın esamesi yok. halbuki o kadar "they are gonna hurt you" filan dedirtmişsin anneye, yara var, tuz var, basmıyorsun. illa yankılanan anne sesi duymamız gerekmiyordu, 2013'ün izleyici kitlesine daha gideri olan başka bir yöntemle yaraya tuz basmalıydı bence. elindeki malzemeyi çarçur etmiş.yönetmen çıkıp "tamam yea, söyledim işte, bi de göstermeme ya da duyguyu seyirciye aktarmama gerek yok" gibi birşey demiş yani. bunlar hep filmi zayıflatıyor.--- spoiler ---ve sonrasında, klasik, carrie denince herkesin aklına gelen olaylar olurken, bizim artık carrie ye bakıp "hassktr vay anasını" dememiz gerekirken maalesef ancak "o eller kollar ne hacı" diyebiliyoruz. bunun sebebi %20 kızın kötü oyunculuğu, %80 kötü yönetmenlik. dizi çeker gibi çekmek yerine biraz ne çektiğini göz önünde bulundurarak çekseymiş keşke. hikayede ana korku öğesi carrie. aslında kitapta hem kızın tarafını tutuyoruz, hem de kızdan korkuyoruz. bu filmde kızın hiç bir korkunçluğu yok. şöyle güzelce bir tüylerimizi diken diken etmiyor. filmin geneli zaten tüylerimizi diken diken etmiyor. katarsisi bile yetersiz buldum. ki carrie filminin/kitabının saf katarsis olması lazım. hikaye saf katarsis çünkü. kıza kötü şeyler yaparlar, kız ağızlarına sıçar. olay bu. ama filmde gösterilen haliyle ne kötülüklere inandık, ne kızın ağıza sıçabilitesine, ne de motivasyonuna.anne iyiydi yalnız. o kadar.tabi bunlar hep "bence". sonuç olarak bence zaman kaybettiğinize değmez. niye izledik ki şimdi bunu duygusu geldi film bitince. kısa filan ama yine de gidin başka şey izleyin derim. mesela prisoners'ı filan izleyebilirsiniz. hatta carrie'nin yönetmeni de prisoners'ı bi izlesin. atmosfer görsün kadın.
(eye snap - 28 Ocak 2014 00:17)
kadınlığından utanan bağnaz bir annenin kızı üzerine uyguladığı psikolojik baskı sonucu toplumun freak olarak kabul ettiği, ezilmişliğini doğa üstü güçlerle dışa vuran bir kızın öyküsü. film olarak izlemeden önce hakkında hiç bir şey okunmaması gereken filmlerden biri. o müthiş gerilim yaşanmazsa filmle bütünleşmek çok zor olurdu."they're all gonna laugh at you."
(anahita - 14 Mayıs 2005 02:31)
roman ve filmin birlesik etkisiyle amerikan gencligi argosuna yeni bir deyim kazandirmis eserdir.soyle ki efendim, genel itibariyle filmlerden asina oldugumuz liselerde itilip-kakilan gencler icin kullanilan bir deyim imis bu. ne zaman ki okulun kabadayilari* ezik kesim ile ugrasirken kantarin topuzunu kacirir da bahsi gecen ezik patlama raddesine gelir, o zaman ezigin tepkisine "to pull a carrie" denir imis.bizdeki "clark cekmek" deyiminin olusumu ile* paralellik arz eden bu durum, oncelikle filmin ve ikincil olarak romanin amerikan toplumu uzerindeki etkisi adina onemli bir isarettir. esen kalin efendim.
(assassin - 17 Ekim 2004 18:06)
gözlerinden ömrüm boyunca korkacağım fantezi güzellik.
(co - 25 Ağustos 2001 04:48)
deh$etengiz bir europe ballad'i. nefis bir hard'n heavy slow:carriewhen lights go down, i see no reasonfor you to cry. we've been through this beforein every time, in every season,god knows i've triedso please don't ask for more.can't you see it in my eyesthis might be our last goodbyecarrie, carrie, things they change my friendcarrie, carrie, maybe we'll meet again somewhere againi read your mind, with no intentionsof being unkind, i wish i could explainit all takes time, a whole lot of patienceif it's a crime, how come i feel no pain.carrie, carrie, things they change my friendcarrie, carrie, maybe we'll meet againcarrie, carrie, things they change my friendcarrie, carrie, maybe we'll meet again somewhere againwhen lights go down
(delikan76 - 21 Aralık 2001 15:32)
carrie nin öfkesi diye cine 5te bir zamanlar verilmişti birincisinin devamı şeklinde ama birincisinin cdsine bir türlü ulaşmayı başaramadığım, hevesimi kursağımda bırakan film.
(hurlyburly - 14 Ocak 2002 19:26)
Yorum Kaynak Link : carrie