18 kasım 2011'de gösterime girecek olan marc foster filmi. sam childers'ın hayatını anlatıyor. baş rollerde ise gerard butler, michelle monaghan, michael shannon ve danyal topatan var.

(dasdafavcx - 2 Ağustos 2011 11:46)

prömiyeri toronto'da yapılacak olan film. fragmanı da gelmiş, güzel bir film izleyeceğiz gibi.

fragman

(10 dakika daha - 19 Ağustos 2011 10:19)

gerard butler'ın oscarlara göz kırpmış olduğu film. oh hep bu tabiri kullanmak istemiştim. sözlük kızlarına da ben göz kırpıyorum.

(poink - 20 Ağustos 2011 11:34)

milyonlarca hutu ve tutsi'nin katline tanik olup, kilini kipirdatmayan bati'dan, pennsylvania' dan cikan bir hillbilly' nin cok da iyi kurgulanamamis gercek hayat hikayesi.

afilli bir afrikan rambo hikayesi beklerken, kendini garip bir dramanin icinde buluveriyorsun. geceyarisi basilip yikilan koyler, kacirilip yakilan komure edilen minik cocuklar, agzi burnu kulaklari kesilen kadinlar.. ne amac icin surdugu anlasilmayan akil almaz bir dunya icine, minik bir kadraj'dan konuk oluyorsun.

film tum bu vahseti gozler onune sermesinin yaninda; caresizlik duygusunu da izleyiciye hissettirmeyi basariyor. bati dunyasinin sampanze, nigga veya monkey diye adlandirdigi, itelenmis siyah kita dramina tanik oluyorsun. havyar yiyip sampanya patlatan kodomanlarin, humanizm palavralari savuran -gorunuste- yardimsever! kodomanlarin, yuz ustu biraktigi kaybolan kita afrika markasini aklina kaziyorsun.

ayni bolge civarini konu alan hotel rwanda gibi bi oyunculuk, muzik veya kurgu beklemeyin, oldukca basit vasat bi film. tum kotu yanlarina ragmen, kara kita hakkinda insani az da olsa dusundurebilmesi, izlenmesi icin yeterli bi sebep.

5/10

(angster - 5 Mart 2012 08:26)

filmin bitmesi akabinde, ''sen ne yaptın boş boş konuşmak dışında'' düşüncesini nazikce insanın kafasına sokan eser.

(soulforge - 6 Mart 2012 00:47)

klişelerden ırak mı, pek değil; tatavalarla beyin mi yıkamaya çalışıyor, pek değil; adamı gaza getirmek için gereksiz müzik ve abartı hüzün mü oluşturuyor, kesinlikle değil..
sonuçta ne çıkıyor, bir kült mü, elbette değil; ama başından sonuna kadar hiç sıkmadan, tüm gerçekleri gözüne sokuyor.

ben bu yaşıma geldim, küçükken "afrika'daki çocuklar açlıktan ölüyor, o tabağını süpür hemen" diye yetiştirildim, ama kendimi bu kadar çaresiz hissedeceğimi düşünmezdim afrika ve dram konulu bir filmde. bana o çaresizliğin ne demek olduğunu anlattığı ve mutlu sona bağlamak için götünden sıkmadığı kurgusu için; filmi kesinlikle tavsiye ederim.

butler beyimiz de gayet güzel oynamış. ramboluk kısmını da kanımca abartmamışlar, elinde bıçak çatılardan atlayıp kimsenin sırtına inmiyor en azından; silahı alıyor sıkıyor etrafa.
bir de; o sanat filmlerinde sırıtan sade sessizlikten var bu filmde birkaç tane, hiç biri sırıtmıyor ama bunların, acıtıyor.

(mestre - 7 Mart 2012 00:32)

(bkz: sam childers)

(pillibebek - 9 Mart 2012 21:30)

gerard butler'ın önlenemez düşüşünün tüm hızıyla devam ettiği net biçimde kötü bir film.

(sir gawain - 11 Mart 2012 20:20)

sam childers hakkında filmde hikayesinin ne kadar objektif anlatıldığını yorumlayacak bilgiye sahip değilim fakat filmin sonundaki konuşmasını dinledikten sonra, neden böyle bir soru sorduğunu merak ediyor insan.

--- spoiler ---

burada oturup bütün mazeretleri haklı çıkarmak benim yapabileceğim bir şey değil. fakat oradaki herkese bir şey sormak istiyorum, çocuğu abisi ablası ve ya kardeşi olan herkese. bugün çocuğunuz ve ya ailenizden biri kaçırılırsa, delinin teki gelirse, bir terörist gelirse ailenizden birini veya çocuğunuzu kaçırırsa ve ben size “çocuğunuzu eve getirebilirim.” dediysem; onu nasıl eve getirdiğimin bir önemi var mı?

--- spoiler ---

(s1r - 11 Mart 2012 20:55)

ne sanat kaygısı, ne gişe kaygısı güdülerek yapıldığını düşünmediğim, adeta bir bağımsız film örneği.

izlerken sıkılmadım, gerçek bir hikaye oluşunu da filmin sonunda öğrendim, ben daha çok o mevzulara hafif gönderme yapar gibi düşünüyordum, o tür bir sömürü vb. de yapılmadan, gayet dozunda, fakat vasat bir anlatımla çekilmiş.

(rahmetli de kotulerdi - 13 Mart 2012 16:06)