Hemingway & Gellhorn (~ Hemingvej i Gelhorn) ' Filminin Konusu : Amerika’nın en ünlü çiftlerinden birinin hikayesini anlatan film çiftin Florida’daki barda tanıştığı 1936 yılında başlıyor. Erkek zaten ünlü bir yazardı, kadın ise 20. yüzyılın en iyi savaş muhabirlerinden biriydi. 5 yıllık evlilikleri İspanya’ya yapılan bir seyahat ve orada 1936-1939 İspanya sırasında kaydedilen ünlü röportajlara şahit oldu.Gelhorn Hemingway’den boşanmak isteyen tek kadındı ve onun Çanlar kimin için çalıyor adlı kitabını yazması için ilham kaynağı oldu.
Robbie Williams Feat. Nicole Kidman: Somethin' Stupid(0)(7,4-164)
Rabbit Hole(2011)(7,0-44895)
Fur: An Imaginary Portrait of Diane Arbus(2006)(6,5-14450)
Birthday Girl(2002)(6,1-23161)
The Bit Part(1988)(6,1-139)
Queen of the Desert(2015)(5,7-7968)
Grace of Monaco(2014)(5,7-16602)
Emerald City(1988)(5,6-498)
Skin Deep(0)(5,5-129)
Un'australiana a Roma(0)(5,4-141)
Strangerland(2015)(5,2-7742)
Watch the Shadows Dance(0)(3,7-644)
hbo'nun bu sene yayına sokacağı tv filmi. ernest hemingway ve martha gellhorn arasındaki ilişkiyi anlatacakmış. hemingway'i clive owen, gellhorn'u nicole kidman canlandırıyor.
(yerli mal - 12 Mart 2011 19:04)
oyuncuları arasında lars ulrich de bulunmaktadır. belli ki lars 40 yaşından sonra kendisini neyin paklayacağını bulmuş.
(solfej - 13 Mart 2011 00:45)
lars ulrich'in unutulmaz belgesel yönetmeni joris ivens'ı canlandıracağı filmdir. e, saçmalık.
(lynch lynch - 13 Mart 2011 02:14)
yönetmeni tahmin edileceği üzere philip kaufman.
(ayakabi - 18 Mart 2011 02:20)
ilk karesi yayınlanmış! lars ulrich cidden absürt kaçıyor.bakınız
(lynch lynch - 25 Mart 2011 22:30)
filmde sürekli çalan ve sizi devrim yapmaya teşvik eden şarkı için (bkz: ay carmela)
(gaip - 11 Haziran 2012 00:39)
http://www.imdb.com/title/tt0423455/
(berci kristin - 2 Temmuz 2012 22:57)
bir televizyon filmi olarak fena degil ama cok fazla bir sey beklememek lazim. bazi anekdotlar guzel anlatilmis. bir de komiktir, ispanyol cumhuriyetciler disinda kimse iyi degil, ruslar kotu finlandiya'yi bombaliyor, naziler, italyanlar zaten fasist, amerika, ingiltere ispanya'ya mudehale etmiyor, japonya kotu cin'i bombaliyor, cin monarki kotu halka zulm ediyor, maocular meh... ozellikle ispanya ic savasinda dogal olarak 'la causa'yi destekleyince aman komunist gibi gorunmeyelim, ruslar'i da kotu gosterelim gibi bir caba var gibi geldi. gellhorn acikca sol goruse sahip ama bunu vurgulamayalim pek ki romantizm bozulmasin. ama iste her seyi bir kenara birakip romantik film genre'sinda degerlendirirseniz keyifli.
(amandur - 22 Nisan 2013 09:20)
filmi ay carmelayi fragmanda duydugum icin izlemeye karar verdim.. bi de cliwe oven in gotunun, nicole kidmanin meme uclarinin da filmde oyuncu olduklarini okudum.. e bi de hemingway var isin icinde, eli mahkum izlicez..hayatimda holivud yapayligini bu kadar daha hissettigim sozde "edebi" bi film daha izlemedim.. meshur sanat filmlerini yapan adamlara hak verdim.. dedim adamlar demek ki bu bicim bi yuzeysellikten kacmak istiyolar..bunlarin tepeden bombalar yagarken sikismesi, politik konulardaki iyiyin yuzde yuz iyi kotunun yuzde yuz kotu olmasi, benim bile daha icli ve derin yazacagim hemingway profili, kor gozume parmagim gosterilmis bi agresyon ve ukalalik, hemingwayin tek aski gellhorn imis, ondan sorakilerde onu aramis gibi bi issiz adam tripleri, yalapsap bi intihar sahnesi..oldugunu bilmesem, gellhorn cektirdi filmi dicem o kadar bayikti..izlemeyin izlettirmeyin diyemem, her filmden illa ki bisiler kalir.. ama cok beklentilerle izlemeyin.. hatta hemingway okumus icsellestirmis bi adamsaniz, sakin izlemeyin iyice sinir olursunuz..ama her filmden bisi kalir dedim ya, bu filmden de bi spoylirlik cumle kaldi--- spoiler ---"do you really want that?i dont want it, i need it"--- spoiler ---
(semrin - 24 Nisan 2013 02:27)
hemen her film, onunla anılacağını eşek gibi bildiği en azından bir "sahne"sini serbest bırakır, meğerki anırsın. iç savaş zamanı bi' koşu ispanya'ya giden türlü emeriken -henüz o kadar kepitalist değil- içindeki hemingway ve gellhorn da -madrid bombalanadursun- otelin tavan sıvası üzerlerine yağarken sevişiveriyor. "cesur" bir sahne mi? yok canım. "savaşma seviş" şeysinin geleneksel emeriken küstahlığında bir harrangürra arz ı endamı daha, o kadar...
(slazenger - 20 Mayıs 2013 17:24)
şehirlere bombalar yağardı biz durmadan sevişirdik tandansı dışında gayet izlenebilir bir film. martha gellhorn'un siyasi görüşünü de çok açık anlatıyor film.
(filia - 5 Temmuz 2013 23:21)
bu kadar verimli bir konuyşu ele alıp bu kadar olmamış bir filym yapabilmek harbi zordur.film; hikaye anlatımı, gerçeklerle bağlantısı ve hele hele habire eski görüntü tekniği (bir tane de değil, ha bire değişen e kti teknikler, siyah/beyaz, sepya, vs...) ile çok fena sırıtıyor.hemingway karakterinin hemingway ile neredeyse hiç alakası olmaması (fiziki değil, ruhsal; fiziki olarak da benzemiyor da, onu geçtik hadi) zaten başlı başına fiyasko.yazık malzemeye.
(dikakana bey - 16 Ağustos 2013 00:51)
dünyaca ünlü yazar hemingway ile ispanya iç savaşı döneminde tanışan ve savaş atmosferinde tutkulu bir aşk yaşayan ünlü savaş muhabiri gellhorn’un hikayesini konu alan film.filmin sadece bir aşk hikayesinin üzerine kurulduğunu söylemek biraz haksızlık olur. savaşın acımasızlığı ve verdiği zararla birlikte, insanların savaşı nasıl algıladıklarını da anlatıyor. aynı zamanda hemingway ve gellhorn’u da tanıma imkanı veriyor. aralarında başlayan tutkulu aşk, savaş bitip de ikisi karşı karşıya kalınca tutkudan çok bir ego savaşına dönüşüyor.-----onların savaş ortamındaki karşılaşmaları aşk yolculuklarını başlatsa da hatta bu itkiyle evliliğe adım atsalar da aralarındaki çatışma dinmez. kabına sığmayan hemingway, gellhorn'un güzelliği ve aklı karşısında kendini alamaz ona bağlanır. pervasız ve hoyrattır ilişkisinde hemingway, bir süre sonra çatışmaya dönüşecek olan uğraşı alanlarındaki varoluşları birbirini besleyici olmaktan çıkmıştır. gazetecilikte hemingway'e taş çıkartan gellhorn'un bu ataklığı yazarımızı yer yer saldırganlaştırır.gellhorn'un tapınma, hayranlık derecesindeki bağlılığının sonu hüsrandır. sekiz yıllık ilişki (1936-1944) bir biçimde bitmiştir. birçok yoruma açık olan bu beraberlik, bence, "yüzyılın aşkı" olarak nitelendirilmezse de edebiyat dünyasının iz bırakan aşklarındandır.gellhorn, sıradışı bir gazeteci, savaş muhabiri. 1983'te john pilger'ın kendisiyle yaptığı bir televizyon söyleşisinde, bir kez bile hemingway adını anmaksızın, yaşadığı o savaşlar döneminden söz ederken; tanıklıklarını dile getirirkenki edası belleklere kazınıyor hemen: özgüven, kararlılık, dikbaşlı duruş. sanırım, bunların hiçbiri hemingway'in kaldıramayacağı şeyler!erkekler dünyasında yolculuğa çıkarken yapmak istediği işin zorluğunu biliyordur gellhorn. çünkü iki cephede birden savaşım verecekti. duygularının açtığı üçüncü cephe ise çok yıkıcıydı.sekiz yıllık hemingway ilişkisinin tükenerek varolması iki uç karakterin varlığı kadar, hemingway'in kişiliğinin yıkıcılığını da anlatıyordu.hemingway bu ilişkisini, 1950'de yayımladığı "irmaktan öteye ağaçların içine" romanına konu edinmiştir. gellhorn ise yaşadığı bu sekiz yıllık ilişkiden her ne kadar pişmanlık duysa da 1978'de yayımlanan "gönülsüz yoldaş" kitabında, birlikte çin'e yaptıkları yolculuktan söz ederken hemingway'i iyimser bir bakışla anlatır. birbirini çeken-iten bir ilişkidir.uzunca suskunluk döneminin ardından yazdığı "yaşlı adam ve deniz" de "kendi savaşımını veren yalnız insan"ı anlatır. bu aslında bir bakıma kendisidir."her şeyi ihtiyardı balıkçının –yenilgi nedir bilmeyen, neşeli, deniz rengi göklerden başka."oysa hemingway, gellhorn ilişkisinde yenilmiş, kendini denizin yalnızlığına teslim etmiştir. mary welsh asla bir liman olamamış. sürüklendiği kuyudaki trajik sonunu hazırlamıştır bu yenilgi.korku ve kuşkuyla başlayan yolculukta çekim odağında hemingway'in arzuları, gellhorn'un ise kaygıları vardır. o, "bana değen herkes acı çekecek" derken; yaşadıkları hayal kırıklıklarını başka yolculuklara taşırlar.hemingway 1961'de yaşamına son verir. gellhorn ise ölümcül hastalığa yakalandığını öğrendiğinde, odasına çekilir, bu an için sakladığı ilacını alır ölüm yolculuğuna çıkar. belki de hemingway'le onu buluşturan tek nokta seçilen ölüm yolculuğuydu! birbirini ateşleyen yazınsal beraberliklerin ömrü kısadır, ama bıraktıkları iz uzundur, hatta derin ve sonsuz…-----yaratıcı aşklar, lesley mcdowell,
(pinkpinokyo - 26 Ağustos 2013 13:07)
koskoca hemingway'i goygoycu bir kendini beğenmiş, onu basamak yapan sarı kezbanı da yerliler için hayatını ortaya koyan idealist gazeteci olarak sunmuşlar. bu aşırı uzun (belki tv'de 2 bölüm olarak gösterdiler) ve yüzeysel filmin tek dikkat çekici yeri şehirlere bombalar yağardı her gece biz durmadan tepişirdik kısmı ise en hazin kısmı da çemçük ağızlı lars ulrich'i rol kasarken görmek.
(ed gein jr - 10 Ekim 2013 12:18)
alışkın olmadığım için başlarda anlam veremediğim, zira belgeselin üzerine tiyatro sahneleri eklenmiş gibi duran film.--- spoiler ---there were two thingsthat most affected my view of the world.one was the defeat of spain.and the other......was dachau.and dachau was minorcompared to auschwitz.--- spoiler ---
(skipper99 - 1 Ocak 2014 15:55)
dün akşam cnbce'de oynadı bu film, oturup izledim. şunu diyebilirim, ispanya iç savaşı'na dair orjinal görüntüleri ay carmela eşliğinde izlemek istiyorsanız, oturup izleyin. ama orjinal görüntü havası verilmiş siyah beyaz kidman yanıltmasın sizi. onun dışında elle tutulur yanı yok desek yeridir. ispanya iç savaşı'na katılmış, çanlar kimin için çalıyor'u kaleme almış hemingway'i bildiğin şorşak bir edebiyatçı gibi vermesini mi eleştirsem, bombalar patlarken halvet olmalarını mı yersem, mevzuyu sadece savaş eksenine sıkıştırıp anarşistlere, poum'a, kısaca savaşın toplumsal siyasal bileşenlerene hiç değinmemesine mi girsem bilemedim. en nihayetinde bir holywood filmi elbet diyebilirsiniz, ama bu izlerken benim beklentimi, hissettiklerimi değiştirmiyor ne yazıkki. ha stalinist rus komiser karakteri sanırım filmin en gerçekçi karakteriydi, ordan tam puan aldı benden diyebilirim.velhasıl, boş vaktiniz varsa, denk gelirseniz izleyin, özel olarak bulup aranıp izlenecek bir film değildir kendisi...
(songcity - 19 Şubat 2014 10:42)
akşamımı dolduran film. ve denk geldiğim için çok şanslı hissettim. başlarında enteresan bir mutluluk hissiyle doldum. izledikçe de etkilendim. sonlar önemli değildir.çekim teknikleri mi derler ne derlerse, anlatılanın görsele dökülüşü çok güzeldi. büyüklere masallar tadında geçişler ve büyüklere hitap eden konusuyla farklı bir film en azından. şahsen tavsiye ederim.
(sorun sende degil bende - 2 Temmuz 2014 01:02)
digitürkün filmleri arasinda oldugu icin izledigim uzuuun film. nicole kidmanı cidden sevmiyorum ben ya. oyunculuğu iyi olabilir ama aşırı itici geliyor bana. filmde de bomba patlarken tavan alçılari dokulurken nasi sevisilir gibi ogretici bolumler olsa da bana pek bisry kazandirmadi. hemingwayin evliyken karisini aldatan, karisina vuran, icki icmeden gezmeyen, karisinin işini alabilecek karakterde olan bi adam oldugunu ogrendim. ha bir de ulan bu herif lars ulriche ne cok benziyor dedim film boyunca. adam lars çıktı. kabaca imdbden aldigi 6.3 hakettigi puan.
(scarletsage - 4 Ocak 2015 23:35)
--- spoiler ---"bedenini kurtçuklar yiyip bitirdikten yıllar sonra bile insanlar hala beni okuyor olacak!" diye bağırıyor hemingway bir sahnede gellhorn'un arkasından. en çok orası yer etmiş aklımda. aşk işte. acıttığında en sevdiğine neler söyletiyor.--- spoiler ---üniversitedeki feminist hocalarım saolsun beni soğutmuştu hemingway'den. filmde kanlı canlı gördüm sebeplerini (edebi yeteneğine laf yok). yalnız hayat da hakkaten film gibi hayat. öyle tek filmlik de değil. bu film de gellhornlu dönemi anlattığı için haliyle birçok şey yüzeysel kalmış. ama tutku çok iyi anlatılmıştı. ne hayatlar, ne aşklar, ne tutkular. vay be. bir de clive owen'ın angelina jolie ile oynadığı, yine savaşlı aşklı bir filmi daha vardı, tabi bence çok daha güzel (bkz: beyond borders). bana onu hatırlattı, hüzünlendim.tutku güzel şey.
(peanutbutterandbread - 4 Şubat 2015 20:55)
imdb puanlarının genellikle çok haklı, bazen de kişiye göre yanıltıcı olabileceğini gösteren film.çok düşük bir puana sahip olmasına rağmen ben çok beğendim. zaten genelde yazar filmleri güzeldir (bkz: the hours) ama bu ayrı bir güzellik barındırıyor keza demokrasi, cumhuriyet vurgusu benim için bu aralar normalden fazla algıda seçicilik yaratmış olabilir.hemingway'i bir kahraman gibi gösteren birçok eserin yanında gerçekten cesur ama korkak, dahi ama aptal olduğunu da güzel anlatmış.son sözüm, nicole kidman, sen kadar müthiş vücutlu bir kadınsın. yani zamanında öyleydin. zaman böyle pis birşey.
(lightofearendil - 17 Şubat 2015 13:32)
Yorum Kaynak Link : hemingway & gellhorn