Tsunami: The Aftermath (~ Tsunami) ' Dizisinin Konusu : 1994 yılında Dünya Tayland kıyılarını vuran tsunami ile ürpererek uyadı. Yüzbinlerce insan hayatını ve kurtulanlar ise masumiyetlerini kaybetti. Gerçek yaşanmışlıktan yola çıkılarak yapılan bu olağanüstü film, hayatları tarihte yaşanan en büyük doğal afetle geri dönülmez bir şekilde değişen bir grup insanı anlatıyor.
The Third Wave(2009)(8,3-254)
Haeundae(2009)(5,7-3419)
Tsunami(2005)(3,4-310)
saç kesme adeti olmayan endonezyalı binlerce yerli kadının, uzun saçlarının sel sularında çözülmesi yüzünden hayatlarını kaybettikleri korkunç doğa olayı.başlarını geleneksel dolama yöntemleriyle bağlayan bu kadınlar, tsunaminin yol açtığı, ani bastıran sel sularında sağa sola dolanan saçları nedeniyle evlerinden kaçamamış ve trajik bir şekilde boğulmuşlardır. bölgeyi ziyaret eden gazeteciler hayatları boyunca kilometrelerce uzanan plajlara vurmuş cesetleri, iç kesimlerdeki sahipsiz ölülerin oluşturduğu uçsuz bucaksız tarlaları ve akbabaları unutamayacaktır. ben ki o dönemden beri hala denizlere tuhaf bir korkuyla bakmakta, felaket bölgesindeki ağır koku (hiç bir şeye benzemez, benzetilemez, tarif edilemez derecede korkunç bir koku) 5 senedir burnumdan gitmemektedir.
(amorfolyus - 6 Ocak 2010 21:10)
olusan tsunamiler dolayisi ile 100 binlerce kisinin evsiz kaldigi deprem. halen maldive adalarindan haber alinamiyormus.
(kaiser sose - 26 Aralık 2004 10:08)
dunyanın en kalabalık musluman ulkelerinden biri olan endonezyada da acaba "8.9 yetmedi mi" diyen gerizekalılar cikcak mi diye merak etmekteyiz
(kolpazan - 26 Aralık 2004 15:21)
tarihin en büyük depremlerinden biridir, bbc'de büyüklüğü 9.0* olarak verilmekte şu esnada.böyle felaketlerde, insanın bulunduğu mekan felaket merkezinden uzağa düştükçe hissettiği acı ne yazık ki azalıyor. insan olamamakla mı, yoksa aslında insan olmakla mı alakalı birşey, bilemiyorum. nihayetinde ateş düştüğü yeri yakıyor galiba. ne olursa olsun, ne kadar uzakta, ne kadar bizden farklı insanların yaşadığı bir yerde olursa olsun, orada şu anda 14,000 ölü var. muhtemelen -ve maalesef- bu sayı çok artacak. 17 ağustos 1999'u hatırlıyorum, şimdi orada da kocaman bir 17 ağustos var, binlerce ölü, evsiz kalmasının ötesinde, annesiz, babasız, çocuksuz, arkadaşsız kalmış, umutsuz kalmış yüzbinlerce insan var. vücudundaki acı, yüreğindeki acının yakınından bile geçemeyen binlerce yaralı var. korku var, şok var, endişe var.ama ilaç, doktor, yiyecek, su, korunak yok.17 ağustos 1999'u hatırlıyorum, televizyonların sağ üst köşesindeki ölüm sayaçlarını. şimdi biz buradan bakıyoruz, bizim tek korkumuz burayı tetikleyip tetiklemeyeceği. burada, veya dünyanın uzak yerlerinde, bilim adamları televizyonlara çıkıp açıklamalar yapıyorlar. açıklamalara ihtiyacımız var elbet, doğanın bu korkunç öfkesini anlamaya çalışıyoruz. ama bu öfkeye enfes denmesine ihtiyacımız var mı bilemiyorum. birileri de çıkıp yardm edin desin, yardım yolu göstersin. bu ülkenin hindistan, malezya, srilanka büyükelçiliği yok mudur? biz 17 ağustos'ta kendi insanımız için canımızı dişimize taktık, şimdi insan için bir şeyler yapamaz mıyız?17 ağustos 1999'u hatırlıyorum, haber sitelerinde gezip duruyorum. evrende ne kadar ufak ve önemsiz olduğumuzu anlamaya çalışıyorum.
(sui - 27 Aralık 2004 10:07)
masa ustune gelin -> mouseun sag tusuna tiklayin -> ozellikler deyin -> masa ustu sekmesini secip alttaki resimlerin oldugu kutuya gelin -> azur mavisi' ni secin -> hah iste o artik yok.
(kalashnikov - 28 Aralık 2004 14:38)
bizzat felaketi yaşayan bir arkadaşımdan aldığım bir emaili aynen aktarıyorummerhabalar,asya'da meydana gelen felaketi birinci elden yasamisbirisi olarak sizleri bilgilendirmem gerektiginidusundum. beni tanimayanlar icin, ben su an srilanka'da staj yapmaktayim.ben bu felaket gerceklestiginde sri lanka'nin guneysahilinde matara/mirissa'da tatildeydim. christmasdolayisiyla tum oteller doluydu, biz ancak sahilde 10dk yuruyus mesafesi olan ic taraflardaki bir oteldeyer bulabildik. 7 stajyer beraberdik. cumartesi gunugayet guzel bir gun gecirdikten sonra, pazar sabahciglik sesleriyle uyandik. herkes bizi uyandirmayacalisiyordu. su geliyor diye bagiriyorlardi. hemenkalktik, bahceye ciktik. otelimizin onunde yol tamamennehir olmustu. biz sansliydik cunku denizden bayagiuzaktaydik fakat yine de su oraya kadar ulasmisti.otelde bekleyeme basladik. once bu su yukselmesinindolunaydan kaynaklanan medcezirden oldugu dusunduk amabutun koylulerin kosusturmasi, bagirislar ve olenlerinoldugunu soylemesi bizi de panige soktu. otelimizbolgenin en yuksek yerinde oldugu icin orda beklemeyidaha guvenli bulduk. bu arada da surekli koylulerkosusturuyor, haberler getiriyorlardi. sahilkenarindaki otellerin tamamen su altinda oldugunu,duvarlarinin yikildigini, insanlarin oldugunusoyluyorlardi. yarim saat sonra sahil kenarindakiotellerden kurtulan bir cift geldi. odalarinda kitapokurlarken, birden cok yuksek bir ses duymayabaslamislar, sanki odalarinin tepesinde ucak ucuyorgibiymis. sonra kapinin altindan su girmeye baslamis.bir iki saniye icinde kapi patlamis ve cok buyukmiktarda su odaya dolmus. odadan cikmayi basarmislarama su cok guclu oldugu icin bir agaca tutunupbeklemisler. yanlarindan bir kadin suyla birliktesuruklenip gitmis. en sonunda su seviyesi azalincabulduklari esyalarini alip kacmislar. kacarken yoldayasli bir kadinin olu bedenini gormusler. bizim otelesigindilar, soktaydilar. biz onlarin hikayesiniduyunca durumun ciddiyetini anladik ve hemen oradanayrilmaya karar verdik. bu arada baska turistler deotele geliyorlardi. tamamen islak, camur icinde, nebuldularsa giymisler filan. hemen bir kacimiztanidigimiz sri lanka’lilari aradik, onlar bizeulkenin ic taraflarina dogru ilerlememizi, kiyidanuzak durmamizi, endonezya’da deprem oldugunu soyledi.biz hemen toparlanip, ic taraflara dogru yurumeyebasladik. koylulerin evlerine, tepelerdeki tapinaklaraturistler siginmislardi. ama biz hemen oradan kacmayidaha uygun bulduk. 1-1,5 saat kadar yurudukten sonrabir minibus bizi almayi kabul etti. minibusunsoforunun babasi da kayipmis, bu sebeple once babasinibulmak zorundaydi. biz minibusun icinde onlarlaseyahat ediyoruz tabii. kiyidan kacmaya calisirken,adamlar tekrar kiyiya gitti babasini aramak icin.kiyida kayiklar parcalanmis, otellerin evlerinduvarlari yikilmis, arabalar nehirlere suruklenmis,ters yuz olmus… neyse adam babasini sapasaglam bulduda tekrar ic taraflara dogru yoneldik. bu sefer birkasabaya geldik, denizden ic taraflar da ama yine deher yer suydu. sofor biriyle konusmak icin trenraylarinin neredeyse ustunde durdurdu arabayi. bir ikidakika konustular, derken birden tum kasaba halkibagira cagira tek bir yone dogru kosmaya basladilar.herkes ciglik atiyordu, tabii sri lanka dilinde(sinhala). bizle birlikte minibuste olan srilanka’lilar sinhala bagirmaya basladilar. once kem kumsinhala’mizla bize arabadan inin dediklerini sandik.zannettik ki tren geliyor ve biz tren yolununortasinda kaldik. hemen arabadan disari firladik,cantalarimizi zor kaptik. sonra farkettik ki sugeliyormus ve adamlar bize arabaya binin cabuk diyebagiriyorlarmis! hemen aynen arabaya geri bindik amainanilmaz bir panikle. cunku herkes ciglik cigligakaciyordu. biz de feci korktuk, belki 5 sn icinde 7kisi, koca sirta cantalariyla arabaya tekrar dolustukve hemen ordan kactik! bazilarimiz dua etmeye filanbasladi. o kasabadan da gectikten sonra tepeleretirmanmaya basladik, yolda oluleri tasiyankamyonetleri gorduk, feciydi. hastaneye dogru gittik,herkes dolusmus tabii. yolda tapinaklara siginaninsanlari, yerlere oturmus aglayan insanlari filangorduk. sonra her nasilsa tekrar tren yolundadurdugumuz kasabaya geri donduk, yine ayni noktadatekrar su geliyor bagirislariyla karsilastik ve busefer suyun geldigi yone dogru arabayi hizla surerekdiger guvenli tarafa gecmeyi basardik. en nihayetbizi, arac bulabilecegimiz daha buyuk bir kasabayabiraktilar. tam da o anda bir kamyon insanlaritopluyordu. hemen 7 kisi kamyonun arkasina atladik vesehre otobus bulabilecegimiz bir kasabaya gittik.ordan elimizden haritalarla en guvenli yol neresidirdiye arastirdiktan sonra ic taraflarda baska birkasabaya gitmeye karar verdik. otobus inanilmazkalabalikti insanlarin paniginden tabii. dayanilacakgibi degildi ama mecburduk bir yere ulasmaya. yarimsaat-45 dk otobuste gittikten sonra arkamizdan gelenbir minibusu farkettik. icinde yabancilar vardi veminibus bizi alabilecek kadar bostu. hemen bir kagidacolombo (sri lanka'nin baskenti) yazip camayapistirdik, el kol hareketleriyle dikkatlerinicekmeye calistik. bizi gorduler ve hemen gelin gelindiye isaret yaptilar. bizi almayi kabul ettiler.otobusu hemen durdurduk, cantalarimizi kaptigimiz gibiindik ve minibuse bindik. tabii hepimiz sevinctenbagiriyoruz filan arabada. 5-6 saatlik bir yolculuktansonra da adamlar bizi colombo’ya 15 km kala bir yerdebiraktilar. ordan da taksi bulup evimize geldik amamahvolmustuk artik. sabah saat 9’dan gece yarisi 2’yekadar canimizi kurtarma savasi verdik resmen.colombo’ya dondugumuz de farkettik ki tum gun hic birsey yememisiz. insan cani soz konusu olunca baskahicbir ihtiyac hissetmiyor gercekten. hala haber alamadigimiz bazi arkadaslarimiz var. onlarda baska plajdalardi. iki tanesi bir tapinagasiginmislar. butun sel magduru bolgelerde sehirdenayrilma yasagi var cunku herkes panik halinden dolayivahsilesmeye baslamis. yoldan gecen arabalara saldiripsehirden cikmaya calisiyorlarmis. bizim hep gittigimizkucuk bir misafir evi yerle bir olmus, sahibinin evide yikilmis, amcasi kayipmis. haberlerde gosterilenlerfelaket. hala da depremler olmaya devam ediyor. bir isarkadasim dalgalarin gelisini gormus. once deniztamamen iceri cekilmis ve sonra su seviyesi inanilmazbir hizla yukselmeye baslamis ve kiyiya vurmus.dalgalar halinde degilmis, cok yuksek seviyede bir sukutlesi halinde kiyiya gelmis. burda milli afet hali ilan edildi, kurtarma ekipleribir araya geldi. ben su an colombo’dayim, burasi dahaguvenli sayilir. ama benim icin dun bir film gibiyditamamen, tum gun canimiz kurtarmakla gecti. hersaniyesinde yeni bir panik, kacis vardi. neyse kisansliydik. en buyuk sansimiz da deniz kiyisindakiotellerden yer bulamamis olmamizdi. sabah erken kalkipgunesin dogusunu izleyelim diye planliyorduk, gecyatiigimiz icin uyanamadik vs... bir cok sekildesansimiz yagver gitti ve bu felaketler biz denizdenuzak olan otelimizdeyken oldu.haberler bu kadar, herkes hayatinin kiymetini bilsin.kendinize iyi bakin…=====oya
(bettencourt - 29 Aralık 2004 00:03)
ölenlerin üçte birinin çocuk olması nedeniyle unicef "asya’da bir nesil yok oldu " şeklinde bir açıklama yapmış. bilmem ki başka bir şey demeye gerek var mı...
(empas kumpas - 29 Aralık 2004 17:00)
toplam ölü sayısının resmi olarak 80.000 civarında olduğu deprem. lakin bu sayının kısa sürede salgın hastalık, kimliksiz & kayıtsız insanlar vs.. ile 150.000 hatta ve hatta 200.000 civarına ulaşabileceği söyleniyor. ayrıca ilk tespitlerde ki 80.000 kişinin 3/1'i çocuk. görüntülerde de ayrı ayrı 2-3 tane adamın, kadının ufak çocuk cesetlerini (muhtemelen çocukları) kucaklarına aldığını gördüğüm an hayati fonksiyonlarım durdu..üstüne üstlük hâlâ allah yücedir muhabbetini böyle bir olayda haklılığın ispatı olarak gösteren, "bakın dünya fani, hak yoluna gelin" mesajını vermeye kasan embesiller var ki insanın öyle tanrıya da o lafı söyleyenede saydırası geliyor..edit: çok kötü diyen zavallı insancıklar. merak etmeyin, tanrınızı süper savunduğunuz için cennetin en güzel yerinden yer kaptınız, üstelik seks kölesi cariyeler de cabası. tüm ailenizi yakınlarınızı bir doğal afette kaybetseniz, cesetlerinin başında dururken size gelip "tanrı'nın adaleti, gavurlardı o yüzden tanrı cezalandırdı, allah böyle belalarını verir, namus kalmamıştı (bunları bir şekilde her deprem'den sonra duyuyoruz) vs.." derlerse ne hissedersiniz?
(mission complete - 30 Aralık 2004 02:54)
amerika hörtleşik devletleri yetkililerinin, bir tsunami ihtimalini önceden belirledikleri, ancak ilgili yerlere ulaşamadıkları depremdir. kendileri bir takım yerlere e-mail göndermişler ancak cevap alamamışlardır. dolayısıyla "e mail gönderdik cevap gelmedi ne yapalım, kısmet değilmiş" diye düşünüp, tv'den maç izlemeye devam etmişlerdir muhtemelen:http://www.milliyet.com.tr/…4/12/30/yasam/ayas.htmlulan, ulan, şimdi siz isteseniz o süpersonik uydu sistemlerinizle bilmemnelerinizle, bana bu oturduğum yere vahiy bile indirirsiniz, koskoca güney asyada ulaşacak adam bulamadınız demek. oha diyorum size. yoksa sandığımız kadar büyük (!) devlet değil misiniz? yoksa televizyondan insan ölümleri izlemeye çok mu alıştınız, ondan mı?
(sui - 30 Aralık 2004 14:54)
maaalldiiveleerdeee mahsuur kalan emre ye ilk biiiz ulaastıık tarzi bir anons u duydugumdan beri turk kanalı seyredememe sebep vermiştir bu felaket. bu kadar mı insanlıktan uzaklastı bizim medyamız.. kurucu olmak yerine rayting ugruna yapılan bunca saklabanlık niyedir. hani nerede yardım kampanyası ile ilgili haberler? varsa yoksa emre ve aysun un nasıl kurtuldugu... malesef bunu kanıksamıs turk halkının büyük bir kısmı da deliler gibi bunu izliyor , bunu yutuyor ve daha fazlasını , daha mühimini istemiyor. çok yazık...
(sirius black - 30 Aralık 2004 21:11)
Yorum Kaynak Link : 26 aralık 2004 güney asya depremi