Ödüller :
Roma ore 11(1952)(7,9-398)
La terra trema(1950)(7,9-3763)
Gycklarnas afton(1953)(7,7-5141)
Ludwig(1973)(7,7-3948)
Riso amaro(1949)(7,7-3076)
La bête humaine(1938)(7,7-5920)
La chienne(1931)(7,6-3154)
Stromboli, terra di Dio(1950)(7,4-4943)
La strada lunga un anno(1958)(7,2-88)
Non c'è pace tra gli ulivi(1950)(6,8-153)
Non credo più all'amore (La paura)(1954)(6,7-984)
Giorni d'amore(1955)(6,4-148)
Venedik Film Festivali : "Best Italian Film"
içeriği bir kenara, yeni gerçekçilik ikinci dünya savaşında büyük bir bunalım yaşayan, bunalım ne kelime zaten hollywoodla rekabet edemeyen ülke sinemalarını iyice film yapamaz hale sokan o çağda avrupa sinemasında geleneğin sürdüğü bir kamp işlevi gördü. (bkz: acılara tutunmak)luchino visconti jean renoir'nın; michelangelo antonioni marcel carne ve roberto rossellini'nin; bernardo bertolucci pier paolo pasolini'nin; federico fellini de roberto rossellini'nin rahle-i tedrisinde bulunmuşlar, onlara çeşitli şekillerde asistanlık yapmışlardı ve italyan sineması o kamp üzerinden yine film yapmaya ve çeşitlenmeye imkan buldu. carne ve renoir bağlantısına bakınca doğrudan italyan sinema endüstrisinde veya cinecitta'da palazlandığı söylenemeyecek bu ilişkiler ağı bir şekilde neo realismo'da buluşuyordu. fellini yeni gerçekçilikten kopup fellini oldu, sonra da pasolini zıvanadan çıktı. visconti, pasolini ve bertolucci'nin ortak noktaları ise bir şekilde komünizmle alakadar olmalarıydı ama ilişkiler muhtemelen çok daha dallı budaklıydı. o halef selef ilişkisinin yayıldığı süre nerden bakılsa bir 40-50 yılı buluyor. ama avrupa'da özellikle fransa ve almanya için durum çok daha müşküldü. 30'larda ve 40'larda amerika yolunu tutan bir dolu alman yönetmenin (murnau, lang, lubitsch, zinnemann, sirk, preminger, sternberg...) amerika'ya gitmesi bağlantının kopmasının en büyük nedeniydi. alman yeni dalgası'nın şahsiyetten yoksun bir ekol olmasında yetimliğinin rolü büyüktü ve fransa'da 50'ler boyunca büyük bir ekolün bulunmayışı nouvelle vague'cıların başına buyrukluğunun en büyük nedeniydi. godard usta dayağı yeseydi böyle olmazdı en azından. (bkz: işçisin sen işçi kal)bu yüzden 50'lerde resmen infilak eden sinemayı yapan yönetmenler arasında bizatihi kıta avrupası'nda bulunan yönetmenlerin sayısı azdır ve ortalığı yeni gerçekçilik çekip çevirmiştir.
(grapes of butcher - 10 Aralık 2006 19:01)
yeni gerçekçilik olarak da bilinir.
(tsan chan - 23 Şubat 2002 10:06)
luciano visconti , vittorio de sica ve roberto rosselini'nin basini cektigi italyan sinemasi'na ozgu bir akim. 20. yuzyilin en onemli sinema akimlarindan biri ki bence en onemlisidir. zira yonetmenler ve ortaya cikan filmler baz alinirsa italyan yeni gercekciliginin farki gorulecektir. bu akimi en iyi yansitan film olarak genellikle vittorio de sica'nin ladri di biciclette adli yapiti gosterilir.
(kafkaesque - 27 Mart 2008 23:29)
1945 yılında bir grup italyan sinemacının başlattığı akımdır. 10 yıl sürebilmiştir ancak etkileri hala devam etmektedir. akımın en önemli temsilcileri roberto rossellini roma açık şehir (roma, citta aperta, 1945), paisa (paisa, 1946) almanya yıl sıfır (germania, anno zero, 1947) filmleriyle, luchino visconti yer sarsılıyor (la terra trama, 1947), vittorio de sica bisiklet hırsızları (ladri di biciclette, 1948) ve umberto d (1951) ve de federico fellini sonsuz sokaklar (la strada, 1954)dır. yönetmenler yoksul halkı sade ve nesnel anlatmak için çekimleri çoğunlukla dışarıda yapmışlar ve profesyonel değil amatör, daha doğrusu daha önce hiç oyunculuk deneyimi olmamis kişileri kullanmislardir. çekilen filmlerde belgesel havası vardır. ana akım hollywood sinemasına karşın yoksul halkı, sefaleti, yıkık evleri, sokakları göstermişlerdir. hollywood'daki gibi film sonları mutlu bitmez, tam tersine insanlığın mutsuzluğunu ve halkın durumunu tüm çıplaklığıyla gösterirler. hatta yeni gerçekçilikten sonra hollywood'un estetik açıdan toparlanamadığını savunanlar olmuştur. bu akım 2. dünya savaşı sonrası çıkan faşizm ve yıkılışı arasında ortaya çıkmasından dolayı sert, gri, hüzünlü ve diğer nokta gri tonlar kullanılmıştır. italyan yeni gerçekçiliği roma açık şehir ile başlar(1945),umberto d(1952) ile biter der bazı kaynaklar. ancak sonrasında federico fellini’nin ve michelangelo antonioni’nin bazı filmlerinin de yeni gerçekçilik akımınin içinde olması gerektiğini de belirtirler.
(atlangoc - 6 Haziran 2010 01:26)
sinemayı beyaz telefon filmlerinin istila ettiği yıllarda halk sefalet sürerken bu tür filmlerin anlamsızlığını ortaya koyan ve gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koymaya karar veren yönetmenlerin oluşturduğu akım vittoria de sicca nın bisiklet hırsızları bu akımın en popüler örneğidir
(turnusol - 7 Mart 2003 17:43)
italyan neorealizminde stüdyo yerine açık alan çekimleri bulunur, bunun en büyük sebeplerinden birisi film yapımcılarının ne stüdyo için ne profesyonel aktörler için yeterince paralarının olmasıdır, ve aslında bu, bu akımı benimseyen tüm italyan film yapımcıları için bir dönüm noktası yaratmıştır. şöyle ki, italyan neorealizmini “italyan neorealizmi” yapan şey bu parasızlık sonucu doğan yeni çareler bulma ihtiyacı sonrası mekan çekimlerine ve profesyonel olmayan oyunculara odaklanılması, verilmek istenen mesajı çok daha samimi bir şekilde vermiştir. bisiklet hırsızları bu bağlamda en çok bilinen filmler arasındadır. ayrıca yönetmenin diğer filmleri arasından shoeshine ve diğerlerinde de yine benzer çekim teknikleri ve benzer senaryolar görmek mümkündür. de sica’nın genel olarak birlikte çalıştığı senarist cesare zavattini’nin de bu akıma büyük bir katkısı olduğu görülmektedir. en çok de sica’yla adı anılan zavattini’nin roberto russolini, luchino visconti ve federico fellini gibi isimlerle de çalıştığı bilinmektedir. italyan neorealizmin’de 2. dünya savaşı sonrası italya’nın sosyoekonomik durumları üzerinde değinilmiştir ve fakir ve işçi sınıfının zorlukları konu olarak işlenmiştir. genel olarak filmlerde çok büyük bir aksiyon göremezsiniz. bu bahsedilen sınıfların mensubu olan insanların günlük yaşamları aktarılmıştır. bu insanların sıradan günlük yaşamının içerisinde başlarına gelebilecek olumsuzluklar çok oldukları için film yapımcılarına iyi malzeme çıkmıştır. aslında geçimini bisikleti aracılığıyla sağlayan, mesleği duvarlara film posteri asmak gibi bir işi olan adamın bisikletinin çalınması sonucu yaşadığı şeyler gibi basit bir konu bile dönemin koşulları gereğince oldukça etkili bir biçimde yansıtılmaktadır. italyan neorealizmi’nde diğer dikkat çekici öğelerden birisi de çocuk oyunculardır. çocuklar kimi zaman başrollerde kimi zaman yardımcı oyuncu rollerinde bu akımda büyük bir yere sahiptir. italyan neorealistler o dönemde yetişen çocukların psikolojisini ve yetiştiği koşulları daha etkili aktarmak için çocukları filmlerinden eksik etmemiştir. oldukça zor şartlar altında yetişen bir toplumu ve sıradan fakir insanlarını kameraya alırken çocukları fazlasıyla kullanmak ne kadar melodramı çağrıştırsa da italyan neorealizminde kesinlikle aşırı duygusal öğeler bulunmaz. çünkü adı üstünde bu akım “yeni realizm”dir. realist filmlerde, popüler film sevdası insanların bekleyeceği şekilde abartılı duygusallık bulunmaz. her şey olabildiğince gerçek ve objektif tutulmaya çalışılmıştır, ve zaten ismi de bu yüzden realizmdir.
(duraganyolcu - 29 Nisan 2012 01:48)
pazartesi gunku finalimin yardirgan* konusu.
(nitro - 7 Haziran 2003 15:59)
senaryoları, olay örgüsü ve entrika açısından zayıftır. hatta çoğu zaman melodrama kaçar. bu akımın filmlerinde önemli olan, kişiler ve onların bulundukları toplumsal ortamdır.
(blackdutt - 23 Şubat 2013 22:22)
(bkz: italyan yeni gelinliği)
(quantumfluctuations - 22 Nisan 2013 11:11)
kökeninde fransız şiirsel gerçekçilikinden etkilenmiş akım.
(zapatero - 30 Mayıs 2013 09:23)
vittorio de sica bisiklet hırsızları filmi favorim olan, italyan sinema akımıdır.
(aksi driver - 12 Ağustos 2013 04:51)
cesare zavattini akımın önemli bir kaç filminin senaryosunu yazmış yönetmenlere yol göstermiştir. bu da yine onun yazdığı yeni gerçekçilik manifestosudur. `http://manifesto-manifesto.blogspot.com/…stosu.html`
(lucie - 18 Kasım 2013 23:34)
dünya sinema tarihi bir film ise italyan yeni gerçekçiliği dekoru ve karakteriyle filmin en güzel sahnesidir .
(sereg - 18 Kasım 2013 23:47)
dönüp sevdiğim filmleri düşünüyorum ve genelde en çok sevdiğim filmlerin önemli bir kısmının hep bu akımdan etkilenmiş filmler olduğunu farkediyorum.öyle "zaman geçsin" diye izleyemezsiniz bu filmleri; daha ilk filmde üstünüzden kamyon geçmiş gibi olur.türkiye'den birkaç güzel örnek;(bkz: düttürü dünya)(bkz: umut)(bkz: muhsin bey)(bkz: yol)(bkz: tabutta rövaşata)(bkz: duvar)(bkz: sürü)(bkz: yazı tura)(bkz: züğürt ağa)(bkz: gurbet kuşları)(bkz: dar alanda kısa paslaşmalar)(bkz: gemide)(bkz: susuz yaz)"türk sinemasında neo-realizm" konulu hiçbir makale yokmuş yalnız, ben şu an onu fark ettim. o yüzden türk sinemasına dair başka film önerisi olan arkadaşlar mesaj yollarlarsa çok sevineceğim.
(banagazozalnuri - 16 Ocak 2014 06:34)
ikinci dünya savaşı sonrası ortaya çıkan, savaş sonrası günlük yaşamın zorluğunu, sıradan insanların yaşam sıkıntılarını anlatan akım. teknik olarak da her şey gerçekçiliğe yöneliktir. öyle abartılı teknikler kullanılmaz, kurgu yok gibi bir şeydir, aktörler genelde amatör veya yarı profesyoneldir, çekim yerleri stüdyodan ziyade sokaklardır. olaylarda neden sonuç ilişkisi zorunlu değildir holywood'un aksine. rastlantılar önemli rol oynar ve sonlar da genelde açıktır. holywood gibi bir bitiş hissine ulaşılmaz, çünkü gerçek hayat da böyledir, bir son hissi olmaz. ladri di biciclette en çok bilinen örneklerinden biridir herhalde.italyan yeni gerçekçiliği ile ilgili önemli bir not da bu dönemin yönetmenlerinin mussolini'nin faşist italyasında yetişmiş olmaları. aynı dönemdeki alman, sovyet sinemaları gibi devlet kontrolündeki diğer sinemaların aksine, mussolini italyan sinemasının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. dünyanın ikinci film okulu açılıyor mussolini döneminde, centro sperimentale adıyla. bir de cinecitta diye bir film stüdyosu kuruluyor. ayrıca sinema propaganda amaçlı kullanılsa da naziler ya da komünist sovyetler kadar ağır bir baskıdan bahsetmek de zor. bu dönemde roberto rossellini, vittorio de sica, federico fellini gibi çok önemli yönetmenler yetişiyor.akımın sona ermesi ise o dönemin üçlü koalisyon iktidarının çökmesi, ve hristiyan muhafazakarların güçlenmesiyle oluyor. muhafazakarlar, bu akımı, italya'yı olduğundan kötü göstermekle, yönetmenleri de komünistlikle suçluyorlar. halkın da refah seviyesi bir nebze olsun artınca, bu akımın karamsarlığına olan ilgi azalıyor. holywood tarzı bir optimizm ilgi çekmeye başlıyor. ve italyan sineması ve holywood karışımı olan spaghetti western ortaya çıkıyor.
(zero times infinity - 23 Mart 2014 03:25)
1945 sonrası italya'da doğmuş olan bu akımda sinema yeni bir boyut kazanmış, jean renoir'la birlikte "şairane gerçekçilik" tarzını benimseyen filmler yapılmaya başlanıyor. akıma göre "genel erkek ve kadına yönelmelidir. gerçek hayat oluşumlarında kapıların dışında çekimler yapılmalı; adeta bir belgeselle aynı tarzda olmalıdır." (biryıldız, 66) yeni gerçekçi yönetmenler kamerayı sokağa taşıyarak anti-stüdyo görüşünü oluşturdular. hollywood ışıklandırmasını gözardı ederek yerleşim yerinde doğal ışığı kullandılar. melodramlar bir kenara bırakılarak savaştan sonra zarar görmüş ülkelerin sokaklarına yöneldiler. kamera ile en iyi şekilde eldeki anın gerçeğini yakalamaya çalışırlarken aktör ve aktristler de "doğaçlama" yolunu seçtiler. "çerçeveleme ve kamera hareketi" 1930'lara doğru yerini esnek ve serbest kamera hareketlerine bıraktı. yerleşimdeki doğal sesleri kayıt etmek imkansız olduğundan dialog, müzik ve sesler sonradan ekleniyordu. öykü bırakılarak hayatın acı tecrübesine yakınlık kural haline geldi. hikaye örgüsü olmaksızın bir olay olduğu gibi görüntüleniyordu. fakirlik, işsizlik, savaş sonrası ekonomik kaos ve belirsizlik filmlerin başlıca öğeleriydi. filmlerde son yoktu ve gelecek belirsizdi. italya'nın o günkü tarihsel koşulları nedeniyle insanların içine düştükleri trajedi ve boşluk filmlerde yaratılan boşluğun getirdiği acı ve belirsizlile yansıtılmıştır. bu akımın belli başlı yönetmen ve filmleri şu şekildedir: luchino visconti (the postman always rings twice / postacı kapıyı iki kere çalar.), (terra trema / yer sarsılıyor.), (rocco e i suoi fratelli / rocco kardeşler); roberto rossellini (roma açık şehir, hemşire), (germania anna zero / almanya sıfır yılı); vittoria de sica (sciuscia / boyacı ya da kaldırım çocukları), (ladri biciclette / bisiklet hırsızları)
(fearofthedark - 12 Ocak 2006 20:15)
umutsuzlar ile ilgili olarak atıf yılmaz ‘hayallerim, aşkım ve sinema’ (1990) adlı kitabında şunları anlatır: “filiz ilk gün sete çağırılıyor. makyaj, kuaför filan. akşam oluyor, iş paydos ediliyor. ertesi gün yine aynı hazırlıklar ve filiz’e yine sıra gelmiyor. üçüncü, dördüncü günlerde de. beşinci günün akşamı filiz gergin yorgun makyajı bozulmuş bir halde paydos saatini bekliyor. ‘sıranız geldi. acele çekime’ diyorlar. filiz çaresiz, ağlamaklı bir halde sete doğru ilerliyor. meğer yılmaz güney bütün bunları filiz’in o klasik, gerçekle ilintisi olmayan yeşilçam oyuncusu görüntüsünü bozmak için yapmış. hemen belirteyim, filiz bu filmde en iyi oyunlarından birini vermişti…’http://www.hurriyet.com.tr/…ebek/keyif/26976107.asp
(umberto d - 10 Ağustos 2014 13:32)
bi de etkilerine bakmak lazim, sole ki: tekniklerin kullanimi bugunku film yapimciligini etkilemekle kalmamis, zamaninda fransiz yeni dalgasi, dogu avrupa sinemasi ve ingiliz sosyal-realist filmleri de neorealismden bi seyler odunc almistir, kendi ulusal sinemalarindan yoksun ulkelerin -m. cacoyannis (yunanistan), l.garcia berlanga (ispanya), satyajit ray (hindistan) gibi- yonetmenlerini fiseklemistir.
(underexposed - 26 Mayıs 2004 16:14)
neyin ne oldugu hakkinda kabaca bir fikir edinebilmek icin : ( http://www.inblackandwhite.com/…lismv2.0/index.html )*
(felix da housecat - 15 Aralık 2004 22:31)
Yorum Kaynak Link : neo realismo