Süre                : 25 dakika
Çıkış Tarihi     : 28 Ocak 2008 Pazartesi, Yapım Yılı : 2008
Türü                : Drama
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Sheleg , Closest to the Hole Productions , Leverage Management
Yönetmen       : Paris Barclay (IMDB), Rodrigo Garcıa (IMDB)(ekşi), Jim McKay (IMDB)(ekşi), Melanie Mayron (IMDB)(ekşi), Ryan Fleck (IMDB)(ekşi), Ali Selim (IMDB), Christopher Misiano (IMDB), Courtney Hunt (IMDB), Terry George (IMDB), Jean de Segonzac (IMDB), Hagai Levi (IMDB), Norberto Barba (IMDB), Warren Leight (IMDB), Joshua Marston (IMDB), Michael Pressman (IMDB), Richard Schiff (IMDB), Alan Taylor (IMDB), Patricia Rozema (IMDB)
Senarist          : Rodrigo Garcıa (IMDB)(ekşi),Hagai Levi (IMDB)(ekşi),Nir Bergman (IMDB)(ekşi),Ori Sivan (IMDB)(ekşi),Sarah Treem (IMDB)(ekşi),Warren Leight (IMDB),Merritt Johnson (IMDB),Amy Lippman (IMDB),Bryan Goluboff (IMDB),Davey Holmes (IMDB),Keith Bunin (IMDB),Marsha Norman (IMDB),Jacquelyn Reingold (IMDB),Anya Epstein (IMDB),Dan Futterman (IMDB),Adam Rapp (IMDB),Alison Tatlock (IMDB),Daphna Levin (IMDB),Asaf Tzipor (IMDB),Yael Hedya (IMDB),Pat Healy (IMDB),Ari Folman (IMDB),Maya Hefner (IMDB),Eran Kolirin (IMDB),Omer Tadmor (IMDB),Jhumpa Lahiri (IMDB)
Oyuncular      : Gabriel Byrne (IMDB), Dianne Wiest (IMDB)(ekşi), Michelle Forbes (IMDB)(ekşi), Blair Underwood (IMDB)(ekşi), Mia Wasikowska (IMDB)(ekşi), Josh Charles (IMDB)(ekşi), Embeth Davidtz (IMDB)(ekşi), Amy Ryan (IMDB), Melissa George (IMDB), John Mahoney (IMDB), Dane DeHaan (IMDB), Irrfan Khan (IMDB), Debra Winger (IMDB), Alex Wolff (IMDB), Alison Pill (IMDB), Aaron Grady Shaw (IMDB), Hope Davis (IMDB), Russell Hornsby (IMDB), Sherri Saum (IMDB), Mae Whitman (IMDB), Glynn Turman (IMDB), Laila Robins (IMDB), Sonya Walger (IMDB), Julia Campbell (IMDB), Susan Misner (IMDB), Max Burkholder (IMDB), Lauren Hodges (IMDB), Amanda Axelrod (IMDB), Patrick Cavanaugh (IMDB), Peter Horton (IMDB), Jake Richardson (IMDB), Jacquelyn Reingold (IMDB), Guy Boyd (IMDB), Rachel Brosnahan (IMDB), Natalie Carter (IMDB), Joseph Siravo (IMDB), Dendrie Taylor (IMDB), Sonya Maddox (IMDB), Cassandra Palacio (IMDB), James A. Stephens (IMDB) >>devamı>>

In Treatment (~ Terapia) ' Dizisinin Konusu :
In Treatment is a TV series starring Gabriel Byrne, Dianne Wiest, and Michelle Forbes. A psychotherapist questions his abilities and gets help by reuniting with his old therapist, whom he has not seen for ten years.


  • "en bir sakin görünümlü aksiyon dizisi.. büyük çarpışmalar, çatışmalar, dövüş sahneleri ve patlamalar akıllara durgunluk verecek cinsten."
  • "durduk yere bağımlısı olduğum dizi, kurtulmak için paul'den randevu almanın peşindeyim."




Facebook Yorumları
  • comment image

    yeni hbo dizisi. ilginç bir konusu var. bir psikiyatristin aklından geçenler üzerine yoğunlaşıyor. genelde terapi üzerine kurulu ve durağan olacağı için çok çok iyi oyunculuk gerekeceği aşikar. başrole gabriel byrne'ı seçmek bu açıdan enfes bir karar. gelecek hafta başlıyor.


    (rosebud26 - 27 Ocak 2008 12:25)

  • comment image

    bu dizinin her bir bölümü terapist ile hastasının bir seansından oluşuyor ama her bölümün başında ya da sonunda o bölümde olanlara veya olacaklara dair kullanılabilecek bir kerteriz noktası veriliyor; seans başlamadan önce bir şeyler oluyor ve bundan sonra olanları ona göre yorumluyorsun yahut seans başladıktan sonra bir şeyler oluyor ve izlediklerini ona göre bir perspektife oturtuyorsun. dizinin zaman olarak mütevazi bir kısmını işgal eden bu bölümler, dizinin asıl olayının yani bize göre klinik olamayacak, özel ve rahatsız edici derecede samimi durumun yumuşatılması, köşelerinin yuvarlatılması demektir. hastaya göre klinik olamayacağını zaten bildiğimiz -çünkü izleyici kendisini bir işaret beklemeden hemen hasta yerine koyacaktır- terapistin kendi terapisti ile olan görüşmelerinden sonra terapist için de öyle olmadığını anladığımız insanlık durumları kameranın durduğu yer, arkaplana yerleşen müzikler ve montaj yolu ile hepimizin bildiği holivud biçimlerine indirgeniyor. zira bize sıkıntı ve baygınlık veren holivud çözümleri, holivud'da çekilen filmlerin belki ama televizyon dizilerinin asla kaçınamayacağı çözümlerdir. bu kadarını kabul ettikten sonra yani mütecaviz holivud yönteminin varlığını kabul edip onu bıraktıktan sonra diziyi izlemek kolaylaşıyor zira malzeme çok kaliteli.


    (stalker - 1 Temmuz 2008 20:45)

  • comment image

    bu dizinin ilk sezonu kırk üç bölümden oluşuyor - her hastaya yedi-sekiz seans düşüyor- ve terapistin kendi terapisti ile yaptığı seansla beraber sonlanıyor. en son terapistin vardığı sonuç şu; insanların bazıları -yani muhtemelen hepsi- çok karmaşıklar, bizim psikoloji biliminin vasıtalarını kullanarak tahlil edip sonuca vardırmayı umduğumuz insanlık durumları, aslında kullandığımız disiplinin tahmin edemeyeceği, psikoloji bilimi insan davranışlarını önceden tasarlanmış tasarılara ittirerek çözüme kavuşturmayı seçtiği için kaynakları ve sonuçları -biz bunların farkına vardıkça- elimizden kaçan fenomenlerden ibaretler. kimi kişiler -burada bir kadın hastasını örnekliyor- geçmişlerine dair bir çok şeyleri nasıl desenlere oturtursak oturtalım çok karmaşıklar, değişkenler çok fazla ve çok farklı yerlere dağılıyorlar ve ne "bilinmeleri" ne de önceden tahmin edilmeleri mümkün değil. bizim disiplinin insanlara yardım etmesinin tek yolu, hakiki bir insani bağ oluşturmak ve hastayı bu bağın mevcudiyetine ikna etmek yani hasta ile güvenebileceği bir üçüncü kişinin varlığını temin ederek, bunları karşı karşıya koyarak hastanın kendisinden doğan iyileştirici akışın -artık o her ne ise- terapist üzerinden geçerek kendisine dönmesini sağlamak ve arızaları onarmasını beklemek.

    terapistin terapisti bu tespite pek şaşırıyor ve açıkça ifade etmese de bunu terapistin mesleğine ihaneti, en azından muhtemel bir ihanetinin önsözü olarak görüyor. oysa terapist gördüğünü söylüyor, onun için asıl ihanet bu kavrayışa eriştikten sonra mesleğine hep devam ettiği gibi devam etmesi olacaktır, teknik ayrıntılar kendisine kalmış.


    (stalker - 6 Temmuz 2008 05:12)

  • comment image

    en bir sakin görünümlü aksiyon dizisi.. büyük çarpışmalar, çatışmalar, dövüş sahneleri ve patlamalar akıllara durgunluk verecek cinsten.


    (controlemole - 11 Kasım 2008 23:12)

  • comment image

    kült diziler arasında yerini çoktan hakeden, üst düzey oyunculukla terapi seanslarının en hard core biçimde ekrana taşındığı drama. son derece gerçek. ilk kez bir terapi seansının baştan sona online aktarıldığı bir diziye tanık oluyoruz. bir nevi apandisit amelyatının baştan sona verilmesi gibi.
    çok geniş bir profesyönel danışma kurulu eşlik ediyor olmalı. zira aktarım, karşı aktarım,dirençgibi analitik yaşantılar gerçek bir terapide nasıl gündeme gelirse o biçimde çıkıyor ve ele alınıyor. başarılı oyunculuk performansları izleyiciyi terapi sırasında kendisini bir fazlalıkmış gibi hissetmekten alıkoyuyor. terapistin işini iyi bilen ama her zaman en iyiyi uygulayamayan bir terapist olması ve süpervizyon seansları onu idolleştirmemize engel olurken gerçekçiliğe de katkıda bulunuyor. bu nedenlerden hastasıyız...


    (manik atak - 7 Ocak 2009 16:04)

  • comment image

    hbo tarafından israil yapımı beti'pul dan adapte edilen dizi, bir psikoterapistin otuzar dakikalık oldukça güç 4 seansı ile hastaları ve özel hayatındaki problemleri çözümleyebilmek adına başladığı süpervizyonunu konu eden haftalık 5 bölüm halinde yayınlanıyor.

    içeriğini paylaştığım diğer insanlar gibi ben de ilk duyduğumda diziyi tavsiye eden arkadaşım aeris'e "nasıl yani, bütün bölüm boyunca seanstalar mı, başka bir şey olmuyor mu yani?" demiştim açıkçası. ama onun da cevapladığı gibi; "herkes orada neler olduğunu merak etmiyor mu zaten?"

    evet oldukça sınırlı bir alanda bütün bölüm boyunca sadece 2 kişinin diyalglarını izlesek de beni acayip yakaladı bu dizi, ilk 5 bölümü izlemek bile yetti. diziyi çekerken 2. sezonun yayınlanıp yayınlanmayacağının belli olmadığını okumuştum ama 2. sezon çoktan başlamış olması da güzel bir haber.

    dizimizin esas adamı paul, seanslarında yaptığı analizlerle hayranlık uyandıran bir süperterapist ile giderek saçmalayan özel hayatı nedeniyle sıradan bir kaybeden arasında gidiş gelişleri olan bir kahraman

    erotik aktarımıyla paul'e zor anlar yaşatan 30larındaki güzel histeriğimiz laura, intihara meyilli ergen sophie (favorim diyebilirim), narsistik ve sınırları zorlayan pilot alex ve sarsılmış bir evliliğe sahip çiftimiz jack ve amy ile de oldukça geniş bir yelpaze hazırlamış senaristler bize. bu birbirinden farklı yaş, cinsiyet ve sorunlara sahip karakterler sayesinde, insana dair bir çok konuya öyle güzel basıyorlar ki yazarlar, paul'le beraber biz de hayatımızı gözden geçirmek zorunda kalıyoruz. bu gözden geçirmeler sırasında paul'e yardımcı olan gina ise, paul'ün seanslar sırasındaki tanrılığını elinden alarak bize farklı bir tatmin yaşatıyor.

    bütün karakterleri, senaryosu ve hepsinden önce konseptiyle çok şahane bir dizi olan in treatment'ın başka dizilerin akıbetine uğramadan uzun yıllar sürmesini dileyip, herkese bu diziyi yasal yollardan edinmelerini* tavsiye ederek yeni bölümü izlemeye koyuluyorum ben de.


    (red g - 12 Nisan 2009 01:59)

  • comment image

    "bu dizide herkes terapiye gidiyor hatta terapistin kendisi bile" ifadesinin yersiz olduğu bir fragmana sahip, ama böylelikle terapi dünyasının özünü yansıtan hbo dizisi. gerçek hayatta herkes terapiye gitmeyebilir ve gitmez de ama psikoterapist olarak çalışan herkes terapiye gitmek zorundadır. ister bireysel analiz, isterse danışan-terapist ilişkisindeki aktarım-karşıaktarımların gün yüzüne çıktığı süpervizyon formatında olsun. benim güzel ve yalnız ülkemde bir seans bile terapi almamış, süpervizyonsuz çalışan yüzlerce psikolog olabilir tabii, kimbilir.


    (yagmuroglu - 2 Kasım 2009 23:12)

  • comment image

    psikodinamik ekolden olduğu için olsa gerek, paul sık sık "neden?" diye soruyor. bilişsel davranışçı yaklaşımdaysa öyle lönk diye sorulmayacak bir sorudur "neden?". psikoterapi eğitimi alan herkesin izlemesinin faydalı olacağı, ekol farklılıklarını bile hissettirebilen, çok gerçekçi bir dizi. hem de izlerken insan kendisini de gözlemlerse, nerde duygulandığına, nerde paul'e "salak" dediğine dikkat ederse tadından yenmez.


    (passiflora - 29 Kasım 2009 14:52)

  • comment image

    düşünenlerin, yazanların, süpervize edenlerin kazandığı para sonuna kadar helal olsun. evet iş şov dünyasıysa bunu gündeme getirmekte hiç sakınca görmüyorum. oyuncu seçimleri mükemmel, gabriel byrne ve ötesinde dianne wiest(mimikleri- tavrı- bakışları-tepkileri muazzam) resmen ayrı bir eğitim olmuş bu dizi. nuh günlük kitapları atalım, ve bunlar gösterilsin bize derslerde diyesi geliyor insanın. görsel değil, eğitimsel-bilimsel şölen. izlediğim 25 bölüme binaen, her bölümde psikoloji ve psikoterapi ile ilgili en az 5-6 referans, 3-5 ipucu yakalamak mümkün. terapi odasının düzeni, terapinin içeriği, terapinin amacı, terapistin sınırları, reframing denen nanenin nasıl ve ne zaman yapılması gerektiği, aktarım-karşı aktarım, etik kodlar, intihar riski taşıyan vakalara yaklaşım, çift terapisi, ergen danışmanlığı ve dikkat edilmesi gerekenler (aileyi bilgilendirmede sınır ve sorumluluklar) gibi bir çok temel konunun yansımasını görmek mümkün.

    ayrıca ekol farklılıklarını göstermek, hissettirmek, ve sorgulatmak açısından da son derece yararlı bir dizi olduğunu düşünüyorum.


    (le fate ignoranti - 8 Aralık 2009 11:50)

  • comment image

    uzaylılar, paralel evrenler, siyah dumanlar, yaşayan ölülerle dolu dizi dünyasında, dünyevi mevzularla ilgili de ilginç hikayeler anlatılabileceğinin kanıtı. harika bir senaryo, mükemmel oyunculuklarla birleşince, milyonlarca dolarlara, özel efektlere gerek kalmayabiliyormuş.

    dikkat edilmesi gereken nokta, üst üste izledikten sonra (ki bir başladınız mı üst üste izlememek gibi bir seçenek kalmıyor) cep boyu paul'e dönüşüp, her muhabbet ettiğiniz arkadaşınızı analiz etmeye başlayabiliyorsunuz.

    - çok acıktım, akşam ne yesem?
    - hımm, neden böyle düşünüyorsun?
    - abi, hani fizyolojik ihtiyaç... bla bla...
    - bence bir kırılma noktasına doğru gidiyoruz.
    - kırıcam belini şimdi.
    - baban bunun hakkında ne düşünürdü sence?

    gibi gibi...


    (hinlikperisi - 13 Aralık 2009 18:08)

  • comment image

    sadece ilk sezonunu izledigim bu dizinin en net ozelligi su: her bolumun bir yerinde terapiye gelmis kisi mutlaka aglar. sezonun basindan sonuna kadar herkes bir daha terapiye hic gelmeyecekmis gibi tiksinti icinde ayrilir. ama bir sonraki hafta hep bir bahane yaratir geri donerler. bir izleyici olarak ''siktir lan bu kadar da cok gidiliyor gibi olunup da donulur mu?'' dedim. sonra sunu fark ettim, karakterlerden once ben izleyici olarak donuyordum. yani ben izlemek icin donuyorsam karakter niye donmesin?

    psikolojiden pek cakmam, hastalik hastasi oldugum icin klinik psikoloji literaturunden (tipki tip literaturunden oldugu gibi) uzak duruyorum. o yuzden ''boyle terapi mi olur, bu nasil seans?'' diyemeyecegim. bu meslege 'bakis' acisindan dokumantere yakin bir cozunurluk sunuyor gibi gorundugunu soyleyebilirim. getirebilecegim tek elestiri su: herkes samimi, durust ve kendince iyi niyetli ve hakli. bunun bir sebebi hikayenin 'gerilim/detektiflik' tarzi bir alandan ekmek cikarmak yerine mevcut ve bilindik problemlerden ozdeslesme kurmak olmali. diger sebep de bilindik 'sempatik karakter yaratma mecburiyeti' olsa gerek. yalan soyleyen, riyakar, serefsiz ve kotucul protagonist izlemeye insanlarin tahammulu olmadigina, olamayacagina dair bir yapimci inanisi var, o yuzden karakterlerin hepsinde boylesi bir olcululuk, mubalagalarinda bile seyirciye sempatik gozukmeye calisan bir ictenlik oluyor.

    bunun disinda, ozellikle ilk 10-15 bolumde oyunculuk, kurgu, tempo, icerik muhtesem otesi. sonradan karakterler ve durumlar dingildemeye sezonu doldurma mecburiyeti yuzunden yavsamaya basliyor, ayri. ama genel olarak bu yapim icin ancak televizyonda mumkun olabilecek bir genislik ve karakter/durum gelisimini mukemmel bir uyumlakapsadigi icin televizyonculugun basarisidir, medar i iftiharidir diyebilirim. izleyin, izletin.


    (otisabi - 5 Ocak 2010 06:24)

  • comment image

    muh-te-şem bir dizi. türk dizilerini eleştirirken her zaman esas derdim işin tekniğinden ziyade bütün o karakter yavanlıklarında, senaryo çiğliğinde ve oyunculuk vasatlığında oluyor, ancak maalesef derdimi anlatamıyorum. işte sözlüğe derdimi anlatacağım dizi de bu olsun. in treatment film okullarında ders olarak okutulmalı, senaryo, karakter yaratımı, oyunculuk neymiş gösterilmeli. mü-kem-mel! (psikoterapiye ilginiz ve terapi görmüşlüğünüz de varsa dizi tadından yenmeyen bir hayat dersine dönüşüyor, nasıl anlatsam bilemiyorum, içim içime sığmıyor, öyle bir olay yani)


    (fake plastic love - 19 Ocak 2010 00:22)

  • comment image

    ikinci sezonu da bitince, tıpkı geçmişte hayat ağacı dizisi bittiği zamanki gibi öksüz kalmış hissettim kendimi. bir daha hiçbir diziyi bu kadar sevemeyeceğim korkusu, acaba 3. sezonu gelir mi umudu, bir daha mı izlesem çaresizliğiyle geçti günlerim. şimdi daha iyiyim. ama hala hiçbir diziye güvenemiyorum. bir iki dizinin ilk bölümünü izledim ama, hiçbir zevk alamayıp bıraktım. çok üşüyorum in treatment. sarıl bana.


    (insensitive - 25 Ocak 2010 12:00)

  • comment image

    ilk hafta paul'e hayran kaldığım, 2. hafta hastalarla empati kurup paul'e ve bütün o parmaklarının hareketine gıcıklaştığım, 3. hafta paul'ün özel hayatındaki çalkantılara rağmen nasıl hastalar karşısında öyle sağlam durabildiğine şaştığım, 4. hafta... hımm.

    bazen, kendi içimle uğraşırken, paul'ün seanslarındaki hastaların uğraşıları geliyor aklıma. çözümsüz hissettiğim zamanlarda, kendimden sakladığım ne var acaba diye, içime ikinci kez göz gezdiriyorum. çocukluğumdaki hangi travmaların etkisi altındayım acaba şu an? hangi yalanların arkasına gizleniyorum? kıskandığım ve bundan nefret ettiğim için belleğimden silip attığım hangi kadın/erkek hayaletleri dolaşıyor ki içimde?

    bu dizi, insanın iç'ine dair çok çıplak ve çok rahatsız edici ve çok meraklandırıcı bir dizi. bu dizi beni çok yoruyor. ve yalnız izlerken çok zorlanıyorum - yanımda konuşabileceğim bir akla ihtiyaç duyuyorum. buna rağmen, tıpkı seansın sonunda bir daha gelmemeye niyetlenip de öteki hafta aynı saatte kös kös gelen hastalar gibi, geri dönüyorum izlemeye.


    (prakila - 7 Şubat 2010 21:53)

  • comment image

    bölümlerinin süreleri iyi ki kısa tutulan dizi. o nasıl bir kurgu, o nasıl bir anlatış, onlar nasıl bir oyunculuktur kardeşim. özellikle sophie ve laura'nın oyunculukları çok etkileyici. düşünüyorum neden özellikle bu güzel hatunların oyunculuklarını beğeniyorum diye. ne bileyim, belki cinsel dürtü, belki başka bir şey. ama kesin olan bir şey var ki, hayata bakışınızı değiştirebiliyor bu dizi. en önemlisi kendinize karşı olan beklentileriniz azalıyor. bunun sonucunda da kendinize her zamankinden çok güveniyorsunuz. ya da başka bir dilde söyleyeyim, beklentileri düşük tutunca elde ettiğiniz sonuç daha tatmin edici olabiliyor. şimdi bu başlığın altında bu entrynin ne alakası var dimi? işte bu da dizinin etkileri. "şukela beklentisi olmadan sadece yazmak istediğim, paylaşmak istediğim şeyleri yazıyorum. bu da beni şu anda mutlu ediyor. gerisi pek de umrumda değil. insanların ne diyeceği önemli değil. üç günlük dünyada kim kimi anlamış ki. en iyisi içinden geldiği gibi yaşamak. elin amerikalısı bile o imkanlar içerisinde bu durumda, bu kadar mutsuzsa bizim hiç mi hiç kasmamıza gerek yok. zaten berbat olan şu hayatımızda olduğu kadar yaşamalıyız." diyorum.
    çok garip bir dizi çook.


    (coutcin - 8 Şubat 2010 18:59)

  • comment image

    --- spoiler ---

    ilk sezonun dorduncu haftasinda amy ve mimi mi, amy ve jeff mi, iste o sevimsiz cift bir konusma yapiyor. her zamanki gibi elli dakikalik seansin temiz kirk sekiz dakikasini kavga ederek geciriyorlar. artik terapist bezdginden mi, bari kavga disinda bir yere odaklanalim diye mi, gecmislerini soruyor. iste nasil tanistiniz, yok amy o zaman evliymis kocasini da taniyor muydun ilk nasil iliskiye girdiniz vs derken, kadin hikayelerini anlatmaya basliyor: ben ondan gitar dersleri almaya basladim, bir ders sonrasi once yuruyuse gittik sonra beraber ata bindik, bayaa bir gittikten sonra durduk, ben attan indim. ona bakiyorum, arkadan gunes vurmus silueti gorunuyor, bana"ustundekileri cikar" dedi (bu arada kocasi kenayi gulmeye basliyor) o anda sanki elim ayagim kesildi sanki. dayanamadim ve kiyafetlerimi cikardim, sonra sevistik, buyulu bir deneyimdi". kadin sustugunda kocasi carpik gulup ve tek eliyle agzini kapatirken terapiste bakiyor, sonra karisina donuyor ve diyor ki "kimdendi bu?" "bilmemkim thomas" diyor kadin "aa tanidik gelmisti zaten, birebir mi alintiladin?" "iste, bazi yerlerini cilaladim ama konu ayni" diyor, kisaca terapisti -soylemesi ayip- tassaga sarmislar. bu noktada adam bunlari vursa yeri.

    de, tum bunlar yerine terapist diyor ki: "ne zaman boyle pis bir sey olsa "gang up" oluyorsunuz, oteki zamanlarda birbirinizle surekli kavga halindeyken ne zaman ki habis bir sebep cikiyor, gruplasip ayni anda saldiriyorsunuz. kisaca diyorum ki, belki de iliskinizin devamliligini saglayan sey kavga etmek, iliskiyi kavgayla tanimamissiniz ve bu kavga biterse iliskiniz bitecek, ve yine belki bu yuzden direniyorsunuz sorunlarinizi cozmeye." hayat enerjisini olumsuzluktan alan insanlarin bir araya gelmesiyle olusan islevselligini yitirmis sosyal iliski bu kadar mi guzel anlatilir guzel kardesim?

    her bir seans ve her bir hasta hikayesi inanilmaz basarili, ustune gercek terapiye bu kadar yakin bir cerceve yakalanabilirdi ancak sanirim. izlemek icin firsatiniz olursa kacirmayin.

    ---
    spoiler ---


    (procastinator - 19 Mayıs 2010 07:54)

  • comment image

    3. sezon 24. bolumu (adele'li, uzgun kasli) izledigim en guzel bolumlerinden olabilir. kim terapist, kim terapistin terapisti, kim terapistin terapistinin terapisti, kim fantezi oznesi, kim nesnesi, kim ozne-nesnesi, kim nesne-oznesi hepsi karisiyor. zaten ya ne olacagidi?

    --- spoiler ---

    adele kodu cocugu, litirili.

    ---
    spoiler ---


    (glass sealed - 2 Aralık 2010 06:26)

  • comment image

    durduk yere bağımlısı olduğum dizi, kurtulmak için paul'den randevu almanın peşindeyim.


    (zahmet - 9 Şubat 2011 17:25)

  • comment image

    paul'un sabrını gördükçe psikolog olmaktan iyice korkmaya başladım. bu diziyi klinik psikolojiyi küçümseyenlere zorla izlettirmeli ve bir daha ömür boyu bu konuda atıp tutmamaları onlara emredilmeli!

    dizinin en başarılı yanlarından biri psikoterapistin de normal ve sorunlu bir hayatı olduğunun kabul edilmesi ve bunun başarıyla yansıtılmasıdır.

    bir de belirtmem gerekir ki terapistin hastadan parayı bizzat alması normaldir, hatta meslekte bize önerilen budur. bunun altında yatan pek çok önemli neden var ama en azından şu kadarını belirteyim, bu sayede hastanız sizin profesyonel anlamda bu işi yaptığınızı daha net anlar ve aranızdaki her an kırılabilecek terapist-hasta çizgisi bu para mevzusu sayesinde her seferinde kendini bir kez daha belirginleştirir.


    (eh iste bilemiyorum - 25 Mart 2011 11:50)

Yorum Kaynak Link : in treatment