Süre                : 1 Saat
Çıkış Tarihi     : 11 Ağustos 2013 Pazar, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Aksiyon,Cinayet,Drama
Taglar             : Insan android ilişkisi,Polis ortağı,Dostum polis,Gelecek,android
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Frequency Films , Bad Robot , Warner Bros. Television
Yönetmen       : Brad Anderson (IMDB)(ekşi), Sam Hill (IMDB)(ekşi), Kenneth Fink (IMDB), Omar Madha (IMDB), Michael Offer (IMDB)(ekşi), Larry Teng (IMDB), Jeff T. Thomas (IMDB), Jeffrey G. Hunt (IMDB), Mimi Leder (IMDB), Jeannot Szwarc (IMDB), Fred Toye (IMDB), Tom Yatsko (IMDB)
Senarist          : J.H. Wyman (IMDB)(ekşi),Alison Schapker (IMDB),Sarah Goldfinger (IMDB)(ekşi),Graham Roland (IMDB)(ekşi),Cheo Hodari Coker (IMDB),Justin Doble (IMDB),Daniel Grindlinger (IMDB),Cole Maliska (IMDB),Chris Downey (IMDB),Joe Henderson (IMDB),Naren Shankar (IMDB)
Oyuncular      : Karl Urban (IMDB)(ekşi), Michael Ealy (IMDB)(ekşi), Minka Kelly (IMDB)(ekşi), Mackenzie Crook (IMDB)(ekşi), Michael Irby (IMDB)(ekşi), Lili Taylor (IMDB)(ekşi), Darren E. Scott (IMDB)(ekşi), Garfield Wilson (IMDB)(ekşi), Joe Smith (IMDB), Anthony Konechny (IMDB), Jaime Callica (IMDB), Hiro Kanagawa (IMDB), Kristi Mahe (IMDB), Mekia Cox (IMDB), Kristine Cofsky (IMDB), Troy Everett (IMDB), Patrick Sabongui (IMDB), Rob Hayter (IMDB), Donnie MacNeil (IMDB), Yoshie Bancroft (IMDB), Kara McKnight (IMDB), Vanessa Walsh (IMDB), Leo Li Chiang (IMDB), Megan Ferguson (IMDB), Damon Herriman (IMDB), Benito Martinez (IMDB), Ella Thomas (IMDB), Iain Belcher (IMDB), Gina Carano (IMDB), Tony Cox (IMDB), David Dastmalchian (IMDB), John Diehl (IMDB), Suleka Mathew (IMDB), Josh Blacker (IMDB), Alex Miller (IMDB), Emily Rios (IMDB), Jos Viramontes (IMDB), Michael Eklund (IMDB), Alessandro Juliani (IMDB), John Larroquette (IMDB) >>devamı>>

Almost Human ' Dizisinin Konusu :
Aksiyon dolu bir polisiye bilim kurgusu olan Almost Human, günümüzün 35 yıl sonrasında geçiyor. LAPD polis memurlarının onlarla ile birlikte çalışan görev partnerleri, son derece gelişmiş, neredeyse insan diyebileceğiniz androidlerdir..


  • "bana konusu itibarıyla joey tribbiani'yi hatırlatan dizi.friends"
  • "teknolojik arka sokaklar."
  • "bu dizi bilimkurgu falan değildir sadece içinde robotlar olan bi polisiye dizidir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ilk bölümü itibari ile imdb'de 8.6 puanı olan yeni bir amerikan dizisi. birazdan ilk bölümü izleyeceğim.

    edit: ilk bölümü izledim.

    --- spoiler ---

    dizide yıl 2048. bence 2248 falan olmalıydı. şunun şurasında 35 sene var ve teknoloji 35 senede bu kadar gelişmez. tamam sonuçta bilim-kurgu, fakat tutarlılık olması lazım biraz.

    bunun dışında güzel başladı. umarım seyredilebilirliliğini devam ettirir.

    ---
    spoiler ---


    (turkcekarakterlinikimolsaydikeske - 18 Kasım 2013 21:32)

  • comment image

    temel olarak fringe ile benzer bir mantığı olan dizi.

    daha önceki lost ve fringe deneyimlerimize dayanarak yine muhteşem sahneler izleyeceğiz, sorular soracağız, senaryolar üreteceğiz ama sonunda bunlarla hiç alakası olmayan bir final ile diziye veda edeceğiz.

    bu nedenle sonunu düşünmeden izleyeceğimizi vaad ettiği güzel bölümler için şans verilmeli.

    ayrıca dorian karakterini canlandıran eleman ne şukela bir şeydir.


    (evsizkedi - 19 Kasım 2013 00:33)

  • comment image

    cgi'ları karınca ailesi ve orman'ı bize kazandırmış ekip tarafından yapılmış hissi uyandıran, "ben bu gemide android istemem" halleri ile alien serisine selam çakan dizidir. ancak insanın hayvan ve gerçek kısmına işaret eden "anormal" sentetik'in katılımı ile beklenen tadı vermiştir. hatta susturma sahnesi şunu akla getirip güldürmüştür:
    "sen ne konuşuyon lan sentetik?"


    (xavier naidoo - 19 Kasım 2013 02:08)

  • comment image

    gelecekte (2040lar) geçen, androidler, gelişmiş teknolojiler içeren ve bu sebeple ilgimi çeken dizidir. ilk bölüm fena değildi.

    ilk bölümde dikkatimi çeken iki şeyi yazayım.

    cem yılmaz'ın "milenyum dediğinde gri renk ve alüminyum folyo aklınıza gelir" lafından yola çıkmış gibi çekimler. yani tamam gri tonlar ağırlıkta beton ve demirden bir şehir, ve gene bu şehirde android polislerin olduğu bir gelecek tasviri var ve bu "ruhsuz soğuk gelecek" hissini en iyi gri tonların ağırlığı verir. ama insanı resmen üşütüyor izlerken.

    bir de iphone 40s çıkmış , son sahnelere doğru esas polisimizin elinde gördüm. artık daha da ince daha da uzun. tam elimize göre olan ideal boyutları o zaman yakalamışlar herhalde.


    (kodunda 6 rakami olan illeri gezen adam - 5 Aralık 2013 18:15)

  • comment image

    ileri teknoloji unsurlarının diziyi "iyi" kılmaya yetmediğini bir kez daha gösteren dizi. bilim kurgu olsun, çamurdan olsun düsturu ile izliyorum ve izlemeye devam edeceğim. bununla birlikte, dizinin böyle devam ettiği takdirde ikinci sezonu zor göreceğini düşünüyorum.

    neyse, bu kadar sakin durduğum yeter: allahınızı severseniz orda hiç bu işten anlayan insan yok mu amk??? milyon dolar harcayıp yaptığınız dizi buysa yazıklar olsun! sikli taşaklı android tasarlamışsın, ilerleyen bölümlerde seviştiriceksin işte, bu mu hikaye döngüsü amk!


    (stratlover - 10 Aralık 2013 14:04)

  • comment image

    çerezlik bilimkurgu dizisi.

    açıklayayım. hani çok açsınızdır da akşam yemeği hazır değildir. açlığınızı bastırmak için fındık, fıstık, bi biskrem atarsınız ya ağzınıza. bunlar da güzeldir tabi ama akşam yemeğindeki hünkârbeğendi kadar zevk vermez. hah işte bu dizi de bu atıştırmalıklardan.

    2000'ler bilimkurgu açısından çok zayıf ne yazıkki. matrix, star trek, avatar, moon dışında elle tutulur bilim kurgu yok 13 senedir. düşünün, bruce willis'in hollywood yapımı suretler filmi almost human dizisiyle aynı kalitede. ben ortaokul-lise dönemi 90'larda olan biriyim ve 90'lar bilimkurgu-aksiyon sinemasının altın dönemiydi. son on sene benim için kabus gibi geçti. artık 60'lı yılların doğu bloku bilimkurgu sinemasını bile indirmeye başladım. zardoz izledim lan daha 2 gece önce ve daha acısı beğendim bir de. anlayın işte o kadar açım bilimkurguya.

    not: star wars demeyin. kalbinizi kırarım. star wars'ın türü bilimkurgu değil, fantazidir.


    (boray eris - 10 Aralık 2013 21:03)

  • comment image

    ilk bolumunden sonra aslinda fena olmayacagini dusunuyordum, tamam dunyanin en orjinal isi degil ama dizi yokluk piyasasinda haftalik takip edilebilecek bir seviyede oldugunu dusunmustum pilotla birlikte. 5.bolum itibariyle her bolum farkli olaylar olan duzene donmus durumda tamamen. boyle de bok atmak istemiyorum cunku fringe ve person of interest gibi cok basarili 2 yapim da ayni duzende giderek arka plandan ana hikayeyi surduren tipteler ve ozellikle person of interest'in ilk baslangici da cok iyi degildi. o yuzden hakkinda konusmak icin erken diyorum ama devami da bu 5 bolum gibi olursa pek bir cacik olabilecegini dusunmuyorum kendisinden cunku son bolumde mantik olarak da sicmaya basladi. ekstra mizahinin olmasi bir arti ama nereye kadar idare edebilirler sadece onunla bilemiyorum.

    1x05

    --- spoiler ---

    hapishanedeki adamin klonunun cesedini ele gecirmissin polis memurlariyla bir catismadan sonrasinda ve buna ragmen uzuluyorsun sosyopat katil kazanacak hapishaneden kurtulacak diye. lan bundan daha ala kanit mi olur olm, are you serious? ayrica butun polis departmaninin sistemini hacklemis klon gencler her hareketlerini izliyorlar fakat dizinin ilk basinda kursun gecirmez polis arabasina normal insan kursunuyla saldiriyorlar. hadi ben saldirsam bilmem, bi kere donemin yabancisiyim o yuzden yenilebilir ama ellerinde bu kadar bilgi olan bir tayfanin sirf heyecan yaratmak icin kursun yagmuruna tutmasi? zaten simdilik genel bir kurgu kasmiyorsunuz eyvallah ama bari bolumluk hikayeleri biraz daha az mantiksiz yapin.

    ---
    spoiler ---


    (zgrzade - 10 Aralık 2013 23:07)

  • comment image

    had safhada bilimkurgu kıtlığı çekilen bu lanetli çorak dönemlerde kötünün iyisi olarak addedilip sineye çekerek katlanılıp izlenmeye başlanan ve sonrasında nasıl olduysa zaman içinde ucundan kıyısından bile olsa inceden bi beğenilen bir dizi olmuş bu. (cümleye bak aq)

    bu gözler ne terra nova lar, ne falling skies ler, defiance lar falan fişman osuruklar gördü heygidininhey...

    şimdilik pek bir numarası görünmese bile sanki biyerlerde, bir köşede azcıcık bi gideri var gibi gibi gelen bir dizi. takibindeyiz efendim. (bkz: pollyanna mode on)


    (sierra leone - 20 Aralık 2013 04:08)

  • comment image

    yayınlanacak olan 9. bölümünde gina carano var.

    edit: bu bölüm de iyi değildi ya. kadın profesyonel mma'ci ama aksiyon sahnelerinde bile iyi kullanamamışlar... gina carano'yu tanımayan, sıradan bir konuk oyuncu sanırdı... iptal olursa üzülmem...


    (m e l t e m - 25 Ocak 2014 13:53)

  • comment image

    saçmasapan eleştiriler alan dizi. yıl 2048 diye milletimiz her sokakta uçan araba, herkesin belinde lazer silahı, herkesin cebinde hologramlı atraksiyonlar filan olmasını bekliyor. şimdilerde teknoloji hızlı gelişiyor elimizde tabletler, akıllı telefonlar var diye diziyi izleyen adam bekliyor ki o dönemde bu teknolojiler eskimiş, bir kenara atılmış olsun, yerini yepyeni şeyler alsın istiyor.

    yahu 2048'e ne kaldı ki şunun şurasında? 30 yıl sadece. 30 yıl önce evinde ev telefonu vardı, tuşluyordun filan, hala ev telefonun var, hala tuşluyorsun hala sabit ücret ödüyorsun. evet cep telefonları, akıllı telefonlar türedi de 30 senede ev telefonunda bir sikim gelişme oldu mu? olmadı, hala aynı hantal cihaz evinde duruyor. 30 sene önce benzinle çalışan araban vardı, hala benzinle çalışan araban var. teknoloji harikasına dönüştüğü de yok, fren kontrol ve yol tutuş sistemi biraz da modeli dışında neyi gelişti otomobillerin? mutfağındaki fırın aynı fırın, tek yeniliği göstergesi dijital, buzdolabı aynı değişen tek şeyi no frost ve daha az enerji tüketmesi. 30 sene sonra da şimdi kullandığımız teknolojinin büyük kısmını halen kullanıyor olacağız, birçok şey değişecek tabi ki, ama herşey değil. dizide iphone'un bilmemkaç modeli var diye, cep telefonu dikdörtgen diye eleştiriyor adam. üçgen telefon mu bekliyorsun, anlamadım ki?

    alt tarafı bir dizi lan bu. bir sürü teknolojik yeniliği de konu ediyor yani. yapay zeka teknolojisinin alıp yürüdüğü bir dönemi anlatıyor, gelen eleştiriye bak.


    (so far so good so what - 27 Ocak 2014 13:15)

  • comment image

    sezon sonunda iptal olması beklenen dizilerden. tam da açılmaya başlamışken yazık olacak gibime geliyor.

    9. bölüme kadar spoiler içerebilir.

    --- spoiler ---

    boş boş konularla 4-5 bölümü geçiştirip son bölümde * the wall gibi bir öğeyi hikayeye eklediler. ancak biraz geç kalındı sanki. bunun yanısıra pek ihtimal vermesem dahi animatrix'teki the second renaissance ile ilgili konulara girerlerse tadından yenmeyecek bir bilim kurgu olur.
    ---
    spoiler ---


    (bi white chocolate mocha lutfen - 4 Şubat 2014 23:32)

  • comment image

    9. bölüm ile sanırım konu ilerlemeye başlıyor.

    ---spoiler sayılır---

    duvarın dışını öyle bir anlattılar ki, sanırım sınırın ötesinde açlık sefalet ve terör kol gezmekte. dünyanın geri kalanı ile ilgili bir sorun mu var acaba diye düşünmeden edemedim.
    duvar neden var?
    ne zaman inşa edildi?
    her şehirde-ülkede- bu tarz "kurtarılmış bölge"ler mi var?
    yoksa koca dünyada bir bu şehir mi kaldı?

    ---spoiler---

    umarım iptal olmaz dizi, bu tür duvarlı ,bölgeli filmler olsa bile güzel bir konu oluşturma potansiyeli var.


    (kodunda 6 rakami olan illeri gezen adam - 5 Şubat 2014 16:59)

  • comment image

    bilimkurgu başlığıyla yayınlanıyorsa insanların haliyle teknolojik hususlarda beklentiye gireceği dizidir. sen adını bilimkurgu koy, gelecekte geçtiğini söyle, robotların sistemi ele geçirmesine ramak kaldığından bahset sonra gösterdiğin teknoloji 2007 model aracın tekerlerindeki kara janttan ibaret olsun. lan arkadaş ağzımı açmayayım diyorum ama bazısını döverek anlatmak gerekiyor. üşenmeden diziden başlayıp bilimkurgunun ne olduğuna kadar tek tek yazacağım. başka türlü son dönemlerde çoğalan ergen irilerine laf anlatmanın mümkünatı yok. en olmadı internette gezinen kendim gibi boş beleş insanlara bilmedikleri bir kaç bilgi aktarmış olurum.

    34 senede teknoloji ne kadar gelişebilir ki diyen insan zaten bilimkurgu filan izlemesin. insanın teknolojiden, gelecekten anladığı sadece uçan araba ve lazer tabancası olunca böyle oluyor işte. kaldı ki back to the future gibi harika bir yapım var. 2012 senesinde insanların uçan arabalara ve kaykaylara bineceğini gösteriyordu. terminatör serisine göre ise çoktan skynet tarafından ele geçirilmemiz gerekiyordu. asıl güzel olan tarafıda bu zaten. o yazarlar senden benden bu gelişmeyi bekleyerek hikayelerini bu kadar kısa sürelerle limitlemişler ama gel gör ki sene 2014 olmuş hala bilimkurgu adına otomobil balatasından örnek verenler var. eleştiri burada almost human ve benzeri yapımlara imza atan insanlara yöneltiliyor zira bütçeden kısalım, daha gerçekçi bilimkurgu yaratalım derken güzelim senaryoların orta yerine sıçıp bırakıyorlar. bir bilimkurgu yazarından beklenen hayal gücünü zorlamasıdır. bugün elimizde olan alet edevatın dışını alüminyum folyo ile kaplayıp al sana bilim dediği vakit siktir git lan zıbış demeyi bileceksin. yapım şirketinin ortağı gibi savunursan daha çok izlersin böyle yapımları.

    en başından başlayalım. yok lan toz bulutuna kadar gitmiyoruz. modern bilimkurgunun başlangıcından bahsediyorum. yani kaytan bıyıklı h. g. wells amcamızın eserlerine. bu abi 1897 senesinde the war of the worlds kitabını yayınladı. kitaba göre 1938 senesinde yani kitabın yayınlanmasından 40 sene sonra binlerce senedir yer altında bekleyen marslılar harekete geçerek dünyayı ele geçirmeye çalışacaklardı. h. g. wells kitabı yazdığı dönemlerde telefon bile yeni icad edilmiş bir teknolojiydi ama kitapta yer altından çıkan dev makinalar, fiziki tasvirleriyle marslılar, insanlara çarptığı anda buharlaştıran silahlar, kanatsız uçaklar vardı. işte bunun adı bilimkurgudur sevgili kardeşlerim. görünmezlikten genetik bilimine kadar döneminde hayalinin dahi kurulamadığı konularda yazmıştır. günümüzde ancak bugün, elle tutulur hale gelmiş görünmezlik pelerini veya genetik kodlama gibi teknolojiler belkide bu adamın eserlerini okuyarak ufkunu genişleten bilim insanları tarafından yürütülüyor. bilimkurgu eserleri, yazılı oldukları kağıtlar ile zihinlerde dünyanın en yüksek bütçeli yapımlarını yaratmanın yanı sıra insanlara yeni ufuklar açarlar.

    dünyanın en güçlü cgi teknolojileri kullanılmış, görsel efektlerde devrim yaratmış bir yapım bile olsa bir parça kağıttan okuduğunuzda zihninizde oluşan yapımın yanında sönük kalır. kurgu sevdalıları için durum böyledir. örneğin fantastik kurgu için bu sınır yüzüklerin efendisi serisidir. filmleri ayrı güzeldir ama hayallerimizde yarattığımız orta dünyayı beyaz perdeye yansıtabilecek bir bütçe veya yönetmen malesef hiçbir zaman var olmayacak.

    modern bilimkurguda teknoloji, bugün elimizde olmayan, hayalini bile kuramadığımız imkanları sergiler. zamanda yolculuktan tut insanlığı bütün hastalıklardan kurtaracak aletlere kadar gider. örnek verdiğim zamanda yolculuk bile h.g. wells'e aittir. bu kitapların çoğunu 1890-1930 arasındaki kısa dönemde yazmıştır. çok şükür günümüzde hala güzel işler yapabilen insanlar var ve biz bilimkurgu sevdalılarının göt kaşıntısını alabiliyorlar. bilhassa japonlar olmasaydı ne yapardık bilemiyorum. mesela ghost in the shell'in yazarı masamune shirow olmasaydı bugün matrix serisi var olabilir miydi? yapımı devam eden ve baş rolde johnny depp'in rol alacağı transcendence'in senaryosu bile bu yapımdan esinlenerek yazılmış. hollywood artık bilimkurgu yapımlarını tuğla kadar kitaplardan veya özgün senaristlerden değil çizgi-roman, manga ve animelerden apartarak yapıyor.

    bilimini kurgusunu bi kenara bırakalım. 34 senede o kadar çok şey değişir ki, iş bir kaç aptalın nüklüer silah kullanmasına bakar. belki 2048'e kadar yaşayacağımız bir dünya bile kalmayabilir. hayal gücü kısır insanları bi kenara koyuyorum. asıl gören körlere çok şaşırıyorum. lan şundan 10 sene önce evvel tüplü televizyonla bi futbol maçı izlemek için çatıda kılçık antenle uğraşıyor muydun? bugün cebinde, beş sene önceki bir bilgisayardan daha yüksek donanıma sahip bi telefon var. parmağındaki ısıyı algılayarak kontrol imkanı veren ve kalınlığı milimetreyle ölçülen lcd ekranıyla otobüsle hareket halindeyken dizi izliyorsun. nokia 3310 piyasaya 2001 senesinde sürüldü. iphone ise 2007 çıkışlı. yani aralarında sadece 6 sene var. ikisinin arasındaki farkları saymanın lüzumu var mı? snake oynayabildiğin hesap makinası ayarında alet ile vitrinde beğendiğin elbisenin barkodunu okutup internetten diğer mağazalardaki fiyatıyla karşılaştırdıktan sonra kulağına sesli bilgi verebilen aleti nasıl bir tutacaksın amk?

    henüz internet ve online hizmetlerden, gsm teknolojilerinden veya o telefonun içindeki yazılımdan bahsetmedim bile dikkat edersen. hala gelmiş ne kadar değişebilirki? evdeki telefon aynı diyorsun. arkadaş 34 sene önce o teknoloji nasa'da bile yoktu ama bugün göt cebinde taşıyorsun. 2004 senesinde bataryası ve şarj aletiyle 5 kilogramdan ağır dizüstü bilgisayarım vardı. bugün kullandığım ipad'in işlemci gücü daha yüksek, daha kaliteli bir ekranı var fakat ağırlığı 458 gram. üstüne üstlük herkesin elinde bir tane var artık. illaki ev telefonunu karşılaştıracaksak şuna bi bak. bunun sarı renklisini 92 senesinde ben içini açıp sikertene kadar evde kullandık. tek fonksiyonu arama yapmaktı. tuşları bile yoktu lan. bugün evimde şu 15 dolarlık alet duruyor. aynısından annemin evine de aldım. oturma odasından bluetooth özelliği sayesinde telsiz gibi kullanarak mutfaktaki annemden çay istiyorum. hd ses kayıdı, telefon rehberi, bluetooh, sms vb. özellikleri var. özelliklerini anlatan iki sayfalık tanıtım broşürü var ki bunun bi üst modelinde video görüşme filan vardı pahalı diye almadım. eflatunun mağara istiaresinde başrol oyuncusu musunuz nesiniz anlamadım ki.

    telefonla aynı durum otomobiller içinde geçerli. bu dizinin jeneriğinde şöyle bir cümle geçiyor. teknoloji öyle bir hızla ilerlemeye başladıki güvenlik güçleri baş edemez oldular. iddia bu olduğu için itin götüne sokuyoruz. hem o kadar teknolojiden bahset hemde bugün kullandığımız teknolojik zımbırtıları cilalayıp izleyicine kakalamaya çalış. 34 sene evvel otomobillerin dört tekerleği vardı evet. bugünde aynı dört tekere sahipler evet ve fakat gelişen özelliklerinin fren sisteminden ibaret olması na mümkün. önce benim takıldığım görsellik kısmına gelelim. 1980'li yıllarda hatta ortalarında üretilmeye başlamış ve mercedesin sancak gemisi olan seriyi görelim. mercedes-benz w126. bu aracın uzun kasası dönemin devlet başkanlarına tahsis ediliyordu. bana sorarsanız hala çok güzel bir tasarıma sahip ama mercedesin 2013 model yeni flagship araçları ile karşılaştırılması bile ayıp. aerodinamik kesiminden kullanılan materyallere kadar her şeyiyle göz alıyor. otomobillerde gelişen sadece fren ve yol tutuşu diyen adamın şu videoya bi bakması lazım. 86 model olanında hidrolik direksiyon bile yokken yeni modelleri kendi kendine park edebiliyor, yol çizgilerini takip ederek direksiyona müdahale edebiliyor, yoldaki tümseklere göre manevra yapıyor, radar ve uyarı sistemiyle otomatik fren yaparak kaza riskini sıfırlıyor. gece yol üzerinde duran inek, koyun vb. hayvan varsa onlara 200 metre öteden algılayabilecekleri ses dalgaları göndererek yoldan uzaklaştırıyor. yahu arabanda sesli komutla internete girip istediğin e-kitabı satın alıyor sonra sesli olarak dinleyebiliyorsun. 86 model olanında cd çalar bile yoktu. yenisi bi tek uçamıyor.

    al bu da bonusu olsun.

    bu arada üçgen olmasada damla formunda telefon 2003 senesinde yapılmıştı. nokia 7600. biraz hayal gücü lan...


    (shinigami ryuk - 8 Şubat 2014 23:26)

  • comment image

    dizi güzel ama arabalara takmış durumdayım. yıllar sonra araba teknolojisi ford mondeo'ya kapak jant takacak kadar mı gelişecek? belki çok önemli değil diyenler olacak ama ben takıldım kaldım.

    tanım: yeni dönem bilim kurgu dizisi.


    (vagus579 - 20 Şubat 2014 12:27)

  • comment image

    arabaların dış görünüşüne neden takıldığını anlamadığım dizi. yakıt olarak benzin veya dizel kullanmadıkları aşikar. artık nükleer pil veya hidrojenle çalışabilir. aerodinamik açıdan sıkıntı olduğu düşünülüyorsa fazla katılamayacağım çünkü günümüzdeki tasarımlar bu özellikleri açısından çok tatmin edici sonuçlar gösteriyor. nanoteknolojiyle yüzey sürtünmesi düşürülmüş parçalar kullanılması ve yakıt özellikleri açıklaması getirilmesi ''2048'de kullanılan araba'' için yeterli sıfatlardır kanımca. götünden, başından alev çıkaran bir şey isteniyorsa onu bilmiyorum.


    (low profile yaratik - 8 Mart 2014 17:41)

  • comment image

    bu bilim kurgu dizisi degilse nedir acaba bilim kurgu dizisi - 150 tane sahane bilimkurgu dizisi var da biz begenmiyoruz sanirsin.

    uzay sahnesi yok diye, arabalari fantastik degil diye bilim kurgudan saymayacaksak isimiz var.

    o "dizi indir/kaldir" anahtarini kaldir'a getiren fox yoneticisi. davul ol sen davul.
    hevesle s02e01 yazdiydim icimde patladi resmen.


    (arioch - 18 Ağustos 2014 01:23)

Yorum Kaynak Link : almost human