Süre                : 1 Saat 49 dakika
Çıkış Tarihi     : 20 Eylül 2011 Salı, Yapım Yılı : 2011
Türü                : Döküman,Tarih,Müzik
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Tremolo Productions , Vinyl Films
Yönetmen       : Cameron Crowe (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Cameron Crowe (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Cameron Crowe (IMDB)(ekşi), Mike McCready (IMDB)(ekşi), Eddie Vedder (IMDB)(ekşi), Chris Cornell (IMDB)(ekşi), Pearl Jam (IMDB)(ekşi), Mark Pellington (IMDB), Nirvana (IMDB)(ekşi), Kurt Cobain (IMDB)(ekşi), Kurt Loder (IMDB), Andrew Rooney (IMDB), Neil Young (IMDB), David Lynch (IMDB), Jimi Hendrix (IMDB), Jimmy Page (IMDB), Pete Townshend (IMDB), Michael J. Anderson (IMDB), David Bowie (IMDB), Jerry Cantrell (IMDB), Roger Daltrey (IMDB), Johnny Depp (IMDB), Bob Dylan (IMDB), John Entwistle (IMDB), David Grohl (IMDB), Chris Isaak (IMDB), Lisa Kudrow (IMDB), Courtney Love (IMDB), Keith Moon (IMDB), Krist Novoselic (IMDB), Robert Plant (IMDB), Prince (IMDB), Pat Sajak (IMDB), Adam Sandler (IMDB), Bob Schieffer (IMDB), Gene Simmons (IMDB), Michael Stipe (IMDB), Alex Trebek (IMDB), Vanna White (IMDB)

Pearl Jam Twenty (~ Pearl Jam 20) ' Filminin Konusu :
Pearl Jam Twenty is a movie starring Eddie Vedder, Stone Gossard, and Jeff Ament. A documentary on the band Pearl Jam that marks their 20th anniversary in the year 2011.


  • "bu belgesel hakkinda bircok olumlu sey yazabiliriz orasi kesin. trailer'i izlerken canimi sikan tek nokta yillarin su gibi akip gittigi gercegi amk."
  • "iyiki sony handycam'i icat etmiş."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bu belgesel hakkinda bircok olumlu sey yazabiliriz orasi kesin. trailer'i izlerken canimi sikan tek nokta yillarin su gibi akip gittigi gercegi amk.


    (helldoradotcom - 3 Ağustos 2011 09:28)

  • comment image

    bir filmin ne kadar güzel olduğu benim için film bittikten sonra salonu ne kadar sürede terk ettiğinizle aynı orantılıdır. akan yazıları ne kadar okuduysanız izlediğiniz şey o kadar güzeldir. pearl jam twenty bittikten sonra perde sönene kadar yerimden kalkmadım ve arkamı döndüğümde salonun yarısı doluydu.


    (manuk - 12 Ekim 2011 00:07)

  • comment image

    otuzunu geçmiş ancak hayatı hala anlayamamış, içinde sürüklendiği kaosa hala ayak uyduramamış, bu yüzden mutsuz olmuş, hatalar yapmış, üzmüş ve üzülmüş kimilerimize hiç beklemedikleri bir anda yeni bir kapı açmış görüntü bütünüdür.

    yarın sabah uyandığımda bu fikri ve hissi - hala- koruyorsam ben o kapıdan girerim.


    (minca - 12 Ekim 2011 00:21)

  • comment image

    başlangıcındaki mother love bone dolu ısınma dakikalarından sonra release'in ilk notaları duyulduğunda tüylerim diken diken oldu. sonrasını hatırlamıyorum zaten. kolum, bacağım, bir organım gibi olan pearl jam sinema perdesinde akıp gidiyordu. alive'in mtv'de ilk dönmeye başladığı zamanlardı. eddie vedder'in kareli gömleği ve kaymış gözleri ile "i'm still alive" dediği sahne ile başlayan zaman diliminde unutamayacağım anlardan biri oldu bu akşam. "ulan sayesinde hayatıma girdikleri alive'a hiç doğru düzgün yer vermediler" derken altın vuruşla yere serdiler. ayrıca biz adamlara burada hasretken posteki sayar gibi izledikleri pearl jam konserlerini sayanlara da "allah'ınız yok mu lan sizin!" diyorum...

    bir de eddie do the evolution'ı söylerken dikkatli bak. orada hesap makineli casio kol saatini göreceksin!

    son olarak kendi adını taşıyan bir belgesel olmuş. "pearl jam twenty"


    (seykooooah - 12 Ekim 2011 01:23)

  • comment image

    birşeyler yazmak istiyorum, kendimi bir şekilde ifade etmek istiyorum ama öyle bir görsel ve işitsel bombardımandan çıktık ki ertesi gün olmasına rağmen kelimeleri toparlanmakta zorlanıyorum.

    çooooooooook fazla anlatacak şey vardı ve bir o kadar da çok materyal toplanmıştı. bütün bunların hakkını vermek zaten imkansızdı (onu 4 saatlik dvd'de bekliyoruz şahsen), ama gerçekten olabilecek en akıcı ve en doyurucu şekilde kotarılmıştı. aşırı duygulandırdı, aşırı güldürdü (stone ne gamsız bir adammışsın sen hemşerim ahaha), gruba fazla hakim olmayanları bile sıkmadan çok güzel bir hikaye anlattı. andy ile kurt'u andı, çok duygulandırdı, ama gözler bir de layne'i aradı. daha trailer'da olup filmde olmayan bile bir sürü şey var, dediğim gibi bunları bonus dvd'de heyecanla bekliyoruz. cameron crowe, zaten singles ile, almost famous ile kalbimizde yerin büyüktü, şimdi gerçekten krallığını ilan ettin.

    görüldüğü üzere hala adam gibi birşey yazamıyorum. bir şey daha eklemek gerekirse, yerinde oturarak, tepinmeden, zıplamadan, alive'da yumruğunu kaldırmadan, blood'da "air drum" çalıp kafa sallamadan pearl jam dinlemek ne kadar zormuş lan?

    edit: daha çok mike görmek istiyordum galiba, doyamıyorum adama. özellikle reach down solosundan bahsettikleri yerler ve cornell'in mike analizi mükemmeldi!


    (pissed - 12 Ekim 2011 12:47)

  • comment image

    ülkenin dört bir yanından gelen çoğunun içi yaralı birtakım erkek çocuklarının seattle'da yaşadıkları neşeli, kavgalı, hüzünlü ve coşkulu kardeşlik hikayesi. ha, bir de eddie'nin baldırları 20 yıl sonra bile çok güzel.


    (how soon is now - 12 Ekim 2011 15:14)

  • comment image

    -- spoiler

    mother love bone ve andrew wood’la başlıyor film, hikayenin kendisi gibi.

    grup için bir solistten çok daha fazlası wood, 1990’da aşırı dozdan öldükten sonra tek teselli eddie vedder oluyor: ilk zamanlar sahneye ancak yüzünü kapatan saçlarının arkasında çıkabilen ama sesiyle sınırsız bir esarete düşüren utangaç genç adam…

    günümüz teknolojik gelişmelerinden faydalanan çekimlerle harmanlanan ilk dönem kayıtlarından perdeye yansıyanlar arasında öne çıkanlar mother love bone küllerinden doğan pearl jam’in soundgarden ile olan yakınlığı; temple of the dog; sırtında sevgi kelebeği eddie ile şarkı söyleyen chris cornell; ilk albümleri ten ile karşı konulmaz yükseliş; kurt cobain’in yersiz kritiği ve 1992 mtv video müzik ödülleri’nde kendini yalanlayan samimiyeti; neil young’la yapılan işbirlik; ticketmaster’a karşı verilen savaş; danimarka’da 2000 yılında gerçekleştirilen roskilde festival’inde ölesiye ezilen 9 hayran; eski yeni, pek çok konser performansına eşlik eden serbest düşüş eddie oldu.

    seattle’in rock müziğin başkenti ve grunge’ın anası olduğu zamanlar, yani belgeselin özellikle ilk yarısı insana bir sinema salonunda olduğunu kesinlikle unutturuyordu! öyle ki sükunetini korumayı başaran diğer izleyicilerin ‘hayran’lığını pek de edepli olmayan bir şekilde sorgulayabiliyorsunuz içinizden.

    jerry maguire ve vanilla sky gibi çok bilinenler dışında, 1970’lerde bir rolling stone muhabiri olduğu günlerin otobiyografik yansıması almost famous ve bir kuşağın seattle’a göç fantezisi sebebi 1992 filmi singles’ın da yönetmenliğini yapan cameron crowe, kişisel tarihinin fonunda en az bir pearl jam şarkısı olan herkesin ruhunu besledi.

    2010, madison square garden’da betterman’in ilk yarısını bir ağızdan söyleyen güruh belli ki sadece dinlemeye gelmemişti pearl jam’i. yaşamaya gelmişlerdi, daha doğrusu yaşadıklarını hissetmeye…

    benim o gece o sinemada olmamın sebebi gibi.
    ve 1996’da istanbul, dünya ticaret merkezi’nde!


    (kirmizi tuborg - 31 Ekim 2011 16:30)

  • comment image

    hayatımda izlediğim en keyifli filmlerden biriydi.
    müzik gruplarına dair izlediğim filmlerden en etkileyicisiydi hatta.

    grubun 20 yılının duygusal boyutunu: elemanlar arasındaki farkları ve aralarındaki çatışmaların çözülme biçimini, eddie vedder'ın travmalarını, utangaçlığını yenene kadar geçirdiği değişimleri, andrew kompleksini on yılda yenebilmesini, roskilde'in ve kürt cobain'in ölümünün gruba etkisini anlatışı çok çok çok başarılıydı. duygusal yönünü çok çok iyi kotardığını söyleyebilirim.

    tek eksikliği belki politik duruşunu çok beğendiğim pearl jam'in o yönünü biraz es geçmiş oluşuydu. sadece ticketmaster diil ki olay, bir iki politik destek konserinden görüntüleri serpiştirmek yerine pro-choice kampanyalarından ya da grubun ortak duyarlılıklarını ya da politik duruşlarını nasıl kazandıklarından birazcık daha bahsedebilirdi.

    özetle bu filmi izleyince zaman makinesi istiyorsunuz. tek tek tüm o konserlere gitmek orada olmak istiyorsunuz. bütün şarkıları tek tek yeniden söylemek dinlemek günlerce pearl jam dinlemek istiyorsunuz. ve "boşuna sevmiyormuşum bu grubu bu kadar" hissi kaplıyor içinizi.

    çok çok çok çok güzel olmuş.


    (pati - 12 Aralık 2011 09:33)

Yorum Kaynak Link : pearl jam twenty