ilkel toplumlarda birisi öldüğü zaman, ölen kişinin ruhu musallat olmasın diye o kişinin ismini söylemek yasaklanırmış, tabu olurmuş söz konusu kişi. ama insanoğlu işte, ''ilkel'' deyince saf zannediyorsun ama öyle değil. bu tabuyu aşmanın, yasağı atlatmanın yolunu bulanlar da olmuş. ölen kişiye başka bir isim veriyorlarmış, böylece musallat olmasından korkulan ruh, dedikodusunun yapıldığını anlamıyormuş.

(berkinho - 9 Aralık 2008 13:30)

tabuların nedeni ne? biz..

peki, insanın her türlü baskının, kuralın dışına çıkması da yine kendi elinde değil mi?!

yani ne bileyim.. doğduğumuz andan itibaren, her alanda belli "kurallar" koyuluyor önümüze.. ve biz farkında olmadan kendi isteklerimizden vazgeçmiş oluyoruz sorgusuz, sualsiz.. sanki şu anki kurallar tam da bizim istediklerimizmiş gibi davranmak zorunda kalıyoruz.. bazıları için bu çok sorun olmuyor; kimin tarafından koyulduğu belli olmayan kuralları kendi kurallarıymış gibi kabul edip, benimsiyorlar.. kendilerini buna inandırabilirlerse bu "doğru" oluyor ve bir de bakıyorlar ki "mutlular" !

bazılarının da kuralları, tesadüfen varolan kurallarla aynı oluyor; onlar da mutlular.. mutsuz olanlar, kendilerini varolan kurallara uydurmayı başaramayanlar..

doğar doğmaz, kızlar pembe, erkekler mavi oluyor. tüm eğitim ve özel hayatımız boyunca "kurallar" öğretilmeye çalışılıyor.. olaylar hakkında çok düşünmeyen bir insansan çok iyi, çok kolay; mutluluk hemen orada.. ama eğer değilsen.. cehennemdesin! çünkü diğerleri yeni kurallara tepeden tırnağa kapalılar.. işte bu en sevmediğim; yeni olan her şey korkutuyor onları, düzenin(!) bozulmasından deli gibi korkuyorlar.. çünkü benimsetilmiş en önemli kurallardan biri de : "düzen bozulmamalı"..

tabular yüzünden herkes maske takıyor ve bundan mütevellit kendilerini bile göremiyorlar.. aslında hiç kimse bir başkası için çalışmak istemiyor.. aslında hiç kimse mecbur kalmak istemiyor.. aslında hiç kimse arada kalmak istemiyor.. aslında herkes sokakta sevgilisini doya doya öpmek istiyor.. aslında herkes ailesini seviyor.. aslında herkes güzel şeyler duymak ve söylemek istiyor.. aslında herkes 24 saat sevişmek için can atıyor..

bunları farkedememeleri için, ne bu kadar çok boyamış olabilir ki insanların gözünü?!

(pollyanna - 21 Haziran 2009 20:14)

kelime: yontmak
anlatıcı: (arkadaşını göstererek) bu adam ne?
ekip: odun.
a: onu ne yaparız?
e: keseriz, traşlarız, yontarız.
a: sonuncusu.
e: yontmak (kelime bilinir)
turun sonunda "odun" diye tabir edilen arkadaşın yorumu: abi göstermek yoktu ama ya!..

(pescado - 16 Eylül 2009 15:38)

atalarımızın zamanında tabu oyunu olsaydı, bir insanı tanımak için "ya borç verin ya da birlikte yola çıkın" sözünü söylemek yerine "onunla tabu oynayın" derlerdi muhtemelen.

dünya üzerinde bir başka oyun yoktur ki tabu oynamadan beş dakika öncesinde yıllardır birer insan olduğunu sandığınız arkadaşınızı beş dakika sonra insanlıktan nasibini almamış bir hayvan olduğu gerçeğiyle yüzleştirsin.

ne ucunda milyon dolarların döndüğü futbol şampiyonlarında, ne kazananın günlerce konuşulacagı yarışmalarda, ne de milli piyango'da büyük ikramiyeyi son rakamla kaçırmış bir insanda göremeyeceginiz duygu patlamalarını, tarifsiz salak saçma davranışları çifte zamanı bir soru bilemeyerek kaçırmış insanlarda görüyorum arkadaş. kum tanelerinin hızla aktığı o kısacık zaman diliminde yıllardır tanıdıgım arkadaşlarımı, dost dedigim insanları ağzım açık bir şekilde izliyorum. hanım hanımcık sıfatını sonuna kadar hak eden, ellerinden tutup "evet, yıllardır bekledigim insan sendin" diyebilecegim kızlar birer şeytana dönüşüyor. girdigi her ortamda arkasından "ne kadar beyefendi bir insanmış" denilen koca adamların agzından duyulan küfürleri, züccaciye dükkanına giren fil gibi ortamda bulunan bardakları kırmasını gözlerime inanamayarak izliyorum.

kısacası bir insanın gerçek yüzünü görmek istiyor, onu gerçekten tanımak istiyorsanız tabu oynayın yeter. yıllardır içinde taşıdığı, her geçen gün büyüttüğü canavarla tanışın.

hadiyaksamla..

(nouma21 - 16 Şubat 2010 01:05)

anne, teyze gibi bireylerle oynanmaması gereken, oynandığı takdirde kaybetmeye mahkum olduğunuz oyun.

kuzenlerle toplanan bir gecede "naapalım needelim" derken sonunda tabuya girişilir. sırf gönülleri olsun diye ailenin büyükleri de iki gruba 2'şerden pay edilir. oyun kabaca anlatılır ve başlanır. biz genç insanlar 'çok zekiyiz hızlıyız bu oyunda çok iyi anlaşıyoruz' gibi kuruntularla oynarken anne ve teyze anlatma sırasınında sonuna atılır. o ana kadar sessiz duran cengaverlerle, 'nasıl iletişim kuracağız ya tabu yaparlarsa' diye düşünürken anlatma sırası onlara gelir ve artık biz oyunda değilizdir çünkü;

a- a dur. hani aynur'un kızı vardı ya?
t- şeyi diyosun sen, mendebur.

gibi diyaloglarla, bir daha bize sıra gelmeden oyunu bitirirler. bir sonraki oyunda da bu ikili kapışılır.

a- kız hani kuliste öptüydü ya se..
t- ay dur deme. barış manço.
b- teyzee?!?
t- ne be gençtik konsere geldiydi..

edit: uykusuzluktan anlatım bozukluğu.

(nabercanki - 9 Mart 2010 02:45)

''bir şeyin tabu olması için anlaşılması değil, anlaşılmaması şarttır'' ^*

(bal dok yala beni - 1 Nisan 2011 03:11)

gayet keyifli ve enteresan olan genellemelere karşı çıkan bir nat geo belgeseli.

58 yaşındaki bir kadınla 18 yaşındaki bir erkeğin aşkını anlatıyor şu an. norma 64 chris 22 yaşındayken de evlenmişler. ve 10 yıldır evliler. ve halen evliler.

benden 15 yaş küçük erkeklerin bana olan aşk itiraflarını biraz daha mı dikkate alsam ne ??

yaşıtlarımdan bir halt olmadığına göre.

bu arada sözlükçülerin demek istedikleri konulu salak başlığa aktarım yapacaklar için gelsin.

25'lik erkeklere selam çaktım, sen zahmet etme.

not: chris'in anne ve babası norma'dan 10 yaş küçük.

not 2 : ben onaylamıyorum bu kadar yaş farkını enteresan geldiği için yazıyorum. belki 50'li yaşlarımda onaylarım. kimbilir.

(okyanusta bir ada - 14 Şubat 2012 23:49)

miguel gomes filmi olanı, sinemaya dair bir güzellemedir. "cennet" kısmı, geçmişin de kurguya ait bir mesele olduğunu gösterir. izlemekte olduğunuz bu hikayenin birilerinin hayal gücü tarafından yeniden oluşturulduğunu aklınızdan çıkaramazsınız. tabu, pek çok filmin aksine bir gerçeklik iddiası ortaya koymaktan o kadar uzak ki, izleyenlerde uyandırdığı his ancak rüya görmekte olduğunun bilincinde olan birinin durumuyla karşılaştırılabilir. bu rüya melankolik bir timsahı, sömürülen bir halkın direnişini, dar vakitlerde yaşanan bir aşkı ihtiva eder. sinemaya tutkuyla bağlı birinin çekebileceği, sinemayı tutkuyla seven birilerinin sevebileceği bir filmdir kısacası.

(liz lemon - 13 Mart 2013 17:26)

7 yaş ve üzeri çocuklar için tabu junior versiyonu var.
şiddetle tavsiye ediyorum.
çocuğun türkçesini, kendini ifade etme becerisini, kelimeyi anlatmaya çalışırken muhakeme etme becerisini arttırmaya yardımcı oluyor kanımca.

(whatyougetiswhatyoudid - 28 Kasım 2013 11:52)

kelimelerin kifâyetsizliğinin anlaşıldığı bir oyun. zaten kâfi kelimelerin hepsini de yasaklıyorlar.

hani hasanpaşa garajı'nda şöförlerle falan oynasak aşağıdaki gibi bişeyler olabilir

kelime: emniyet
tarif: 11c gider
tahmin : emniyet mahallesi
tarif: mahalleyi at
emniyet

sultanahmet camii
- t4 ve 56 gider
- sultanahmet
- neyi meşhur
- köftecisi
- taşlı tuğlalı bi$ii
- camii
- hangisi ?
- sultanahmet camii

çay bardağı
- 15p gider
- paşabahçe soğuksu
- fabrika var
- şişecam
- ürünü
- bardak
- hangisi
- su
- ııh
- çay
- evet
- çay bardağı

(iett 99 806 - 31 Ekim 2004 02:53)