sünnet olduklarını duyduğumda epey bir şaşırdığım ailedir. hatta bu sebepten naziler onlara da yahudi muamelesi yapmışlardır.

(meczupca - 18 Ocak 2008 13:50)

prens charles ve prens william düşme tehlikesi yüzünden asla aynı uçakla yolculuk yapmazlar.

(de payens - 17 Ocak 2011 00:06)

ara sıra bu aileye mensup olduğumu ve şöyle zengin bir kahvaltıdan sonra bir fincan kahveyle sarayımın penceresinden dışarıyı seyrettiğimi düşlüyorum. bu hem çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler kotamı dolduruyor hem de ancak yazarak mutlu olabiliyorum. mutlu aşk yoktur belki ama mutlu yazar var, tüm ofislerde ve açık autocad pencerelerinin cereyan yapıp midemi bulandırdığı tüm mevsimlerde benim keyfimi yerine getiren şey ne yazacağımı bilmeden yazdığım yazılar oluyor.

şimdi de kraliyet ailesini düşünüyorum işte, queen elizabeth ne yapıyordur acaba? buckingham'daki 600 odanın hangi birindedir, daha küçük stüdyo tipi bir daire istediği oluyor mudur yoksa saraydan başkası olmaz mı diyordur yakın çevresine. bir önceki yüzyıl hatta binyıldan kalma olmak ara sıra aklına takılıyor, "bu zamanda ne kraliçesi lan"'ın ingilizcesini soruyor mudur kendisine? 60 senedir tahtta oturup oğlunu müebbet prensliğe mahkum ettiği için suçluluk duyuyor mu şu anda benim hafiften duyduğum gibi? yapmam gereken işlerin başlangıcında, hiç istemediğim alengirli bir projenin metrajındayım ve silah zoruyla ancak ilerleme kaydedeceğim. patron silah tüccarı arıyor bir haftadır, yarı otomatik tüfekle işleri hızlandıracağını düşünüyor. pompalı ise beni fazla yıpratırmış, telefonda konuşurken duydum.

charles şu an ne yapıyor acaba? kıvırcık saçlarına fön mü çektiriyor yoksa dededen kalma yadigar tacı takıp son 46 yıldır yaptığı gibi aynanın karşısında kralcılık mı oynuyor. çok tuhaf, asla normal bir adam olmanın o anlatılmaya değer olmayan tadını duyamayacak. ben de kraliyet ailesine mensup olmanın o sonsuz zenginliğini yaşayamayacağım. belki sorsan şu an benim yerimde olmayı ister. parasız pulsuz, hafif umutsuz, saraydan ziyade korkunç lobili bir otelde kalıp da işe gelmekten pek hoşlanmayan bir 28 olmak için sahip olduğu her şeyi bırakır. bana sorsan ben de onun yerinde olmak isterim, cumartesi çalışmadığımı kendime hatırlatıp "prenslik de fena değil lan"ın ingilizcesini fısıldarım kendime.

kahveden sonra at binmeye gider, alçıpan metrajının ne demek olduğunu pek umursamadan yıllanmış şahane bir viski açarım öğleden sonra. viski çok çarparsa da başlatırım sürek avını, kamp yapmaya giderim. annemin elini öpmeye, bir hayır duası almaya saraya çıkar alkolün etkisiyle de "bir ay kral olayım be vicdansız kadın" diye ortalığı birbirine katarım. hayat bana güzel amına koyayım. prensim, sigortam yüksekten yatıyor, üç öğün yemek. kaloriferler sönmüyor.

oysa şu an deneme sürecinde olduğum için ne sigortam var, ne de yemek veriliyor. bir sır daha vereyim: iki aydır klima bile takılmadığından akşamları soğuktan kanım çekiliyor.

(mies - 20 Ocak 2011 09:41)

şu son düğün hareketleri itibariyle benim bile çekemediğim ailedir. yok lan param pulum değil olay, bir türk olarak yeani.. ilahi.. tıssletıssle..

şakası bir taraflara dursun, iki üç entry üstümde atatürke hak vermemesi elinde olmayan arkadaşa hak vermemem elde değildi. bizzat mesaj fasilitesiyle hak verdiğimi beyan ettim kendisine.. şimdi asıl olay şu aziz, geçenlerde bir makale okuorum. abdülmecid'in torunu'mu neymiş amca. mustafa'ymış adı da. 70 lerindeydi heralde. 80 de olabilir.. şu an sık sık türkiye'ye gelip gidiyor imiş, ama atatürk'ün zamanında hanedanları ülkeye sokmama cezası kalkana kadar bayağı bir vatan toprak hasreti çektiğini söylüyordu. yakınıyordu bundan adeta. şimdilerde ise 2 oğlu mu ne varmış. bir kız bir oğlan da olabilir (okiycaım röportajı skiim..). demiş ki, çocuklarım türkçe bilmiyor. osmanlı hanedanındanım, şeyhzade mustafa'yım, çocuklarım türkçe bilmior, var mı bundan ironik durum? üzülüyorum tabi çok. demiş. bir de eklemişti, pasaportunda 'prens' yazıyormuş. bundan kelli özellikle avrupa ülkelerinde ve avrupa ülkelerinden de özellikle ingilterede büyük saygıyla karşılanıyormuş amca. hatta bir hocası varmış üniversitede mi ne, 'prens aşşa' 'prens yukarı' çekiodu bana, prens die çağırıyorlar orda bilenler. ve bunu da saygılarından ötürü gerçekten yapıyorlar demiş. özellikle ingiltere'de kraliyet ailelerine karşı ayrı bir saygı var efenim mirim pöhüm pöhüm kibir kibir demiş.

şimdi hafız, biliorum ülkemizin önde düşünür bir takım hatunları, özellikle 18 yaşındaki kemalist izmirli kızı bayrak taşıyanları olarak gösterebileceğimiz grubu ima ediyorum burada, diyecekler ki içlerinden yarın yapılacak şu ingiltere kraliyet ailesi düğünü haberlerini okuyup izledikçe, 'aaayy.. ne güzel yaaaa.. adamlarda saygı var abi yaaa.. bi kerem yani, keşke bizde de olsaydı. bizim de osmanlımız vardı yeaanii.. şeyhhhzaadeler filan olsaydıııı..' diyecekler. ağızlarına vurmak istiyorum burdan hepsinin efenim. evet, bildiğin ağızlarının ortasına ortasına vurmak istiyorum embesillerin. nedeni de şöyle dursun;

evet, şakası yeniden bir yana, kraliyet ailesi gerçekten olmasına çok lüzum olmayan, hatta iyiki kaldırılmış bir şeydir. bu konuda sonuna kadar arkasındayım atatürke katılan arkadaşın. şöyle de bir fer'i haber okumuştum bu düğünle ilgili; kate middleton hatunu bilmem kaç aydır prenses olma eğitimi alıyormuş. hani bir prenses nasıl davranır, falan... lan it! senin kafan hangi kafa? kraliyet ne demek? kral ne demek? tanrının seçtiği, halkın tabben (doğal) lideri'dir kral. budur mantalite. ortaçağ monarşisinin temel düşüncesi. bunun müridisin işte yrraam.. ne prensesi? ne prensi? eğitim alacaksan, 'iyi insan olma' eğitimi al. hoş görülü ol, alçak gönüllü ol, insan ol insan. 'prenses eğitimi'ymiş.. skimin eğitimi.. mevlam türklerden uzak tutsun hanedanlık kavramını, ben bilirim kendi milletimi, ne hanedan hanedanlığını bilir, ne halk halklığını bilir. bir yol bulur biz bi cihana koşarız gene. insiyatifimizin kralını çekeriz. türk aklına öyle 'sonradan' 'saygı icabeten' hanedanlık, 'imgesel' kraliyet ailesi geyiği hikayedir. götümüzü siktiririz o adamlara. izmirli kız sana lafım. özenir özenir, berkcan berkcan siktiririz hem de! ulan "atatürk'e hak veren arkadaş!" ne kadar da haklısın öyle.. ama sinirlendirdin beni! sövemiyorum elime geldiği gibi aşırma olacak diye. aşk olsun sana.

(silencender - 28 Nisan 2011 20:12)

günümüzde ülke yönetme gibi ağır bi sorumluluğu olmamasına rağmen bedavadan lüks içinde yaşayan son derece gereksiz aile.

(secilmemis cocuk - 25 Temmuz 2011 13:03)

gelir kaynakları çok karışık olan bir aile. hala dolaylı olarak halktan para alan (düğün parası da halktan), birleşik krallık turizm gelirlerinin çoğunu hüpleten bir aile. öyle böyle demeyin. hala kanada ve avustralya'nın sahibi bu ailedir. kanada ve avustralya'nın sadece başbakanları vardır, devlet başkanı direkt kraliçedir/kraldır. doğrudan sahip olduğu ve kraliyet mülkü olarak geçen arazilerin toplam yüzölçümü türkiye'nin bir kaç katıdır. dünya'nın en güçlü ailelerinden biridir. hiç de öyle sembolik değildir.

servetini birleşik krallık'ın ekonomisini düzeltmeye yönlendirse, birleşik krallık ekonomik olarak tekrar almanya ile yarışacak seviyeye gelir. o derece zenginlik var.

(funkwerkz - 25 Temmuz 2011 13:18)

dünyayı yıllardır etkin bir şekilde sömüren aile...

iş arap şeyhlerinin yaptığı görgüsüzlüklere gelince eleştirmekten geri durmayan salaklar, bu aileye resmen tapmakta... her ikisi de aynı .okun laciverti ama bu iki örneğe karşı takınılan tavır, ikiyüzlülük değil de nedir?

(tombikpasta - 7 Ocak 2012 00:09)

bu arada sevgili osmanlı torunları,

şu anda bizde kraliyet olmayıp da ingiltere'de olmasını tarihimize sahip çıkmamak olarak değerlendiriyorsunuz; lâkin arada şöyle bir fark var.

bir yanda osmanlı imparatorluğu çökerken (1918), istanbul'dan kaçıp mücadeleye devam etmek yerine, imparatorluğu düşman güçlere teslim eden ve memleketi bu durumdan kurtarmaya niyetlenen mustafa kemal için idam fermanı çıkartmış bir vahdettin...

bir yanda ingiliz imparatorluğu çökerken (1941), "bu ülkenin almanlara esir düştüğünü görmektense yok olmasını tercih ederim. ingiltere düşerse son ingiliz ölene kadar savaşa kanada'dan devam edeceğiz," diyerek, memleketi kurtarmaya niyet etmiş winston churchill'e tüm siyasi desteğini vermiş bir vı. george var.

varoğlu var yani; canlarım benim...

(augustus giovanni - 23 Temmuz 2013 13:38)

sülalesi en raad insanlardır. ona kont diyeyim buna nişan vereyim şuna dük buna çük bir hayatları var. ne güzel lan.

(sulphur - 28 Temmuz 2013 04:12)

hiç de sembolik olmayan aile. herkes ısrarla ve ısrarla nasıl hakkında -sembolik- demektedir. şaşırmaktayım. zira; bu kraliyet ailesinin, istediğinde, ingiliz parlementosunu dağıtma hakkı var anayasada, bu bir. ikincisi; ülkeyi ilgilendiren kararlar öncesi, kraliyet ailesinin fikri sorulur. ve ailenin reddettiği hiçbir fikir, kabul edilmemiştir. acaba tesadüfi bir sembol mü bu da?

(jimi the kewl - 23 Kasım 2004 12:34)