Facebook Yorumları
  • comment image

    yer yer klişeli, uzaylı, uzay gemili, gezegenli bir film. kızlı erkekli uzaya giden bağzı kendini bilmezlerse cabası. "kızlı erkekli uzaya gidilirse, koca uzayda insanın başına her şey gelir. dünyada yediği hurmalar totalde tüm mürettabatın kaba etlerini tırmalar" der eskiler. adamlar haklıymış beyler. tüm gün divanlarında oturup fikir beyan eden, özlü söz üreten bu akıl küplerinin galaksiye de el atmaları, içinde yaşadığımız evrenle ilgili sözler söylememesi imkansızdı. özlü sözlerin büyük bir kısmının bu kişilerin tecrübeleriyle ortaya çıktığını hesaba katarsak eskilerin uzaya çıktıklarını, yıldızlarda crazy dance yaptıklarını tahmin etmek zor değil. eskilerin iq'su, eq'su, aq'su bir hayli yüksekmiş. saygı duymamak elde değil.

    tüm bunları bir kenara bırakırsak filmden keyif aldığım söylenebilir doc. gerçi bana bilim kurgu olsun yeter. en nefret ettiğim aşk filmlerine dahi bir tane mutfak robotu koyun. birkaç saniye boyunca filmde boy göstersin, sonra hiç görünmesin. ben gene o filmi "aaa bilim kurgu lan bu" diyerek keyifle izlerim. filmin ana fikrini, temasını bilim kurgu üzerine kurgular, konu açacağım yerde çığır açarım.

    bu film sayesinde tatil yapmak için gitmek istediğim yerler arasından jüpiter'i ve dengesiz uydusu europa'yı sildim. al uydusunu vur gezegene. bir kere çok engebeli. stabilizasyon hak getire. zemini oynak. içindeki zamazingolar ise tatili burundan getirecek cinste. yarın bir gün biricik hükümetimiz europa'yla vizeleri falan kaldırılır, hiç kanmayın. onun yerine dünya'da kalın, ukrayna'ya gidin. ayağınız yere bassın. ülkenin varlığınıza tehdit unsuru olmayan, gayet stabil, hatta taş gibi doğal güzelliklerine bakın bol bol.


    (batu - 18 Ağustos 2013 00:13)

  • comment image

    trt-3 filmi gibi bir film olmuş...değeri ileride anlaşılacak...

    zöge: bu yorumu kötüleyen salaklar liseli galiba...lan andavallar trt zurnaya dönüşmeden önce trt-1 haber kanalı trt-2 kültür ve sanat kanalı trt-3 ise film ve belgesel kanalı idi...te allahım ya...


    (dr joel fleischman - 18 Ağustos 2013 23:39)

  • comment image

    bilimin epik yönüne değinen ve gişe hasılatı amacı gütmeyen film. izlediğiniz zaman görüyorsunuz ki izleyiciyi kandırmak, göz boyamak (amerikan sineması klişeleri, gösterişli kahramanlıklar, milliyetçi mesajlar vs kullanmamışlar) gibi kaygıların tamamen dışında, mümkün olduğunca gerçekçi sınırlar içinde bir film yapılmış.

    sanki gelecekte mars'ta veya başka gezegenlerde kurulacak kolonilerde bilimsel faaliyetlere katılmak isteyen adaylar için hazırlanmış bir case study gibi dersler de veriyor. izlemesi oldukça zevkli.


    (sirensoul - 22 Ağustos 2013 01:26)

  • comment image

    into the universe with stephen hawking belgeselinin aliens bölümünü izleyen insanlar için hiç de enteresan olmayan filmdir. belgeselde beş dakika kadar yer alan europa hakkında koca film yapmış adamlar.

    --- spoiler ---

    mars'da bir numara olmadığını anlayan insan evladı europa'ya doğru hareket eder. europa'nın yüzeyi 25km kalınlığında buzdan oluşmaktadır. yalnız gezegen çekirdeğin sıcak olması, buz kütlesi altında sıvı halinde su bulunması ve içinde bir tür eko sistem olabilme ihtimalini kuvvetlendirmektedir. ekip türlü badireler atlaarak europa'ya ulaşır. buzun altına sonda ile inerek araştırmaya başlar fakat ne idüğü belirsiz bir yaratık sondanın ucundaki insansız aracı sikertir. akabinde bütün ekibi sikertir ve son sahnede bu yaratığın stephan hawking'in belgeselinde bahsettiği ışıklı mışıklı ahtopotu görürüz.

    belgesel olarak ele alınsa harika olabilecekken film olunca eh işte olmuş. gemide sorunlar çıkması vb. filme biraz olsun aksiyon katalım, insanlar izlerken bayılmasın maksatlı. yalnız bilimsel olarak hiç bir mantıksızlık içermiyor. ülkelerin bu işlere artık çok para yatırmıyor olmasından ötürü geminin maliyetinin özel şirketler tarafından finanse edilmesi, bütçe yüzünden mürettebatın sınırlı olması, gidilen mesafe hakkındaki bilgiler, yüzeydeki havanın -300 civarında olması, gemide suyun sidikten arındırılarak tekrar kullanılması, aynı sebepten yıkanma süreçlerinin uzunluğu, radyason ışımaları, gezegenin dönüşü esnasında esneyerek yüzeyde çökmeler oluşacağından bahsedilmesi ve buzul altındaki canlıların tasviri çok yerinde. buz kütlesi altındaki karanlık sularda yaşayan bu canlıların kendi kimyasal ışıklarını üreten türlerden oluşması evrim açısından gayet mantıklı. hawking reyiz özellikle bu şekilde olduklarını tasvir ederken dünya üzerindeki derin okyanuslarda da bu canlıların var olduklarını ve sebeplerini açıklıyor zaten.

    ---
    spoiler ---


    (shinigami ryuk - 8 Eylül 2013 14:43)

  • comment image

    son dönemlerdeki en iyi uzay bilim kurgularından.

    --- spoiler ---

    her filmde görmeye alıştığımız mürettebat arası kezbansal çekişmeler yerine uzay çaresizliği karşısında işbirliği yapan fedakar bilimadamlarından bahsedilmesi olayın özüne yakışmış. sona yaklaştıkça gerilim de coşuyor. belgesel tarzı anlatımlar ve montaj ile örgü de işe yarar olmuş.

    ---
    spoiler ---

    sırf brad var diye osuruk bir zombi filmi izleyeceğine bunu izle sevgili din kardeşim.


    (ed gein jr - 9 Ekim 2013 11:53)

  • comment image

    --- spoiler ---
    katya ablamızın verileri almak için europa üzerinde yürüyüşü, analiz sonuçlarındaki tek hücreli organizmayı bulduklarında ki tepkisi, buzun içine düştüğünde bile etrafına hayran hayran bakmaya devam etmesi ve gözlerindeki ışıklı ahtapot yansıması bu filmdeki etkileyici sahnelerden bir kaçı. film oldukça sade fakat garip bir sürükleyiciliği var.
    ---
    spoiler ---


    (silent sprnvo - 15 Kasım 2013 23:54)

  • comment image

    belgesel tadında ilerleyen güzel bir bilim kurgu. ticari kaygılar olmadan düşük bir bütçe ile bile olsa böyle bir film yapmak gerçekten zor, yönetmen veya yapımcı gerçektende safkan bir space opera yapmak için yola çıkmışlar, anlatım şekli ekşın severciler tarafından beğenilmeyecek olsa da, ben kendimi bir stanislaw lem romanında hissetmedim değil.

    transformers ve pacific rim'i bilim kurgu sınıfına sokan arkadaşlar hiç yanına bile yaklaşmasın.


    (rete mirabile - 17 Kasım 2013 11:03)

  • comment image

    --- spoiler ---

    mars'ın yanından geçerken "lazanyam nerde amk" şeklinde bir muhabbet oldu mürettebat arasında. ben olsam ağzımın kenarından salya aka aka izlerdim marsı. taksim durağı gibi davrandılar koca gezegene çok zoruma gitti. jüpiter manzaralı sahne de on numaraydı. eh işte diyilecebilecek bir film şahsi kanaattim.
    ---
    spoiler ---


    (gelecomp - 1 Ocak 2014 16:23)

  • comment image

    güzel film indir izle. ama sorularım var;

    --- spoiler ---

    jüpitere adam fırlatıyorsun, hayvan gibi paran var, yatırım yapmışsın ama yüzey yürüyüşü yapacak bir robot niye koymazsın be adam?

    ve de

    onlarca aylık görüntü ve veriyi sadece sadece bir kaç dakika içinde nasıl gönderiyorsunuz? malum, iletişim modülünü filmin sonunda buz kırılmaya başlamış ve gemi batmadan hemen önce onarıyorlardı.

    sevdiğim bir ayrıntı olarak da, yaşam alanlarının olduğu dönen kapsülün penceresinden güneşe dönüldüğünde içeri giren ışıktı.
    ---
    spoiler ---


    (wywh - 12 Şubat 2014 12:06)

  • comment image

    avrupa sineması daha iyi yav demeye neden olan filmdir. hollywood eline geçse bol bol aksiyona boğulacak bir film olacakken, bilimsel doğruları gözeten, vıcık vıcık ailevi duygusallıklara boğulmadan, kahramanlık destanları yazılmadan, yaşanması çok daha olası bir senaryo üzerinden yürümeyi başarmış.

    arthur c. clarke zamanında europa'da yaşam olabileceğini savunmuş, hatta 2010'da bunu konu etmişti. (allah rahmet eylesin, carl sagan da meslektaşlarıyla birlikte jüpiter üzerindeki bir ekosistem üzerine kafa yormuştu zamanında, şimşeklerden şarj olan balon yaratıklar ve onlarla beslenen kanatlı yaratıklar hayal edilmişti bu çalışmada). şu an için halen europa, yaşam izleri bulma umudu taşıdığımız en önemli gök cismi. bu görüşün doğru olduğu kanıtlanırsa evren algımızın değişeceği de bir gerçek. nitekim bir grup gönüllü bilimadamı yaklaşık 4 yıl sürecek bu görevi göze alıyor ve yola çıkıyor. büyük ölçüde kapalı mekânda geçen filmde klostrofobik bir hava yok ama yine de çoluğundan çocuğundan uzak mürettebatın duygusallığını ve yaşadıkları diğer zorlukları hissedebiliyorsunuz. zaman çizgisi üzerinde bir ileri bir geri giderek, hem mürettebat, hem de onları dünyadan izleyenlerin gözünden olayları öğreniyorsunuz. son ana kadar "bilimsel bir çalışma sözkonusuysa gerisi teferruattır." düsturuyla hareket edildiğini ve fedakârlığın da bu çerçevede hepsi tarafından şu ya da bu biçimde yapıldığını izliyorsunuz filmde ama dedim ya, hollywoodvari, buram buram amerikan milliyetçiliği kokan filmler gibi yapmıyor bunu. abartısız, olabildiğince yalın, düşük bütçeli olmasına karşın ufak ayrıntıları vererek açığı kapatan (uzay istasyonunun merkezine çıktıkça yerçekimsiz ortama geçilmesi, diğer uçta tekrar yerçekimine kavuşulması gibi), dünyanın aslında koskoca evrende bir noktacıktan ibaret olduğunu gösteren hoş bir film.

    en hoşuma giden yanı da, interstellar sonrası "bundan sonra uzayda gemilerin seslerini veren filmler mi daha çok hoşuma gidecek, yoksa kubrick ve nolan gibi fizik kanunlarına harfiyen uyan, uzay boşluğunda geçen sahneleri sessiz filmler mi?" soruma yanıt vermesi oldu. uzay boşluğunda geçen sahnelerde hafif bir ses konmuş ama o sesler müziğin bir parçası mı, yoksa ses efekti olarak mı eklenmiş belli olmuyor. nereye çekersen oraya gidecek bir çözüm, bence süper olmuş. müzikler de hoştu, bir yerlerden edinmeli.


    (kitarobit - 8 Aralık 2014 13:08)

Yorum Kaynak Link : europa report