Le divorce (~ Le bosanma) ' Filminin Konusu : California’lı Isabel Walker (Hudson), zor bir dönemden geçen hamile kız kardeşi Roxanne'i (Watts) ziyaret etmek için Paris'e gelir. Roxanne eşi tarafından başka bir kadın için terk edilmiştir. Kardeşine, onun bu zor günlerinde destek olan Isabel diğer taraftan, Fransız bir diplomat ile duygusal bir ilişki yaşamaya başlar. Birbirini izleyen olaylar skandala dönüşüp, tuhaf bir şekle büründüğünde, Fransızların sofistike ve kendini beğenmiş rasyonalizmine karşı kız kardeşler birbirlerine tutunmak zorunda kalacaklardır.
A Soldier's Daughter Never Cries(1998)(6,9-2185)
Heat and Dust(1983)(6,7-1356)
The White Countess(2006)(6,6-6185)
Surviving Picasso(1996)(6,4-6501)
The City of Your Final Destination(2010)(6,4-2625)
The Golden Bowl(2000)(6,0-4033)
Raising Helen(2004)(6,0-33686)
Jefferson in Paris(1995)(5,7-2650)
Alex & Emma(2003)(5,6-12908)
filmde ayni zamanda fransiz sinemasinin genc aktorlerinden melvil poupaud ve romain duris, eskilerden de le grand bleu ile efsane kategorisine cikip blur 'un charmless man ile efsaneyi bitirmis jean-marc barr da rol almaktadir. ancak filmin bence asil surprizi 1997 tarihli tony gatlif filmi olan gadjo dilo 'daki romen asilli aktris rona hartner'in bu amerikan produksiyonunda yer almasidir, hem de hamile karisini ugruna terkettigi fransiz kocanin asik oldugu kadin rolunde.
(anotherstar - 26 Mayıs 2008 21:16)
bir de ismail merchant produktorlugunde. demismiydik bu james ivory ve ismail merchantin ictikleri su ayri gitmez diye. bonnie ve clydei bile aratmayan uyumda bir duoolan cikan en son film, ve tabi bir de diane johnsonin ayni isimli abdde ekmek su gibi satmis kitabindan uyarlama. sadece kitabin cover arti eglenceli geldigi icin alan ama kitabin sivridillligini begenen ben, her zaman bayilmasam de genelde merchant ivory productions eserleri kacirmayanlarin onde gideni olarak sabirsizlikla bekliyorum bu filmi.
(stella - 7 Mayıs 2003 17:47)
boyle potansiyel konuda bu kadar donuk baska bir film yapilabilir miydi, bilinmez ama fransa hakkinda fransiz bir film sozkonusu burada. casting super, ortam nefis, ama ancak bir discovery channel belgeseli kadar ruhu var. filmin garipligi ise tam burda, isler tam ilginclesicekken her seferinde hedefi iskalayan, basrol oyuncularinin, ozellikle watts ve hudson, ayni yuz ifadesiyle 2 bucuk saat gecirdikleri film hic bitmesin, isabel biz sikilana kadar fransiz erkeklerinin tadina baksin, o kirmizi timsah derisi cantasini icimiz gecene kadar paris sokaklarinda gezdirsin istiyoruz. benim sahsi tesellim, fransiz - amerikan kultur catismasini vicik vicik esprilerle gozumuze sokmamasi. yani soyle soylesek, tabakta nefis duran ama agziniza attiginizda lezzeti olmayan, tad almak icin uzun uzun kendini cigneten bir yemek gibi.ayrica kate hudson in gittikce fransizlasan giyim tarzina ve de naomi watts in yaninda ne kadar patates kaldigina da dikkat...
(thessaly - 9 Eylül 2003 08:20)
orjinal ismindeki kelime oynunun, türkçeye çok güzel bir şekilde uyarlandığı ender filmlerden biri.
(alha - 21 Aralık 2003 19:09)
bir ingiliz mesafesiyle hem fransizlara hem de amerikalilara geciren film, iyi olmus, ellerine saglik. ne de olsa insan surekli period drama cekince daraliyor, boyle light birsey yapasi geliyor.
(watcher - 23 Aralık 2003 15:48)
(bkz: bedava bile izlenmeyecek filmler/#3829745)
(atlantis - 26 Ocak 2004 16:38)
gerek dil, ulus ve anlayış farklılıklarının kadın-erkek ilişkileri üzerine etkisini; gerekse evlilik, boşanma ve aldatma konularını çok güzel bir şekilde işlemiş, sakin ama asla sıkıcı olmayan film. zaman zaman amerikalılara, zaman zaman ise fransızlara yapılan alay dolu göndermeler de tad katmış filme. naomi watts* her zaman olduğu gibi aşmış demekten kendimi alamıyorum. full metal jacket ve birdy ile hastası olduğumuz yüce insan matthew modine'ın, kısa süre gördüğümüz karakterini bu kısa sürede çok iyi aktardığını da belirtmek gerek. ha nedir; bir başyapıt, bir klasik değildir bu film ama güzeldir, hoştur.ayrıca şöyle ilginç bir diyalog geçmektedir filmde;- can you drink the tap water here?- this isn't istanbul or cairo.- then why is everyone drinking bottle of wine?
(rochallor - 21 Şubat 2004 02:56)
naomi watts ugruna bile olsa degmezmis derim bu film icin cunku bir filmden cok izlenimden ibaret ve izlenim degil de gosteri izleme modunda iseniz sizi mutlu etmeyecek. glenn close'un karizmasi bircok sahnede filme olgunluk ve kalite katmakta elbet. genel olarak hayli anti- fransiz bir film. amerika'ya yapilan gecirmelerin de bence hicbiri gecirme degil; amerika hakkinda yapilan alaylarin en isabetsiz olanlarinin beceriksiz bir sergisi. filmde fransizca muzikler ve ah o guzel paris disinda fransaya ait guzel bir sey gormek zor. filme gore fransizlar aldatir, fransizlar acimasizdir, dedikoducudur, uckagittir, eyfelde basiniza kotu seyler gelicek, restoranlarda 50 euro bahsis vermeniz lazim, herkes gosteris meraklisi, mahkeme erkek ve kadina farkli davranir, kup seker takintilari var, her turlu tabuyu devirir ama para konusamazlar, duyarsizdirlar, insanlardan cok kendi sayginliklarina deger verirler, simpsonlari bile amerikanlascaz diye korkarak seyrederler, sofrada hoslanmadiklari bir konu olunca soz kesip alakasiz bir konuda fransizca konusmaya baslarlar, en iyi olanlari amerikalilasmis veya amerikan dostu olanlardir, vs... - sonucta film eglendirmeyi amaclamiyor. biz rengarenk (isabel'in semsiyesi gibi) bir corba yaptik abi, isteyen istedigini alsin gitsin diyor. oyuncular yanlis elbet. naomi ve kate uymuyor belki de filme. daha esrarengiz oyuncular secilebilirdi belki. bunlari derken california'lilarin gozunden fransizlar'in nasil gozuktugunu kesinlikle hissettirdigini soylemek sart. (bkz: kelly bag) (bkz: lost in translation)
(yummy - 26 Mart 2004 03:15)
"posteri boktanmış gibi duruyor ama james ivory usta yapmıştır herhalde bişeyler" düşüncesiyle izlediğim, başı güzel başlayan ama gördüğüm en dandik sonlardan birine sahip olan film. remains of the day gibi bir şahaseri çekmiş bir adam nasıl böyle bir hata yapabilmiş anlamak mümkün değil.
(ridleyscott - 23 Mayıs 2004 21:13)
dvd'sinin arka kapağında " ...iki kardeş melankoliye teslim olmayıp fransada gecelerine akarlar ve karşınıza romantik komedi tadında bir film çıkar hede hödö" gibisinden açıklamalar yazan , filmin takribi 114 dakika sürdüğünü ve benim ısrarla son 10 dakikada dahi "e hadi aksalarda gülsek" beklentisiyle seyrine doyamadığım, kiralık olmasa o dakika kırabileceğim filmdir. almayın, alanları tenha yerde kıstırıp dövün. tüm uyarılara rağmen "yok illa seyredeceğiz" derlerse görüşmeyin bir daha.
(nanu - 23 Ağustos 2004 12:35)
Yorum Kaynak Link : le divorce