From Where We've Fallen (~ He ri jun zai lai) ' Filminin Konusu : "Festival" bir sanat akademisinin içinde bulunan gençlerin heycanlarını, acılarını ve göz yaşlarını anlatıyor.Kyu-Won (Park Shin-Hye) zeki ve gayageum çalmakta oldukça başarılı genç bir kızdır. Kore Klasik Müziğinde okumaktadır. Ayrıca ailesinde dünyanın en iyi üç pansori sanatçısı bulunmaktadır. Shin (Jung Yong-Hwa) ise soğuk doğalı ve gitar çalma konusunda büyük bir yeteneği olan bir gençtir. Akademide müzik departmanına kabul edilir. Bu iki genç kültür ve yetişme tarzı bakımından farklı çevrelerden gelseler de aralarında çıkan sürtüşmeler yakın zamanda aşk kıvılcımlarına dönecektir.
Dziura w glowie(2018)(8,1-44)
Võta või jäta(2018)(7,8-248)
Ash(2017)(7,7-21)
Sulayman too(2017)(7,1-64)
Virágvölgy(2018)(6,8-95)
A hentes, a kurva és a félszemü(2018)(6,5-208)
Poisonous Roses(2018)(6,0-38)
Czlowiek z magicznym pudelkiem(2017)(5,6-357)
Cardinals(2017)(5,5-255)
ilk kitabını (bkz: gardens of the moon) az önce bitirdiğim fantastik seri. çok pis gelecek vaadediyor gibi görünüyor. lakin birazcık yorucu gibi. özellikle ilk 300 sayfa civarını bi bok anlamadan okudum. 15-20 karakterin gözünden ufak ufak parçalar anlatarak ağır ağır ilerliyor buralarda hikaye. sonra karakterler bir şekilde karşılaşmaya başlıyor, daha önceden olan olaylar anlam kazanıyor ve işler kopuyor. yazar ilginç bir şekilde anlatmış; fantastik kitapların çoğunda gördüğümüz gibi büyü mekanizmasını, memleket düzenini falan okuyucuya bilale anlatır gibi anlatmak yok bunda, kütür kütür dalıyor herif. parçalar sonradan yavaş yavaş yerine oturuyor. velhasıl tarafımdan nispeten sabırlı fantastik kurgu okuyucusu suserlere tavsiye edilir.
(qwertyu klavye - 14 Nisan 2014 23:25)
ilk kitabi sag saglim atlatirsaniz gelmis gecmis en iyi serilerden birine tanik olmaya baslarsiniz.oncelikle belirtmek gerekir ki gercekten ozgun bir dunyaya sahiptir malazan. irklari, teolojisi ve buyu dinamikleri baska hic bir seriye yakindan uzaktan benzemez.ciddi anlamda high fantasy'dir, asiri derecede dogaustuluk icerir, devamli olarak bir dogaustu estantaneden bir baskasina atlarsiniz, ilk baslarda biraz fazla ucuk gelse de dunyaya alistiktan ve dinamikleri kavradiktan sonra hic bir sey asiri gelmemeye baslar. misal, tanrilar genelde yukselmis olumlulerdir (ascended) ve bir kismi halen dunya uzerinde ikamet etmektedir ama david eddingsvari power playler yoktur. vardir da yoktur. hani 3-5 kisilik bir party labada lubada gidip dusuk seviye bir tanri'yi kesebilir ama oyle ehere mehere diye gule oynaya yapamazlar bunu. dusuk seviye tanri ney lan derseniz, malazan dunyasinda bin bir turlu irk, ulke, sehir, kabile ota boka taptigi icin bir dolu tanri ayrica bir cok guclu spirit (dusuk seviye tanri dedigim bunlar) vardir. bir suru yuksek seviye tanri da malazan tarihi boyunca kitir kitir kesilmistir degisik sekillerde, seri boyunca karsilasilir bu tanrilarin artiklariyla. karakterler birden bire baslarina gelen olaylar nedeniyle donusumler gecirebilir (level up), bambaska ozelliklere sahip hale gelebilirler. zaten hic bir karakter seri icin bas karakter sayilamayacagindan bu cok da fark etmez, hic bir karaktere fazlaca baglanmaniza, kendinizi onunla ozedeslestirmenize izin vermez seri. koca hikaye bir cok farkli karakter uzerinden farkli ama iliskili hikayeler uzerinde anlatilir.cogu high fantasy yazarinin tarzi gibi pembe degildir malazan serisi. okudugum en somurtkan, en gri, en soguk ve acimasiz seridir. buyunun etkilerini, savasin ve kavgalarin gercek dogasini cekinmeden yuzunuze vurur. buyu yiyen biri yerde kivranirken goz pinarlarindan ve kulaklarindan kanlar bosanir, spazmlar nedeniyle altina sicar, sag kalmayi becerirse bunlari anlatmaktan cekinmez. high mage'ler resmen kitle imha silahidir, 1000lerce askeri tek buyuyle, surundure surundure oldurebilirler. bir sehrin dususu sirasinda diger serilerdeki gibi askerler kahramanca savasip onurluca olmezler. korkudan altlarina iserler, arkadaslarinin olumleri sonucunda dagilirlar. sehir catismalarinda bebekler oldurulur, kucucuk kizlara tecavuz edilir, kadinlar kocalarinin karnindan sokulen barsaklarla bogulduktan sonra cesetleri sikilir. koskoca bir kitayi yoneten bir kral (ki kendisi ascended'tir - yani yari tanri kudretindedir), sadece onu alt etmeye calisan tanrilar basarili olurlarsa yonetecek bir sey bulamasinlar diye koca kitadaki tum yasami (insan, hayvan, bitki) yok eder. bir baska ulkede ise ulkenin butun yiyecek kaynaklari priest king tarafindan yok edilmistir ve asker, sehirli yada koylu tum insanlar ele gecirecekleri sehirlerdeki insanlari yiyebilecekleri vaadiyle acliktan tamamen delirmis bir ordu haline getirilmislerdir. savasta dusenlerin cesetleri yiyecek olarak kamplarda pisirilir. bu ulkenin kadinlari yarali ve olmek uzere olan erkeklere tecavuz eder, erkegi tam bosalma aninda onu oldurerek olu bir adamin dolu ile hamile kalir ve bu delirmis ordunun gelecek kumandanlari olacak secilmis "deadseed" cocuklar dogururlar. anca 5. kitapta yazar kendi kara mizah anlayisini seride yansitmaya baslar ve seri mizahi yonden zaman zaman eglendirici hale gelir.ilk kitap gercekten zor. yazar koskoca bir dunyayi (ki bu gercekten epik bir dunyadir, dragonlance yada forgotten realms gibi bir kitanin ufak bir bolumune odaklanip ortacag atmosferine buyu, ejderhalar ve 3-5 tanri eklenmesiyle olusturulmamistir) yaratmis ve ilk kitabi sizin de bu dunyayi onun kadar iyi bildiginizi dusunerek yazmistir. birdenbire bu buyuklukte bir settingde dogasini ve kurallarini bilmediginiz bir hikayenin ortasina dusmek hic bir bok anlamadiginiz icin cok agir ve zor gelebiliyor. ancak zamanla neyin ne oldugunu cozdukten sonra (ilk kitabi atlattiktan sonra) serinin tadi cikmaya basliyor.seri ilk kitaplar boyunca malazan impartorlugunun genislemeci askeri politikalarinin sonucunda kitalarda gelisen savaslarin olusturdugu arka plan uzerinde malazan ordusunun elit birligi olan bridgeburners’tan geri kalan az sayida asker merkezli olay akisiyla, ilgili dunyadaki tanrilarin cekismesini isler. tam anlamiyla fillerin tepisirken cimenlerin nasil hunharca ezildiginin hikayesidir konu. her kitap en az iki farkli plot icerir, biri bridgeburners tayfasiyla ilgilidir, digeri daha sonraki kitaplara on hazirlik yapar, seriye yeni karakterler eklenmesinin onunu acar. arada malazan lore'unu anlatan kucuk alt-plotlar vardir. oyku 5. kitaptan itibaren iyice yoluna oturur, hikayenin odagi bridgeburners’i da iceren daha genis bir konsepte oturur ve oyku sonuna dogru ilerlemeye baslar, 6. ve 7. kitaplari okurken onceki kitaplarin sadece girizgah oldugunu fark edersiniz.ozellikle ikinci kitap fantastik kurgu aleminin en surukleyici kitaplarindan olmakla birlikte sonu en sinir bozucu / uzucu kitaplarindan biridir. yazim dili oldukca agirdir, kitaplar da uzun olunca her kitap arasina birer ikiser daha kolay okunur, cerezlik fantastik kurgu kitaplari serperek, yani mola vererek okumak zorunda kaldim, bu nedenle seriyi bitirmem 2 bucuk sene surdu.bir iki elestiride bulunmadan da gecmemek lazim. yazar konu kirilmalarinda hic bir karakter ismi vermeden he / she adillariyla sayfalarca yazi yaziyor. kimin hakkinda okudugumuzu anlamadan etmeden bu sayfalari okumak cok zorlayici. o kadar sayfa okuyoruz, ardindan karakter ismi geliyor ve kimin hikayesini okumakta oldugumuzu anlayabiliyoruz, ancak o sayfalar boyu ne okudugunu bilmeden okuma isi bir iskence oluyor. yazar bunu ciddi sekilde bir tarz olarak belirlemis ve okurken beni bu durum bayagi bir darladi.bir baska sorun da uzerine cok fazla plot ilerletilen bazi karakterlerin oykunun sonuna etkisinin cok dusuk olmasi. bu tarzda safyalarca hikayesi yazilmis, ana plot parcasi gibi gorunen bir cok karakter, isin sonunda hikayeyi uzatmak icin eklenmis poziyonuna dusuyorlar. bazi karakterlerin sonu hakkinda bilgi bile alamiyoruz hikayenin bitisinde.bazi buyuk plot parcalarinin ana hikayeye baglantisi da sallantida. bu da yukaridaki karakterlerin dustugu durumun, buyuk alt-plot akislarina da karsilasilmasina yol aciyor.chapter arasi siirler bence cok gereksiz, duz yaziyi misra seklinde yazarak siirsel metinler olusturulmuyor, fazla zorlanmis bu atraksiyon ve bu da yazarin bir eksisi bence.ancak bu eksilere ragmen, ilk cumlemde de belirtigim gibi malazan kesinlikle ve kesinlikle gelmis gecmis en iyi serilerden biridir. simdi spin off serileri de devam ediyor, sira onlari yutmaya geldi benim icin. turkce’ye umarim hakkiyla cevrilir ve son yillarda iyice uzerine olu topragi serpilen turk fantastik kurgu piyasasini tekrardan canlandirabilir bu seri.
(jupiterianvibe - 20 Mayıs 2014 14:55)
fantastik edebiyatın her bir köşesine girip çıkmış bir insan evladı olarak okuduğum en iyi seri olduğunu söylemekte herhangi bir sakınca görmüyorum. en sevdiğim değil, ama en güzeli. pov sürekli değişiyor, karakter sayısı çok çok fazla, anlatılan dünya çok büyük ve nihai bir amaç yok ortada gerçekleştirilmesi gereken. kitap başlarında kafa karışıklığı yaşanıyor haliyle. ki ingilizcesi de bir hayli ağır.asıl serinin okunma sırası şu şekildegardens of the moondeadhouse gatesmemories of ıce house of chains midnight tides the bonehunters reaper's gale toll the hounds dust of dreams the crippled godek olarak yine aynı dünyada geçen kharkanas üçlemesi (sadece ilk kitabı yayımlandı) var steven erikson tarafından yazılmış. toblakai üçlemesi ve malazan ansiklopedisi de gelecek bi aralar. adını şu anda hatırlayamadığım bir yazar tarafından yazılmış 3 kitap daha var aynı dünyada geçen onları da bulunca eklerim buraya.g esittir on editi: ian cameron esslemont tarafından yazılan 5 adet kitap varmış aynı dünyada geçen.
(phoera - 6 Ekim 2014 01:47)
bu seriyi bitireli yaklaşık üç ay oluyor. aradan geçen sürede altıncı (bkz: bonehunters) ve yedinci (bkz: reaper's gale) kitapları bir, üçüncü kitabı (bkz: memories of ice) iki kez tekrar okudum. bu seriye de bir inceleme yazmanın vakti geldi sanki. aşağıda bir miktar spoyler var ama spesifik olmaktan kaçınmaya özen gösterdim, çok da fazla sıkıntı olacağını düşünmüyorum.ve lakin ilk kitabın nisbi tırtlığı hariç eleştireceğim pek bir şey yok. epik fantezi dediğin böyle yazılır arkadaş. o halde övmeye başlıyorum.--- spoiler ---her bir kitap tam bir emotional rollercoaster. chain of dogs, capustan kuşatması, korabas'ın olayı derken yazar itinayla amınıza koyuyor.ehem neyse. serideki büyü mekanizması biraz garip. warren isimli boyutlardan enerji çekerek kullanmaya dayalı bir sistem. eğer beak ya da quick ben falan değilseniz genelde 1-2 warren kullanabiliyorsunuz. her bir warren farklı türde büyülerin yapılmasına izin veriyor. misal ilüzyon, şaşırtmaca ve benzeri işler için mockra kullanışlıyken gölgeyle ilgili işler için rashan kullanmak lazım. ya da iyileştirme için denul, buz büyüleri için omthose phellack, uçmak için starvald demelain, karanlık için kurald gelain vesaire. kitaplarda genel olarak acayip karanlık bir atmosfer var. ama mutlak bir karanlık değil bu, yazar sıklıkla mizaha ve karakterler arası daşak muhabbetine başvurarak (burda tulas shorn ve silchas ruin karşılaşması, bugg ve teholun muhabbeti, marinelerin akrep dövüşü bahisi gibi örnekler akla geliyor hemen) atmosferi açıyor.mitoloji ise gayet dinamik. yani tanrıların falan rolleri değişmez kesin şeyler değil. bütün tanrılar potansiyel olarak konumlarından edilebilir, bütün ölümlüler tanrı olabilir. tırt bir feather witch bir elder god'ı parmağında oynatabilir, bir büyücü bir sürü tanrıyı birbirine düşürebilir, bir marine bir elder god'a blöf yapabilir. yani mitoloji tam bir kurtlar sofrası. iyi olan, kafası çalışan, cesur olanın yükselmesinin sınırı yok. ama aynı zamanda yükselenler için de hiçbir garanti yok.kültürler acayip çeşitli ve istikrarlı. zaten yazar antropolog olduğundan ince detaylara baya önem vermiş. coğrafyalarla yaşam tarzları örtüşüyor, kültürel ritüeller yaşam tarzları düşünüldüğünde gayet mantıklı.yazarın üslubuysa fantezide pek alışkın olmadığımız bir tarz. yazar zaten kendisi roman yazmayı bilmediğini, bu yüzden seriyi devasa bir kısa öykü formatında yazdığını belirtiyor. dolayısıyla her satır hayvani miktarlarda önemli detay içeriyor.serideki romantizm de çok hoşuma gitmişti benim. öyle ilk görüşte aşklı klişe uyuz aşk hikayeleri pek yok bunda. scillara ve cutter'ın garip dinamikleri, tehol'un janath'a hayranlığı, cotillion'un (ki kendisi bir tanrı olur) lostara yil'e abayı yakışı, trull ve seren'in saygısı var. bir de mogorayla pust'un olayı var ama neyse. romantizm dediğin epik fantezi contextinde böyle yazılır hıammına.neyse bu seri övmekle bitmez, makul bir yerde keseyim artık. serinin teması sanki insanlık gibi. aynı başlıktaki bir başka entryde yazdığım veda sayfasından da anlaşılabileceği gibi, iyisiyle kötüsüyle, piçliğiyle götlüğüyle, merhametiyle zalimliğiyle insan anlatılıyor.--- spoiler ---velhasıl fikrimce ingilizceye yeterli ölçüde hakim olan her fantezi okurunun okuması gereken bir seridir efendim bu. yalnız bir uyarıda bulunmalıyım ki, bir fantezi sever olarak malazanı okuduktan sonra genelde iki seçeneğiniz var: janr değiştirmek yahut beklentileriniz düşene kadar beklemek. çünkü malazandan sonra diğer her şey tırt geliyor, hafif kaçıyor, etkileyemiyor. başlarken bunun bilincinde olmak faydalı olabilir.
(qwertyu klavye - 8 Kasım 2015 12:34)
türkçe yayın hakları beyaz balina yayınevi'nde olan seri. şaşırtıcı bir şekilde basacaklar da, alt yayınevlerinden çıkacakmış. daha sevindirici bir haber ise ilk kitabın çevirisinin niran elçi tarafından tamamlanmış olması. şu anda editör sıkıntısı yaşanıyormuş, bu da işten iyi anlayan bir editör aramalarından kaynaklanıyor anladığım kadarıyla. ortaya iyi bir iş çıkacak gibi görünüyor. umarım yarıda kalmaz.
(grayswandir - 10 Mayıs 2016 12:04)
fantazi edebiyatı dünyasının lost'u , ilgiyi canlı tutmak için hiç bir yere bağlanmayan yan hikayeler, birden bire ortaya çıkıp yine birden bire ortadan kaybolan karakterler derken 3.500.000 (üç milyon beş yüz bin) kelime sonra bir plot twist olsun bazı olaylar biraz bari anlam kazansın diye bekliyorsunuz ama çok beklersiniz.
(wassup - 19 Şubat 2017 12:08)
nerdeyse komik ölçüde büyük ve kompleks bir evrene sahip olup kısa öykü üslubuyla yazılmış 10 kitapla bile sözkonusu evrende ilgili dönemde dönen olayların tamamı elbette anlatılamamaktadır. hikayede görünüp kaybolan karakterler ve bahsedilen anlamsız olayların bir kısmı hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyen okurlar steven erikson ve ian cameron esslemont'un aynı evrende geçen diğer kitaplarını okumak suretiyle bu amaca ulaşabilirler. bauchelain&korbal broch, segulehler, tiste soyları, crimson guard, ve daha niceleri seriye dahil olmayan ama aynı evrende geçen kitaplarca hakkı verilerek aydınlatılmaktadır.
(qwertyu klavye - 12 Nisan 2017 05:54)
discworld'den sonra dünyadaki en uzun ikinci epic fantasy serisi. evrenin genişliği bakımından game of thrones ve wheel of time ı çok gerilerde bırakır. bu evrendeki olayları bütünüyle kavramak beyni yorar. muazzam karakterler barındırır. whiskeyjack, anomander rake, dujek onearm, trull sengar, karsa orlong, ganoes paran, tehol beddict, mappo şu an aklıma gelenlerden sadece birkaçı.ilk iki kitaba sıkıcı diyenler çok fazla. bu sakın sizi yanlış yönlendirmesin. elimden bırakmadan bitirdim ikisini de.
(cunterstrikes - 18 Kasım 2018 20:27)
e - kitap olarak okumak isteyenler için tüm serinin bir araya getirilmiş hali dnr'da uygun denilebilecek bir fiyata satılıyor. https://www.dr.com.tr/…e-malazan-book-of-the-fallendur hepsini almayalım, bir şans verelim diyenler için ilk dört kitabı kapsayan bir başka koleksiyon daha var.
(valinor - 24 Ocak 2019 00:08)
en doğru okuma sırası aşağıdaki gibi olan fantazi türünde kitap serisi.1. gardens of the moon2. deadhouse gates3. blood follows4. the lees of laughter's end5. the wurms of blearmouth6. memories of ıce7. house of chains8. the healthy dead9. midnight tides10. night of knives11. the bonehunters12. reaper's gale13. crack'd pot trail14. return of the crimson guard15. toll the hounds16. stonewielder17. goats of glory18. dust of dreams19. orb, sceptre, throne20. the crippled god21. blood and bone22. assail23. forge of darkness24. fall of light25. walk in shadow
(rinnegan - 24 Ocak 2019 22:24)
Yorum Kaynak Link : malazan book of the fallen