jiang rong in epey sansasyon yaratmis kitabi. bir kac milyon dense de, gizli kapakli, kacak macak cin de nerdeyse en az yirmi milyon okundugu soyleniyor. cinlilerin' yuzyillardir toprakla ugrasmaktan omurgalarini yitirip koyunlastirildiklarini, sirf bu nedenle kendilerine demokrasi teklif edilse onu dahi kabul edecek durumda olmadiklarini " cunku cinliler kurt degil, koyundurlar " diyerek dile getiren rong in kitabi, oyle saniyorum ki en azindan icinde bulundugu yasaklara zorlu durumlara, canindan olma bahasina ragmen yazma cesaretini gosteren yurekliligine saygi gostergesi olarak okunmalidir .....

(anshar - 5 Temmuz 2008 04:32)

25 şubatta fransa'da vizyona girecek film.
trailer

(murvermeyvesi - 12 Şubat 2015 00:38)

insanın doğaya, hayvana, karşısındaki insana ve hatta kendine olan ihanetini belgesel tadında bir yumuşaklık ile anlatan film olmuş.

(20ocak - 28 Ağustos 2015 09:45)

bozkırın o güzel havasını yansıtan nadir filmlerden. meraktan bi bakayım kapatırım dediğim, fakat kendimi kaptırdığım filmdir. belgesel gözüyle izlendiğinde daha bir güzelleşen yapım.

(oylemelesineinsann - 26 Kasım 2015 02:03)

ülkemizde kurdun uyanışı ismiyle dün vizyona girmiştir. belgesel tadında güzel bir film olmuş. kesinlikle gidin diyemiyorum ancak güzel zaman öldürüp, keyif alacağınız bir film olacaktır.
(bkz: küçük kurt)

(benfica - 30 Nisan 2016 01:25)

sinemaseverlerce kaçırılmaması gereken müthiş bir film.

film bir komünizm eleştirisi olarak da izlenebilir, bu yönde herhangi bir telmih amacı olmayan evrensel-soyut bir hikâye olarak da...

[filmin dayandırıldığı romanın yazarı lu jiamin, aslında içsel anlamda bir komünizm düşmanı değil; ama belli ki idelojinin donuklaşmasına, aklın önüne geçmesine ya da aklı durgunlaştırmasına karşıt ve bütün bu olumsuzlukların panzehiri olarak da demokratik anlamda müesseseleşme çaresine sığınmış ciddi ve çilekeş bir düşünür. (bu sebeple filmi kimsecikler --ve tabii özellikle genelde sosyalizm ve özelde maoizm sempatizanları-- bir karşı devrim vs. martavalıyla beslenmiş bir önyargıyla izlememeli...)].

modern zamanlar itibarıyla kapitalizmin temel argümanlarına hiç de "kapılmayan" ve yine modern zamanlar itibarıyla komünizmin (ya da sosyalizmin) 'örnekleri'ne hiç de tutku filan duymayan biri olarak şahsen ben, filmden çok şey öğrendim. film benim için, hem birçok katılımcısının dünyanın en önde gelen bilim ve fikir adamlarının olduğu bir sempozyum hem de görsel yönü çok kuvvetli ve kolay rastlanamayacak türden nadir bir eğlencelik işlevindeydi.

kısaca dendikte: filmden (ve dolayısıyla filmin kendisinden uyarlandığı romandan) öğrenilecek o kadar çok şey var ki...

son not: kurt asil hayvandır diye bilirdim ama bu önermeyi desteklemeye yardımcı olacak türden olmak üzere kişisel anlamda biriktirdiğim gözlem, yakın bilgi ya da öznel tecrübe yoğ idi... ciddi bir eksik. ama filmi izlerken yahya kemal'i, onun eğil dağlar başlıklı kitabını (ve/yani ki alfred de vigny'nin kurdun ölümü başlıklı şiirini) hatırladığıma göre galiba bu eksiğimi az biraz gidermiş oldum.

(sinemada tek seyirci bendim. anlaşılan, millet, bu filmin şahane, derinlikli ve tarihsel bir seyirlik olduğu haberini duymamış. ben de duymadım. oysa önce duyanlardan olurum genellikle. yöneticilerimiz uyuyor mu? nerede sinema eleştirmenleri? neler oluyor? imkânım olsa --gazete ya da tv-- her yayın organına en az üç adet sinema eleştirmeni istihdam etme mecburiyeti getirirdim; çünkü, aksi takdirde allah bir şekilde belamızı verir diye korkardım...)

(fakiruhakirupurtaksir - 30 Nisan 2016 01:37)

bugün izlemek nasip olan harika film.

sırf kurtların atları kovaladığı 10 dakikalık sahne için bile izlenir bu film. ben bu kadar gerçekçi bir sahne görmedim. film için gerçekten böyle bir sahne çekildi mi^* yoksa görsel efekt miydi kestiremedim.

ayrıca film, tarih kitaplarında okuduğumuz orta asya türk halkının bire bir aynı yaşamın hala oralarda sürdüğünü de gösteriyor. göktanrı inancındaki ve türklerin ilk tanrısı tengri, filmde tengir olarak geçiyor. demek ki hala oralarda bir yerde yaşamaya devam ediyor.

(readmymind - 1 Mayıs 2016 22:44)

kurtlara, orta asya step hayatına eski türklerin doğaya yaklaşımlarına merakı olanlar izlesin. hernekadar moğollar filmin öznesi olsa da bu yakın akrabamızla hemen hemen aynı şartlarda yaşamış olduğumuz için bizi de yakından ilgilendiren bir film.

türklerin kurtları neden simgeleştrdiği filmden açıkça anlaşılıyor.

(haccelli - 31 Aralık 2016 01:39)

çhc kültür bakanlığının yoğun propaganda çalışmalarının yeni ürünü. son on yıldır özellikle kendi etnik azınlıklarına yönelik filmler çekmeye devam ediyorlar. bu projeye jackie chan yapımcı/oyuncu sıfatıyla dahil olarak paranın allahını görmeye başladı. eminim yıllardır keriz gibi üç kuruşa dövüşerek aktörlük yaptığı için pişman olmuştur. formül çok basit. hollywood eskilerini veya ucuza gelen bir kaç oyuncuyu dahil ediyorsun. üstüne çin kültürü ve halkların kardeşliği türküsünü ekliyorsun. tadaaa alsana saçma sapan propaganda filmi.

bu filmde de mesaj çok açık ve net. mao dönemine uzaktan uzaktan dokunduran (idareye katiyen laf sokma filan yok. yanlış anlaşılmış, insan kaynaklı hatalara değiniliyor) fakat bugün öyle şeyler kalmadı, han çinlisiyle uyguruyla - mançusuyla moğoluyla bir mozaiktir çhc mesajı veren filmler bunlar. jackie'nin bulunduğu son iki filmin trailerlarına bakın ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.

birisi skiptrace: https://youtu.be/kkkoctoraca
diğeri dragon blade: https://youtu.be/kus8twj0ewm

iki filmin ortak noktası bu kültür mozaiği sıçmığı olmakla birlikte ikisi de rezalet ötesi filmler. birisinde john cussack ve adrien broody uzun saçlı romalı asker oluyorlar daha ne diyeyim. dragon blade'de ipek yolu üzerinde olan çeşitli halklar bir araya gelerek roma lejyonlarına karşı savaşıyorlar. kale savunması sırasında kah bir tunguz kardeşimiz bayılıyor kah uygur yaralanıyor. bunu gören han çinlileri koşup su ve yardım getiriyorlar. adrien broody uzun ahenkle dans eden saçları ve kırk beş kiloluk devasa ficuduyla aklımızı alıyor. hakkındaki yorumları görünce zaten anlayacaksınız.

wolf totem bu ikisine nazaran biraz daha sosları dengede tutulmuş bir noodle. tabi yine kendi değerlerini veya milletini itin götüne sokmayı bırak inceden eleştri bile yok. moğollar kurttur biz koyun, onlar et yer biz pirinç olayı anlatılırken bak kurt dediğin azarsa sonu böyle olur mesajını da veriyor. belgesel kafasıyla sesi kısılarak izlenirse stepler görselleri biraz tat veriyor. bunun dışında sıradan çinlilerin o yarak kürek diyaloglarına maruz kalıyorsunuz. kollektif mülkiyet konusu üzerine ilerliyor. iç moğolistan'da halk devlete bağlı çiftçiler olarak çalışıyorlar. kendilerine ait hayvanları filan yok. devlete özel at yetiştiriyor besi hayvancılığı yapıyorlar. sovyetlerin kolhoz'undan zerre farkı olmayan bir sistem. sözüm ona bu yapının eleştirisi yapılıyor.

özetle pekin'den gelen iki götü bitli pezevengin göçebe hayatını tecrübe edişini kurtlar hakkında bilgiler eşliğinde izliyorsunuz. filmin henüz başında bile trenden kafasını çıkartıp aaa çin seddi diyerek göze sokulan kültür tanıtım çalışmaları var ki cem yılmazın filmlerindeki sözüm ona gizli reklamlar daha az sırıtıyor. şahsen izlerken bu iki orospu çocuğuna inanılmaz kıl oldum. oldum çünkü gerçekten o sinir bozucu tipik çinli sıfatsızları koymuşlar. neredeyse hiç bir ahlaki değere sahip olmayan üç kuruş için babasını satabilecek tıynette tipler bunlar. tek korkuları devlet olan bu ciğersizleri çin'e gidip bir kaç ay vakit geçiren herkes hatırlayacaktır. evet. alenen ırkçılık yapıyorum. sırf bunların yemek yeme tarzları için bile azılı çinli düşmanı olabilir insan. şapır şupur kafasını kaseye gömerek yemek yerken arada ağzına gelen kemiği boku püsürü restoranın zeminine tükürmek gibi hareketleri var. filmdeki başrol evine misafir olduğu kadının kocası ölür ölmez ertesi gün kadına sende gözüm var diyebilecek kadar dejenere bir tipi ve kültürü yansıtıyor.

filmdeki tek nokta atışı eleştiri çinlilerin o dönem yiyecek iki gram et bulamamasına değinilmesi. aynı dönemde on yıl kadar bir sürede türkiye nüfusuna yakın sayıda insanın açlıktan öldüğünü hatırlayınca hiçte eleştiri gibi olmuyor ama olsun. buna da şükür. en azından tanrı mao'ya ufaktan bir serzeniş var.

(shinigami ryuk - 30 Eylül 2017 17:13)

muhteşem bir the hu parçası. solosu riffi klibi ayrı ayrı güzel. buralar yakın zamanda değerlenmezse ben de müzikten anlamıyorumdur o kaddar.

(dunya kupasina sarilan dede - 24 Kasım 2018 22:29)