Çıkış Tarihi     : 15 Kasım 2009 Pazar, Yapım Yılı : 2009
Türü                : Drama,Bilim Kurgu,Heyecanlı
Taglar             : 2000'ler,Köy,New York,numara,gizli ajan
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Granada International , ITV Productions , Out of Africa Entertainment
Yönetmen       : Nick Hurran (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Bill Gallagher (IMDB)
Oyuncular      : Ian McKellen (IMDB)(ekşi), Jim Caviezel (IMDB)(ekşi), Ruth Wilson (IMDB)(ekşi), Jamie Campbell Bower (IMDB)(ekşi), Lennie James (IMDB)(ekşi), Rachael Blake (IMDB)(ekşi), Hayley Atwell (IMDB)(ekşi), Renate Stuurman (IMDB), Hanlé Barnard (IMDB), David Butler (IMDB), Leila Henriques (IMDB), Wolfgang Weissenstein (IMDB), Isabella Calthorpe (IMDB), Savannah Charon Esau (IMDB), Will Kemp (IMDB), Vincent Regan (IMDB), Sara Stewart (IMDB), Jessica Haines (IMDB), John Whiteley (IMDB), Jeffrey R. Smith (IMDB), Thomas West (IMDB), Oliver Adams (IMDB), Warrick Grier (IMDB), Lauren Das Neves (IMDB), Wilmien Rossouw (IMDB), Matthew Wild (IMDB), Garion Dowds (IMDB), Ashleigh Lopez (IMDB), Dar Dash (IMDB), Iain Paton (IMDB), Norman Anstey (IMDB), James Cunningham (IMDB), Coralie Rose (IMDB), Langley Kirkwood (IMDB), Joe Vaz (IMDB)

The Prisoner (~ The Prisoner - Der Gefangene) ' Dizisinin Konusu :
İki ailenin şükran günü bir araya geldiği bir günde, iki ailenin küçük kızlarının kaybolduğunu ortaya çıkar. Bununla birlikte Keller Dover (Hugh Jackman), genç ve yetenekli bir dedektiften (Jake Gyllenhaal) yardım ister. Saatin ilerlemesine rağmen iki küçük kız ortaya çıkmayınca panik dolu anlar ortaya çıkar.


  • "bu şarkı "i know where i'm going!.." diye biter, ardından 22 acacia avenue başlar. tamamen tesadüf olduğunu düşünsem de ilginç ve hoş bir detay."




Facebook Yorumları
  • comment image

    zamanin cok otesinde bir dizi idi. bana gore en sira disi olayi da o balondan yaratik/gardiyan konsepti. boyle yuvarlak beyaz bir balon o kadar ama artik muzikle, cekimle ne bileyim ortamla resmen boyle ibne serefsiz balon oldugu hissiyatini veriyorlardi, urkuyordun kin besliyordun balona. halbuki bildigin balon lan ahah. dizi tarihinin en manyak efekti en fantastik yaratigidir bence o


    (nuitari - 10 Eylül 2009 18:11)

  • comment image

    bu aralar amerikanya dizi ve film yapımcıları eskiye rağbet etti iyiycene. özellikle seksenlerde kült olmuş yapımlara yönelim çok fazla.. bunun artık sektörün tıkanma noktasına gelmesiyle açıklayabiliriz herhalde. lost zirve oldu.. artık eskilere dönmek eski yapımların üzerinden yeni gelişmiş teknolojiyle geçmek şart oldu belliki.

    yeni bir şey çıkaramıyorlar.. eskiden internet olmadığı zamanlar düşünmek ve yaratmak konusunda ekstra çabalar sarfetmek zorundaydı tv ve sinema sektörü çalışanları... gelin görün ki zamanının büyük bölümünü internette geçiren bir kitle var önlerinde.. normalde bu durum daha çok yeni bir şeyler üretmeyi gerektirirken yapımcılarda kolaya kaçıyor sanki.. gerçi onlarda internet çocukları artık..

    hala para kazanılıyor bu işlerden elbet.. lakin yaratıcılık kısırlaştığında eskilere dönüş artıyor.. benim gibi seksenlerden kopamamış seksenlere ve doksanlara hayran olan kitle için hava hoş tabi.. bazen diyorum zaten bu tv ve sinema dünyası bildiğin belli bir yaşın üzerindeki insanlara yoğunlaştı... bizden geçiniyorlar artık sanki.
    bizim türkiye dizi sektörü eskilere döndü deyü dalga geçiyorduk yaprak dökümü aşk-ı memnu falan... ecnebiler de başladı ahah

    netice itibariyle geçmişi yad etme vesilesiyle olsun, anlattıklarıyla olsun pek güzel bir dizi.. dayandığı nostalji sağlam bir kere.

    hah bir de: (bkz: denizden ian mckellen çıksa seyrederim)


    (poink - 19 Kasım 2009 12:39)

  • comment image

    ahh bir twitter tadında entry olacak da beşinci bölümü taze seyrettim, çok gazım. ahh be ian mckellen amca, sen insan değilsin. nasıl bir oyunculuktur o yahu? resital resmen.. o yaşlı taşşakların boyunlara dolanası bir adamsın.

    beşinci bölüme ian mckellen damgasını vurmuş olduğu dizi anlayacağınız.


    (poink - 25 Kasım 2009 22:34)

  • comment image

    izlerken okulda ders kitabı olarak okuttukları ray bradbury'nin fahrenheit 451, lois lowry'nin the giver ve de yine takviye olarak izlettikleri the pleasent ville adlı filmden temalar yakaladığım, son 4 bölümünü henüz bitirdiğim, ian mcallen'ın oyunculuğuyla büyülediği harika dizi. sonunda gerçekten izlerken çaba harcanması gereken, izleyiciye her şeyi hazır sunmayan güzel ve düşünce dolu bir dizi.

    takibi zor bulunan dizinin sonundan çıkarımlarım şu yönde (bkz: über spoiler)
    --- spoiler ---
    dizinin sonunda six'in two olmasının temel sebebini aslında yine two açıklıyor. six'i inandırmak, villageda kalmasını sağlamak için onu aşık ediyor ama 451(önceki hayatında şirkette çalıştığı über hatun)in darling adlı bölümün sonunda 'i am glad you are cured of me.' demesiyle anlaşılıyor ki six bundan kurtuluyor (ki bunda 313'ün payı var)

    daha sonra two, six'i açmak için insanın en derin arzularına iniyor. six'i, verdiği ilaçla çift kişilikli yapıyor. bir yanı hala six diğer yanı ise two times six oluyor ki bu yanı en derin arzuları (intikam, hırs, öfke ve şehvet) kendisini açık hedef yaparak yine six'in kendini kaybetmesini umarken six kendini kontrol ederek two'yu öldürmüyor ve tekrar paçayı kurtarıp two'yu alt ediyor.

    üçüncü olarak six'i ele geçirmek için ölümü kullanıyor. köy'ün gerçek olduğuna inanmasına karşılık ona yaşamını sunuyor. six yine de direnmeye devam ediyor ve ölüm pahasına da olsa inancından ve aklından vazgeçmeyeceğini two'ya göstermiş oluyor.

    son olarak two, six'i kendi silahıyla vuruyor. six'in her zaman insanları düşünen yanının farkına varan usta manipülator two, six'e bu insanların neden orada olduklarını 313'ün aklını yani six'in en çok önemsediği kişiyi serbest bırakarak gösteriyor. oradaki insanların köye olan bağımlılıklarından kurtulunca başlarına geleceklerini, seçmeseler de köyde birleşen hayatların aslında gerçek hayatta acı çekip burada bir araya gelen insanlar olduklarının farkına varmasını sağlıyor. en son sahnelerde köyü two'ya emanet edip, six is one nidaları arasında kendini havaya uçuran two, six'i köye inandırmanın da ötesine geçerek six'in kendi insani duygularını(vicdanını) kullanarak insanları köyde hapsetmeye mahkum bırakıyor.

    elena ve two özgür kalırken six ve 313 köy'ün kurbanları oluyorlar

    ---
    spoiler ---

    --- daha fazla spoiler ---
    köy yok hepsi hayal hepsi insanın bilinç altında olup bitiyor.

    6, calistigi sirkette istatistikler uzerine kurulu bir göredvde görevi güvenlik kamerlarini izleyerek oradaki insanlari kategorilere ayirmak. en sonunda two ile olan buluşmayı izlediğimizde aslında şirketin işlevi ortaya çıkıyor. elena, two'nun eşi, insanın bilinçaltındaki farklı katmanların varlığından yola çıkılarak yapılan bir deneyin ilk gönüllüsü. elena'nın biokimyager olduğunu öğreniyoruz bu bir noktada filimn içindeki hapları ve iğneleri açıklar nitelikte. 6'in yaptigi katergoriler yoluyla insanlar bu koye getiriliyor aslinda o insanlar six yuzunden burada. sixin istifa etmesi sonucu ki zaten apartmana gelen kadin da bunu soyluyor sirket kimsenin ayrilmasina izin vermeyince dizi başlıyor.

    en sonunda kiz apartmanda ölmeden once 6'e seni oldureceklerdi ama terfi ettiriyorlar diyor bu da basa gececek olmasinin sinyallerini veriyor.

    başa gecmesi için de köye gitmesi lazım olunca bir sabah kendini köyde buluyor.

    --- daha fazla spoiler ---


    (srtratybarbar - 17 Ocak 2010 18:20)

  • comment image

    --- spoiler ---

    sinopsis;

    abicim şimdi yengeyle siz önce beyazları çekiyorsunuz. yenge server oluyor... yani host ediyor, (umarım altyapısı iyidir çünkü 2000-3000 kişi pingleyecek ehe ehe) çok fazla map yok zaten tp_village nüfus artarsa tp_more_village budur yani yalnız yenge bitkisel takılacak.

    seni de mod yapıyoruz. refree, vote falan yok, istediğini kick, istediğini mute... süper. eğer arada yengeyi uyandırıp sohbet edeyim dersen 2 hap atarsın uyanır. bunu abartma yalnız mapte bug oluyo haberin olsun.

    kib

    summakor siyosu

    ---
    spoiler ---


    (gilbertus albans - 18 Ocak 2010 09:58)

  • comment image

    --- spoiler ---

    bu diziyi bir an hevesle prison break havası tadında sanarak izlemeye başladım, hatta ilk 2 bölümde bu tadı aldım da diyebilirim zira bu kez bir hapishaneden kaçış olmasa bile kahramanımızın kasaba denilen özel bir yerden kaçış yolu aradığını görüyorduk. gel gör ki olay hiç de klasik bir kaçış hikayesi değilmiş zira aslında kasaba diye bir yer yok, tamamen ütopik ve zihindeki bir kaçış alanı burası, herkesin mutlu olduğu ama tamamen bilimin verileri ve gücü ışığında insanların hayallerini gerçek sandığı ve bununla mutluluk duyduğu, hayalperestlerin hastalıklı kabul edildiği, öldürüldüğü bir yer. bu kasabada istatistiki veriler tutan bir adamın aklını hayal ile gerçek arasındaki hassas dengede kurması üzerine kurgulanan 6 bölümlük kısa sanılan ama aslında takip etmesi ve anlaması zor dizilerden. 1 ya da en fazla 2 gün içinde tüm bölümlerini izlemenizi tavsiye ediyorum aksi halde sizin için dünyanın en sıkıcı dizisi haline gelecektir.

    ---
    spoiler ---


    (yorgun nihilist - 3 Mart 2011 21:39)

  • comment image

    insanın yüzünde tokat gibi patlayandır. bu hikayeyi düşünen zekaya o güzelim senaryoyu yazan ellere yatıp kalkıp dua ederim ben arkadaş! uzun zamandır bu denli beğenerek seyrettiğim bir yapım olmadı. keşke 6 bölümden uzun olsaydı karakterlerin daha da derinini görebilseydik.

    --- spoiler ---
    beni en çok etkileyen şey, her şeyin sonunda 6'nın eleştirdiği hatta ve hatta nefret ettiği şeye dönüşmesi oldu. hem de bütün direnmelerine gayretlerine rağmen. son sahnede 6nın yüzündeki ifade, son replikleri, gözlerindeki bakış...
    ''ben bir numara değilim özgür bir adamım ''diyen adamın yerinde yeller esmesi inanılmaz etkiledi beni.

    bu sanırım yaş aldıkça insanın kendinde gözlemlediği bir şey. çok sevdiğim bir laf vardır, içinde dünyanın en doğru tespitini barındıran:

    "hayat üç bölümdür: dünyayı değiştireceğini sandığın, dünyanın değişmeyeceğine inandığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun.."

    işte hikayenin verdiği onlarca mesajdan beni en çok etkileyeni bu oldu. günün sonunda hayretler içinde kalarak fark ediyorsun ki nefret ettiğin o şeye dönüşmüşsün.

    2nin, 6nın en zayıf yönünü bulup ordan yakalaması ve inanılmaz başarılı bir şekilde 6yı manipule etmesi çok güzel anlatılmış.

    ---
    spoiler ---

    baş rol seçimleri için ekibi tekrar tekrar tebrik ediyorum. 2yi oynayan ian mckellen'ın muhteşem oyunculuğu, karizması adeta ders niteliğindeydi.
    erkeğin hası, karizmanın sözlüklerdeki karşılığı, jim caviezel'ın varlığı bile yeterken oynadığı 6 karakteri tek kelimeyle muhteşemdi. seyrettiğim en etkileyeci karakterlerden biri, çok orijinal bir karakter 6.

    bu arada bu diziye 5.8'i layık gören imdb yavşakları size çok kızdım ve laflar hazırladım.


    (filler dunyanin en masum hayvanlaridir - 12 Ekim 2011 01:39)

  • comment image

    ilk olarak 1967 yılında yayına başlamış bu dizi, bugüne kadar yapılmış en alışılmadık televizyon dizilerinden biri olarak kabul edilebilir sanırım. bireylerin numara haline getirildiği yaşamı sorgulamayan tek tip insanların, steril bir mutluluk içinde yaşadığı bir dünya anlatılır aslında. karşı çıkılan ve düşman olarak görülen şey bir "kişi" değil, toplumun kendisidir.


    (adore - 7 Haziran 2003 09:15)

  • comment image

    60 yillarda cekilen 30 bölümlük bi ingiliz dizisi.. eski ajanlar bir adaya dolusturulur.. herkesin bi numarasi vardir.. basroldeki eleman her adadan kacmak isteyisinde beyaz dev balonlar tarafindan yakalanir. iron maiden'in bir parcasina konu olmustur..

    i'm not a number! i'm a freeman!


    (kris - 1 Ekim 1999 00:00)

Yorum Kaynak Link : the prisoner