Süre                : 1 Saat 55 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Mayıs 2013 Perşembe, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Drama,Heyecanlı
Taglar             : Çıplak göğüslü erkek,Çıplak göğüslü oğlan,Eski polis,gazeteci
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  LD Entertainment , Liddell Entertainment , Exclusive Media Group
Yönetmen       : Henry Alex Rubin (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Andrew Stern (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Jason Bateman (IMDB)(ekşi), Hope Davis (IMDB)(ekşi), Frank Grillo (IMDB)(ekşi), Michael Nyqvist (IMDB), Paula Patton (IMDB)(ekşi), Andrea Riseborough (IMDB)(ekşi), Alexander Skarsgård (IMDB)(ekşi), Max Thieriot (IMDB)(ekşi), Colin Ford (IMDB), Jonah Bobo (IMDB), Haley Ramm (IMDB), Norbert Leo Butz (IMDB), Kasi Lemmons (IMDB), John Sharian (IMDB), Aviad Bernstein (IMDB), Teresa Celentano (IMDB), Marc Jacobs (IMDB), Cole Mohr (IMDB), Kevin Csolak (IMDB), Antonella Lentini (IMDB), Tessa Albertson (IMDB), Erin Wilhelmi (IMDB), Ryder Gering (IMDB), Andrew Seddon (IMDB), Nicholas Zakotiria (IMDB), Alex Manette (IMDB), Adalberto Bermudez (IMDB), Deidre Daly (IMDB), Darlene Troiano (IMDB), Mark Zupan (IMDB), Katelin Baxter (IMDB), Jackie Austin (IMDB), Damian Bailey (IMDB), Omar Hernandez (IMDB), Erin Darke (IMDB), Evans Forlidas (IMDB), Kate Geller (IMDB), Andrew Gelles (IMDB), Hristo Hristov (IMDB), Brandon Hunter (IMDB) >>devamı>>

Disconnect (~ Sanal Hayatlar) ' Filminin Konusu :
Ailesini aramaya vakit yaratmakta zorlanan işkolik bir avukat, sırları internet ortamına yayılan bir çift, bir sınıf arkadaşına internet üzerinden kabadayılık taslayan çocuğunu yola getirmeye çalışan emekli bir polis memuru ve kariyer peşinde koşan bir bir gazetecinin yetişkin sitelerindeki mücadelesi... Tüm bu karakterleri aynı noktada buluşturan tek şey ise çağımızın buluşu internet! Modern iletişimin yeni adı olan internet tüm köşeli halleriyle masaya yatırılırken birbirinden farklı bir grup insanın hayatı üzerinde yaptığı benzer etki vurgulanıyor.


  • "- you just wanna chat? (bkz: crash)"
  • "kamu spotu gibi film."
  • "güzel film. böyle sinema yazarı gibi uzun uzun artistik cümleler kurarak anlatmayı çok isterdim ama beceremiyorum."




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmi de var, yanlış başlıkta mıyım diye birkaç defa kontrol ettim. yazalım madem: bu sene festivalde izlediğim en iyi filmdi. jason bateman sonda olmak üzere oyuncular, senaryo ne varsa çok iyiydi. sadece benim açımdan müziklerin max richter imzası taşıması ufak bir handikap oldu, bazı yerlerde 'kesme müziği, yapma bunu' diye kendimi paraladım. hatta hep arkada çalsaydı bence. neyse ben bu konuda objektif olamıyorum zati: bkz. max richter

    ayrıca uzun metrajlı black mirror etkisi yaratıyor.

    edit: bir de unutmadan: (bkz: cyber bullying)


    (el laberinto del fauno - 14 Nisan 2013 17:52)

  • comment image

    günümüz dünyası için sıradan ve klişe sayılabilecek olaylarla dolu vasat bir fikirden son derece etkileyici ve herkese hitap edebilecek bir film ortaya çıkmış. hani çoğu film için klasik bir eleştiridir harika senaryoyu mahvetmişler diye. bu film bunun tam tersini başarıyor. düşük bütçeli bağımsız bir film gibi görünse de oyunculuklar çok iyi. karakter/rol dağılımlarını beğendim. sırıtan pek kimse yok ki aslında epey bir tanınmış oyuncu da var. soundtrack seçimleri ve müziğin film içinde kullanımı gayet isabetli. bu yılın kalburüstü filmlerinden biri olmuş.

    --- spoiler ---

    masallardan fırlamış klasik mutlu sonlar yerine tam dozajında ve filmin gerçekçiliğini pekiştiren mükemmel bir sonu var.

    ---
    spoiler ---


    (ntldr - 17 Ağustos 2013 12:21)

  • comment image

    son zamanlarda izlediğim film ve müzik kombinasyonu çok çok iyi olan film. günümüzün teknoloji seviyesinde einstein'in malum sözünü hatırlatan (bkz: korkarım ki bir gün teknoloji insan etkileşiminin önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak.) ve insanların birbiriyle olan kopukluğunu oldukça güzel anlatan bir film olmuş. filmin sonu tatmin edici olmayabilir çünkü mesaj verici görevi yüzünden sanırım ucu açık bırakılmak istenmiş. sonuç olarak izlemeye her türlü değecek bir yapım.


    (diavolos - 3 Eylül 2013 23:35)

  • comment image

    black mirror da böyleydi. ilk başta çok bilinmiyor ve hiçbir yerde adı geçmiyordu. altyazıları bile haftalar sonra çıkıyordu. fakat sonra bir patladı pir patladı. bu filmi de öyle görüyorum ben. iyi iş, öyle ya da böyle hak ettiği değeri görecektir.

    ve bu film, iyi bir film.

    --- spoiler ---

    hastanelik olan karakterimizin ablasının arkadaşlarıyla masada oturduğu ve onlara kardeşini anlattığı bir sahne var filmde. kardeşiyle alakalı son durumu anlatıyor ve onların da bu durumu görmesini bekliyor. hatta arkadaşlarından biri doktorların ne dediğini soruyor. tam yanıt verecekken yanında oturan arkadaşı, cep telefonuna gelen mesajla "oh my god" nidası çekerek, danny adlı arkadaşının kendisini partiye davet ettiği müjdesini veriyor. işte ablamızın o aşamada arkadaşına öyle bir bakışı ve hemen ardından gelen "what" sorusuna karşılık tükürüşü var ki, filmdeki en iyi sahnelerden biridir bence.

    ---
    spoiler ---


    (magicalbronze - 9 Eylül 2013 23:46)

  • comment image

    hakikaten güzel film. çerezlik yapımlardan sonra ilaç gibi geldi. crash + black mirror tespitlerine katılıyorum.

    oyunculukların gayet yerinde olduğu, göze batmadığı; vurucu sahneleriyle sorgulatan, modern zaman insanlarının birbirinden kopukluğunu gözümüze gözümüze sokan bir yapım olmuş.

    teknoloji gerçekten bir nimet ama getirdikleri yanında götürdükleri de çok maalesef. sosyalleştiğimizi zannederken ne kadar da asosyalleşiyoruz, aslında ne kadar birbirimizden uzaklaşıyoruz...


    (felicitas - 11 Eylül 2013 11:12)

  • comment image

    --- spoiler ---

    - you know what? let's play a game. for a million dollars, would you fuck a dirty, smelly, hairy homeless guy?

    - oh, my god, no.

    - no? for a million dollars?

    - no!

    - okay, two million.

    - no.

    - bullshit. come on. five million. five million.

    - five million? okay.

    - you see, everybody has their price.

    ---
    spoiler ---


    (syn - 12 Eylül 2013 23:38)

  • comment image

    çok sağlam film.

    --- hafif spoiler ---

    son sahnelerde olan hissiyat ve adrenalin tarif edilemez. yorum dahi yapamıyor, "ben olsaydım şöyle yapardım" diyemiyorsun. sadece izliyorsun. muhtemelen herkesin tatmin olacağı bir sonu yaşatan sayılı filmlerden biridir. izleyin, izletin.

    --- hafif spoiler ---

    beğenmeyen taraftar siktirsin gitsin.

    lan... düşündüm de; dediğim lafa bak bak amk. demek ben çeksem filmi sonunda ortalık kan gölüne dönecekti. kim gerdi lan bu milleti?


    (hep dik geliyor emenike - 13 Eylül 2013 01:53)

  • comment image

    --- ağır spoiler ---

    bir yandan da hayatın nasıl da pamuk ipliğine bağlı olduğunu göstermiş film. son sahnelerdeki olaylar zinciri ile resmen bunu anlatmışlar. gazeteci hatunun düşerken kafayı çarpmaması, silahın ateşlenmemesi, hokey sopasının kafaya göze gelmemesi gibi..
    --- ağır spoiler ---


    (pradamax - 13 Eylül 2013 09:32)

  • comment image

    girl interrupted'te vakti zamanında oyuncu olarak görev almış james mangold'un bir iki başarılı belgesel işinden sonraki ilk yönetmenlik deneyimi olan bu işinde; yönetmen son zamanlarda trance'ten sonra izlediğim en iyi yapımlarından birine imza atmış. film dört farklı hikayeden yola çıkarak insanların nasıl gerçek hayatta yaşadıkları travmatik olaylardan kendilerini bir şekilde rehabilite edebilmek için internete bağımlı bireyler olduğu konusundan yola çıkarak; günümüz iletişim araçlarına bir eleştiri niteliğinde. açıkçası film yeterince vurucu fakat; insan kendine bu filmi bir avrupalı yönetmen ve senarist ele alsaydı acaba daha mı sert bir üslup ortaya çıkardı sorusunu da sormadan edemiyor. bunu kendime sormamda ki en önemli sebep, karakterlerin yaptıkları hatalar kendilerini öyle bir çıkmaza sokuyor ki; insan ister istemez daha sert ve kötü bir son bekliyor. fakat senaryo o kadar iyi bir şekilde işlenmiş ki 'suya düşen damla' misali, halka halka yayılarak son ana kadar merak duygumuzu ayakta tutmayı başarıyor. belki de bu filmin başarı sırrı burada. bizlerin canını daha fazla acıtmaktan ziyade bir ders verme niyetinde. bunu da sert bir tokat atarak öldürmeden yapıyor.

    --- spoiler ---

    bu dört hikaye içinde filmin asıl merkezinde odaklandığı konu, son zamanlarda amerika' da okul ve çevre baskısı yüzünden bunalıma sürüklenip intihar eden rebecca ann sedwick, audrie pott gibi küçük yaştaki çocukların yaşadıklarına benzer bir durum yaşayan ben boyd isimli karakterin başına gelenler. internet üzerinden sahte bir nickle facebook hesabı açıp kendilerini güzel bir kız gibi tanıtıp boyd' la ve onun farklılığıyla, hiç arkadaşının olmaması ile, hayata olan hassasiyetiyle dalga geçen iki erkek çocuk'tan bir diğeri boyd' a yaptığı şeylerin zamanla ne kadar yanlış olduğunu anlar; fakat bunu anladığında artık boyd intihar etmiştir. boyd' u internet üzerinden intihara sürükleyen jason' da (bkz: colin ford) gerçekte en az boyd kadar yanlız ve sevgisizdir. annesini kaybetmiş ve salt derslerine çalışması gerektiğini dikte eden eski bir polis memuru baba ile evde baş başadır. açıkçası beni bu çocukların hikayesi kadar, ne bebeklerini kaybetmiş çiftlerden birini canlandıran alexander skarsgård'ın hikayesi, ne de ünlü bir spiker olabilmek için seks işçiliği yapan 15 yaşındaki çocuğu 'seni bu hayattan kurtaracağım' diye kandıran bencil haberci etkileyebildi. bu hikayeler de filmi kesinlikle tamamlayan unsurlar fakat; bu aile sevgisinden yoksun çocukların yaşadıkları travma fazlasıyla gerçekti.

    ---
    spoiler ---

    sonuç olarak müzikleriyle, kurgusuyla hiç amerikan klişelerine bulaşmadan kendisini doğru bir şekilde ifade eden iyi bir dram filmi var karşımızda. 10 üzerinden 9 puanım.

    ayrıca bates motel'den tanıdığımız yeni yetenek, seks işçisi rolündeki delikanlı için; max thieriot


    (joe dallesandro s penis - 16 Eylül 2013 04:07)

  • comment image

    film facebook'un (kötü anlamda) reklamını yapmıştır. hepimizin bildiği ve deneyimlediği şeylerden, birbiriyle bağlantılı hayatlarımızdan güzel bir senaryo çıkmış. sosyal ağlar döneminin sabah akşam ekrana bakan asosyal insanlarıyız. gerçek bu. (en son ne zaman köyüne gittin sözlük yazarı, sorarım sana?)

    --- spoiler ---

    - bahsettiğim kötü reklam sahte kız profili açarak insanların (genellikle gençlerin) birbirini kandırması.

    - "sail - awolnation" filme öyle güzel uymuş ki, müzik kesilip sahneye girince durdurup müziğin tamamını tekrar dinlemeye karar verdim.

    - ben, ben x'deki ben'e benziyor. yani filmdeki ben boyd denen çocuk karakter olarak (bkz: ben x) filmindeki ben'e benziyor.

    ---
    spoiler ---


    (kamilfatsa - 18 Eylül 2013 02:09)

  • comment image

    çoklu hikaye örgüsü ve temasını çağımızın sosyal virüsü teknolojiden alıyor olması disconnect'i ilgi çekici kılan sebepler. peki ya özgünlük? öykülerin iç içe geçeceğini hissediyor olmamız boşuna değil zira kartların dağıtıldığı roller ve oyuncular dahi öncüsü crash ile paralel. thandie newton'un yerini paula patton almış. o filmde de kilit rollerde eski/yeni polisler, üst düzey tv yapımcıları ve dedektifler konuşlanmıştı. sonlara doğru filmlerin yönetmen veya senarist kadroları aynı mı diye kuşkulandım fakat değilmiş. the social network'un kazandığı başarının da bu temanın tercihinde rol oynadığını sanıyorum. bireyin yalnızlaşması falan pek umurlarında değil olacak ki, film zaten mesaj kaygılı ve vurucu bir finalle sonlanmıyor. "yolculuğun kendisi yeterli" kılınmış, "sonuna dek izletebiliyorsak tamamdır" gayesiyle. son kertede başarıyla kotarılmış, başkalarına tavsiye edilebilecek bir film çıkmış ortaya. daha iyisi olur muydu? rahatlıkla olurdu. devir sinema açısından o kadar kötü ki; arada çıkan her iyi film, "daha sonra da giymesi üzere" bir beden büyük gömlekle ödüllendiriliyor. orta karar müziğin * ötesinde, oyunculara değinmezsem olmaz:

    next stop wonderland'den beri hayranı olduğum hope davis için kuruldum esasında filmin başına, hep "son bir vuruş" beklersiniz ya kimi oyunculardan: tekrardan hikayeyi sırtlayacağı bir başrol. adını bateman'ın ardından görünce umutlanmıştım fakat alfabetik sırayı takip ettiklerini anlamam geç olmadı. bates motel'in asi çocuğu max thieriot yine benzer bir role soyunduğundan pek bir fark yaratmadı gözümde. mike dixon, jason bateman, alexander skarsgard yine ekonomik oyunlarıyla rollerini doldurmuşlar. filmin parlattığı isimse, oblivion'dan sonra tekrar tüm sahneleri çalan andrea riseborough. normalde bir oyuncunun sektörde yükselmesi en az on, ortalama ise 20 yıldır. filmografisine baktığımızda 2005'te beyazcama, iki figüranlıktan sonra 2008'de happy-go-lucky ile beyaz perdeye "merhaba" dediğini görüyoruz. yani beş yıl sürmüş dikkatleri çekmesi. yeni bir oyuncu için alışıldık bir başarı değil. 31 yaşında olduğunu düşünürsek, kırkları bulmadan evvel olabildiğince sömürmek isteyecektir yüzünü bu sektör. oynadığı her filmde kendinden söz ettireceği bariz ve umuyorum ki zero dark thirty sebebi ile dahi hiç hazzetmediğim jessica chastain'in yerini kendisi alır hızla değişen trendlerin olumlu bir katkısı olarak.

    filmin "içimizin yağlarını eriten sahnesi için de bir spoiler açayım;

    --- spoiler ---

    beyinsiz kız takımı ile kafeteryada otururken "dertli birini gruplarında daha ne kadar barındıracaklarını düşündüren" abby, hemen yanındaki aptal sarışının telefonuna gelen flört mesajıyla ağzının kulaklarına varmasını ve diğer kızların da aptalın coşkusuna katılmasını görmesi sonrası, sarışının yüzüne tükürür. abby artık gönlümüzü kazanmış, safımıza geçmiştir.

    ---
    spoiler ---

    buraya kadar okumayan izleyici için anahtar kelimeler:

    internet, seks, facebook, seks, webcam, seks, kredi kartı, seks, fbi, seks, çocuk istismarı, seks, chat'e kız nickiyle girmek, seks, porno, seks, babalar ve oğullar, seks ve andrea riseborough.

    özet tanım: andrea riseborough'ın hızla yükselen kariyerinde önemli bir kilometre taşı.

    kazanan: apple.


    (kolombre - 21 Eylül 2013 23:10)

  • comment image

    bu yıl beni çok etkileyen ikinci film. birinci side effectsdi. sıkı bir eric northman hayranı olduğumdan izlemeye başladık filmi. ancak kesinlikle film bu sığlıkta kalmadı. belki internetle çok haşir neşir olduğumdan bu kadar etkiledi, gerçekçiliği çarptı, bilmiyorum. gerçi sadece gerçekçiliği değil sahneler de çok iyiydi, özellikle filmin son 10 dksı inanılmaz etkileyiciydi.


    (bryophyllum - 28 Eylül 2013 13:53)

  • comment image

    film izlemek için seçim yapmaya çalışan, ve 'ekşide hakkında yazılanlara da bir bakayım' diyecek kadar internet kullanan, facebook, chat odaları, her türlü duygunun sanalının orasından burasından geçmiş biriyseniz kendinizden çok şey bulabilirsiniz.
    müzikleri şahane. az biraz daha sert olmalıydı diye düşünüyorum fakat şu haliyle de oldukça etkileyici ve başarılı bir film.


    (haydi abbas vakit tamam - 28 Eylül 2013 15:34)

  • comment image

    internetin öteki yüzünü baya iyi anlatan film. istanbul film festivalinde gitmemiştim şimdi izleyince pişman oldum. çağımız insanının hayatını karartan sanal hatalar yapmadan önce mutlaka izlemesi gereken filmlerden biri. bir diğeri için (bkz: trust).


    (atomsforpeace - 19 Ekim 2013 21:13)

  • comment image

    sanal dünyanın yarattığı iletişimsizlik ile etik ve hukuki sıkıntıları çok güzel örneklendirdiğini düşündüğüm film.
    yeni medya üzerine kafa yoran tüm siberütopiklere kötü ama çarpıcı bir yanıt olmuş.
    arthur kroker'in taptığım şu sözünü bir kez daha doğrulama neden oldu:
    "her teknoloji hem tahakküm hem de özgürleşim potansiyelini bünyesinde taşır"


    (somethingstupid - 19 Ekim 2013 21:17)

  • comment image

    son yıllarda izlediğim en güzel dram filmlerinden biri. birbiriyle zincir gibi bağlantılı bir grup insanın internet/sosyal medya kaynaklı sorunlarla boğuştuğunu görüyoruz filmde. ağır işlemesine rağmen ekrana çivileyen bir film olmuş.

    --- spoiler ---

    sorunlu ergenimizin arkadaşının suratına tükürdüğü sahne, bir amerikan filmi klişesine atılmış bir tükürük olmuş resmen. takdir ettim. ayrıca finalde direkten dönen patlama anları resmen gerdi beni.

    ---
    spoiler ---


    (justicar - 1 Kasım 2013 16:33)

  • comment image

    güzel film.

    böyle sinema yazarı gibi uzun uzun artistik cümleler kurarak anlatmayı çok isterdim ama beceremiyorum.


    (kuruyemisci - 5 Aralık 2013 14:14)

  • comment image

    güncel sorunlara dair oldukça başarılı analizlere sahip film.

    ayakları yere basan, ele aldığı konuyu/konuları sağlam ve detaylı şekilde inceleyen, doğru yerlerde vurucu noktaları öne çıkaran bir film. farklı aileler ve farklı yaşamlara dair sorunları genel tempoyu ve atmosferi bozmadan işlemeyi başarmış.

    kadrosu hiç fena değil, oyunculuklar başarılı. sinematografisi oldukça hoş. görüntü yönetimi ile filmin vermek istediği duyguları başarılı bir şekilde güçlendirmişler.

    velhasıl güzel film olmuş.


    (alcak makine muhendisi - 8 Aralık 2013 22:51)

Yorum Kaynak Link : disconnect