Süre                : 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 18 Nisan 2012 Çarşamba, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Döküman,Kısa Film
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Evergreen Pictures
Yönetmen       : Lauren Greenfield (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Jamie Lee Curtis (IMDB), Carmen Dell'Orefice (IMDB), Nancy Etcoff (IMDB), Eileen Ford (IMDB)(ekşi), Lauren Greenfield (IMDB)(ekşi)

Beauty CULTure ' Filminin Konusu :
İlerleyen yaşına rağmen karşı konulamaz bir cazibesi olan yakışıklı Jep Gamberdella, şehrin tadını sonuna kadar çıkarmaktadır. Şık akşam yemeklerinden çılgın partilere koşar. Kıvrak zekası ve mizahi kişiliğiyle her zaman baştan çıkarıcı ve bağımlılık yapan biri olmuştur. Aynı zamanda bir yazar olan Jep, gençliğinde ödül aldığı kitabı ile büyük bir başarı yakalar ve Roma yüksek sosyetesinde önemli bir itibar edinerek ihtişamlı bir hayat sürmeye başlar. Roma’nın en güzel manzaralı evlerinden birinde oturan Jep, terasında eğlenceli partilere ev sahipliği yapar. Takındığı alaycı tavır ile dejenere olmuş insanları ve hayal kırıklıklarını maskeleyerek dünyayı biraz daha iyi bir yer olarak görmeye çalışır. Onun için masumiyetini koruyan tek şey hala hayallerinde yaşattığı eski aşkıdır. Artık yeniden kalemi kağıdı eline almanın zamanı gelmiştir, ancak güzelliğiyle insanı etkisiz hale getiren bu göz kamaştırıcı şehirde içinde biriken derin yorgunluğun üstesinden gelebilecek midir?


  • "(bkz: aşkın metafiziği)(bkz: arthur schopenhauer)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    insanların güzelliği yargılama şekillerinde evrimin miras bıraktığı pragmatik genlerin mi yoksa içinde yaşanan toplumun güzellik anlayışının mı daha etkili olduğunu dair bir karşılaştırma. hatırladığım kadarıyla bu konuda yapılan bir araştırmada, doğurganlık açısından ideal sayılabilecek bir kadın vücut tipi olan kumsaati şekli yüksek bir oranla tercih edilmiş, bu da güzelliği yargılamada evrimin etkisinin yadsınamaz olduğunu ortaya koymuştu. ama diğer yandan, güzelliğin toplumdan topluma değiştiği bilinen bir gerçek, hatta zamandan zamana bile, bu göz önünde bulundurularak farklı ülkelerden, kültürlenden gelmiş insanların aynı ülkede bir süre yaşadıktan sonra o ülkenin güzellik anlayışrına uygun yargılamalar yaptıklarını gösteren ve kültürün genetik seçilimden daha büyük bir etkiye sahip olduğunu iddia eden bir çalışma da var. neyse, bir bilen varsa aydınlatsın.


    (atlantisgezgini - 29 Ocak 2014 23:00)

  • comment image

    insanın adaptasyon yeteneği kültürel anlamda ele alınabilecek en büyük falsolarından biri olduğundan güzellik anlayışı da büyük oranda yaşadığı toplumu yansıtır. bunu zekayla harmanlayıp -işbu noktada bilim, kalıtım vs devreye girer- yeteneğe dönüştürmek önemli. böyle olunca da zaten öngörülenin dışında bir estetik anlayışı neticesinde sanatçı olunuyor; bir nevi uzaylı, toplum dışı, böyle ibne gibin puşt gibin bir şey.


    (soguk mesrubat - 29 Ocak 2014 23:10)

  • comment image

    böyle bir vs olamaz, ikisinin de etkisi tartışılamaz.
    kültür arttıkça, insan evrim basamaklarında zirveye doğru ilerler. bugün avrupalı kadınları ortadoğulu kadınlardan daha güzel buluyorsak coğrafyalarının ilerlemeye elverişli olması sayesindedir.


    (maviyesilalgler - 1 Haziran 2014 10:46)

  • comment image

    bu entelektüel başlığa yakışmayan bazı küfürler içerir bir yazı olacak isterseniz okumayın ama başka uygun başlık bulamadım.

    ben bu estetikçiler, dermotolocikler, ezcacılar, güzellik uzmanları tayfasına aşırı uyuz oluyorum. sorsan hepsi birbirini kötüler lise mezunu güzellik uzmanından tut, 6+4 yıl okumuş etmiş dermotologu da izninizle aynı kefeye koyarak sözlerime başlamak istiyorum.

    daha minik bir ergenken etrafınızı sarıyorlar, minik bir ergenin en doğal hali nasıldır, sivilcelidir. sivilce çıkar ergende, çok normal çok doğal değil mi? yok bunlar için doğal değil, mesela şampuan almak için girersin güzellik ürünü satan bir yere, "aaaaaa cildine ne oldu böyle, sakın dokunma, her tarfına yayılır, iz kalır, geçmez, sen en iyisi şu sikimsonik ürünle bunu her gün yıka"... şaşkın ergen ne yapsın, tek derdi nasıl göründüğüyken, uzman sandığı bir abla tarafından amansız korkutulunca başlıyorsun temizlik jelleri, kremleri, losyonları... al işte battın kozmetiğe ve sittin sene çıkamıyorsun işin içinden. oysa köyde herhangi bir ergende sivilce gören bunlara göre eğitimsiz bir teyzem ne der, "sivilce basmış bunu, evlenince geçer eheh meheheh"... valla dünyada bundan daha evrim bilgisiyle donatılmış tepki yok, senin 10 yıl tıp okumuş doktorundan daha sağlam bakıyor sivilce olayına.

    neyse başladın yüzünü bu ıvır zıvırlarla temizlemeye yıkamaya, yıllar yıllar geçti ama sivilce biter dert bitmez. mesela hastaneye gidiyorsun göz doktoruna sıra bekliyorsun, bunları da bilerek yan yana koymuşlar herhalde, dermatologun yanındaki ablalar, "aaaaa cildine ne oldu, güneşten korunmuyor musun yoksa sen?" diye sanki cüzzamlısın gibi sana güneş kremi kullanmazsan neye dönüşeceğine dair konuştukça konuşuyor ve güneş kremi kullanmadığın için seni bir pislik gibi hissettiriyor ve güneş kremini dayıyor. sen de demiyorsun ki "ulan ben çilliyim ya"...

    burda bitti mi, bitmedi, biter mi? koca güzellik sanayi sana bir güzellik kremi satınca doyar mı, bence doymuyor. güneş kremi dediğin meret, yıllardır kullanırım bugün kendi tecrübelerime dayanarak söylemeliyim ki cildin güneşten korunma işlevini öldüren bir zehirden başka bir şey değil. cildi tembelleştiriyoruz, kremsiz güneşle baş edemez hale getiriyoruz. ancak günlük rutinde her saniye kremle gezmek mümkün değil güzellikçi ablamların önerdiği gibi. sen istediğin kadar koru, sonra bu işten kurtulmak mümkün olmuyor. gidiyorsun çok bilmiş uzmanlara, hmmm demek seni 30 faktörü korumuyor, hmmm demek 50 faktör korumuyor, ben en son 90 faktör kullanıyordum öyle diyim.

    ha bi de dermatolojik olarak test edilmiş ilaç gibi kremler ve kozmetik ürünler var. ikisi de birbirini beğenmez, minik bir tüp 100 küsur lira. al sür sür yine leke yine leke... sonra geçme bunların kapısından, geçtiğimde yok, ben atıyorum üroloji sırası bekliyorum kadın gelip benim cildime lazer tedavisiyle lekelerden arındıracağına, aktivasyon, kavitasyon, obusyon bubusyon ile 10 binlerin konuştuğu paralarla beni çillerimden kurtarmaya çalışıyor, geçen yine bulaştı biri bana. "dedim ki ben seviyorum çillerimi, lekelerimi, onlar da benim, yok etmek istemiyorum, teşekkür ederim". botokslu teyze bana diyor ki "ama çok kötü görünüyor"... hay allah siktir git pislik yaa... ne kadar onursuz iş yapıyorsunuz.

    geçen bayramda köye gittim, 50 60 yaşında amcalar, teyzeler, bütün köy, güneşi görünce herkes dışarda, kimse güneşten korkmuyor, doğadan korkmuyor, sere serpe. ciltlerinde 1 tane leke yok biliyor musunuz? 60 yaşında kadının cildi benimkisinden güzel. ben şapka, gözlük, 90 faktörle hepsinden daha beter yaşlandırmışım cildimi. doğadan, güneşten, yağmurdan korkacağımıza, kimyasaldan, doğal olmayandan korksak daha güzel olurduk.

    ha sonra bunlara da açıklamaları var, diyorsun ki eskiden güneş kremi mi vardı? durur mu uzman, güneş eskisi gibi değil diyor, ozon tabakası delinmiş, bıdıı bıdı... siktir lan sana kalsa, küresel ısınmadan mevsim geçişlerinin artık kalmadığından yakında susuzluktan ölecektik bak bu yaz gelmedi, bugün hava yağmurlu, çok da güzel bir bahar yaşadık.

    ya neyse ben bir şey demiyorum ya..


    (minesota - 4 Temmuz 2017 13:06)

  • comment image

    birini güzel bulmanız ile evlenmek istemeniz farklı meselelerdir. güzel bulmak tamamen kültür ve bize popüler tarafından dayatılan güzel algısıyla ilgilidir. batı illerinde zayıf insanların çekici bulunmasının sebebi budur. ve tercih edilmesinin... ama evlenmek ve çocuk yapmak istediğimiz insanı seçerken genler ve bizim hayat tecrübemiz ön plana çıkıyor. meseleyle ilgili şofenoyerin aşkın metafiziği* adlı eserini okumanız tavsiyemizdir.


    (belkileyin - 23 Temmuz 2017 13:51)