Oyuncular
  • "(bkz: interstate 60)"
  • "sözlük yazarlarının kafasını çokça bulandırmış filmlerdir sanırsam. kardeşim o saydıklarınızı izlemeyeni dövüyorlar."
  • "bazıları o kadar az bilinir ki imdb top 250'dedir. arkadaş, az bilinen diye şuraya oscar almış filmi örnek gösterenin götüne kafam girsin."
  • "(bkz: abi lost diye bir dizi keşfettim süper)"
  • "(bkz: the game)"
  • "benim sünnet düğünü videom , çok şeker bir çalışmadır. o sene 12 yerde ödül aldı , çoğu politik kaygılarla vermişlerdi ödülü."




Facebook Yorumları
  • comment image

    sözlük yazarlarının kafasını çokça bulandırmış filmlerdir sanırsam. kardeşim o saydıklarınızı izlemeyeni dövüyorlar.


    (bankoftears - 21 Nisan 2009 10:13)

  • comment image

    aslında bayağı bir insan tarafından bilinen filmlerden oluşur. hatta ekşi sözlük'te başlığı olup da hakkında en az üç sayfa entry girilmiş filmler de bu kategoriye dahil edilir. nedeni ise, yazanın "çevresinde bilen pek insan olmaması" olur genelde.

    misal her bunalım gencin gözdeleri "eternal sunshine of the spotless mind" ve "requiem for a dream" de bu filmlerden ikisi olabilir isteyene göre. malum annem, babam bu filmleri bilmiyor. halamlar, dayımlar da bilmiyor. aile çevremde bu filmleri tek bilen benim.

    o kadar marjinalim ki, bazen ben bile kendime inanamıyorum.


    (satine - 5 Ekim 2009 16:47)

  • comment image

    bazıları o kadar az bilinir ki imdb top 250'dedir.

    arkadaş, az bilinen diye şuraya oscar almış filmi örnek gösterenin götüne kafam girsin.


    (ecnebi - 4 Şubat 2010 22:36)

  • comment image

    başlamadan şunu belirteyim; sözlükte hakkında iki veya üç sayfadan fazla entry girilmemiş, her biri birer hazine olan filmleri elimden geldiğince yazmaya çalıştım. her birinin türkçe altyazısı mevcuttur. birkaçı hariç çoğu hd kalitesinde restore edilmiştir.

    spalovac mrtvol: filmin baş kahramanı cermen asıllı, çekli bir kremator. bildiğimiz cenaze yakıcı, sıradan bir insan. nazi işgaliyle beraber bir arkadaşı tarafından aklı nazizm ile çeliniyor. ancak karısı da bir yahudi. hayal edin, gitgide nazizmi benimseyen bir krematorun eşi ve bir yahudi. hangimiz bu kadının yerinde olmak isterdik? politika ve inanç ekseninde harika bir gerilim. (imdb)

    punishment park: en cesur filmlerden biridir. türü, sahte belgeseldir. (pseudo-documentary) devlet tarafından muhalif görülen gençler, özgürlüklerini kazanmak için zoraki olarak insanlık dışı bir yarışa sokulurlar. filmin vuruculuğunun yanında; mahkemede hakim ve gençler arasında öyle ideolojik tartışmalar duyarız ki, her biri, bir ötekinden daha fazla etkiler bizi. (imdb)

    inherit the wind: sağlam diyalogların ve performansların havada uçuştuğu bir mahkeme filmi. mahkemelik olay ise küçük yaştaki öğrencilere ders esnasında darwin'in evrim teorisinden bahseden bir öğretmen. film boyunca, tahmininiz üzere konu mahkemede çok hararetli tartışılıyor. bunun yanında hava da bir o kadar boğucu ve sıcak. yani film çok hararetli, çok leziz. (imdb)

    the ox-bow incident: çaresizlikle izleyeceğiniz, önyargıların ne kadar hazin sonuçlara sebebiyet verebileceğini gösteren belki bundan daha iyi bir film yapılmamıştır. film boyunca bütün olan biteni büyük bir çaresizlikle seyrediyorsunuz. hele ki filmin son anlarında, gerçekten nutkunuz tutuluyor, konuşamaz hale geliyorsunuz. oldukça da kısa bir film. (imdb) muhtemelen aynı çaresizliği amerika'nın bir dönem yoğun tecrite tabi tuttuğu yönetmen dalton trumbo'nun iki kolu ve iki bacağını kaybetmiş vietnam gazisi askerin hikayesini anlattığı johnny got his gun filmini seyrederken yakalayabilirsiniz. (imdb)

    un condamne a mort s'est echappe: adı uzun, kendi ise kısa ve yalın olan bu filme istemsizce mest oluyorsunuz. bir hapishaneden kaçış filmi. yalnız öyle bir kaçış filmi ki, hareket yok. film boyunca genel itibarıyla bir mahkumun iç konuşmaları ve yaptığı hazırlığı seyretmekle meşgul oluyoruz. buna rağmen, filmin sonuna yalnızca "vay be" denebilir. bu kadar mıydı? bu kadar kolay mıydı? adam elini kolunu sallar ve gider. öyle bakakalırız arkasından. (imdb) filmin tam adı: un condamne a mort s'est echappe ou le vent souffle ou il veut

    le trou: yapılmış belki de en iyi hapishaneden kaçış filmi. filmdeki kum saatine ayarlı olarak nefesiniz bir hızlanacak, bir inecek. seyir zevki alacağınız bir film arıyorsanız muhakkak izleyin. ayrıca sinema tarihindeki en vicdansız ihanetlerden birine de şahit olacaksınız. (imdb)

    i soliti ignoti: eğlencesi, kahkahası, komedisi bol bir soygun filmi. ya da soygun yapmaya çalışan mahalleliler filmi. ayrıca sinema tarihinin gelmiş geçmiş en karizmatik aktörlerinden marcello mastroianni ve claudia cardinale'in gençliği de filmin bonusları. (imdb)

    the miracle worker: azmin ve umudu kesmemenin en nadide örneğini bu filmde bulacağınıza eminim. bir insanı hayata bağlamak için ne denli çabalar harcandığını görüp de etkilenmemek elde değil. kısaca konusu; görme engelli bir öğretmenin kendisi gibi görme engelli, konuşmayan küçük bir kıza harcadığı takdire şayan çaba. (imdb)

    walkabout: genç bir kızın, küçük kardeşiyle birlikte avustralya'nın çorak arazisinde hayatta kalma mücadelesini anlatan kıyıda köşede kalmış enfes filmlerden. filmde yaban hayatı ve modern hayatın unsurlarına küçük dokunuşlar mevcut. mesela ufak bir örnek; kızın onca uğraştan sonra yaban hayatından kurtulup kara yoluna ulaştığı sahnede, yola adımını atarken ayağının yakın plan çekilmesi gibi. (imdb)

    la historia oficial: totaliter rejimleri eleştiren iyi filmlerin başında gelir. arjantin'de, askeri cuntanın dayattığı tarih müfredatına karşı duran bir grup gencin çevresinde başlayan film, zamanla askeri darbenin gölgesinde gerçekleşen sokak hareketlerine dek uzanır. muhakkak izlenmeli. filmde çizilen politik tablo, genel hatlarıyla ülkemize çok da yabancı değildir. (imdb)

    fury: güncelliği halen devam eden linç kültürünü gözümüze sokan ibret alınası filmdir. cahil bir kasaba güruhunun lincine uğramış bir insan olsanız intikamını alır mıydınız almaz mıydınız? linç, adalet, intikam sorunsalı. hepsi bu leziz filmde. (imdb)

    balkanski spijun: daha önce şu entry'de de bahsettiğim gibi #52545322, izleyeceğiniz en paranoyak karakterlere sahip filmdir. kısaca konusuna değinecek olursak; devletine, komünizme sonuna kadar bağlı yugoslav yurttaş olan ilija, yanyana olan iki evinden birini iş adamına kiraya veriyor. ancak nasıl bir paranoyaklıksa, evini kiraya verdiği adamın rejim karşıtı kapitalist ajan olduğundan çok saçma bahanelerle şüphelenip, takip etmeye başlıyor. hayır, bir süre sonra da en az kendi kadar tuhaf abisi, hatta çok derin bir yapılanma olduğundan şüphelendiklerinden, abisinin oğulları da katılıyor. sonuna kadar kahkahalarla "yuh arık, n'oluyosunuz. bu kadarı da fazla" dedirten olaylar silsilesiyle geçen, aynı zamanda da kapalı toplumları da doyasıya taşlayan bir filmdir. (imdb)

    the last seduction: ters köşeye yatırmalı, karmaşık kurgulanmış, dişe dokunur bir film izlemek istiyorsanız şiddetle tavsiye edilir. (imdb)

    kind hearts and coronets: ingiliz aristokrasisinde; hırsın, intikamın göz bürümesi üzerine yapılmış, en soğuk kanlı seri katile de sahip leziz filmlerden biridir. ayrıca gelmiş geçmiş en hazinli sonlardan birini de barındırmaktadır. (imdb)

    değinmeden geçemeyeceğim. yönetmen sam peckinpahimzalı şu iki film de maalesef kıyıda köşede kalmış hazinelerdendir. ilki, bring me the head of alfredo garciaolup nasıl bir hafızanın ürünüdür, merak uyandırır. filmle alakalı yalnız şu anektodu sizinle paylaşayım. sin city filmini dikkatli izleyenler hatırlayacaktır. tarantino'nun konuk yönetmen olarak araba sahnesini çektiği şu sahne (ayrıca sin city'nin çizgi roman serisinde de mevcuttur.) yani kesik kelle ile konuşma sahnesi. bring me the head of alfredo garcia filminde ise buna benzer sahnelerin ağa babası diyebileceğimiz, 40 yıl önceden düşünülmüş sahneler mevcuttur. (imdb) sam peckinpah boşuna şiddetin ozanı lakabıyla anılmıyor. bir diğer kıyıda köşede kalmış ancak pek çok kere remake'i çekilmiş getaway filmi. kirli ve çatlak yan karakterlere sahip, kendini bir solukta izleten, dengine rastlanması imkansız olan enfes bir kaçış filmidir. (imdb)

    santa sangre : dövmeli kadın, şişman üvey baba, kolsuz anne, ona kol olan bir evlat ögeleriyle bezeli çarpıcı, eşi benzeri olmayan sürreal bir intikam filmi. anne gerçekte ölü mü? baba gerçek mi, yoksa tüm bunlar tramva mı? ve dahası. (imdb)

    yönetmen ve yönetmen sineması dedikten sonra şu ismi es geçmek olmaz. amerikan bağımsız sinemasının mihenk taşı john cassavetes. maalesef günümüzde kıyıda köşede kalmış olan iki şaheser filmini ekleyeyim. ilki a woman under the influence: tamamen olağanüstü performanslarla bezeli leziz, şahane bir dramdır. (imdb)
    bir diğer filmiyse the killing of a chinese bookie: başı, borç ve alacaklıdan kurtulamayan bir striptiz kulübü sahibinin çok naif bir anlatımla sergilendiği lezzetli mi lezzetli bir filmdir. ayrıca, altından kalkması zor sahneler de barındırmaktadır film. örnek verecek olursak; yaklaşık on dakika boyunca, kapkaranlık bir yol üzerinde geçen diyalog sahnesi vardır filmin. yol kenarındaki araba çalışana kadar devam eder bu sahne. ancak geçen hiçbir saniyesinde sıkılmayız. ayrıca ölen çinli bahisçi de filmin hemen hemen yirmi dakikalık bölümüne konu olur. mavi ve kırmızı ışıklandırmanın yoğun kullanıldığı, işçilikle yoğurulmuş sahneleri bolcadır.(imdb)

    sanat eseri ve işçilik dedikten sonra değeri maalesef az bilinmiş şu hazineleri anmadan olmaz : soylent green, soy cuba, idi i smotri ve pek tabii ki fitzcarraldo,

    ek: dellamorte dellamore (cemetary man) : hiçbir kaba sığmayan, yer yer hayranlık, yer yer de tiksinti duyacağınız filmlerden. peki neden bir şaheser? izledikten yıllar sonra dahi muhakkak filmin bir sahnesi aklınızın ucuna yer ediyor. tek cümleyle özet geçeyim; mezarlık bekçisi bir gencin, mezarlıkta ara ara yakınını ziyarete gelen bir kadına duyduğu aşk. esasen, kahramanın aşk hakkındaki yani dellammore ve ölum hakkındaki o da dellamorte ikilemini çok zor yoldan oğrenmesini anlatır. ayrıca truman show, dark city gibi filmlerden önce çekildiği de unutulmasın. (imdb)

    jules dassin'in yıllara meydan okuyan şu filmini de ekleyeyim. günümüzün ocean's serisine her yönüyle ilham kaynağı olan başyapıtı du rififi chez les hommes. film, cezaevinden çıktıktan sonra tekrar eski sevgilisine sahip olabilmek için mücevher soygunu planlayan adamın, ekip toplayarak gerçekleştirmesi üzerine kuruludur. ancak, öyle titiz ve hayranlık uyandıracak bir soygundur ki, düşününüz şemsiye dahi kullanılıyor. fazla spoiler vermeyeyim. buyurunuz. imdb linki. türkçe vikipedisi de mevcuttur. spoiler içerir.

    ayrıca hüzünlü bir film die brücke (imdb), sakin bir western mccabe & mrs. miller(imdb) ve kışkırtıcı bir film to die for (imdb)

    aile içi şiddet temalı, alkolü bol inanılmaz gerçekçi ve güzel bir film : once were warriors (imdb)

    kdo chce zabit jessii: çizgi romanvari konuşma balonlarının olduğu yarım asırlık kült kategorisine rahatlıkla sokulabilecek ilgi çekici ve seyir zevki yüksek bir film. imdb

    ek 2: sıkı bir gerilim filmi nattevagten (imdb). ayrıca henri-georges clouzot klasikleri; le salaire de la peur (imdb), les diaboliques (imdb) ve le corbeau (imdb) filmleri.

    dali dili havali korna'dan gelen hatırlatma üzerine psikolojik-gerilim türüne ait kilit filmlerden spoorloos da şiddetle tavsiye edilir. (imdb)

    senin beni sevebilme ihtimaline sicayim'dan gelen öneriler üzerine fando y lis (imdb) ve seksmisja (imdb) filmleri de aynı şiddetle tavsiye edilir.

    embraceown nickli yazar arkadaşımdan gelen tavsiye üzerine the guard (imdb) filmi de önerilir.

    edit: eklemeler devam ediyor.
    edit 2: küçük bir yazım hatası düzeltildi. cay icmiyek mi nickli yazar arkadaşıma hatırlatması için teşekkür ediyorum.


    (immanuelkantinsaygidegerbiryakiini - 7 Temmuz 2015 11:20)

  • comment image

    not. altta actigim basligi burada da paylastim. gerekli aciklama.kismi var. 300 film de az kisi tarafindan bilinmese de onemli filmlerdir. elestirmeden once. okuyun. listeyi kıstım biraz. şimdi de sayılara ya da diğer filmlere takarlar. yapacak bir şey yok.

    (bkz: zihin acan kitap gibi filmler)
    .............................................................................................

    1) naked
    insanın evrimi, yabancılaşma ve akıcı, çarpıcı konuşmalar, başarılı mike leigh filmi.

    3)the sunset limited
    siyah-beyaz, bilgi-cehalet, yaşam-ölüm, bütün zıtlıklar bir odada sadece iki oyuncunun konuşması üzerine ilerliyor

    4) novaya zemlya
    hapishanelerde yer kalmayınca, rus ve çeçen suçluların, gözetimdeki bir adaya yerleştirilmesi ve gelişen olaylar. medeniyetin, doğal şartlar konusu zorladığı takdirde gelebileceği boyutlar ve rus gözünden insan doğası.

    6) flatliners
    tıp öğrencilerin kendilerini 1 dakikanın aşağısında, geçici olarak öldürmesi ve geri uyanmaları, o beyaz ışık dediğim yerde ne gördüler

    7) dream with the fishes
    yaşam ve ölüm, ne kadarımız yaşama ne kadaramız ölüme tutunuyor ve hayatın engellediği tutkuların peşinesadece ölüme yakınlaşınca mı gideriz. yaşama ne kadar bağlıyız

    8) doubt
    dinin insan ilişkilerindeki sırları, gerçekten dine uygun yaşamak insan doğasına ne kadar uygun

    9) he was a quiet man
    kimsenin göremediği bir insan kendisini nasıl gösterebilir, erkeklerin hayalarının yasalarla sıkıştırıldığı bir dünyada insanların dikkatini çekmek için ne yapılabilir. gerçek ve hayal, bunlara ayırdığımız süre ne. iş hayatında insanın toplumun gözündeki yeri

    12) bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom
    doğa ve insanın bir keşişin gözünden uyumu, çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık. hayatın 4 mevsimi. sembolik anlamlar. kim-ki duk'un en sevdiğim filmi

    13) los cronocrímenes
    zamanda kırılma üzerine enfes bir film. gerilim gücü yüksek, sürükleyici ve çarpıcı

    14) house of games
    gerçek ve kurmacanın birbiri içine geçtiği, psikolog bir kadınla poker oyunu içerisinde gibi hissetiğiniz david mamet filmi. hasta ve normal, suçlu ve masum. zıtlıklar ve filmin sonu çok iyi, tam bir gece filmi

    16-17) the playerve barton fink
    hollywood'un mutfağındaki sağlıksız koşulları gördüğümüz, hamamböceklerinin cirit attığı (ırkçı bir benzetme değil) enfes iki film. şu iki arka arkaya izlerseniz, sinemadan beklentiniz de değişir

    18) last night
    kıyamet kopsa insanlık bunu nasıl karşılar, o bir gün ve dünyanın farklı ülkelerindeki insanlar

    19) after hours
    harika bir gece filmi daha. insanlara ne kadar sürede güveniriz, önyargılar bizi nereye sürükler. bulmaca gibi ilerleyen bir film. martin scorsese'ten çok farklı bir film

    20) englar alheimsins
    delilik, aile, toplum, ilişkiler. sürrealist bir biçimde giden film konuşmaları, komplo teoreliriyle sizi sizden alacak türde.

    21) ı'm here
    spike jonze'ten çarpıcı bir kısa film, 2 robotun zıtlıklar içindeki uyumu ve melankolik bir atmosferde beraberlikleri

    22) kes
    ingiltere'deki buz gibi eğitim sistemi ve aile disiplini arasında sıkışan bir çocuğun, kuşlarla ilişkisi. insandan daha çok hayvanlara yakınlaşan insanoğlu

    23) bab'aziz
    mistisizmin en güzel örneklerinden. masalımsı anlatımı ve insanı büyüleyen ilahileriyle harika bir nacer khemir filmi

    24) smultronstallet
    rüyalar ve gerçek, de chirico'nun resimlerinden fırlamış gibi duran bir ingmar bergman filmi. yaşlılık-gençlik, başarı-belirsizlik zıtlıkları içerisinde bir yol hikayesi

    25) chasing amy
    ne kadar medeni olursak olalım, ne kadar aldırmaz olursak da olalım ve en önemlisi hangi ırktan olsak da olalım aşık olma insanın asla geçmişi sorgulamasına engel olamıyor. çizgi roman sevenlerin kaçırmaması gereken bir film. kanımca kevin smith'in en olgun ve güzel işi. sevdiklerimiz için ne kadar fedakarlık ederiz ve ne kadar karşılık alırız.

    judgment at nuremberg
    2.ci dünya savaşından midesi bulanlara ilaç gibi gelecek 2.ci dünya savaşı temalı mahkeme filmi. alman insanın sınıflara göre hitlere bakış farkları. ön yargılar ve sağlam bir özeleştiri içeren, insanlığı sorgulayan bir stanley kramer filmi

    28) strings
    hamlet uyarlaması gibi duran, iplerle dünyaya bağlı ve herkesin bir iple birbbirine bağlı olduğu sağlam bir animasyon.

    29) akiresu to kame
    post modern sanatı eleştiren çok başarılı bir takeshi kitano filmi. resim sanatının geleceği ne, galeri ve sanatçı ilişkileri.

    30) seconds
    olmak istediğimiz kişi değilsek, yaşam çok rutin ve sıkıcıysa, bize başka biri olma imkanını verseler, yeni bir başlangıç yapsak hayat nasıl olurdu?

    31) la meglio gioventù
    italya'nın 40 yılı bir ailenin gözünden aktarılıyor. çok uzun olsa da çok kısa gelecek hayat gibi bir film

    32) ghost worldve frances ha
    yabancılaşma, tutunamama ve olgunlaştıkça biz gibi çehre değiştiren arkadaşlık. biri çizgi roman uyarlaması diğeri siyah beyaz olan çok çarpıcı güzel 2 film. iki filmde de kamera 2 kız arkadaşın değişen yaşamlarında hareket ediyor.

    33) my dinner with andre
    tek mekanda geçen, bir yemekte sohbet halinde devam eden filmde, siyaset, din, sanat ne varsa bulacaksınız. anlatılarlar gözünüzün önünde canlanacak.

    34) ılha das flores
    bir domtesten çöplüğe kadar insanı huzursuz eden, keşke izlemeseydim diyeceğiniz kısa film. tüketim toplumunun korkunç boyutları, bizim bildiğimiz ama görmek istemediklerimizi göreceğimiz bir yapım

    35) the broken circle breakdown
    müzik-sessizlik, din ve inançsızlık. ve cevap verilmek istemeyen sorular. listenize atacağınız soundtracklere sahip, sizi salya sümük ağlatabilecek bir film. filmin zirvesinde yer alan tirad sahnesine özellikle dikkat. darwin ve bilimadamları...

    36) la guerre du feu
    80.ooo yıl öncesinde ilk ateşin homosapien-neandertal saflarda gidip gelen öyküsü. çekildiği yıla göre çok iyi görselliğe sahip

    37) también la lluvia
    kristof kolomb üzerine film çekmek için bolivya’ya gelen, kendini daha üstün gören insanların şahit oldukları. herşey satılık, yağmur bile. sömürgeci zihniyetin geçmişten günümüze şekil değiştirmesi

    38) ınherit the wind
    taşrada bir okulda öğrencilerine darwin ve evrim üzerine bilgiler veren ileri görüşlü bir öğretmenin, önce kasaba halkının sonra da hristiyanlığın savunucusu bir avukatın elinden kurtulmak için verdiği hukuki mücadele. mahkeme salonunda dehşet dialogların olduğu filmin yönetmen koltuğunda yine stanley kramer var

    40) mia aioniotita kai mia mera
    yunanistan deyince, theodoros angelopoulos'u unutmak olmaz. yaşlanmış bir yazarın, dantevari sokaklardan, sınıra, küçük bir çocukla yolculuğuna tanık oluyoruz. cehennemden, arafa oradan cennete mistik bir yolculuk

    41) angst essen seele auf
    ırkçılık üzerine başarılı başka bir yapım. bu sefer zıtlıklar siyah-beyaz, eğitimli-cahil ve yaşlı-genç olarak verilmiş. toplumun insan üzerideki baskısı. insanın diğer insanlar için değeri.

    42) el método
    tek mekanda geçen enfes bir film. aynı zamanda the exam bu filmden etkilenmiştir. işe alınabilmek için ne kadar ileri gidebilirsin. dışarısının distopik bir kaos içerisinde anlatıldığı, başvuru odasında gerilimin sn derece kendisini hissettirdiği başarılı bir film

    43) la planète sauvage
    insanoğluna hayvanlar için empati kurmasına yardım edecek başarılı bir animasyon. insanlar başka bir çeşit gelişmiş canlı tarafından aynı bizim hayvanlara yaptığımız gibi tasmalarla gezdirilse, vahşi olanları hunharca katledilse ne yapardık?

    44) punishment park
    deneysel bir film. belgesel gibi ilerlerken mahkeme sahnelerindeki konuşmalar çok can alıcı. cezanın affı için belli bir kilometreyi polislere yakalanmadan geçmeye çalışan aktivist gençler ve karşısından zorba polis devleti

    45) ıdiot
    fyodor dostoyevski'nin budala romanının birebir sinema versiyonu. ben çok başarılı buldum. bölüm bölüm anlatılmış. saflık ne kadar iyi bir meziyet ve dinin doğruluğun temsilcisi gibi durmak bizi toplumda nasıl bir hale sokar.

    46) god on trial
    yahudi kampında ölmeden önce tanrıyı, kurdukları mahkemede sorguya çeken, umutsuz insanların dramı. yahudiliğin başından beri, tanrının gazabı ve haklılığı

    47) animals with the tollkeeper
    tim roth'un oynadığı enfes bir film. yol hikayesi, fantastik öğeler herşey var filmde. big fish'i beğenenler bu filme de hayran kalır. hayatın anlamı, yaşam ve beklentiler

    48) adams æbler
    bir kilisede kendisini tamamen tanrıya adamış peder ve ceza affı için yanında çalışan suçluların hikayesi.

    good night, and good luck.
    1950'lerin amerikasında radyo-televizyon gazeteciliğinin ilk günleri george clooney'in yönetmenliği altınd ele alınmış

    49-50) scener ur ett äktenskap ve who's afraid of virginia woolf?
    evliliğe karşı bakışınızı değiştirecek ve beraber bir ömrü sorgulatacak 2 film. tiyatro oyununu sevenler bu iki filmi izlesin. bunları beğenen 1968 yapımı faces filmine de bakmalı

    51-52) deathtrap ve sleuth
    2 film de poe, doyle gibi büyük yazarların eserlerine saygı duruşunda bulunurken, sürpriz kurgusuyla sürükleyici bir biçimde kendisini izletiyor. tiyatro oyununu sevenler bu iki filmi de izlesin

    53) equus
    atlara takıntılı bir ruh hastasıyla onu iyileştirmeye çalışırken kendi mantığını zorlayan bir doktorun hikayesi. 12 kızgın adam'ın yönetmeni, sidney lumet'ten yine güzel bir film. deliliğin sınırlarında gezdirecek türden. aile ve din iyi bir biçimde kaleme alınmış.

    54) sling blade
    içerden çıkan sorunlu bir adama karşı toplumun önyargısı ve problemli bir aile hayatı yaşayan çocuğun sıradışı arkadaşlığı

    55) onibaba
    savaştan kurtulanların eşyalarını çalan kaynana ve kızın kendi aralarındaki akıl almaz mücedelesi. yerel efsanelerle birlikte sıradışı bir korku filmi

    56) der siebente kontinent
    haneke'den yine hayattan soğutacak bir film. tüketim toplumu içerisinde orta sınıfın günlük yaşayışı bir makine gibi kayda alınmış. sürpriz sonuyla çok çarpıcı etkisi altında bırakacak bir film

    57) das boot
    tek mekan filmlerinin padişahı. 3 buçuk saatin neasıl geçtiğini anlayamadığınız, karakterleri ve konuşmalarıyla o dönemin siyaseti hakkında da bilgiler veren harika bir alman filmi

    58-59) stand and deliver ve the first grader
    eğitimin rengi ve yaşının olmadığınu gösteren etkileyici 2 film, toplumun peşin hükümlerini kıracak türden

    60) carnage
    tek mekanda geçen, karı-koca, eğitimli-az eğitimli, üst orta sınıf ve alt ortasınıf çatışması. kahveden alkole erkek ve kadının karşı cinsin gözünden rollerinin ortaya çıktığı güzel bir film

    62-63) ...and justice for all. ve the verdict
    mahkeme salonunda geçen iki güzel film. otoritenin sorgulanması ve insanların güvendiği değerlerin aslında nasıl şekil değiştirebilen bir yapıda olduğunu görmemizi sağlayan, adaleti adalet üzerinden eleştiren filmler

    64) le hérisson
    yaşamın anlamı, ön yargılar ve insanların oturdukları kata göre birbiri hakkındaki peşin hükümleri. doğu-batı medeniyetlerinin insan yaşamına bakışı, dışarıyı görmeyi bilen bir japon balığı misali küçük bi kız çocuğunun gözlerinden aktarılmış

    65) the meaning of life
    hayatın ne olduğu üzerine kaliteli parodiler ve terry gilliam'ın erken dönemleri

    66) what ever happened to baby jane?
    biri çocukken biri gençken iki ünlü kız kardeşin bir evde geçen karanlık macerası, kıskançlık, geçmişten gelen nefretle birlikte korkutucu türden bir film. bunu beğenen tystnadene izleyebilir

    67-68-69) network ve quiz show ve they shoot horses, don't they?
    televizyon ve programların günümüzdeki yeri. kamera arkasında dönen hileler, insanların aç gözlülüğü ve medya patronlarının kan emiciliği

    70) die fetten jahre sind vorbei
    zengin insanların evine girip, modern işler çıkartan arkadaşların eskiden kendileri gibi anarşist olduğunu iddia eden burjuva bir adamla dağ evinde geçen hikayesi.

    71) they live
    en güzel tüketim eleştirilerinden biridir. gözlük sahnesi unutulmazlar arasındadır. medya, din kurumlarının nasıl paravanlar olduğunu görmek için bile izlenilebilir. uçuk ve tadında

    74) medianeras
    yabancılaşma, üst üste, yan yana ama yalnız yaşayan insanla yığını. güzel bir film. amelie tarzını sevenler izlemeli

    75-76) searching for bobby fischer ve fresh
    satranç oynamayı sevenlere göre 2 harika film. 2 film de bir çocuğun gözlerinden aktarılıyor. satrançtaki hamlelerin gerçek hayattaki yeri, öğrenen insanlar ve sürprizler

    77) the quiet earth
    kıyamet ve dünya üzerinde yalnız olduğunu düşünen bir bilimadamı. kilise sahnesi için bile izlenebilir. 28 gün sonra ve ben efsaneyim filmlerini etkilediğini düşündüğüm sahneler var

    78) creation
    darwin'in türlerin kökenini yazarken yaşadığı iç ve dıç zorluklar. aile ve din gibi kurumların bu yeni fikirlere bakışı ve darwin'in sanrıları

    79) mandariinid
    savaş karşıtı çok beğendiğim filmlerden

    80) le procès
    şüphesiz ki kafka'nın dava kitabı daha güzeldir ama orson welles'in gözünden bu filmi izlememek de olmaz. sahneler, mekanlar çok başarılı

    81) den brysomme mannen
    kuzey avrupa'nın cennet diye tanımlanan günlük yaşamına akılcı bir eleştri. sorunsuz, dertsiz bir urban bir cennet teması sorun çıkartacak bir adamın terk etme isteğiyle ilginç bir şekil alıyor. fntastik sayılabilecek film, güzel bir eleştiri sunuyor

    82) rumble fish
    küçük bir kasabada yaşamak, o kasabaya fazla olup yerel otoriteleri rahatsız etmek. francis ford coppola'dan farklı bir film

    83) the music never stopped
    müziğin insan hayatındaki yeri, hatırlatma gücü son hippienin ağzından aktarılmış. güzel bir doktor-hasta filmi. müzikleri harika

    85) pleasantville
    2 kardeş 60'ların televizyon dizisi içerisine girer ve oradaki ütopyayı altüst edecek "başarısızlık"kavramını diziye taşırlarsa neler olur. çok iyi film, sanatla ilgilenen kim varsa izlemeli

    86) le tableau
    sarayda yaşayan bitmiş "aristokrat" resimler ve onların saraya kabul etmediği, eksik, eskiz niteliğindeki vahşi figürler. çok güzel bir animasyon. türkçeye mutluluğa boya beni olarak geçti. resim sanatını sevenler kaçırmasın

    87) saibogujiman kwenchana
    delilik üzerine çok tatlı masalımsı bir film. old boy'un yönetmeni chan-wook park'un ellerinden delilerinde gözlerinden göreceğimiz bir film

    88) being there
    hayatı boyunca evden dışarı çıkmamış bir uşağın farklı insanlarla hayatının kesiştiği, harika bir toplumsal ve politik eleştiri içeren peter sellers filmi.

    89) die welle
    almanya'da yeniden nazizm canlanır mıydı? bu soru üzerine giden film, öğrenci ve öğretmen arasındaki bu tartışmadan yola çıkıyor.

    90) everything ıs ılluminated
    ailesinin anılarını toplayan bir çocuğun, geçmişe yönelik yolculuğu, yanındaki karakterler de filme uygun olarak çok sıradışı

    91) never let me go
    the island filmindense bu filmi tercih ederim. gen kopyalama, insanların kopya haline gelmesi gibi ince konulara değinen filmin kitabı daha iyi ama kitabına yakın sadelikte bir film.

    93) cool hand luke
    uyumsuz karakterin isavari hapishanedeki yaşamı. birey-toplum, itaat-asilik

    94) unbreakable
    en iyi çizgi roman filmlerindendir. hayatta herşeyin bir zıttı vardır ve bu zıtlıklar diğer zıtlığı var edecektir, şüphe, sorgulama ve aksiyonsuz bir çizgi roman filmi

    98) stay
    spoiler vermemek adına hasta-doktor ilişkisi üzerinden giden kolaj niteliğinde bir film diyeceğim. harika bir sonu var bu filmle ilgili sakın spoiler yemeyin çünkü en çok underated filmlerdendir.

    100) king lear
    kral lear 2008 yapımı olanı tam shakespeare'in dilinde. 2 buçuk saat ama teatral havasıyla kendisini izlettiriyor. listeye bir tane shakespeare koymazsak olmazdı. ben de olmak üzere çoğunluk bu eserleri okumak da zorlanıyoruz.

    ................................................

    savaş karşıtı:

    birdy
    no man's land
    johnny got his gun

    bilim-kurgu

    a scanner darkly

    surreal

    bi-mong
    yume
    sliding doors
    o anjo exterminador
    the science of sleep
    pierrot le fou

    mitoloji - modern yorumlama

    the gaze of odysseus
    medea

    varoluşçuluk

    un homme qui dort
    ıdioterne

    yabancılaşma
    (medeniyetten kaçış)

    paris, texas
    nebraska
    los lunes al sol
    sans toit ni loi
    le feu follet
    tyrannosaur
    kárhozat
    sånger från andra våningen
    walkabout
    tanin no kao
    happiness
    nói albínói

    inanç sistemi

    dekalog
    vozvrashchenie
    nattvardsgästerna
    deusynlige
    leviathan
    voksne mennesker
    something the lord made
    ta'm e guilass

    distopya-medeniyetin çöküşü

    pisma myortvogo cheloveka
    soylent green
    le temps du loup
    metropia
    strange days
    la jetée

    sistem eleştirisi

    cet obscur objet du désir
    hunger
    the magdalene sisters
    last year at marienbad
    sometimes in april

    evrim

    powder
    ı origins

    gözetim toplumu

    benny's video
    dans la maison

    komünizm

    la faute à fidel!
    the andromeda strain
    novecento
    skazka skazok
    diarios de motocicleta
    soy cuba
    oktyabr
    tri pesni o lenine
    4 luni, 3 saptamâni si 2 zile
    before night falls

    sanat

    3 women
    vargtimmen
    benny & joon

    teatral

    mephisto
    death of a salesman
    the big kahuna
    waiting for godot
    jesus of montreal
    mindwalk
    macbeth
    chinese coffee

    bilim

    einstein and eddington

    ahlak felsefesi

    joyeux noël

    sosyal ağ
    (simülakrlar-simülasyon)

    disconnect
    welt am draht
    vanishing waves
    altered states
    sala samobójców

    hukuk mücadelesi

    the thin blue line
    ın the name of the father
    m
    witness for the prosecution

    suç ve ceza

    the hit

    psikoloji-psikaytri

    sybil
    clean, shaven
    spellbound

    felsefe

    magnolia
    a torinói ló
    det sjunde inseglet
    when nietzsche wept

    yeraltı edebiyatı
    (kafkaesk)

    kafka
    berlin alexanderplatz
    barfly
    leaving las vegas
    de helaasheid der dingen
    bukowski*
    factotum
    gainsbourg
    control

    alter-ego

    anonymous
    adaptation

    politik

    wag the dog
    tinker, tailor, soldier, spy
    missing
    reds
    the revolution will not be televised
    libertarias
    machuca
    the wind that shakes the barley
    la historia oficial
    z
    no
    bahoz
    shooting dogs
    der baader meinhof komplex
    ıdi i smotri
    la noche de los lápices
    voces inocentes
    cautiva

    metinlerarasılık

    nostalghia
    alexis zorbas
    faust

    feminizm

    the hours
    polytechnique
    sedmikrásky
    the stoning of soraya m.
    volver
    todo sobre mi madre
    rusalka
    4 luni, 3 saptamâni si 2 zile

    tüketim bağımlılığı

    99 francs
    falling down

    hayatın anlamı:
    (yaşam-ölüm)

    harold and maude
    temple grandin
    about schmidt
    finding forrester

    devrim

    viva zapata!
    la battaglia di algeri
    ıl conformista
    land and freedom
    giu la testa
    oktyabr
    chelovek s kino-apparatom
    lista de espera
    la chinoise

    woddy allen evreni

    manhattan
    deconstructing harry

    sinema sevdalısı dostlara faydam olduysa ne mutlu bana.


    (kaedeoky - 27 Şubat 2016 01:17)

  • comment image

    benim sünnet düğünü videom , çok şeker bir çalışmadır. o sene 12 yerde ödül aldı , çoğu politik kaygılarla vermişlerdi ödülü.


    (lecagot - 29 Nisan 2006 12:41)