• "vincent gallo'nun hem yonetip hem de basrolunu oynadigi, gosterisli oral seks sahnesi ile cannes film festivali'nde olay yaratan filmi."
  • "chloe sevigny'nin vincent gallo'ya oral seks yaptigi** sahne ile olay yaratmaya calisan ama esas yaygarayi kotulugu ile kopartan film. tabii biz cannes'dan bildirenlerin yalancisiyiz."
  • "vincent gallo'nun yaptigi icin ozur dilemesine ve bir daha film cevirmeyecegini bildirmesine yol acan film."
  • "mubi üzerinden sansürsüz izleyebileceğiniz film. izlemek istiyorsanız bugün itibari ile 16 gün kaldı. bilginize."
  • "flas flas...vincent gallo unlu bj sahnesinde dildo kullanmis filmde, o yuzden de oyle hep alttan tutmak zorunda kalmis efendim seyini. dupeduz sahtekarlik."




Facebook Yorumları
  • comment image

    son zamanların en lan bunu izle mutlaka filmi. kendisini yarışmaya davet ettim. dedim, madem o kadar iyisin, hadi görelim numaranı. requiem for a dreamile kapıştıracağım. eşit başlasınlar diye iki defa daha izledim. sözünün eri filmmiş. ısınma turları ve yarış hep aynı. göz aynı, salya-sümük aynı. adresi the end.


    (alicanlakot - 3 Ekim 2006 19:18)

  • comment image

    blowjob sahnesinin bu kadar ustunde durulmasi ve basitce gallo nun yonetmenlik denemesini elestirmektense ortaya cikan filmi daha iyi anlamak ve görmek gerek..film genel olarak kayip bir ruh ve gerçek aşk temaları olarak bakildiginda bence ilk yarisindaki yavas sahneler, sabit kameralar, bitmeyen yol görüntüleri yani o monotonluk, hissizlik seyirciyi cok icine alip o boslugu, kayiplik hissini ve duygusalligi ayni anda yasatacak seyler..filmin yavaşligi işte o kayiplik içindeki aşkın ruh halini yansitir, bizi o noktadan baktirmayi saglar.. asik oldugun kadinin -bir sekilde- ihanetinin aşik olan adamin ruhunu nasil kapladigi ve ona yaşattiklari...yani filmin bu yönlerini gallo'nun yonetmenlikten anlamamasi olarak degil de bilincli bir sekilde,belki biraz da tesadufi, böyle bir hava katmasi olarak anlamak gerek..bir zamanlar aşik oldugun bir insanin su an nasil yaptigi yanlis seylerden dolayi uzuntu vermesi cok guzel bir sekilde gosterilmiştir bence.. ayrica filmin sonuda bir oral seks sahnesiyle bir şok yaşatilmir ve sonrasinda ise her şey daha farklılaşmıştır.. .. başarili buldum filmi, cok iyi-cig-gerkcek ve derin bir şekilde bud (gallonun oynadigi karakterin) in içinde bulundugu durum anlatiliyor ki film bu zaten o kadar....basarili, kendi özgünlügü adina... eger gallo içinden geldiği şeyi söylemek için bir film yaziyor yonetiyor oynuyor herşeyiyle o ilgilenip istediği mesaji istedigi şekillerde veriyorsa bize sadece izlemek ve anlamak düşüyor.. vincent gallo nun gerçek hayatta yaptığı şeyleri yargilamak ise bize televole kültürünün, oral seks sahnesini yargilamak ise tabularimizin urunu oldugunu dusunuyorum...ki kesinlikle pornografi olarak gormuyorum -nee dildo mu kullanmis yaziklaaar olsun(?!?!!!)- ve basitce bakilmamasi gerektigini dusunuyorum
    yani o ani tam olarak gormek, karakterleri -diyaloglarin da yardigimiyla- anlamak gerek..oral sex orda bir araçtır, dumur edici bir araç hemde, ve çok iyi işe yarar o anin duygusal-psikolojik halini katlar da bize gosterir..bir iç çatışma, duygusal patlama...oral seks yapilirken konustuklarini ve sonrasinda konustuklarini dinleyin, 2si arasindaki farkin niye oral seks kullanilarak anlatildigini burda anlatmak olmaz..ortada bir aşk, bir ihanet, kayiplik, hem sevgili olarak hem de cinsiyetsel olarak bir hesaplaşma,duygusal bir patlama, samimiyet,ölü bir bebek...var.. öte yandan, gallonun verdigi aciklamalar -zaten normal bir herif degil-güzel,dogru,cirkin,yalnis olsa bile bunlari yargilamak bizim icin önemli olmamalidir ayrica vincent gallo nun da umurunda oldugunu sanmiyorum...


    (venus in furs - 12 Ekim 2006 16:28)

  • comment image

    nasıl ki tom waits americana müzik tarzının, pete seeger ile woody guthrie tarzı folk şarkıcılarla, jack kerouac'ın bir nevi hem devamı, hem de daha refleksif, tabiri caizse post modern versiyonuysa; vincent gallo'nun the brown bunny'si de, kerouac'ın, yol filminin, hem edward hopper tablolarının hem de wim wenders'in amerikada çektiği filmlerin bir devamı gibi. kesinlikle bugüne ait olmayan, 60lar ve 70lerden çıkma bir hali ve güzelliği var filmin. konunun harika olduğunu söylemek mümkün değil, ama gallo'nun yarattığı atmosfer, ritm duygusu, hepsini şahane buldum. tabii yer yer hagatten kötü sahneler vardı, ama ben kimi weltschmerz dolu 60lar filmlerini de aynı hissiyatla izliyorum. jeanne moreau'lu, antonioni filmlerinin uzak ufuklara bakmalı içsel manzaralarda dolaşmalı filmleri esasında biraz kıl kimi sahnelere sahipken başka başka güzellikleri sayesinde zaman aşımından kurtarıp sükse yapıyorlarsa, gallo da refleksif ve cesaretli tavrından yapsın, kötü anlarını affedelim diyorum.


    (caponsever - 4 Kasım 2006 05:06)

  • comment image

    filmle ilgili yazılabileceklerden çok, filmin takılınan tarafları can sıkıcı olan. anlatmaya çalıştığı şeyi iyi anlattığını, vermeye çalıştığı ruh halini iyi verdiğini düşünüyorum bu filmin. ayrıca son derece öznel bir yanı da var ki o da sevdiriyor kendini. öznel duygusal filmde blowjob mu olurmuş ama değil mi? aa yapılır mı öyle şey? biz hepimiz le petit prince okuduk, başucumuzda bu kitap, hiç düşünmeyiz öyle şeyleri, hiç beklemedik hiç yapılmadı. vincent gallo için bir lüks ya da dert değil bu. emo kid'ler izlemesin o zaman. onlar odalarında yastığa sarılıp ağlasınlar. kız arkadaşlarına kıyamayıp dokunamayanlar onlar.

    film baştan aşağı ne sert ne yumuşak bir doğallıktadır, aynen olabileceği gibidir, aynen gerçekte olabildiği gibidir. içerdiği pornografiye söylenecek tek bir söz yok bu yüzden de. kimsenin de bu filmi birkaç sahneyle tanıtma veya bununla önplana çıkarmaya çalışma derdinde olduğunu sanmıyorum.


    (boris - 10 Temmuz 2007 17:25)

  • comment image

    kim ne derse desin daha güzel yapılamayacak, olduğu gibi mükemmel bir film. insanların takılıp filmi sevmeme sebebi olarak sunduğu oral sahneden bahsetmeyeceğim bile, çünkü binlerce filmde zaten sex var, bunun farkı nedir ki?..

    yapılan yorumların aksine, en az soundtrack i kadar güzel film.. araba sürme sahnelerinin uzunluğu nefisti fikrimce, müzik dinleyerek yolculuk yapmak ve ilerleyen yola bakmanın keyfini yaşatabildiği için defalarca izlenesi bir film bu. vincent gallo nun oyunculuğu ise gerçekten başarılıydı.


    (bloodymary - 26 Ekim 2007 16:27)

  • comment image

    filmde gallo, acıdan kaçışı, rehavetli atmosferi ve az diyaloglarıyla, minimalist göstermeyi seçmiş. acıdan geberen bir adamın ruh hali ne kadar sürükleyici olabilirse film de o kadar sürükleyiciydi. sevdiği kadına aynı ortamda, aynı anda, tecavüz ediliyor,buna sebep olacak ve o anı hissedemeyecek kadar kafayı bulan sevgilisinden nefret ediyor, hastanelik olan sevgilisi bebeklerini kaybediyor, sosyofobik ve arıza hali kaçınılmaz... eski sevgilisine hissettiği komplike duygular, onu kafasından atabilmek için çıktığı yolculuk ve duraklarında tadına baktığı kadınlar, yolculuğun sonunda daisy'e kavuşma hayali...tüm bunlar filmde baştançıkarıcı bir hal alıyor bud clay için.

    kültür bakanlığı tarafından yasaklanan film, yaklaşık on dakika süren oral seks sahnesinde tutkunun sapkınlığa dönüşüşünü imliyor. bir zamanlar tutkuyla sevdiği kadının artık nazarında bir seks objesine dönüştüğünü imgelemesi açısından bakıldığında yönetmenin ne vermek istediği gayet açık. oldukça doğal bir kendiliğindenlik var filmde. adam yola çıkıyor, önüne gelen bir durakta duruyor, kasadaki kızı öpüyor, yoluna devam ediyor; tesadüfi girdiği bir yerden kız kaldırıyor vs...biraz aylak adamsı bir havası var.

    california'ya uzanan yolda gallo'nun direksiyon başında o hüzünlü ve etkileyici ifadesi filmi seyredilesi kılan tek nedenlerden olabilir.


    (kifayetsizmuhteris - 13 Ocak 2008 23:32)

  • comment image

    surekli ileri sararak, sadece size ilginc gelen sahneleri izleyip, 15 dakikada hicbir sey kaybetmeden izlemeyi bitirebileceginiz film.cope atacak daha cok zamaniniz varsa chloe sevigny i dusunup masturbasyon yapin.


    (mascara - 21 Kasım 2008 02:35)

  • comment image

    soundtrack etkisi nedeniyle filmden ziyade uzun bir klip gibidir. bir defadan fazla izlemenin sakıncalı olduğunu düşünsem de, etkileyici bir film. sığınmaya ve paylaşmaya çalıştığınız kişinin "o" olmadığını anladığınızda, sığılamadığını sessizce anlatır ve evet : milk and honey


    (aporrhais pespelicani - 18 Şubat 2012 10:41)

  • comment image

    vincent gallo bu film icin ozur diledigini yalanlamis ve hatta soyle demistir:
    "escinsel ya da yahudi olmadigim icin uzgunum,bu yuzden de bana ozel ilgi gostererek destek verecek bi gazeteci grubundan yoksunum.pek cok sey icin uzgunum,ama bu filmi yaptigim icin degil!!"


    (abajur - 3 Haziran 2003 14:11)

  • comment image

    film oldukça vasat; ama vinsent gallo'nun penisi ki gerçekten "epey" güzel bir penisi var ve chloe sevigny'nin gerçekleştirdiği dakikarca süren oral seks sahnesiyle akıllarda bir şekilde kalacak bir çalışma. film hakkında söylenecek her şeyin bu kadar olması film açısından başarı mı başarısızlık mı onu bilemiyorum ama adından çok bahsettirmiş çok yankı uyandırmış da bir çalışma...


    (mimiko - 25 Kasım 2012 01:59)

  • comment image

    mubi üzerinden sansürsüz izleyebileceğiniz film. izlemek istiyorsanız bugün itibari ile 16 gün kaldı. bilginize.


    (umbretta - 23 Nisan 2015 14:39)

  • comment image

    roger ebert'in yorumuna müteakiben vincent bey,"roger ebert köle tüccarı kılıklı şişko domuzun tekidir" demiş;roger bey ise ona "ben bir gün zayıflayabilirim fakat vincent gallo hep the brown bunny'nin yönetmeni olarak kalacak" oturtmuşlardır.


    (grapes of butcher - 30 Ağustos 2004 04:11)

  • comment image

    4 sene kadar onceki bir makalesinde gallo tum dunyaya nefret kusmus, tekmil italyanlari, fransizlari, new york sehrini ve harmony korinei lanetlemistir. o esnada korine le beraber olan chloe sevigny icin ise "connecticut li chloe hayatini blow job yaparak kazanabilirse sansli saysin kendini" diye buyurmustur. bu nasil bir vizyondur ki 4 sene icersinde kendini gercek kilmis, chloe sevigny hanimefendinin suratini vincent gallo nun apisarasina sigistirmistir, bu esnada gallo nun tebrik edilmesi, elinin sikilmasi gerekmektedir.

    gallo ayrica brown bunny nin intimacy temali bir film oldugunu iddia eder.


    (szap - 4 Eylül 2004 22:13)

  • comment image

    sinemada gosterilen versiyonu ilginc olmus. maco, republican, ve bir o kadar da narsist bir yonetmenden elinden cikan suburban bir film. oral seks sahnesi olmasaydi olmaz miymis, elbette olurmus ama o zaman vincent gallo mallarini nasil sergileyecekti? bir de oral seks sirasinda bud'in daisy'e soylediklerini guc iliskisi ve intikam olarak yorumladigimizda gallo'yu daha iyi anliyoruz. yol sahnelerinde muzik secimi cok iyi olmus, ozellikle gordon lightfoot'un beautiful'u.


    (lawn wrangler - 12 Eylül 2004 22:45)

  • comment image

    flas flas...vincent gallo unlu bj sahnesinde dildo kullanmis filmde, o yuzden de oyle hep alttan tutmak zorunda kalmis efendim seyini. dupeduz sahtekarlik.


    (lawn wrangler - 21 Ağustos 2005 19:44)

  • comment image

    senaryosu kötü olmayan ama senaryonun sakız gibi uzatılması sebebiyle kendinden kaybeden film. özetle vincent gallo hinlik yapmış kısa film senaryosun koskoca bir 93 dakika çıkarmış, helal olsun demek düşer bize de. filmin ilk kısmı hatta nerdeyse yüzde 90'ı bud*'ın yolculuğundan ibaret, bolca müzikle ve yol görüntüleri ile dolu. bu kadar uzun uzadıya verilmesi gerekliliğini sorgulatır derecede çok yer tutuyor filmde. bir de oral seks sahnesi var ki filmin türünü direk yetişkin filmleri arasına geçiriyor ama yapılan tüm magazin muhabbetlerinin aksine o sahne filmde çok ama çok önemli bir yer tutuyor tabi bu şekilde sunulması çok mu gerekliydi orası tartışılır. oral seks ve sonrasında gelişen 10 dakikalık sürede size anlattığı hikayesi ile insanda diğer 80 dakikasını geri ister bir his bırakıyor film. sonu oraya kadarki tüm kötü düşüncelerini hafifletse de filmi vasat damgasından kurtarmaya yetmiyor maalesef...

    bir de vincent bey görüntü yönetmenliğini bir daha kurcalamasa daha iyi olacak bir his var içimde. sabit kameraların filme artısı olduğunu pek söylenemez.


    (stradicaster - 9 Şubat 2006 16:31)

Yorum Kaynak Link : the brown bunny